Makale
CIA ve Mossad da istemiyor, öyle mi!
Hükümete karşı çıkmakla devlete savaÅŸ açmayı, ülkeyi yıkıma uÄŸratmayı, milleti birbirine düÅŸürmeyi karıştırdılar. Siyasi muhalefetle siyasi iç savaşı bir tutar oldular. Kurumların başındakilerine karşı olmakla o kurumları çökertmeyi, iÅŸleyemez hale getirmeyi birbirinden ayırt edemez hale geldiler.
Örgütsel hiyerarÅŸinin, cemaatsel baÄŸlılığın, ideolojik körlüÄŸün, kalbi buÄŸz ve nefretle iÅŸlenmiÅŸ halinin nasıl bir zehirli dil oluÅŸturduÄŸunu ve bunun en başında kendilerine büyük zararlar vereceÄŸini düÅŸünmez oldular.
Kullandıkları dilin, ürettikleri argümanların inandırıcılığının, güvenilirliÄŸinin kalmadığını bilemez oldular. Sözün gücünü kaybettiler. Bu sözlerle, cümlelerle savundukları fikirlerin, durdukları pozisyonun, verdikleri mücadelenin etkisinin olamayacağını, kitlelerin kalbine giremeyeceklerini, sempati ve güven yerine korku ve endiÅŸe saçar hale geldiklerini, böyle devam ettikleri müddetçe bir süre sonra insanların onlarla yan yana gelmeye bile çekineceklerini ölçemez oldular.
Bir siyasi yapıya, iktidara muhalefet, karşı çıkmak en doÄŸal hak iken, siyasi tercihlerinden kimsenin sorgulanamaz olduÄŸu bir gerçek iken, tercihin ve karşı olmanın ötesinde yıkıcı, yıpratıcı, ülkenin ve milletin gelecek umutlarını bile kendi hesapları için gözden çıkarıcı bir savaÅŸ halinin siyasi tavırla hiçbir alakası olmadığını sorgulayamaz oldular.
Kendilerinden olmayan herkesi lanetlerken, herkese savaÅŸ açarken, hedef alırken kendi deÄŸerlerine taban tabana zıt çevrelerle ortaklıklar kurmak, savaÅŸ koalisyonu oluÅŸturmak, dün nefret ettikleriyle bugün sahte evlilikler yapmak nasıl bir duruÅŸtur?
Bu duruşun varacağı yer neresidir?
Bu ortaklıklardan nasıl bir deÄŸer nasıl bir toplum ve Türkiye projesi çıkar?
Nasıl bir siyasi ya da ideolojik model kurulabilir? Yoksa böyle bir amaç yok mu? Amaç sadece ateÅŸe daha fazla odun atmak, savaÅŸa daha çok taraftar bulmak mı? Kendilerinden olmayanları yok etmek için daha fazla cephane biriktirmek mi?
BAÅžÖRTÜSÜNÜ BÄ°LE Ä°STÄ°SMAR ETTÄ°NÄ°Z..
Öyleyse bunun sonucu ne olacak? Öyleyse, burada proje, model yoksa söz konusu ortaklık sadece yıkım ortaklığı mı? Yıkım sonrası kimsenin umurunda deÄŸil mi? Burada intikamdan baÅŸka fikir, siyasi amaç ya da deÄŸer kalmadı mı?
BaÅŸörtülü bir kadının maÄŸduriyetini bile istismar edenler, yıllardır savundukları deÄŸerleri nasıl da ayaklar altına aldıklarını ne zaman anlayacaklar? Bir yıl önce kurduÄŸunuz cümleler, yazdığınız metinler ne olacak?
O zaman da mı söylediÄŸiniz her ÅŸey yalandı? O zaman da mı hepimiz kandırılmıştık?
Öyleyse hangi deÄŸer kaldı sizi ayakta tutacak? Bu kör kavganın önce sizin itibarınızı yerle bir ettiÄŸini görmüyor musunuz? Yoksa deÄŸer dediÄŸiniz her ÅŸeyi bir iktidar kavgası uÄŸruna bir kenara itip, basit örgüt hesapları içine mi girdiniz?
Bugüne kadar sizin de savunduÄŸunuz deÄŸerlere sınırsız hakaret edenlerle omuz omuza, kol kola hareket etmeyi içinize sindirebiliyor musunuz?
Yıkıcı ne kadar kelime varsa kullanmanın, dil ne kadar eÄŸilebiliyorsa o kadar ölçüyü kaçırmanın, yarın bu millete, kendi tabanınızın dışındakilere karşı da lazım olacağını nasıl unutursunuz?
Bu nasıl bir akıl, nasıl bir zihin, nasıl bir körlük demeden edemiyor insan.
TOPLAMA KAMPLARI MI KURACAKSINIZ O ZAMAN
Bu koroya katılanların büyük çoÄŸunluÄŸunun çıkar hesapları olduÄŸunu, kiÅŸisel kavgaları olduÄŸunu çok az kısmının siyasi/ideolojik hesabı olduÄŸunu görüyoruz.
Medyadan dışlananlar orada, siyasi ömrü bitenler orada, yıllardır darbe senaryolarında yer alanlar orada, 28 Åžubat'çılar orada, adliyede davaları olanlar orada.. Say say bitmez..
Ortada samimi, gerçekten dürüst bir karşı cephe yok. Olmayacak da. Bunlarla olmaz da. Onlarla yapamazsınız ve yapamayacağınızı göreceksiniz de.
Nasıl bir resim karesi içine girdiÄŸinizi, bu resmin toplumsal hafızadan kolay kolay silinemeyeceÄŸini, tehdit ve ÅŸantajla zihinleri formatlayamayacağınızı nasıl olur da anlayamazsınız..
Diyelim devleti ele geçirdiniz, kurumları denetlediniz, iktidar alanını yönetiyorsunuz. Bugünkü muhalefet söyleminin iktidar söylemine dönüÅŸtüÄŸünü düÅŸünsenize. Bugün kullanılan dilin bir iktidar dili olduÄŸunu hayal etsenize. Türkiye toplumu kaç parçaya bölünür. Nasıl bir kıyım ve parçalanmışlık görüntüsü oluÅŸur.
O zaman memleketin yarısını toplama kamplarına mı dolduracaksınız?
SözleÅŸmeli evlilikler, menfaat-çıkar ortaklıkları, hiçbir zaman yan yana yürüyemeyecek insanları birlikte yürümeye zorlamalar, beddua seansları, ömür biçmeler..
TÜRKÄ°YE BÄ°LE FEDA EDÄ°LÄ°R, ÖYLE MÄ°!..
Ä°nsan ürküyor, anlamakta zorluk çekiyor. Åžu sözlere bir bakın:
'Ok yaydan çıktı bir kere. Bu safhadan sonra geri dönüÅŸ 'yok olmamız' anlamına gelir. Onun için tüm imkanlar kullanılarak taarruz tek yoldur. Önümüze kim çıkarsa ezip geçeceÄŸiz. Seçimlerde yüzde 65 ile bile gelseler, dosyalarla götürmek zorundayız. 44 yılda ördüÄŸümüz hırkayı 'buyrun siz giyin' diyecek deÄŸiliz. Komünist, faÅŸist, Alevi ve CHP'li farketmez herkesle ittifak edin.'
'Hizmetin bekası için gerekirse Türkiye feda edilir. 5 bin savcı o kadar hakim, on binlerce polis ve asker ÅŸehit olmaya hazır. Kayıplar önemli deÄŸil.'
'Bütün bilgiler her alanda amir, memur, hakim, savcı, asker, general, vali, müsteÅŸar, esnaf ve talebe sayı ve özellikleriyle masamızda. Herkesi her an 'hain ilan ediliriz' endiÅŸe ve baskısı altında tutun. Gerekirse zaaflarını açıklamakla tehdit edin. Hizmetimizi muhafaza için güçlü olandan yana olmak esas düsturumuz olmalı. Türkiye'deki mücadelede ABD'nin yanında yer alırsak güçlü çıkarız.'
Bunlar ne demek? 'MOSSAD ve CIA'nın da Erdoğan'ı istemediğini' vurgulamak ne demek?
Yüksek yargı üyesi hakim ve savcılara böyle talimatlar veriliyorsa, evlerde sadece beddua seansları mı yapılıyordur?
Bir kez, sadece bir kez dönüp kendinize de bir cümle kurun, tek bir soru sorun. Bu yetecek...
Kendi resminizi ortaya çıkaracak..
Henüz yorum yapılmamış.