Güncel
HDP'li vekil: PKK seçime girerse...
HDP Hakkari milletvekili Adil Zozani, gündemdeki konularla ve seçim gündemiyle ilgili çok tartışılacak açıklamalarda bulundu.
Ä°nternethaber'den Nesrin Yılmaz'ın haberine göre; Zozani, HDP'nin barajı geçemediÄŸi taktirde bunun sorumlusu olarak sadece kendisini görmesi gerektiÄŸini belirtirken, bunun dışında mazeretler aramanın doÄŸru olmayacağını dile getirdi.
Milletvekili, HDP'nin tek başına Kürt siyasetini temsil etmediÄŸini söyledi. "Åžu an siyasete girebilse PKK'nin baraj sorunu olmaz" diyen Zozani, PKK'nın en az 5 milyon oy alabileceÄŸini savundu.
AK Parti'nin "Kürtleri biz temsil ediyoruz" algısı yaratmasının doÄŸru olmadığını dile getiren Adil Zozani, bazı nüfuzlu Kürt ailelerin iktidar olan partilerin tümünü tercih ettiÄŸini ifade etti ve "AK Partili Kürt yoktur" dedi.
Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın kaldırılması tartışmasında asıl tepki vermesi gerekenlerin Kemalistler olduÄŸunu belirten Zozani, AK Parti'nin Kemalistlerin kurumuna dört elle sarılmasına ÅŸaşırdığını da söyledi.
Zozani'nin açıklamaları ÅŸöyle:
AK PARTÄ°LÄ° KÜRT YOKTUR
AKP, "Kürtleri biz temsil ediyoruz, HDP Kürtlerin temsilcisi deÄŸildir" diyor, ve"HDP barajı aÅŸmazsa Kürtlerin çoÄŸunluk teveccühü bizdedir ve biz temsil ediyoruz" yönlü bir savunma geliÅŸtiriyorlar ve alanda da bunu sıkça dillendiriyorlar. Åžimdi ÅŸunu bilmek lazım, AK Partili Kürt yoktur. AK Parti'ye oy veren Kürtler AK Partili Kürt deÄŸildir. O Kürt, geçmiÅŸte Anavatan Partisine, DoÄŸruyol'a, Refah Partisi'ne, CHP'ye oy veren Kürtlerdir. Yani, Türkiye'de kim iktidar olmuÅŸsa Kürtler zemininde iktidar endeksli düÅŸünen bir akıl var ve güçten yana her zaman tercihte bulunmuÅŸlardır. AK Parti'nin Diyarbakır milletvekili adaylarının profillerine bir bakın, mesela HaÅŸim HaÅŸimi. Anavatan Partisi'nde, Refah Partisi'nde siyaset yapmış, ÅŸimdi de AKP'de siyaset yapıyor. BuluÅŸma zemini nedir, hepsi onlar iktidarken buluÅŸmuÅŸlar. Yani, onların ideolojik paradigmalarına yakınlık gösterdikleri için deÄŸil, iktidar endeksili bir yaklaşım sergiledikleri için buralarda yer almışlardır. Bir baÅŸkası, EnsarioÄŸlu ailesi. Türkiye'de kendmizi bildik bileli kim iktidarda olmuÅŸsa, onlardan yana tavır koymuÅŸlardır. DYP'de, Demokrat Parti'de yer aldılar, ÅŸimdi AK Parti ile yollarına devam ediyorlar.
ÇIKARLARINI TOPLUM MENFAATÄ°NÄ°N ÜZERÄ°NE KOYDULAR
Kürtlerde nüfuzlu bir kesim var ve o nüfuzlu kesim çıkarları gereÄŸi sürekli iktidarlarla barışık yaÅŸamayı tercih ettiler. Peki bunlar Kürtlerin temel tercihlerine tercüman oldular mı, geçmiÅŸteki pratikleri itibariyle tercüman olduklarını söyleyemeyiz. Tansu Çilleri'in Bakanlığını yapmış veya Mehmet AÄŸar'ın il baÅŸkanlığını yapan bir ÅŸahıs, "Ben Kürtlerin taleplerine tercümanlık ettim" diyorsa sadece kendisini yanıltabilir, buna kimseyi inandıramaz. Ben elbette bu saydığımisimlerin aidiyetlerini tartışmıyorum, elbette hepsi Kürttür, Kürdü hassasiyetleri vardır ama siyasal tarcihleri itibariyle Kürdi hassasiyetlere dokunan bir tarafları söz konusu deÄŸldir, çıkarlarını her zaman toplumsal menfaatlerin önüne koydular ve öyle politika yaptılar.
HDP KÜRT SÄ°YASETÄ°NÄ°N KENDÄ°SÄ° DEĞİLDÄ°R
Peki, HDP sadece Kürtleri mi temsil ediyor, hayır. HDP, Türkiye'nin ezilen toplumsal dinamiklerine hitap eden ve onların taleplerinin tercümanlığını yapan bir parti hüviyetiyle ortaya çıktı. Dolayısıyla salt bir Kürt partisi deÄŸildir. Kürt siyasetinin öznesi de deÄŸildir. HDP ÅŸu anda Kürt halkı açısından, Kürt halkının temel taleplerini dillendiren, ona tercümanlık eden bir kitle partisi hüviyetindedir ve politikalarını da bu çerçevede geliÅŸtiriyor. Ama Kürt siyasetinin kendisi midir, deÄŸildir. Bu konuda zaten kimsenin farklı bir tartışmanın içerisinde olmaması gerekiyor. Kürt siyasetini temsil eden aktörler daha büyük bedeller ödeyerek yaÅŸamında bu mücadeleyi var kılan bir pozisyona getiren siyasal aktördür. Zaten Kürt siyaseti kavramı içerisinde deÄŸerlendirdiÄŸiniz zaman orası algılanır, HDP algılanmaz, burası çok açık ve nettir.
HDP'NÄ°N BARAJI GEÇMEMESÄ° Ä°ÇÄ°N TEK ENGEL YÄ°NE HDP OLUR
HDP'nin barajı geçmemesi için tek engel yine HDP olur. 7 Haziran akÅŸamı sandıklar açıldığı zaman HDP'nin aldığı oy oranını, HDP'nin bugün çizdiÄŸi strateji üzerinden okuyacağız. Ben bu stratejinin baÅŸarılı olmasını arzu ediyorum, baÅŸarılı olacağına da inanıyorum. Mutlaka baÅŸarılı olmak durumundadır. Ama barajı aÅŸamaması durumunda baÅŸka yerde mazeret de aramaması gerekir, HDP'nin geiye dönüp kendini gözden geçirmesini gerektirir. Dolayısıyla HDP'nin önünde bir engel varsa o da kendi yetmezliklerimiz olur, onun dışında baÅŸka bir ÅŸeyde mazeret aramak doÄŸru olmayacaktır. Ben, geçmiÅŸle siyaseten kıyaslama yapıldığında HDP açısından en elveriÅŸli koÅŸullarda olduÄŸumuzu düÅŸünüyorum ama tabii ki rakipler açısından koÅŸulları deÄŸerlendirdiÄŸimiz zaman bir kere diÄŸer partiler trilyonlarca bütçe ile devletten destek alarak alanlara çıktılar, HDP bu destekten yoksundur, sadece ve sadece kendisine gönül veren insanların gönüllü çalışması üzerinden kendini var ediyor. Bu çerçeveden bakınca dezavantajlı bir durumu var.
Ä°DDÄ°A EDÄ°YORUM, PKK SEÇÄ°ME GÄ°RSE BARAJ SORUNU OLMAZDI
Türkiye'de HDP'nin Kürt siyasetinin nüfuz alanının dışına çıkarak kitleselleÅŸtiÄŸi yönünde bir algı dillendiriliyor. Bu algı aynı zamanda "Kürt siyaseti olmazsa HDP tek başına ne kadar iyi olur" algısına da hizmet ediyor. Kürt siyasetini HDP'den ibaret bir pozisyona getirip geriye kalan Kürt siyasetinin diÄŸer unsurlarını tu kaka etme gayretini okumak mümkün. Bunu, HDP'nin niyetinden bağımsız olarak görmek mümkün. Onun için sürekli, "HDP Kürt alanının nüfuz dışına çıktı ve kitleselleÅŸiyor" gibi bir algı yaratılıyor. Ben tersini söyleyeyim; Kürt siyaseti kitleselleÅŸtiÄŸi oranda legal demokratik siyaset alanında da bir kitlesellik oluÅŸtu, hatta ÅŸunu rahatlıkla söyleyebiliriz; koÅŸullar elveriÅŸli olsa, demokrasi onları da kapsayacak bir geniÅŸliÄŸe evrilebilirse, demokratik zemin olgunlaşırsa, Kürt siyaseti PKK ismiyle Türkiye'de legal demokratik siyasete dahil olsa ve böyle bir seçimle 7 Haziran seçimlerine PKK girebiliyor olmuÅŸ olsaydı ben iddia ediyorum, PKK'nin nüfuz alanı gözü kapalı olarak 5 milyonun üzerinde bir oy alanına tekabül eder. Dolayısıyla, HDP mevcut pozisyonda hala Kürt siyasetinin nüfuz alanında hareket eden, toplumsal dinamiklere hitap eden bir noktadadır.
Ben bunu dışında destek oylarını küçümsüyor deÄŸilim. Bir oy bile çok deÄŸerlidir ama toplumsal gerçeklik itibariyle bugün Ä°stanbul'da da, Ä°zmir'de de, Diyarbakır'da da alana çıktığınız zaman HDP siyasetini kucaklayan temel dinamiÄŸin Kürt siyasetinin nüfuz alanında hareket eden toplumsal dinamik olduÄŸunu görüyoruz.
PKK'NIN 5 MÄ°LYONUN ÜZERÄ°NDE OYU VAR
PKK'nın baraj sorunu olmazdı ve bugün AKP'den yana, AKP'nin nüfuz alanında hareket eden nüfuzlu Kürt seçmen o dönem PKK ile birlikte hareket ederdi, Diyarbakır'daki, Hakkari'deki, Botan'daki tablo bize bunu söylüyor. GeçmiÅŸte çok farklı siyasal tercihlerde bulunan aktörlerin HDP ÅŸemsiyesi ya da Kürt siyaseti ÅŸemsiyesi altında bir araya geliÅŸleri iktidar odaklı bir buluÅŸmadır. Bu iÅŸe gönül vermiÅŸ, bedel ödeyerek bu süreçleri sırtlayan temel bir dinamik vardır ve o dinamikle birlikte sonradan buluÅŸan aktörler devar, bunları da yok saymamız mümkün deÄŸil. Mesela, pek çok kentimizde artık ikincil bir siyaset kalmadığı için HDP kendi içinde, kendi bulunduÄŸu yerlerde yüzde 80-90'larla halkın desteÄŸine sahip olduÄŸu bölgelerde kendi muhalefetini kendi içinde yaÅŸayan bir siyasi oluÅŸuma dönüÅŸtü. Bunun bir sosyolojik okuması olması gerekir.Dolayısıyla PKK mevcut durumda Türkiye'de koÅŸullar olgunlaşır ve legal demokratik siyasete girebilme olanağını bulsa ben 5 milyonun üzerinde oya tekabül ettiÄŸini rahatlıkla söyleyebilirim.
BU TARTIŞMANIN MİLADI HDP DEĞİL
HDP'nin seçim beyannamesindeki Diyanet Ä°ÅŸleri Bakanlığı'nın kaldırılmasına dönük vurgusu, bu tartışmanın miladı gibi algılanıyor ancak bu tartışmanın patenti HDP deÄŸil.HDP dışında siyasi aktörler öteden beri bu tartışmanın içerisinde var oldular. Hatta bugün hükümet üyeleri arasında yer alanlardan pek çoÄŸunun da geçmiÅŸte HDP ile benzer fikirleri paylaÅŸtıklarını biliyoruz. Bunlardan birtanesi BaÅŸbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, 5 Mayıs 2006'da Meclis BaÅŸkanı sıfatıyla katıldığı bir televizyon proÄŸramında, o dönem Meclis'te açılan mescitle ilgili tartışma sırasında "Gerçek laik bir ülkede Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı olmaz, olmamalı. Türkiye'de aslında Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın varlığı tartışılmaldır. Gerekirse bu kurum kaldırılmalıdır." Bülent Arınç, bir adım daha ileri gidiyor, kaldırıldıktan sonra ne olacağına iliÅŸkin fikirlerini de beyan ediyor, "imamların maaÅŸlarının verilmesine kadar, din hizmetleri vakıflar eliyle yürütülmeli" diyor.
HDP, KEMALÄ°ST REJÄ°MÄ°N KURUMUNUN KALDIRILMASINI TALEP EDÄ°YOR
Åžimdi, hükümet üyeleri geçmiÅŸte böyle bir beyanda bulunmamış gibi davranıyorlar ve HDP'nin seçim beyannamesine koyduÄŸu ve esasen Türkiye'nin tartışması gereken bir hususu HDP'ye karşı bir argüman olarak kullanıyor. BaÅŸbakan rahatlıkla alanlara çıkıp HDP'yi dinsizlikle suçlayabiliyor, HDP sözcülerini kafir kavramıyla itham ederek eleÅŸtirebiliyor. Bu tamamıyla kendisiyle çeliÅŸen bir pozisyondur, dün söyledikleriyle bugün söyledikleri arasında akla kara gibi fark var. Ä°slam literatüründe kendi söylediÄŸini inkar edenler açısından da bir tanımlama vardır, Ä°slami literatürü bilenler neyi kast ettiÄŸimi çok iyi bilirler. Dolayısıyla HDP esasında Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın kaldırılmasını talep ederken, böyle bir vurgu ifade ederken sadece mevcut kurulu bir düzen içerisindeki sıradan bir kurumunun laÄŸvedilmesinden söz etmiyor. HDP, Kemalist rejimin tekçi, dayatmacı temel kurumlarından bir tanesinin kaldırılmasını talep ediyor.
DÄ°YANET Ä°ÅžLERÄ° BAÅžKANLIÄžI NEDEN KURULDU?
GeçmiÅŸte, Kemalizm böyle bir kuruma neden ihtiyaç duydu, bu çok açık ve net. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı 1920'lerin başında kurulduktan sonra bu ülkede tekke ve zaviyeler kapatıldı, dergahlar kapatıldı. Kurulmasında, iki temel hedefi vardı, bunlardan bir tanesi, Alevi dergahlarının kapatılması, ikincisi, bu ülkede Åžafi mezhebine mensup çok sayıda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bulunmaktadır. Ekseriyette bunların çoÄŸu aynı etnik kimliÄŸe yaslanan bir çoÄŸunluktur. Kürtlerden bahsediyorum, Kürtler de medrese geleneÄŸinden beslenerek kendi inançlarını sürdürüyorlardı, o dönemde de bütün Kürt ayaklanmalarının öncü kadroları medreselerden çıkan isimlerden oluÅŸuyordu. Kürtler böyle bir gelenekten besleniyorlardı ve Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı böyle bir geleneÄŸi yok etmek üzere kuruldu.
HDP'NÄ°N SÖYLEDÄ°KLERÄ° Ä°LE AKP'NÄ°N SÖYLEDÄ°KLERÄ° PARALEL
Bu geleneÄŸi sonlandırma arzusuna, AK Parti hükümetleri de uzun süre hizmet etme gayretinde oldular, mesela, aralık 2007'de dönemin BaÅŸbakanı Sayın ErdoÄŸan bir konuÅŸmasında, Kürt siyasetine karşı mücadele argümanlarını kurarken, "Medrese kökenli molla sistemine son vereceÄŸiz, imam hatip kökenli din adamlarının bölgede yaygınlaÅŸmasını saÄŸlayacağız" dedi. Dolayısıyla bu bir devlet politikası olarak, o günden bugüne kadar zaman zaman ihtiyaç duyulması durumunda AK Parti hükümetlerinin ve sözcülerinin de baÅŸvurdukları bir argüman oldu. Ancak bugün HDP'nin bunu söylüyor olması, kimileri bunu çok ileriye giderek, "dış mihrakların talebi" olarak da lanse ediyorlar ancak, ÅŸunun farkında deÄŸiller. Aslında HDP'nin bu söylediÄŸi geçmiÅŸte, bugün AKP içerisinde etkin olan aktörlerin de söylediÄŸi ÅŸeyle paralel.
AKP KEMALÄ°ZMÄ°N KURUMUNA DÖRT ELLE SARILIYOR
HDP seçim beyannamesinde Kemalizmin temel kurumlarından bir tanesine eleÅŸtiri getirirken, ben bu ülkede Kemalistlerin refleks gösterebileceÄŸini bekliyordum, asla ve asla AKP'nin böyle bir refleks göstermesini beklemiyordum ama ne yazık ki siyasette izler o kadar birbirine karıştı ki, Kemalistlerin yapamadığını, AKP bugün Kürt siyasetine karşı, HDP'ye karşı kullanıyor ve Kemalizmin temel kurumlarına dört elle sarılıyor.
CHP TEPKÄ° VERMÄ°YOR, ÇÜNKÜ...
CHP Türkiye'de kendi oy tabanının merkezine Alevi inanca mensup vatandaÅŸları koyan bir parti pozisyonundadır ve oradan sürekli beslenme gayreti içerisindedir. CHP'nin bu tartışmaya HDP karşıtı bir noktadan girmemiÅŸ olmasının bir tek sebebi var; bu konuda Alevi inanca mensup vatandaÅŸların HDP'ye yönelik teveccühün önüne geçme arzusu.
Henüz yorum yapılmamış.