Sezai Karakoç'un Necip Fazıl'ı anlattığı hatıralar
Yıllardır mücadelesine uzaktan tanık olduğu önderiyle tanışabilmek umuduyla Vilayetin karşısındaki Büyük Doğu idarehanesine gider. Heyecanla içeri girer ve sessizce çalışmakta olan çalışanlara "Selam size" der. Bu, Büyük Doğu camiasında uygulanan bir ritüeldir. İki kişi karşılaşınca biri "selam size" diyecek, öbürü de "size selam" diyerek karşılık verecektir. Ne yazık ki şairin selamına kimse karşılık vermez. Ayrıca Üstat Ankara'dadır. Karakoç bu duruma aldırmaz ve idarehanenin işlerine yardım eder. Birkaç gün sonra pardesülü biri hızla içeri girer ve çalışanlarla heyecanla konuşur. Babacan tavırlarıyla dikkat çeken bu adam, üstattır.
1950 yılının yaz aylarında gerçekleşen bu tanışma esnasında Kısakürek kırk altı, Karakoç on yedi yaşındadır. Üstat kendisine samimiyetle inanan bu genci Moda'daki evine, kahvaltıya davet eder. Karakoç, birçok üniversiteli gencin katıldığı bu sohbetlerde bulunmaktan zevk alır. Aynı günlerde sınav sonuçları açıklandığında Mülkiye'yi burslu olarak kazandığını öğrenir. Artık Ankara'ya gitmek mecburiyetindedir.
Toplam 17 / 11. Foto
Karakoç, biyografileri “tarihin atomları” olarak nitelendirir. Diriliş dergisinde kaleme aldığı “Hâtıralar” yazıları hem kendi hayatına hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. En önemlisi de “Hâtıralar”, okuyucuya, “Necip Fazıl Bey”, “Necip Fazıl Üstadımız” ve “Üstad” diye seslendiği Necip Fazıl’ı, değişik yönleriyle müşahede etme fırsatını verir. Şairin çektiği fikir çilesi, Büyük Doğu dergisini neşretme çabası, vazgeçemediği alışkanlıkları, dönemin politikacılarıyla ilişkisi, dönemin edebiyat dünyasında algılanış biçimi Sezai Karakoç’un gözünden metinlere yansıtılır.