Sosyal Medya

İnsanın anlam arayışına cevap bulmaya çalışan yazar ve eserleri

Camus\'un ilk kitabı olan bu eser, nihilist bir bakış açısını barındırıp varoluşçuluğun izlerini taşıyan absürdist, yani saçmalık felsefesinin ürünüdür. Gerçek bir olaydan derlenen bu öykü aslında bir bakıma Camus\'un hayata bakış açısından kesitler sunar. Öyle ki olayın başkahramanı olan Mersault\'un, annesinin ölümünden ve Arap birine karşı işlediği cinayetten etkilenmemiş olması buna bariz örneklerdir. Buradan yola çıkarak hayatın saçma, anlamsız bir o kadar da gereksiz olduğunu şu cümleyle dile getirmektedir: \"Hayat yaşamaya değmez. 30 ya da 70 yaşında ölmen neyi değiştirecek.\" Eserin başlangıç cümlesi olan \"Bugün annem öldü, bilmiyorum dün de olabilir\" cümlesi de bu cümlelerin bakış açısının bir izdüşümü olarak sayılabilir.

Cezayir\'de tesadüfen bir Arabı öldüren Fransız Mersault, kendisini ölüme götüren olayları, kayıtsız şartsız izlemekte ve her şey kendiliğinden olup bitmektedir. Kısacası Mersault topluma, hayata ve dünyaya yabancılaşmıştır.

Olayların asıl şekillendiği yer cinayet sonrasındaki yargılandığı mahkeme salonudur. Mahkeme heyetinin ve hakimin, kendisine defaatle pişman olduğunu belirtmesini istemesine rağmen, kahramanımız bunu reddetmiştir. Bu reddiyesinin altında yatan sebep ise ölümün varlığını çokça hissetmesi ve o derecede hayatın anlamsız oluşunu düşünmesi idi.
Giyotinle idam edilmesi kararı okuyucular tarafından bile hazmedilemezken onun kabullenmesi rahatsız edici bir durumdur. İnfaz sürecinde papazın ziyaret edip son kez pişmanlık talep etmesi üzerine ise Mersault, \"Ben inanmayan biriyim ve asla pişman değilim\" diyerek şu cümleyi söyler: \"Herkes aynı oranda suçlu ya da suçsuzdur.\" der ve ölümünü bekler. Yabancılaşan ve bir o kadarda hayata anlam yüklememe noktasında mücadele eden bir kahraman ortaya çıkaran Camus\'un bu eseri okunmaya ve üzerinde düşünmeye değer bir eser.

Toplam 17 / 7. Foto