Alışılmış yalnızlığın ters köşesindeki yazar: Yusuf Atılgan
1949'da annesinin isteğiyle Sabahat Hanım'la evlenir. Sabahat Hanım, yoksul bir köylü kızıdır. Bu evlilik fazla uzun sürmez ve boşanmayla neticelenir. Yusuf Atılgan, boşandıktan sonra kendini edebiyata daha çok verir.
Tercüman Gazetesi'nin açtığı öykü yarışmasına kardeşi Turgut'un ısrarları üzerine iki öyküsünün gönderilmesine izin verir. Turgut Atılgan, "Kümesin Ötesi" adlı öyküsünü Ziya Atılgan imzasıyla ve "Evdeki" adlı öyküsünü de Nevzat Çorum imzasıyla yarışmaya gönderir.
Yarışmaya gönderilen 800'e yakın öykü arasından "Evdeki" öyküsü yarışmada birinciliği, "Kümesin Ötesi" öyküsü ise yedinciliği kazanır.
Yusuf Atılgan tüm olup bitenleri köyünden izlemektedir. Ne ortaya çıkıp, 'Aradığınız o meçhul kahraman benim' der ne de ödülünü almaya gider. Onun için hikâyelerinin dereceye girmesi yeterlidir çünkü.
"Birinciliği kazanan Nevzat Çorum'un resmi hâlâ gazetemize gelmediği için kendisini memleket efkârına henüz tanıtabilmiş değiliz. Gönderdiği hikâyeye adresini de koymadığı için şimdilik meçhul bir kahraman olarak kıymet kazanmış bulunmaktadır. Bu değerli arkadaşın, bir an evvel kendisini tanıtmasını rica etmekteyiz." (Gazete ilanı)
Ta ki 1958 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazanıncaya kadar...
Toplam 15 / 7. Foto
Az yazdı ama çok tanındı. Eserlerinin her detayındaki incelemeler hala devam ediyor. Yalnız, yabancı, içe dönük, psikolojik problemleri olan insanlar onun kahraman kadrosunu oluşturmakta. Eserlerinin bir yerinde heyecanı hissettirir, derin bir soluk aldırır okuyucusuna. 28 yaşındaki tedirgin Bay C.'si, dışarıdan bakıldığında sıradan ve basit görünüşe sahip ama içinde derin kuyuları olan Zebercet'i, çalışkan iş bilir köy çocuğu Selim'i, bunların yanında Hacırahmanlıspor Futbol Kulübü… Yusuf Atılgan'ın ölüm yıl dönümü anısına hayatını sizler için derledik.