Türk ve dünya edebiyatından sofralar...
Aylak Adam, Yusuf Atılgan: Aylak Adam C.'nin hayat sorgusu sofrada da sürer. 'Bu koku, bu tat onu Alemdar'daki eski evde Zehra teyzesiyle yalnız kaldıkları zaman yediği yemeklere götürüyordu. Bu sofraya ilk katıldığı akşam bir çeşit domatesli etten sonra, aşçı kadının tabağına koyduğu zeytinyağlı patlıcan dolmasını yerken durmuş, Ayşe'nin elini tutup, çocukların bile sustuğu, konuşmaların, ağız şapırtılarının, çatal tıkırtılarının kesildiği bir sessizlikte uzun uzun onun gözlerindeki süssüz sevgiye bakmış, herkesin ondan bambaşka şeyler beklediği bir an o salt, ‘İyi' deyip tuttuğu eli bırakmış, sanki ötekiler yokmuş gibi yeniden yemeğine başlamıştı.'
Toplam 19 / 12. Foto
Roman sayfalarını süsleyen sofralar, hayatın aynasıdır. İçinden çıktığı toplumu yansıtır. Türk edebiyatında yeme-içme kültürüne baktığınızda, Osmanlı sonrası ve günümüz toplum yapısını görürsünüz. Fakat konu üzerine fikir beyan ederken, Kemal'in Ahmet Hamdi Tanpınar'a söylediği şu sözü unutmamalısınız: “Bizim medeniyetimiz, pilav ve mesnevi medeniyetidir.'