Karabekir Paşa Tanıklığında: “Laiklik Lozan’da dayatıldı”
İslamiyet ilerlemeye engelmiş!
18 Temmuz 1923 günü Ankara İstasyonu'ndaki özel kalem binasına gitmiştim. Anayasa (Teşkilat-ı Esasiye) konuşuluyormuş. Tesadüfen girmiş oldum toplantıya. Hâlbuki bana haber verilmeliydi, çünkü çok hayatî bir mesele konuşuluyordu.
İçeride kimler vardı? Tabii Gazi başkanlık ediyordu. İçişleri Bakanı Fethi (Okyar), İktisat Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt), Sosyal Yardımlaşma Bakanı Tevfik Rüştü (Aras), Basın Müdürü Ahmet Ağaoğlu, Ziya Gökalp vb. toplanmıştı.
Ben geldiğim zaman Anayasa'da “Devletin dini İslam dinidir" ibaresinin kaldırılması hakkında konuşuyorlarmış. Önce Tevfik Rüştü şöyle dedi: “Ben kanaatimi millet kürsüsünden dahi haykırırım. Kimseden korkmam." Ne olduğunu anlamadığımı söyledim ve sordum: “Nedir o kanaat?" Cevap Tevfik Rüştü'den değil, onun solunda ve benim hemen karşımda oturan Mahmut Esat Bey'den geldi. Sert bir tonla, “İslamiyet'in ilerlemeye engel olduğu kanaati! Müslüman kaldıkça yüzümüze kimsenin bakmayacağı kanaati!" diye cevap verdi. Mustafa Kemal Paşa'yı bu sefer de kimlerin, nerelere götürmek istediği görülüyordu. Ben şu müdahalede bulunmak zorunda kaldım:
“İslamiyet'in ilerlemeye engel olduğu iddiası, Avrupalı diplomatların uydurmasıdır. Bu meseleyi sonuna kadar tartışabilirim. Fakat tartışmaya tahammülü olmayan bir mesele varsa, o da din değiştirmek gayretidir. Bence Müslüman kalırsak mahvolmayız, tersine, yaşarız. Hem de yakın tarihteki örneklerinde olduğu gibi itibar görerek yaşarız."
Bu sefer de Fethi Bey söze karıştı. Gayet buyurgan bir edayla şöyle dedi: “Evet Karabekir, Türkler İslamiyet'i kabul ettiklerinden böyle geri kaldılar. Müslüman kaldıkça da bu halde kalmaya mahkûmdurlar!"
Gazi başkanlık makamında, Fethi Bey onun solunda oturuyordu. Ben de kapıdan girince hemen onun soluna oturmuştum. Fethi Bey son olarak bana kesin bir cevap verince, ben de başımı sağa çevirerek ona ve aynı zamanda Gazi'ye hitaba başladım:
“İddia ediyorum ki, Türk milleti ne dinsiz olur ne de Hıristiyan. Hakikat budur. Bizi silah kuvvetiyle parçalayamayan düşmanlarımız görüyorum ki, artık fikir kuvvetiyle mahvedeceklerdir. Buna müsaade edecek misiniz? Siz ki millete karşı, bizi bu hale getiren sebebin istibdat olduğunu, zaferden sonra milletin tamamıyla iradesine sahip olarak yürüyeceğini Millet Meclisi kürsüsünden dahi defalarca haykırdınız. Millet Meclisi'ni tekbirler, salatlar (dualar) arasında açtınız! İslamiyet'in en yüksek din olduğunu hutbelerle de ilan ettiniz! Hepimiz de aynı iman ve kanaatle aynı yoldan yürüdük! Şimdi ne yüzle ve ne hakla bir kanlı maceraya atılacağız?"
Mustafa Kemal Paşa sözümü keserek “Müzakere çok hararetlendi, burada kesiyorum" diye tartışmayı bitirdi.
Toplam 8 / 4. Foto
Kâzım Karabekir’in kendi ağzından Millî Mücadeleyi nasıl başlattığını, Tek Adam yönetiminin milletin özgürlüğünü nasıl boğduğunu, Lozan’ın kimler tarafından dayatıldığını ve gizlenen gerçeklerin tamamını Mustafa Armağan Derin Tarih okurları için kaleme aldı.