Güncel
Somalı annelerin zor Anneler Günü
Kimi sırtında taşıdı, kimi tarlada çalışıp evlatlarını büyüttü. Onlar için bu yılki Anneler Günü, diğerlerinden çok farklı. Acı ve gözyaşı içinde geçirecekler. Soma’da ölen işçilerin anneleri, evlat hasretiyle yaşıyorlar.
“O bana ilk anne diyendi. Ä°lk anneliÄŸi onda yaÅŸadım. Yanına varıncaya kadar özlemim bitmez”
Bu sözler, 13 Mayıs 2014’te Soma’daki maden faciasında yaÅŸamını yitiren 301 iÅŸçiden UÄŸur Çolak’ın annesi Gülsüm Çolak’a ait. Çolak, o günden beri oÄŸluna duyduÄŸu özlemle güç de olsa hayata tutunmaya çalışıyor. Ä°ki çocuk annesi Gülsüm Çolak'ın ilk göz aÄŸrısı UÄŸur'u kaybetmek, hayatında doldurulamayacak bir boÅŸluk açtı.
Bu yılki Anneler Günü, Gülsüm Çolak ve diÄŸer 300 madenci annesi için daha bir ağır. Bu yıl çocuklarını kaybettikten sonra ilk anneler gününü geçiriyorlar. Al Jazeera Türk olarak, ölen iÅŸçilerin annelerinin, Anneler Günü’yle ilgili hislerine ortak olduk.
‘Sırtımda taşıdım’
Çolak, 26 yaşındaki oÄŸlunun ölümünün ardından ondan geriye kalan iki torununa bakıyor. ‘Torunlarımı da onun gibi büyütüyorum’ diyor ve ekliyor:
“UÄŸur, benim ilk göz aÄŸrımdı. O doÄŸduÄŸunda yokluk içindeydik. Tarlaya gidip geliyordum. Åžimdi torunlarıma yaptığım gibi iple bedenime baÄŸlayıp sırtımda taşıyordum. Ben tarlada çalışırken, o aÄŸaç gölgesinde oyuncaklarıyla oynuyordu. O hali hiç gözümün önünden gitmiyor. Geceleri uyuyamazdı, sürekli uykumu bölerdim onun için. O benim canımdı. Son kez yüzünü göstermediler ya hep gelecekmiÅŸ gibi hissediyorum”
‘Eli boÅŸ gelmezdi’
GözyaÅŸlarını tutamayan Çolak, geçmiÅŸ senelerdeki Anneler Günü’nde oÄŸlunun elinin hiç boÅŸ gelmediÄŸini sürekli kendisine hediye aldığını anlattı:
“Biraz ÅŸakacıydı. Anneler Günü’ymüÅŸ bugün diye evime gelir, sarılır hediyesini verdirdi. Ya terlik, ya tuzluk ya da bardak filan alır gelirdi. Åžimdi bizler için Anneler Günü mü var? Ben ona ölümü yakıştıramıyorum. O toprağın altındayken ben niye yaşıyorum. Hep bu soruya cevap arıyorum. Onun acısı hiçbir zaman körelmez”
‘Hediyesi rüyama girmesi olsun’
On yıldır çalıştığı madende ölen Ä°brahim Kutbey’in, 67 yaşındaki annesi Fatma Kutbey’in de yaÅŸadığı acı aynı. Ä°brahim’den baÅŸka iki çocuÄŸu daha olan Fatma Kutbey, oÄŸlunun hediye almasa da telefonla arayıp kendisini kutladığını söylüyor:
“Çiftçilik yapıyorduk. Gücümüz olmadığı için okutamadık. Sanatçı veya futbolcu olmak istiyordu ama ÅŸartlar madende çalışmaya zorladı. Kıymetlimdi o benim. Çok özlüyorum. Hiç rüyamda göremiyorum. Ä°nÅŸallah Anneler Günü’nde rüyama girer de, hediyesi bu olur. Bu yıl onsuz kaldım. Artık gelinim, Anneler Günü’mü kutlayacak”
‘Kimden hediye alacağız anne?’
Söze giren gelin Kibariye Kutbey de, geçen yılki Anneler Günü’nde yaÅŸadıklarını anlatıp gözyaÅŸlarına boÄŸuluyor:
“Üç çocuÄŸum var ondan. Benim de Anneler Günü’mde eÅŸim yanımda olmayacak. Geçen sene, yemekten sonra alelacele çarşıya gidip bana ve çocuklarıma hediye almıştı. Åžimdi kızım bana soruyor. Kimden hediye alacağız anne.. “
‘Bir tek o farklı sarılırdı’
54 yaşındaki ev hanımı Nazlı Aybak’ın oÄŸlu Yahya Aybak’ta ölen iÅŸçiler arasındaydı. OÄŸlunun beÅŸ senedir madende çalıştığını, onu yokluk içinde büyüttüÄŸünü söylüyor:
“Babası da madenden emekliydi. Gözü korksun diye madene gönderdik ama ÅŸartlar onu bu mesleÄŸi seçmeye zorladı. Erken emekli olurum diye heves etti. Daha ölmeden beÅŸ gün önce ona kız baktık. Kızı beÄŸendi. ‘Anne kaçıralım’ diye ÅŸaka yaptı. Ama kısmet olmadı. KeÅŸke evlendiÄŸini bir görseydim.”
Aybak, oÄŸlunun, geçen seneki Anneler Günü’nde maaşını alamadığı için kendisine hediye alamadığını anlattı:
“Bir tek o farklı sarılırdı bana. Ayaklarıma kadar öperdi. Yahya’nın gelip ‘Anneler Günün kutlu olsun anne’ demesini istiyorum”
‘Son sarılışımızdı’
Cemile Çifitçi’de diÄŸer annelerle aynı acıyı yaşıyor ama farkı, iki oÄŸlunu maden faciasında kaybetmesi. 29 yaşındaki Ali Çifitçi ve 24 yaşındaki Yılmaz Çifitçi’nin ardından gözyaşı döküyor:
“Ben onları tarlada tırnaklarımla kazıyarak büyüttüm. Traktör, öküz yoktu. Büyük oÄŸlum, ortaokulu bitirdikten sonra köyden Soma’ya çalışmaya gelmiÅŸti. Teyzesinin yanında kalıyordu. Kuzenleri annelerini öptükçe beni arayıp ‘Anne çok özledim seni’ diyordu. Biz de dayanamayıp Soma’ya gelip yerleÅŸtik. Sonra ikisi de evlendi, çocukları oldu. Hiç yüzümü kara çıkarmadılar. Åžimdi onları çok özlüyorum, rüyalarıma giriyorlar. Geçen sene eÅŸleriyle birlikte gelip kutlamışlardı. O gün de son sarılışımız, son görüÅŸmemiz oldu. Allah kimseye evlat acısı vermesin”
Kaynak: Al Jazeera Türk
Henüz yorum yapılmamış.