Devrimden sonra Şah karşıtı solculara ne oldu?
“Din adamları, Marksizm'den borçlandılar” Her ne kadar din adamı olan Humeyni muhalefetin lideri olarak öne çıksa da, din adamlarının yanı sıra seküler ideolojiye sahip çok kişi de muhalefetin ön safhalarında bulunuyordu. Tarihçi Dr. Roham Alvandi, İran'da Şah'a karşı muhalefetin Marksist ideolojiden nasıl etkilendiğini şöyle anlatıyor: "İran'da daha genç olan kuşak demokrasi ya da liberal meşrutiyet kavramından vazgeçip, Üçüncü Dünya'da rağbet görmesi itibarıyla sınıfsal devrim, anti-emperyalizm ve silahlı mücadele gibi daha radikal kavramlara yüzünü dönmeye başladı. "İranlı Müslüman entelektüeller ve din adamları, Batıcılıkla zehirlenen Pehlevi monarşisine karşı kitleleri örgütlemek ve hayali otantik bir 'İslam özüne dönmek' adına Şii İslamı devrimsel bir ideoloji olarak yeniden tahayyül etmek için Marksizm'den borçlandı." “Marksistler 20'nci yüzyılın başından beri aktifti” İranlı yazar ve araştırmacı Manshour Varasteh, İran'da Marksistlerin 1906'da ilk anayasanın yazımıyla başlayan "anayasa devrimi" hareketinden beri aktif olduklarını vurguluyor. İran Komünist Partisi, 1920'de kurulsa da sonraki yıllarda baskı altına alındığı için partinin çoğu üyesi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 1941 yılında kurulan ve Sovyetler Birliği ile yakın ilişki içinde olan Tudeh ise 1953'te gerçekleşen darbeye kadar Marksizmle ilişkilendirilen ana parti oldu. İşçi sınıfı ve genç entelektüeller arasında popüler bir parti olan Tudeh, demokratik seçimle 1951 yılında iktidara gelen başbakan Muhammed Musaddık'ın CIA desteğiyle düzenlenen bir darbeyle 1953 yılında devrilmesinin ardından gücünü kaybetti. Musaddık'la yaşadığı iktidar mücadelesi ardından ülkesinden kaçan Şah Muhammed Rıza Pehlevi, darbesinin ardından İran'a geri dönmüş ve ABD'nin yakın bir müttefiki olmuştu. Bu darbenin ardından Tudeh'in aktiviteleri yasaklandı, üyeleri hapse atıldı. Varasteh'ın anlatımıyla 1960 ve 1970'lerde ise Marksist ideolojinin temsilcileri daha çok gerilla örgütleri oldu.
Toplam 10 / 7. Foto