Makale
Paranteze Alınan Duruşlar
Ä°nsanoÄŸlunu düalist bir yaÅŸama klavuzlayan küresel hegemonik sistem, doÄŸrayıp parçalara ayırdığı hayatların alın terinden, karın tokluÄŸuna yönelik emeklerinden, rant devÅŸirme peÅŸinde koÅŸmakta birkaç yüzyıldır.
”Ä°yi saatlerinin“ zirvesinde ki “Ä°ngiliz- Yahudi “ ittifakı küresel cephe, bütün toplayıcı, ayıklayıcı, ve eleyici, araç gereç ve edevatıyla meydanın orta yerinde ceberutluÄŸunu devam ettirmekte, hırıltılı sesiyle, biriktirme ve yığma arzusundan peydahlanan anırtılarıyla saÄŸda solda kalmış gülleri ezip hoyratça çiÄŸnemekte, her türlü meydan okuyuÅŸları ve asil duruÅŸları tıpkı bir vampir edasıyla hercü merc etmektedir.
Suriye de Filistin de Mısır da Irak ta vs. diktatörlüÄŸün, baskıcılığın revaçta olduÄŸu ülkelerde selefilik el- kaide tarzı uç akımlar, daha demokratik görünümlü ülkelerde ılıman yapılanmalar, siyonizm çetesinin deÄŸirmenlerine su taşımak üzere konumlandırılmıştır.
Durumun hassasiyetini, vahametini top yekün olarak idrak etmekte güçlük çeken, içinde vicdani emarelerini henüz kaybetmemiÅŸ insanlık alemi, özel de de vasat ümmet sorumluluÄŸunu taşıyan Ä°slam ümmeti yüzyıllardır bu darbelerin, yıkımların en korkunç olanlarına maruz kalmakta, bu tarihi geliÅŸmeleri sistematik, analitik, hikmet ve hakikat merkezli bir okumaya tabi tutamamanın ızdırabıyla çırpınmaktadır...
Bu okuyuÅŸu gerçekleÅŸtirememenin ana sebebi, içinden cılız, zayıf ama vahiyle güncellenmiÅŸ, dipdiri insanlık tarihinin ana damarına tutunarak elde ettiÄŸi hakikatlere, soylu direniÅŸlere, özgün duruÅŸ, tavır ve tutumlara, içinde asla ve asla zerre miktarınca ÅŸüphe taşımayan vahyin soluÄŸuna yaslayan hayat biçimlerine, modellere ve de cümlelere, kelimelere tam olarak yönelmemelerinden kaynaklanmaktadır. Ya da bu yönelimlerin sosyal katmanlarda yeterince yer edinememesinden oluÅŸan sisli, puslu havaların ortalığa çökmesi engeller oluÅŸturmaktadır.
Rabbi, efendisi, yaratıcısı tarafından sunulan çözümleri, talimatları ıskalayarak numune-i imtisal rehberinin, peygamberinin önerdiÄŸi, yaÅŸantısıyla örneklik oluÅŸturduÄŸu sünettullahı dikkate almadan, ithal, tütsülenmiÅŸ, sanal, suni, bizim kodlarımıza ait olmayan ve dışarıdan çözümlere baÅŸvurmalarından sadır olmaktadır asıl problem…
Çağı okuyamanın, çağı okuyacak donanımlardan yoksun olmanın eksikliÄŸiyle, bu okumanın tabana yayılamayışının oluÅŸturduÄŸu anaforlardan kurtulamamaktır problem....
Halka inemeyen, düÅŸünce, çözüm ve fikir üretmeyi bir kenara koyup belli tarihi süreçlerde siyasi-tarihi –kültürel konjonktürden oluÅŸan fıkhi, kelami tartışmalara birtakım külliyatlara, kültürel müktesebatlara kudsi metinlermiÅŸ gibi sarılarak bunları hayati enstrümanlarmış gibi halka, tebaasına sunarak hakikatlerin üstünü örtmektir problem....
Liberalizmin, sekülerizmin, kapitalizmin, makyevelizmin, postmodernizmin, prodüktivizmin, dahası insanın güç edinme ve hazlarını kabartma kışkırtma tutkusundan devÅŸirilme bütün dışarıdan izmlerin, daha da korkuncu neo-liberal, neonurculuk, cılık-culukla biten yerli gibi görünen akımların “uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri “ olduÄŸu idrakinden yoksun, ayrıştırmaya, parçalamaya, bölmeye matuf , “ Deli Gömlekleri “ oldukları idrakine varılınca bu ümmet, sanallıktan, banallıktan, konjüktürel sapmalardan, yavanlıklardan, merdiven altı olmaktan, estetik yoksunluktan kurtulup ÅŸairin ifadesiyle “ Yalın bir duruÅŸ’ a evrilen bir devrime, köklerine baÄŸlı küllerinden dirilen “vasat ümmet” e doÄŸru bir rota çizecek kirlenen çağı tezkiye ederek çağın ruhunu “ölmez, pörsümez yeni “ ile yeniden nakÅŸedecektir.
Kendi olmanın bilinciyle, ertelenmiÅŸ ve ötelenmiÅŸ mümin duruÅŸların sahibi oluncaya dek
Zihnini, yüreÄŸini çevrelemiÅŸ yabanıl düÅŸünce ve tortulardan, yosun baÄŸlamış ama ve keÅŸkelerden, ÅŸartlanmış tavır ve hareketlerden, taşı ayıklanmamış pirinç misali ayıklanmamış, hakikatin mihengine vurulmamış bilgi kırıntılarından sıyrılıncaya dek…
YüreÄŸinin en ücra köÅŸesinde kefenleyip gömdüÄŸü, ruhuna hasret hakikatlere, hareket, aydınlık, Canlılık, diriltici soluklar, kazandırıncaya dek…
Putunu keÅŸfedip en büyük baltayla ama Ä°brahim’ce, bir kararlılık ve durulukla putunu imha edinceye dek…
Parantezlere alınmış duruÅŸları amelleri, tırnak içerisine ve dipnotlarda görünmez kıldığı söylemleri gün ışığına kavuÅŸturuncaya dek…
Sürdürülebilir mümince bir hayatın özlemi, ayrık otları ve dikenlerden temizlenmiÅŸ bir hayatı, dahası mikro düzeyde ki bir cennet özlemini hep yüreklerde saklı tutmak zorunda kalabiliriz. Ä°nsanlığa ondan da ötesi, kendimize bırakacağımız soylu bir mirasımız varken…
Henüz yorum yapılmamış.