Anadolu Türklerinde Mumyalama ve Amasya Mumyaları
Anadolu’da ölünün mumyalanması, Türkler buraya gelmezden evvel de bilinmekte ve uygulanmaktaydı. [3] Eski Türkler’de ise cesedi yakmak, tabuta koyup ağaca asmak ve gömmek dışında mumyalama da görülmektedir. Bu açıdan Eski Türkler bütün ölüleri değilse de büyüklerini ve hükümdarlarının bazılarını mumyalayarak, varlıklarını devam ettirmelerini istemişlerdir. İslamiyet’e giren Türk kavimleri arasında dahi bu uygulama devam etmiş, Ihşidîler döneminde Muhammed b. Togaç savaşta ölen kardeşi Hüseyin’in cesedini mumyalayarak ağabeyine göndermiştir. Anadolu Selçukluları döneminde ise bazı kişiler mumyalanmış, türbeleri de bu işleme uygun bir şekilde inşa edilmişti; Melik Mengücek Gazi (Pınarbaşı), Arap Baba (Harput), Sunguriye (Niksar), Sahip Ata (Konya) ve Cemel Ali Dede (Konya) türbeleri bunlardan bazılarıdır. Beylikler döneminde ve Osmanlılar’ın erken dönemlerinde de çeşitli mumyalama işlemlerine rastlamaktayız. Ancak zamanla bu işlem özellikle fıkıh alimlerinin baskıları neticesinde uygulanmamaya başlayacaktır. [4]
Toplam 7 / 3. Foto
Ölüm, yaşamın nihayete ermesi olsa da yaşamımızda oldukça önemli bir yere sahiptir. Etrafımızdaki kabristanlar, hayratlar ve hatta tarihin kendisi ölülerin günümüzde dahi nasıl yaşadıklarına, bizi nesıl etkilediklerine güzel birer örnek teşkil etmektedir. Bir yazara göre ise “Yaşayanları yöneten ölülerdir.” [1] İnsan, bulunduğu çağı gözetmeksizin ölüm ve ölüm-ötesi yaşama dair düşünmeyi sürekli sürdürdü. Kimisi ölümden korkarken kimisi sevinçle karşıladı; bazıları ölümü bir son, bazıları yeni bir başlangıç, bazıları ise hesap sormanın ilk merhalesi olarak gördü.