Sosyal Medya

Makale

Sinsilik ve tuzakçılık

Yıllar önce kaleme alınmış olsa da, demek, bu ülkede aynı menfur dolaplar sürekli döndürülüyor. Bakın, sekiz yıl önce kaleme alınmış bir yazı, virgülüne dokunmadan bu gün de aktüalitesini koruyabilmektedir. Dostoyevski'den bir alıntı:

'Herkes en gizli fikirlerden, bir arkadaÅŸ toplantısında söylediÄŸi ÅŸeylerden suçlu tutulursa, kim hüküm giymez!' diye soruyor Dostoyevski (Dostoyevski'den Ruha Dokunan DüÅŸünceler, hazırlayan: Esra Uluç, Carpe Diem Kitap Y. Ä°st. 2005, s.31).

Unutulmasın ki, o da (Dostoyevski), bir arkadaÅŸ evinde, aslında mahiyetini çok da iyi bilmediÄŸi bir toplantıda yakalanarak mahkûm edilmiÅŸti. Mahkûmiyeti hiç de sıradan bir cezayı içermiyordu. Ölüm talebi ile yargılanmıştı. Mahkeme suçunu sabit görerek cezayı vermiÅŸ ve cezası kesinleÅŸmiÅŸti. Ä°nfaz günü geldiÄŸinde, karşısına kendisini kurÅŸuna dizecek bir manga asker sıralanmış, gözleri baÄŸlanmıştı. Ancak infaz gerçekleÅŸmemiÅŸ, büyük yazar Çar'ın bağışına mazhar olmuÅŸ; Sibirya'da dört yıllığına küreÄŸe hüküm giymiÅŸti (Yeni Åžafak, 2Mart'06/PerÅŸembe).

Hayatın acısını, çilesini ve gerçekliÄŸini iliklerinde duyumsamış olan birinin aÄŸzından çıkan sözlere kulak verilmesi gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. Çünkü o sözlerin, her birimizin hayatında tekabül ettiÄŸi farklı bir gerçekliÄŸi yakalamamız mümkündür. Bir arkadaÅŸ, bir dost toplantısında söylenen sözleri iÅŸitmek için oraya bırakılmış 'büyük kulak', aslında nasıl da bir alçaklığın simgesidir! O, alçaklığın simgesidir, çünkü insanı savunmasız bırakmak üzere oraya bırakılmıştır. Savunma, yalnızca insan olma haysiyetiyle sınırlı bırakılmamıştır canlılar âleminde. Savunma, hayvanlar âleminin de bir temel ilkesidir. Av olan hayvanla onun avcısı olan hayvan arasında, yaratılış böyle bir savunma düzeneÄŸini kendiliÄŸinden oluÅŸturmuÅŸtur. Avcı, ava savunma fırsatını daima tanır. Ava savunma fırsatı tanımayan, onu tuzaÄŸa düÅŸüren avcı, aslında avcılığın haysiyetini ortadan kaldırır. Tuzağın olduÄŸu yerde ÅŸerefsizlik vardır. Yılana karşı duyulan irkiltici korkuyla, aslanın karşısında duyulan telaÅŸlı korku arasındaki farkı düÅŸünün. Yılan sinsidir ve avını beklerken, bizzat bu bekleyiÅŸ bir tuzak halidir. Yılanın ısırığını bir ân duyumsayıp aynı ânda felç olan av, bilincine varmadan, kendini savunamadan, birden kendini ölüm dolambacının içinde bulur. Aslansa, avını yakalamak için gizlenmiÅŸ olsa da, avıyla arasında mesafe bulunduÄŸundan, fırladığı anda onu gören av kaçarak kendini savunabilir. Yakalanır veya yakalanmaz, önemli olan kendini savunmaya fırsat bulabilmiÅŸ olmasıdır. Aslan karşısında duyulan yabanıl korkuyla (tevahhuÅŸ), yılana karşı duyulan ürpertici korku arasında, bu iki korkuyu birbirinden ayıran sınır yer alır.

Ä°nsanın mahremiyetini ihlâl eden gizli dinleme, tecessüs, yılancıl bir ıra taşır ve bu yüzden menfur sayılmıştır. Mahremiyeti ihlâl eden, insanı savunmasız bırakan her türlü düzenek, gerekli görüldüÄŸü yerde bile, menfur sayılmaktan kurtulmaz. Bu nedenle Dostoyevski'nin dediÄŸine katılıyorum: insan gizli fikirlerinden, bir arkadaÅŸ toplantısında söylediÄŸi ÅŸeylerden suçlu tutulursa, kim hüküm giymez ki!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.