Dünyanın bilinen en eski kadın teşkilatı: Bacıyan-ı Rum
12'inci yüzyılda Anadolu'ya göç yoluyla gelen tasavvuf büyükleri arasında; Mevlânâ Celâleddîn-î Rûmî, Evhadüddîn-i Kirmânî, Hacı Bektâş-ı Velî, Necmeddîn-i Dâye ( ö.654 / 1256 ), İbnü›l-Arabî ( ö.638 / 1240 ), Ahî Evran gibi isimleri sayabiliriz. Dolayısıyla 13'üncü yüzyıl Anadolu'su için dînî ve tasavvufî hayatın canlı şekilde yaşandığı bir dönemdir dememiz yanlış olmaz. Adı geçen tasavvuf büyükleri arasında Hacı Bektâş-ı Velî konumuz için ayrı bir önem taşır. Çünkü Âşıkpaşazâde Anadolu'daki muhacirleri; gâziler, abdallar, ahîler ve bacılar şeklinde dört sınıfa ayırır, Hacı Bektâş-ı Velî'nin bunlar içinde Bâciyân-ı Rûm'u tercih ettiğini ve önderleri Hatun Ana'ya manevî mirasını bıraktığını ifade eder.
Hatun Ana hakkında en detaylı bilgiye Hacı Bektâş'ın Menâkıbnâme'si olan Vilâyetnâme'de rastlarız. Hacı Bektâş'tan iki yüz küsür yıl sonra derlenmiş bu menkıbeler, içerdiği abartılı ifadelerin yanında, doğruluğunu diğer kaynaklarla tahlil edebileceğimiz bazı bilgiler de verir. Vilâyetnâme'de Hatun Ana'nın diğer isimleri Kadıncık Ana, Kutlu Melek, Fatıma Hatun, Fatma Nuriye olarak geçer.
Vilâyetnâme'de geçen Fatma Bacı hakkındaki övücü ifadelerle, Âşıkpaşazâde'nin "Hacı Bektâş nesi varsa Hatun Ana'ya emanet etti" şeklindeki beyanlarını bir araya getirirsek, Hacı Bektâş'ın manevi otoritesini, ermiş bir hatuna emanet edip, bu dünyadan göçtüğünü söyleyebiliriz.
Toplam 10 / 5. Foto
13'üncü yüzyıl Anadolu'sunda göçmen Türkmen hanımların oluşturduğu bir grup olarak bilinen Bacıyan-ı Rum'u ilk olarak 15'inci yüzyıl Osmanlı tarihçisi Âşıkpaşazâde duyurmuş; fakat tarihi kaynaklarda doğrudan böyle bir teşkilattan söz edilmediği için Bacıyan-ı Rum'un önemi tam olarak kayıtlara geçmemiştir.