Sezai Karakoç'un Necip Fazıl'ı anlattığı hatıralar
ARALARINDAKİ KİŞİSEL DEĞİL İDEAL İLİŞKİSİYDİ
"N. Fazıl Üstadımızın sohbetlerinde genellikle ben konuşmaz, soru sormaz, dinlerdim. Bütün eserlerini ve Büyük Doğuları ve hakkında yazılmış hemen hemen her yazıyı okumuş bulunmakla beraber, bunları hiç söylemez ve belirtmezdim. Şiir yazdığımı, hatta bir şiirimin Büyük Doğu'da çıktığını bile söylemezdim. Ancak çok zaruri hallerde, bir konuda bir ismin akla gelmemesi hallerinde gereken kelimeyi hatırlatırdım..."
Necip Fazıl Kısakürek'in sohbetini onlarca genç ilgiyle takip eder. Bununla beraber Sezai Karakoç'un bu gençler arasındaki yeri bambaşkadır. Üstatla sürekli temas hâlinde olan, onun sayısız sıkıntısına tanıklık eden kendisidir. Yine de bir arada bulunduklarında Karakoç, çoğunlukla konuşmaz. Necip Fazıl'a hürmette kusur etmemek için söz ve davranışlarına azami seviyede dikkat eder. Onu can kulağıyla dinler, gerekmedikçe soru bile sormaz.
Onun ilgisini çekmek için aşırılıklar yapmaktan ya da bilgiçlik taslamaktan kaçınır. Hatta kendisiyle iftihar ediyor gibi bir algı doğmasına yol açmamak için üstadın kitaplarını okuduğunu ima etmekten bile uzak durur. Şiir yazdığını ve Mülkiye dergisini çıkardığını gizler. Onun bu mütevazı tutumu sebebiyle üstadın, Karakoç'un şahsiyeti ve müktesebatı hakkındaki bilgisi, çok uzun sürede meydana gelir.
Karakoç, anılarının değişik yerlerinde Üstat ile münasebetinin yanlış yorumlanmasından dert yanar. İdeal ve dava gibi kavramlardan bihaber olan kimseler, maalesef ikilinin yakınlığını, içli-dışlı iki dostun samimi ilişkisi olarak algılamışlardı. Oysa Kısakürek'le aralarındaki ilişki şahsi temellere dayanmamaktaydı; kesinlikle "kişisel olmayıp bir ideal ilişkisiydi."
Toplam 17 / 13. Foto
Karakoç, biyografileri “tarihin atomları” olarak nitelendirir. Diriliş dergisinde kaleme aldığı “Hâtıralar” yazıları hem kendi hayatına hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. En önemlisi de “Hâtıralar”, okuyucuya, “Necip Fazıl Bey”, “Necip Fazıl Üstadımız” ve “Üstad” diye seslendiği Necip Fazıl’ı, değişik yönleriyle müşahede etme fırsatını verir. Şairin çektiği fikir çilesi, Büyük Doğu dergisini neşretme çabası, vazgeçemediği alışkanlıkları, dönemin politikacılarıyla ilişkisi, dönemin edebiyat dünyasında algılanış biçimi Sezai Karakoç’un gözünden metinlere yansıtılır.