Kemalizmin kadını gerçekten 'özgür' kıldığı söylenebilir mi?
Evet, 'Kemalist tesettür';- şundan dolayı: Çünkü Osmanlı devletinde tesettür, nasıl İslamî açıdan kadının kamusal alana çıkabilmesini mümkün kılan bir meşruiyet zemini oluşturuyor idiyse, eril giyim kuşam da Cumhuriyet'in ilk yıllarında kadının kamusal alana çıkabilmesini mümkün kılan bir meşruiyet zemini hazırlamıştır. Başörtüsü, İslamî ya da daha geniş bir ifâdeyle, geleneksel bağlamda ne anlama geliyor idiyse, eril giyim kuşam da, Cumhuriyet'in ilk yıllarında modernlik bağlamında o anlama gelmekteydi: Toplumsal kimlik [gender] rollerinin, giyim kuşamla da dışa vurulduğu biliniyor. Erken Kemalizm, Cumhuriyet kadınının toplumsal kimliğini, eril [masculin] giysilerle belirleyerek kamusal alanda görünür kılmıştır. Bu, Kemalizm'in kadının toplumsal kimliğini [gender] eril söylem üzerinde sabitlediğini gösterir.
Asıl soruya dönelim: Erkek egemen veya antropolojik bir terminolojiyle söylemem gerekirse, ataerkil [patriarchal] bir toplumda, kadının kurtuluşunun gerçekleşmesi söz konusu olabilecek midir? Dişil [feminin] bir söylemle dilegetirilen toplumsal cinsiyet kimliğine ilişkin feminist talep, bir çözüm sağlayabilecek midir?
Görünen o ki, modernlik, kadının toplumsal cinsiyetinin biyolojik cinsiyetiyle [sex] alımlanması bağlamında gelenekselden farklı bir konumda değildir. Modernliğin, kadın için bir toplumsal cinsiyet iktidarını inşa edemiyor olması, verili erkek egemen yapı içindeki feminist çabaların, kadının kurtuluşunu sağlayabilme konusunda, bana göre elbet, sonuçsuz kalacağını göstermektedir.
Toplam 3 / 3. Foto