Osmanlı'da kölelik nasıl gelişti, kim, neden kaldırdı?
Öte yanda, Hatt-ı hümayun'un ilân edilmesinde büyük rol oynayan Mustafa Beşit Paşa da sadareti yıllarında bu konuya eğilmekten geri kalmamış, eşitliğin korunması, güçsüzlerin gözetilmesi ve özellikle esir pazarlarının kaldırılması yolunda birtakım girişimlerde bulunmuştur.
Aslında köklü bir geçmişi olan böylesine bir kurumu, öyle birden bire kaldırmak kolay iş değildi. Nitekim bu yolda atılan adımlar yavaş yavaş semeresini vermeye başladı, biraz da bu işi zaman halletmeliydi. Öyle de oldu. Her gelen padişah, bu konuda birtakım kararlar aldı ve uygulamaya çalıştı.
Köleliğin kaldırılması hareketine devam eden Sultan Abdülmecid, 1847'de "meclis-i vükelâ"daki bir toplantıya katıldı ve üserâ-yı zenciyye ticaretini yasakladığını bildirdi. Bu kararını irade-i sereijje'ler ile pekiştirmeye çalıştı. Başbakanlık Arşivi'ndeki irade-i hâriciyye'de kayıtlı 1888 nolu irade, zenci ticaretini kesinlikle yasaklıyordu. Aynı y ıl (1847) Üsküdar esir pazarı da resmen kaldırılıyordu. 6 Tanzimat sonrasında atılan bu adımlar, bir süre sonra biraz yavaşladı. Bununla birlikte, dünya devletlerinin bu kuruma karşı aldığı tavır, daha da ağırlaşmaya başlamıştı. Osmanlı devleti onların bu tutumuna ilgisiz kalamazdı.
Nitekim 1856 Paris Antlaşması ile Osmanlı devleti, Avrupa Milletler Cemiyeti'ne girmiş ve bu antlaşma ile de zenci köle ticaretinin kaldırılması kararını onaylamıştı. Ayrıca köle ticareti ile uğraşanları sıkı bir denetlemeye tabi tutacağını, kölelere âzâdhk verileceğini taahhüt etmiş ve buna ilişkin sözleşmeler de yapmıştı. 7 Dünya devletleri ile yapılan bu antlaşmalar sonucu 1855'te Çerkeş köle ticaretinin yasaklanması resmen duyurulmuş ve 1857'de de zenci köle ticaretinin yasaklandığı yeniden ilân edilmişti. Bu konuda Trablusgarp, Bağdad, Bursa valileri ile Basra Körfezi'ndeki Osmanlı donanma komutanlıklarına kesin emirler gönderiliyordu.
Mısır valisi Said Paşa'ya da Sudan ve Habeşistan'dan alınarak Mısır'da satılan zenci kölelerin âzâd edilmesi ve bu işle uğraşanların cezalandırılmaları konusunda talimat veriliyordu. 8 Osmanlı İmparatorluğu, köle ticaretinin yasaklanması ve esir pazarlarının kaldırılması yolunda kararlar alırken zaman zaman da bu kararlara aykırı davranışlara da giriyordu. Nitekim, 1264 (1848) tarihli ik i irade, bunu açıkça gösteriyor. Birincisinde Trablus vahşinin gönderdiği köle ve cariyelerin yol giderlerinin karşılanması karara bağlanırken ötekisinde ise İstanbul'a ulaşan kölelerin listesi veriliyordu.
Bir başka olay ise 1860 sonrasında Rus baskınından kaçan Çerkeslerin Trabzon ve Samsun çevresine yerleştirilmesi, bunların bakımsızlık yüzünden orada esir pazarları kurdurularak satılmasıdır.!0 Bununla birlikte Osmanlı yönetimi, Tanzimat'la birlikte önem verdiği köleliğin kaldırılması konusuna, biraz da dünya devletlerinin empoze etmesi ile ciddiyetle eğilmeye devam etti. Üstelik 2.8.1890'da toplanan ve "kölecilik aleyhtarlığı" olarak nitelenen Brüksel Konferansı'na da katıldı. Burada alınan kararları resmen benimsedi. Böylelikle imparatorlukta mevcut esir pazarları, yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. 1908 Meşrutiyeti'nden önce Çerkeş İttihad ve Teâvün Cemiyeti, saraydaki Çerkes kızlarının çıkardmasmda Elena kahramanı Deli Fuad Paşa'dan yardım ister.
Fuad Paşa, II . Abdülhamid ile dargındır. Ancak bu konuda İngiliz elçiliği müsteşarı Fiç Moris'i araya sokar ve kızların saraydan çıkarılmasını sağlar. Bununla birlikte Paşa, bu kızlar adına üzüntülerini belirtmekten de geri kalmaz. Çünkü o kızların saraydaki durumları oldukça iyidir. Bu düşüncelerini o şöyle dile getirir: ".. .
Oradaki kızlar babalarının evinden ziyade emniyettedirler. Adamın (Abdülhamid'in) bu cebhesi böyle sağlamdır. Bizden bir teklif vuku bulur bulmaz, emin olun derhal bunları çıkarır. .. Sonra bu kızlar ziyan olmasın. Ortalarda kalırlar diye korkarım" Aslında Deh Fuad Paşa'nın bu sözlerinde gerçeğin payı büyük, Saray hayatına alışan bu kızların birden bire dışarıya çıkarılması, kimsiz olanlarının yeniden esir simsarlarının eline düşmesini kolaylaştırabilirdi. Gene de, Çerkeş kızları saraydan çıkarıldı. Çıkmak istemeyenler de oldu. Onlar, Yıldız'ın loş odalarında alıştıkları hayatı benimseyenlerdi. Ancak, imparatorluğun son bulması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin saray geleneklerini kesinlikle ortadan kaldırması, kölelik ku-, rumunun Türk sosyal hayatından yavaş yavaş kaybolmasını sağladı.
Kaynak: İsmail Parlatır'dan alıntılanmıştır
Toplam 4 / 4. Foto