Sezai Karakoç'un Necip Fazıl'ı anlattığı hatıralar
ÜSTAT İLE KARAKOÇ ARASINDA SOĞUK RÜZGÂRLAR
Sezai Karakoç'un Necip Fazıl'a darılmasına neden olan olay 1956 yılında gerçekleşir. Büyük Doğu gazetesinin Edebiyat-Sanat sayfasında Karakoç'un bilgisi dışında başarısız ve "seviyesiz" şiirler yayımlanır. Şiirler, nezaketsiz tavırlarıyla dikkat çeken yazı işleri müdürünün bir arkadaşına aittir. Sayfayı cazibe merkezi hâline getiren Karakoç, bu duruma oldukça üzülür. Yazı işleri müdürüyle "çirkin bir şekilde" tartışırlar. Karakoç "Burası Büyük Doğu'dur. Burada kavga etmeyelim." diyerek tartışmaya son verir.
Karakoç ertesi gün gazeteye geldiğinde Necip Fazıl'ın asık bir suratla çalıştığını görür. Kısa süre içinde yazı işleri müdürünün kendisine iftira ettiğini anlar. Zira Kısakürek, genç şairin-üstatla aralarındaki ilişkiye binaen-müdürü gazeteden attırmakla tehdit ettiğini zanneder. Oysa Karakoç'un ağzından böyle bir söz çıkmaz. Zaten bir an olsun dürüstlükten ödün vermeyen ve sırtını kimseye yaslamayan Karakoç'un mizacı bu tür bir beyanda bulunmasına manidir. Diğer taraftan Kısakürek, altı yıldır yakından tanıdığı, "Sevgili Sezai Karakoç'um" diye seslendiği genç adama inanmaz. Ona konuşma veya kendini savunma hakkı da vermez. Büyük bir bağlılık duyduğu Necip Fazıl'ın onu tanımaması ve ona itibar etmemesi Karakoç'u derinden yaralar:
"Ne olduğunu bile sormadan; "Sen onlara, Necip Fazıl Bey'e söyler, sizi buradan attırırım demişsin" dedi. Oysa böyle bir söz asla ağzımdan çıkmamıştı. Bunu söylemem mümkün de olamazdı. O kadar yıl beraber olduğumuz üstadın bunu bilmesi lâzımdı. Canım sıkıldı. Ben de "onların bu sözüne inandınız mı?" dedim. O da "Söylemiş olabilirsin" deyince çok müteessir oldum. Bir şey söylemedim."
Karakoç, anılarında Kısakürek'i suçlayıcı herhangi bir ifade kullanmaz. Kırıldığını bile açık bir şekilde söylemez. Yalnızca bu olaydan sonra şairi uzun müddet aramadığını belirtmekle yetinir. Bu dargınlık 1959'a dek sürer.
Toplam 17 / 16. Foto
Karakoç, biyografileri “tarihin atomları” olarak nitelendirir. Diriliş dergisinde kaleme aldığı “Hâtıralar” yazıları hem kendi hayatına hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. En önemlisi de “Hâtıralar”, okuyucuya, “Necip Fazıl Bey”, “Necip Fazıl Üstadımız” ve “Üstad” diye seslendiği Necip Fazıl’ı, değişik yönleriyle müşahede etme fırsatını verir. Şairin çektiği fikir çilesi, Büyük Doğu dergisini neşretme çabası, vazgeçemediği alışkanlıkları, dönemin politikacılarıyla ilişkisi, dönemin edebiyat dünyasında algılanış biçimi Sezai Karakoç’un gözünden metinlere yansıtılır.