Türk ve dünya edebiyatından sofralar...
Mai ve Siyah, Halit Ziya Uşaklıgil: Tepebaşı'nda kurulmuş sofra, 20. yüzyılı karşılayan Osmanlı toplumunun sosyal ve düşünsel yapısına dair fikir verir. 'Kahvenin gelmesine kadar unutularak bırakılıvermiş elma, portakal kabuklarıyle dolu son tabaklar, diplerinde kırmızı cür'alar görünen şarap kadehlerinin yanında duruyor; sofranın kenarında yer yer çıkan tütün dumanı bir müddet dalgalanarak lambanın etrafında dönen bir bulut teşkil ettikten sonra dağılıyor; beyaz örtünün üzerinde yüksek yemiş tabaklarının, kadehlerin, oraya bırakılmış bir fesin şarap lekelerine karışan gölgeleri lambanın oynak ziyası altında kâh küçülüp kâh büyüyor...'
Toplam 19 / 7. Foto
Roman sayfalarını süsleyen sofralar, hayatın aynasıdır. İçinden çıktığı toplumu yansıtır. Türk edebiyatında yeme-içme kültürüne baktığınızda, Osmanlı sonrası ve günümüz toplum yapısını görürsünüz. Fakat konu üzerine fikir beyan ederken, Kemal'in Ahmet Hamdi Tanpınar'a söylediği şu sözü unutmamalısınız: “Bizim medeniyetimiz, pilav ve mesnevi medeniyetidir.'