Sezai Karakoç'un Necip Fazıl'ı anlattığı hatıralar
NECİP FAZIL BEY İLE İLK MUHABBETİ
"Bir gün yine çalışırken pardesülü, koltuğunun altında çanta, üstad hızla içeri girdi.
"Ankara'dan size müjdelerim var çocuklar" dedi.
Menderes'le görüştüğünü ima etti.
Coşkuluydu. Sonra beni gördü. Kendimi tanıttım."
Sezai Karakoç 1950 yılında Gaziantep Lisesi'nden mezun olduğunda yükseköğrenimine İstanbul'da devam etmek ister. Bu sayede ülkeyi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtaracağına inandığı Büyük Doğu hareketine ve Necip Fazıl'a daha yakın olacaktır. Diğer taraftan ailesini güçlükle geçindirebilen baba Yasin Karakoç meseleye başka bir pencereden bakmaktadır. Ona göre Sezai, başarılı öğrencilere burs imkânı sağlayan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi veya İlahiyat Fakültesi'nde öğrenim görmelidir. Karakoç, şansını zorlayıp burs imkânlarını araştırmak amacıyla İstanbul'a gider. Burada Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin sınavlarına "gönülsüz" olarak girer.
Toplam 17 / 10. Foto
Karakoç, biyografileri “tarihin atomları” olarak nitelendirir. Diriliş dergisinde kaleme aldığı “Hâtıralar” yazıları hem kendi hayatına hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. En önemlisi de “Hâtıralar”, okuyucuya, “Necip Fazıl Bey”, “Necip Fazıl Üstadımız” ve “Üstad” diye seslendiği Necip Fazıl’ı, değişik yönleriyle müşahede etme fırsatını verir. Şairin çektiği fikir çilesi, Büyük Doğu dergisini neşretme çabası, vazgeçemediği alışkanlıkları, dönemin politikacılarıyla ilişkisi, dönemin edebiyat dünyasında algılanış biçimi Sezai Karakoç’un gözünden metinlere yansıtılır.