Sosyal Medya

İnsanın anlam arayışına cevap bulmaya çalışan yazar ve eserleri

Kitapta ilk başlarda gülümseten ancak daha sonra insanlardaki tehlikeli bir bakış açısının konuluşu gibi gelen ve yazarımızın kendini daha çok Lübnanlı mı yoksa daha Fransız mı hissettiği sorusundan yola çıkarak, kimlik hakkındaki düşüncelerini derinlemesine incelediğini görürüz.

Âmin Maalouf’un deneme niteliğinde olan kitabının birinci bölümünde insanların dinsel, etnik, ulusal kimliklerden ötürü neden cinayetler işlediğini anlamak için kendi deyimiyle en kalleş bulduğu sözcüklerden biri olan “kimlik” kavramını sorguluyor. Hatta kişinin etnik kimliği üzerinden şivesiyle alay edilmesini ne denli tehlikeli olduğuna dair çeşitli örnekler verir. Sonra ise kimliğin sadece bir değerden oluşmadığını insan doğduğu andan itibaren fiziksel özellikler, dili, dini, milliyeti, çevresi, kültürü yaşadıklarıyla kendisine aktarılan değerler bütününün oluşturduğu bir aidiyet duygusu olduğunu, bu değerler bütününün aynısının başka bir insanda bulunmamasının her insanı özel yaptığını belirtiyor. Dar, tutucu bir yaklaşımla bu değerler bütününden sadece birini alıp insanı seçime zorlama noktasında kimlikler ölümcül olmaya başlıyor.

Yazar kitabın diğer bölümlerinde kimliği oluşturan unsurları modernleşme, evrensellik, ölümcül kimlikleri evcilleştirme konularıyla ilişkilendirerek Müslüman, Hristiyan dünyasından, bulunduğu ülkelerden örnekler vererek, geçmişi ve şu anı karşılaştırarak düşüncelerini paylaşmış.

Günümüzde de önemini koruyan bir konu olan bu kimlikler savaşların, katliamların oluşmasında etken. İnsanlar kendi ve başkalarının kimlikleriyle barışık, çeşitliliklerin ayırt edici değil de kültürümüze zenginlik katan değerler olduğunu benimseyebilirlerse aramızdaki ölümcül kimliklerin bizi yok etmesini durdurabiliriz diyoruz.

Yazarın bazı düşünceleri tartışılabilir, genel olarak tespitleri doğru ayrımlaştırmanın etkilerine sık rastladığımız günümüzde de okunması gereken kitaplardan biri.

Toplam 17 / 11. Foto