Sosyal Medya

Coğrafyamız

İran: Çıkmazın sonuna doğru

Ortadoğu'nun tecrübeli gazetecilerinden Yasir ez Zeatira, İran'ın bölgesel politikalarının geldiği noktayı değerlendirdi ve İran'ın için bulunduğu çıkmazı Arapların Al gözünden anlattı. İşte Yasir ez Zeatira'nın Al Jazeera Türk'te de yayınlanan yazısı:



Yemen'de Halk DireniÅŸi geliÅŸiyor, Husiler ve müttefiki devrik lider Ali Abdullah Salih'e kan kaybettiriyor. Irak'taki trajedi savaÅŸa yaklaşımla ilgili yeni bir süreç dayatıyor. Suriye'de büyük saha geliÅŸmeleri yaÅŸanıyor. Hatta Lübnan'da Hizbullah'a siyaset ve medya üzerinden nitelikli bir yüklenme söz konusu ve örgütün dokunulmazlığı kalktı. Tüm bu geliÅŸmeleri ÅŸu baÅŸlık altında okumak mümkün: ‘Bütün hesapları ve tahminleri aÅŸan Ä°ran müdahalesiyle mücadele noktasında Arap-Türk uyanışı.'

Suriye

Bu geliÅŸmelerin 'tesadüfen' eÅŸ zamanlı gerçekleÅŸtiÄŸini söylemek zor. Zira Suriye'de yaÅŸananlar, Ä°dlib kentinin kurtarılmasından CisruÅŸ Åžugur zaferi ve güneyde Kasım Süleymani'nin operasyonlarının baÅŸarısız olmasına kadar dikkat çeken ilerlemenin bir iÅŸaret olmaması mümkün deÄŸil. Üstelik bu ilerlemenin büyük parçasını devrimcilerin çabaları ve cihatları oluÅŸturmaktadır. Hiç kuÅŸkusuz devrimcilerin bu baÅŸarılara imza atmaları için iyi destek aldıkları ÅŸüphesiz. Ä°dlib ve CisruÅŸ Åžugur'u kurtaran ‘Fetih Ordusu'nun oluÅŸturulması yönündeki destek de cabası. BeÅŸÅŸar Esed'in Ä°dlib'in düÅŸmesinden Türkiye'yi sorumlu tuttuÄŸu (aynı suçlamayı CisruÅŸ Åžugur için de söyleyecektir) son söyleÅŸisini dinleyenler, tartıştığımız bu boyutu daha iyi anlayacaktır.

Birçok siyasi ve medya kaynağının ortaya koyduÄŸu üzere Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasında Suriye sahasında koordinasyonun artması, basit bir boyut deÄŸildir. Çünkü bu üç ülke arasında zıtlaÅŸmanın yaÅŸanması, Suriye'de sadece çatışmaların seyri üzerinde deÄŸil, aynı zamanda Suriye dosyasının genelindeki siyasi hareketlenme üzerinde de olumsuz etkiler bırakırdı.

Bu tespitler son birkaç hafta içindeki baÅŸarıları sunduÄŸunuz bir askerî rapor deÄŸil; ancak haberleri takip edenler bu baÅŸarılarda kuÅŸku duyamaz. Hatta Ä°ran ittifakının kendi medyası dahi bu baÅŸarıları gizleyemiyorlar. Haberlerin satır arasında rejim güçlerinin ilerlemesinden bahsederken hayal kırıklıklarını gizlemeye çalışıyorlar. Suriye rejimi askerleri, rejime baÄŸlı ve dışarıdan getirilen milisler öldüÄŸünde ve bu askerlerin bazılarının cesetleri video kayıtlarında gösterildiÄŸinde hiçbir ÅŸey olmamış gibi görmezden gelmek zorlaşıyor. DoÄŸal olarak görmezden gelmek siyasi skandallar da içermektedir.

Yeryüzünün dört bir yanından getirilen savaÅŸçıların, devrimcilerin iradesiyle mücadelede ederken pek bir ÅŸey yapmayacakları açıktı. Hizbullah'ın oynadığı önemli rol de bu kaideye dahildir. Örgütün genel sekreteri yaklaşık bir yıl önce Kalamun'da tehditler savurmuÅŸtu. Åžu ana kadar bu tehditlerle ilgili hiçbir ÅŸey gerçekleÅŸmedi; hatta devrimciler ilerleme dahi kaydettiler.

Yemen ve Irak

Yemen ile ilgili fazla bir açıklama yapmaya gerek duymuyoruz. Zira orada Halk DireniÅŸi tedrici olarak geliÅŸiyor ve hava operasyonlarının sonuçları bir yana önceki kaos hâlinden organize bir yapıya geçiliyor. Tüm bunlar Husilerin kaybının özellikle güneyde gün geçtikçe arttığına iÅŸaret ediyor.

Devrik lider Salih'in yeni tutumu (BM Güvenlik Konseyi'nin kararını kabul etmesi ve Husilerden bu kararı kabul etmelerini istemesi) zafer kazanma olasılığına dair taşıdığı ümitsizliÄŸin göstergesi. Özellikle de partisinin birçok yöneticisinin kendisini terk etmesi ve baÄŸlılıklarını sunmak için Suudi Arabistan'a gitmesi sonrası… Tabii bu durum Salih'in Körfez ülkeleriyle, "Husilerin satılmasını" içeren bir anlaÅŸmaya varmaktan umutsuz olduÄŸu anlamına gelmez.

Irak da bu geliÅŸmelerden uzak deÄŸil; ancak orada düÅŸman, tüm tarafları kendisine karşı birleÅŸtiren IŞİD örgütü. Bununla birlikte HaÅŸdi Åžabi (Halk TopluluÄŸu) milislerinin açık ara baÅŸarısızlığı ortada; IŞİD, Tikrit'i kaybetmesine raÄŸmen büyük baÅŸarılar elde etti. Burada Ä°ran ittifakının gerilemesinin ardında Irak BaÅŸbakanı Haydar Ä°badi'nin Amerikan desteÄŸini milislere yeÄŸleme giriÅŸimi yatıyor. Özellikle Washington'ın, bu milislerin katılması hâlinde Anbar savaşına müdahale etmeyeceÄŸini açıklamasının ardından Ä°badi böyle bir karar aldı. Irak BaÅŸbakanı, Tikrit'te milislere karşı Amerikan desteÄŸini seçti. Gerçi milisler bir ÅŸekilde sahada varlar; ancak baÅŸarısız olmaları, Ä°badi'yi böyle bir tercihe zorladı. Ve bu tercih Tikrit'in alınmasında belirleyici oldu.

Ä°badi Irak'ta milislerin olmadığını dile getirirken aslında adeta güneÅŸi balçıkla sıvamaktadır. Zira Ä°badi içine düÅŸtüÄŸü trajediden kendisini kurtaracak bir destek kapısı arıyor. Aynı zamanda Ä°badi çevresindeki Arap ülkelerinden destek bulmak umuduyla korkunç Ä°ran nüfuzu ile kendi iktidarı arasında bir denge kurmaya çalışıyor ve doÄŸal olarak Nuri Maliki deneyimini tekrarlamamak için fırsat kolluyor.

Ä°ran medyasında Ä°badi'ye yönelik öfkenin iÅŸaretleri (sınırlı da olsa) mevcut. Bu öfke, Ä°ranlı yöneticilerin Ä°badi'nin Tahran'ın gücünü sınırlamaya çalıştığı ve başına doÄŸrultulmuÅŸ bir kılıç olmasını istedikleri milislerin bir ÅŸekilde zayıflatılacağı yönündeki düÅŸüncelerini yansıtıyor. Bununla birlikte bizler Ä°badi'den fazla umutlu deÄŸiliz. Zira o mezhepçi yapısının ve manevraya pek alan bırakmayan Ä°ran tecavüzlerinin esiridir. Ancak Irak'ta Ä°ran'ın gücünün gerilediÄŸine, Suriye ve Yemen'de olduÄŸu gibi orada da trajedinin artması ihtimaline iÅŸaret edebiliriz.

Aylardır Hz. Hüseyin derecesinde bir ikona dönüÅŸecek kadar gündeme oturan Kasım Süleymani'nin sesinin (ki Hz. Hüseyin'in zorba yöneticileri destekleyen savaÅŸlarla hiçbir ilgisi yoktur) kesilmesi, Ä°ran çıkmazının geldiÄŸi noktayı yansıtıyor. Özellikle de muhafazakârlar, rakipleri reformcular lehinde büyük bir ivme içermesine raÄŸmen nükleer anlaÅŸmayı onaylamaları gerektiÄŸini düÅŸünmüÅŸken…

Tüm bu yaÅŸananlar Ä°ran'ın çıkmazın sonuna doÄŸru ilerlediÄŸi anlamına geliyor. Ä°ran'ın ve Nasrallah'ın söylemlerine kulak kesilenler içine düÅŸtükleri krizin yapısını daha iyi anlarlar. Ancak zehirli kaseden içecek noktaya geldiklerini söyleyemiyoruz. Bu noktaya gelene kadarki süreç ise maalesef kısa olmayacaktır.

Zehirli kaseden kasıt, Ä°ran'ın Araplar ve Türkiye ile anlaÅŸmaya varmasıdır. Bu anlaÅŸmanın tek amacı iÅŸlerin doÄŸal akışına getirilmesidir. Zira hiç kimse ötekini ortadan kaldıramaz. Bölgenin kaderi, ülkeler ve keza ırklar ve mezhepler bazında birlikte yaÅŸamaktan geçmektedir. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.