Sezai Karakoç'un Necip Fazıl'ı anlattığı hatıralar
İnsanın birikimlerini başkalarıyla paylaşma ihtiyacı, hatıra yazma düşüncesini doğurur. Geçmişi olumlu ve olumsuz taraflarıyla yeniden yaşama, güncele ve geleceğe taşıma düşüncesi, insanları hatıra yazmaya yönlendirir.
Zaten "hatıra", yaşanılmış olayların anlatıldığı otobiyografik eserlerin ortak adı olarak sözlükte yerini alır. Edebi eserlerde eserin arka planında kalan şair ya da yazar, hatıralarda merkez konumdadır. Hatıra yazılarında yazar, kendi iç dünyasına yönelir, fakat bu yönelme dış dünyadan kopuk bir olgu değildir. Hatıra yazarının birinci endişesi kendisini değil, yaşadıklarını anlatır. Bu sebeple toplumsal olaylar ve kişiler hatıralarda geniş yer bulur. Bu tür sayesinde edebiyat tarihinde yer almayan kişisel ayrıntılara ulaşmak daha kolay olur.
Toplam 17 / 1. Foto
Karakoç, biyografileri “tarihin atomları” olarak nitelendirir. Diriliş dergisinde kaleme aldığı “Hâtıralar” yazıları hem kendi hayatına hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. En önemlisi de “Hâtıralar”, okuyucuya, “Necip Fazıl Bey”, “Necip Fazıl Üstadımız” ve “Üstad” diye seslendiği Necip Fazıl’ı, değişik yönleriyle müşahede etme fırsatını verir. Şairin çektiği fikir çilesi, Büyük Doğu dergisini neşretme çabası, vazgeçemediği alışkanlıkları, dönemin politikacılarıyla ilişkisi, dönemin edebiyat dünyasında algılanış biçimi Sezai Karakoç’un gözünden metinlere yansıtılır.