Güncel
5 soruda Kıbrıs meselesi
KKTC'de Mustafa Akıncı'nın cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından geçen bir haftayı bu polemiklerle geçirdik...
KKTC'de Mustafa Akıncı'nın cumhurbaÅŸkanı seçilmesinin ardından geçen bir haftayı “Yavru Vatan-Ana Vatan-KardeÅŸler arası iliÅŸki-Bağımsız Devlet-Garantör Devlet” polemikleriyle geçirdik. Türkiye ile son derece uyumlu bir çalışma dönemi geçiren KKTC'nin üçüncü cumhurbaÅŸkanı DerviÅŸ EroÄŸlu'ndan sonra Akıncı'nın Ankara'yla nasıl bir iliÅŸki kuracağının tartışıldığı bir sırada yapılan karşılıklı açıklamalar, “acaba bundan sonra yoluna tek başına mı devam edecek?” sorusunu akıllara getirdi. AÅŸağıda beÅŸ baÅŸlık altında bu soruya cevap arayalım.
KKTC bağımsız bir devlet midir?
Uluslararası hukukta devlet olmanın ÅŸartı üçtür: Ülke, halk ve egemenlik. KKTC'nin, üzerinde Kıbrıs Türk halkının yaÅŸadığı ve demokratik yollarla yönetime gelmiÅŸ organların egemenlik hakkını kullandığı bir ülkesi vardır. Tanınma, devlet olmak için gerekli ÅŸartlardan biri deÄŸildir. Bu durumda, KKTC 1983'ten beri bağımsız bir devlettir. Mustafa Akıncı da bu bağımsız devletin cumhurbaÅŸkanıdır.
Uluslararası alanda izole edilen bir devlet varlığını sürdürebilir mi?
Türkiye dışında hiçbir ülkenin KKTC ile diplomatik iliÅŸkisi bulunmamaktadır. Dahası BM Güvenlik Konseyi'nin almış olduÄŸu karar çerçevesinde Ada'da tek devlet olarak, Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tanınmaktadır. Bu durum KKTC'ye her alanda izolasyonlar uygulanması sonucunu doÄŸurmuÅŸtur. Türkiye'nin en başından bu yana, KKTC'nin dünyayla bağını saÄŸlayan köprü iÅŸlevi gördüÄŸü bir vakıadır ama bu durum artık sürdürülebilir olma niteliÄŸini kaybetmektedir KKTC halkının büyük bölümü dışarıyla Türkiye üzerinden deÄŸil, doÄŸrudan etkileÅŸime geçmeyi arzu etmektedir.
KKTC Türkiye'nin desteÄŸi olmadan GKRY ile tatminkâr bir çözüme ulaÅŸabilir mi?
AB üyesi GKRY, Türkiye'nin güçlü desteÄŸini arkasına almamış KKTC'yi müzakere masasında çok zorlayabilir. Mevcut polemiklerin sıcaklığı geçince CumhurbaÅŸkanı Akıncı da, Türkiye'nin KKTC için ne anlam ifade ettiÄŸini daha iyi deÄŸerlendirecektir. Yıllar önce Mehmet Ali Talat da KKTC cumhurbaÅŸkanı olduÄŸunda, Türkiye'den daha “bağımsız” bir politika izleyeceÄŸi ve Ankara'yla neredeyse hiç istiÅŸare etmeden Rum tarafıyla çözüme ulaÅŸacağı izlenimi uyandırmıştı. Bir süre sonra gördü ki, GKRY'nin maksadı üzümü yemek deÄŸil, baÄŸcıyı dövmek. Ankara'ya dört elle sarıldı. Ä°yi de yaptı. Türkiye'yle ipleri germek ne Akıncı'nın müzakere masasındaki iÅŸini kolaylaÅŸtırır ne de Kıbrıs Türk halkı nezdindeki imajını güçlendirir.
Türkiye Ada'da çözüm ister mi?
Annan Planı sürecinde olduÄŸu gibi Türkiye Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına uygun bir çözümü bugün de desteklemektedir. Türk devlet adamlarının aÄŸzından, “iki kesimli, iki toplumlu birleÅŸik Kıbrıs” ÅŸeklinde formüle edilen konfederatif çözümden vazgeçildiÄŸine dair bir söz bugüne kadar çıkmadı. Dahası Türkiye, AB müzakere sürecinin ilerlemesinin önünde ciddi bir engel oluÅŸturan bu sorunun artık bir an önce çözülmesini kendi hayati çıkarları açısından da bir gereklilik olarak deÄŸerlendirmektedir. Fakat Ankara'nın, sırf adı çözüm olan bir sonuç ortaya çıksın da, nasıl olursa olsun mantığıyla hareket edeceÄŸini hiç kimse beklememelidir.
DoÄŸu Akdeniz doÄŸalgazı çözümde bir rol oynar mı?
DoÄŸu Akdeniz'de ciddi miktarda enerji rezervi var. Bu rezervin uluslararası pazarlara aktarılması için en makul güzergâh Türkiye. Dolayısıyla, Türkiye'nin kendine ait rezervi olsun veya olmasın bu enerji denkleminin bir parçası hâline getirilmesi tüm tarafların yararına. Kıbrıs sorunu, arka planında Türkiye-Mısır-Ä°srail arasındaki iliÅŸkilerin -enerji iÅŸ birliÄŸi üzerinden- yeniden yapılandırıldığı bir tabloda daha hızlı biçimde çözülebilir. “Yerin üstündeki toprağı paylaÅŸamayan Türkler ve Rumlar denizin altındaki gazı nasıl paylaÅŸacak?” diye alaycı sorular yöneltenler, 70 yıl birbirleriyle kanlı bir mücadele sürdüren Almanya ile Fransa'nın kömürden ve çelikten daha fazla kazanç elde edebilmek için nasıl kalıcı bir biçimde barıştıklarını ve bugünkü AB'yi kurduklarını unutmasınlar.
Sonuç olarak, Akıncı'nın koltuÄŸuna oturmasıyla KKTC'de yeni bir dönem baÅŸladığı doÄŸrudur. Türkiye ve KKTC'nin daha öncekiler gibi, bu dönemde de karşılıklı olarak birbirlerini yabancılaÅŸtıracak söylem ve davranışlar içine girmeye hakkı yoktur. Ä°ki ülke arasında kardeÅŸlik hukuku geçerliyse, memnuniyetsizlikler baÅŸ baÅŸa görüÅŸmelerde dile getirilir. Çıkarları büyük ölçüde örtüÅŸen Türkiye ve KKTC de yollarına birlikte devam ederler. Aksi bir durum Kıbrıs Türk halkının da bir parçasını oluÅŸturduÄŸu Türk milletinin düÅŸmanlarını sevindirmekten baÅŸka iÅŸe yaramaz.
Prof. Dr. ÇaÄŸrı Erhan
Henüz yorum yapılmamış.