Coğrafyamız
Nusret Cephesi'nden 'El Kaide' açıklaması
Suriye'de Beşar Esed rejimi ve İran destekli Şii milislere karşı mücadelesini devam ettiren silahlı muhalefet içerisinde başlayan 'Nusret Cephesi' tartışması sürüyor.
Özgür Suriye Ordusu'na yakın grupların Dera'da yaptıkları "Nusret Cephesi, El Kaide'den ayrılmalı" açıklamasının ardından pek çok gruptan benzeri yönde açıklamalar geldi. Åžam merkezli CeyÅŸ'ül Ä°slam grubunun lideri Zehran AlluÅŸ Suriye halkının maslahatı için Nusret Cephesi'nin El Kaide'den ayrılması gerektiÄŸini söylemiÅŸ ve ülkenin en etkili direniÅŸ gruplarından Ahrar'uÅŸ Åžam Hareketi'nin lideri Ebu Cabir eÅŸ Åžeyh de El Cezire'den Teysir Alluni'ye verdiÄŸi röportajda aynı yönde görüÅŸ beyan etmiÅŸti.
Ä°ki ay önce Reuters tarafından ortaya atılan "Nusret Cephesi El Kaide'den ayrılmayı planlıyor" haberi, o dönemde Nusret Cephesi kaynakları tarafından yalanlanmış ancak konu gündemden çıkmamıştı. Son olarak Suriye baÅŸta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesindeki yabancı savaÅŸçılar üzerinde etkisi bulunan Ebu Basir Tartusi, Suriye'deki El Kaide'ye katılmanın 'caiz olmadığı'nı açıklamış ve kendisini takip edenlere bu gruba katılma izni vermediÄŸini internet sitesi üzerinden duyurmuÅŸtu.
Nusret Cephesi, Ebu Basir Tartusi'nin açıklamasına "Åžer'i kadı" olarak bilinen Ebu Abdullah eÅŸ Åžami aracılığı ile cevap verdi. Cevabın sadece Ebu Basir et Tartusi'ye özel olmadığını söyleyen eÅŸ Åžami, yayınlanan metnin "trend olan bir düÅŸüncenin sahipleri"ne karşı kaleme alındığını duyurdu.
Ä°ÅžTE EBU ABDULLAH EÅž ÅžAMÄ° TARAFINDAN KALEME ALINAN MESAJIN TAM METNÄ°
Şeyh Ebu Basir'in Nusret Cephesi'ne katılmayı yasaklayan fetvasına cevaptır.
Tüm hamdu senalar alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Önderimiz Hz. Muhammed'e (s.a.v.), aile ve ashabına salat ve selam olsun. Bundan sonra: Dün tevhid ehlini destekleme çaÄŸrısı yapan birisinin bugün fetva yayınlayarak bu tevhid ehlinin bir parçasına, Nusayri taÄŸutuna karşı cihadında katılmanin haram olduÄŸunu söylemesi bize acı vermektedir. Åžimdiye kadar Åžeyh, bizim aleyhimizde konuÅŸtuÄŸunda hatta bizim istihbarat örgütlerinin bir ürünü olduÄŸumuzu söylediÄŸinde hep sabrettik. Bizim kiÅŸisel haklarımızla alakalı olan durumlarda bunları gormezden geldik ancak bu meselenin dini bir boyuta taşınıp Nusret Cephesi'ne katılmanın haram olduÄŸu fetvası verildiÄŸinde bazı insanların zihinlerinde ÅŸüphe oluÅŸmaması için sessizliÄŸimizi bozup cevap vermek zorundayız. EÄŸer Åžeyh, bizi cevap vermeye mecbur bırakmasaydı cevap vermezdik. KeÅŸke Åžeyh, bize özelden gizli mahiyette bir nasihat verseydi de biz bunları internetten iÅŸitmeseydik. Ä°nternet üzerinden her yere yayılan ve herkesçe duyulan bir nasihatin faydası nedir ki? Nasihat böyle verilmez. Bizim bildiÄŸimiz nasihat gizlice verilir ve halka aÅŸikar edilmez ve bu nasihatin konusu El Kaide'ye baÄŸlı olduÄŸu için Nusret Cephesi'ne katılmayı yasaklayan bir fetva olduÄŸu zaman bu bir nasihat de deÄŸildir. Öyleyse Åžeyh, söylediÄŸi ÅŸeyleri bizimle açık bir yürekle konuÅŸsun.
"EBU BASÄ°R'Ä°N BÄ°ZE Ä°NTERNETTEN MESAJ VERMESÄ° YANLIÅž"
Åžeyh'in bize nasihat etmek için tekrardan medya kanallarını kullanmayacağını ümit ediyoruz. Ä°stediÄŸi zaman özel olarak bize nasihat edebilir ve bizi dikkatli birer dinleyici olarak karşısında bulacaktır. Ancak kendisine ve ilmine olan tüm hürmetimize karşın yanlışlarında kendisini takip etmeyeceÄŸiz. Bizim fikirlerimize zıt olarak kendisinin doÄŸru gördüÄŸü fikirlerine muhalefetimiz kesinlikle ÅŸer'i kaidelere muhalefet deÄŸildir. Aksine bunlar tümüyle Åžeyh'in fikirlerine muhalefettir. Åžeyh'in bir fikri doÄŸru da olabilir yanlış da. Nitekim bizim fikirlerimiz de böyledir. Resulullah ( salat ve selam O'na olsun) demiÅŸtir ki: Senden Allah'ın hükmünü tatbik etmeni isterlerse sakın onlara Allah'ın hükmünü tatbik etme lakin kendi hükmünü tatbik et. Zira Allah'ın onlar hakkındaki hükmünün ne olduÄŸu hususunda isabet edip edemeyeceÄŸini bilemezsin. Bunu Ä°bn-i Mace rivayet etmiÅŸtir. Esasen bizim El Kaide cihad cemaatine olan biatımız, boyunlarımızda asılı, doÄŸrulanmış bir biat olsa da bu biat; El Kaide'ye biatı zorunlu kılan veya yasaklayan metinler yahut meselelerden ötürü deÄŸildir. Aksine fayda ve zararları göz önüne alınarak içtihad edilmesi ile verilmiÅŸ bir bir kararıdır. Önyargı ve hevadan uzak bir ÅŸekilde gayret sarf ederek bir sonuca varan kiÅŸiye, "Benim fikrime göre doÄŸru olan budur ancak hizipçilik ve taassuptan uzak bir ÅŸekilde bu meseleyi araÅŸtırarak benim görüÅŸüme aykırı içtihatta bulunan kimseler hariçtir" demesi daya uygundur ki bizi bunlarla suçlamıştınız.
Bilinmektedir ki mübah olan farklılıklar meselesinde Ehl-i Sünnet'in metodolojisi içtihat temellidir, birbirlerini mazur görür ve alan bırakırlar, farklı yorumlarda birbirlerine anlayış gösterir, beyan ve amellerine karşı da hüsn-ü zann ile sarf-ı nazar ederler. Bu ise Ehl-i Sünnet'in ihtilaflar fıkhına dair kitaplardan öÄŸrendiÄŸimiz bir husustur ki sizin "Fıkh'ul Ä°htilaf Ä°nde Ehl-i Sunne vel Bidat" (Sünnet ve Bdat Ehline Göre Ä°htilaflara Yaklaşımlar) isimli kitabınız da bulunmaktadır. Fetvanızı dayandırdığınız argümanları çürütmeye baÅŸlamadan önce El Kaide cemaatinin cihad stratejisi ve deÄŸiÅŸime bakışını analiz etmek gereklidir. Sonrasında geri dönerek argümanlarınızı tek tek ele alıp tartışacağız ki Åžeyh hatalarını not etsin ve hiç deÄŸilse kendisiyle aynı fikirde olmayanları da mazur görsün.
Tevfik Allah'tandır.
"EL KAÄ°DE ÜMMETÄ° 'ULUSAL CÄ°HAD' PROJESÄ°NDEN KURTARDI"
Küresel küfür ittifakı yüz yıllar boyunca Ä°slami hilafeti zayıflatmak için planlar yaptı, komplolar kurdu ve yıkılmasını saÄŸlayana kadar büyük çabalar gösterip savaÅŸlar açtı. Ancak küresel küfür ittifakı o noktada da durmadı ve hilafetin dönüÅŸünü engellemek için emniyet vanaları oluÅŸturdu. Sykes - Picot anlaÅŸması vasıtasıyla Arap aleminin kalbi Åžam da dahil olmak üzere Ä°slam dünyasını elliden fazla ülkeye böldü ve canavar Yahudi devletini Ä°slam aleminin kalbine; Filistin'e yerleÅŸtirdi. Bu iki pranga, Sykes - Picot ve benzeri anlaÅŸmalar ile Filistin topraklarını Yahudilere vaat eden Balforu Deklarasyonu, küresel küfrün Ä°slam ümmetini teslim almak için kullandığı en güçlü prangalardır. Ümmet, gerçek düÅŸmanını, planlarını ve tuzaklarını keÅŸfedene kadar büyük bir çaba harcadı. Sonunda küfre karşı cihad çaÄŸrılarını duydu. Allah'a hamdolsun ki pek çok kiÅŸi bu çaÄŸrıya icabet etti. Ümmet, bölgesel sınırlarla mahdut olan cihadı tecrübe etti ve gerçek düÅŸmanını keÅŸfedemediÄŸi için belirli bölgelerle sınırlanan tüm cihad faaliyetlerinde baÅŸarısız oldu. Uluslararası anlaÅŸmalara göre direniÅŸ olarak adlandırdıkları bölgesel sınırlarla mahdut olan cihad, düÅŸmanın oluÅŸturduÄŸu BirleÅŸmiÅŸ Milletler ve Güvenlik Konseyi gibi kurumların belirlediÄŸi sınırlara göre gerçekleÅŸtirilmektedir. Yani düÅŸman, bu sınırları ümmete empoze eden ve taÄŸut idarecileri ümmetin sinesine yerleÅŸtiren gerçek düÅŸmanlardan haberdar olmamızı engellemeye çalıştı. DüÅŸman için bizim savaÅŸmamıza izin verilen sahanın da sınırları belliydi ve ötesine geçmemize izin verilmedi. Yani hep Sykes - Picot anlaÅŸmasına göre çizilen sınırlar içerisindeydik.
"NUSRET CEPHESÄ° ÖVGÜYÜ HAK EDÄ°YOR"
Allah bu ümmete, bu kısır döngüden uyanma imkanını bahÅŸettiÄŸi zaman cihadın; esas olarak dünya düzenini ve cihadı sadece bölgesel sınırlar içerisindeki milliyetçi anlayışla geliÅŸen direniÅŸi meÅŸru gören küresel küfrü hedef alması gerektiÄŸi anlaşıldı. Ümmet, uyanıp silahını küresel çevirdiÄŸinde ise Amerika ve müttefiklerinin temsil ettiÄŸi küfür düzeninin sahipleri, oyunları ifÅŸa edildiÄŸi, batıl tuzakları artık iÅŸe yaramaz hale geldiÄŸi için deliye döndü. Kendi çizdikleri sınırları aÅŸan herkesi terör listesine almaya baÅŸladı. Kaide cihad cemaati de küresel küfrün başı Amerika'yı vurarak gerçeÄŸi ortaya çıkardığı ve Ümmetin cihad ruhunu canlandırdığı için büyük bir övgüyü haketmektedir.
Bizim savaşımızın tabiatı bu ÅŸekildedir. Savaşımız, bu büyük ve gerçekliktedir. Gerçek düÅŸmanımız da tarafsız kalmayı kabul etmeyen BirleÅŸmiÅŸ Milletler ve Güvenlik Konseyi gibi küresel küfür sistemleridir.
"BUGÜN VERDİĞİMÄ°Z SAVAÅž PEYGAMBER DÖNEMÄ°NDEKÄ° SAVAÅžLARLA AYNI ÅžARTLARDA DEĞİL"
DüÅŸmanımızla olan savaşımız, Resulullah'ın (salat ve selam O'na olsun) zamanındaki durum gibi de deÄŸildir. O Romalılar ve Farslar (Ä°ran) yerine KureyÅŸ'le savaÅŸmıştı ancak KureyÅŸ Romalılar ya da Farslar tarafından desteklenmiyordu. Aralarında herhangi bir baÄŸlantı yoktu ve Romalılar ile Farslar, Müslümanlar ile KureyÅŸ arasındaki hadiselere müdahale etmezlerdi. EÄŸer bizim ÅŸu anda kendi idarecilerimizle ve küresel küfürle olan durumumuz, Peygamberimizin KureyÅŸ, Romalılar ve Farslarla olan münasebetlerindeki durum gibi olsaydı bizim kendi idarecilerimizi bırakıp küresel küfürle savaÅŸmaya yönelmemiz büyük bir ahmaklık ve çılgınlık olurdu. Ancak denklem tamamen farklıdır. KureyÅŸ, Romalılar ve Farslara anlaÅŸmalarla baÄŸlı deÄŸildi, ne Romalılar ne de Farslar, KureyÅŸ idarecilerini Arapları idare etmeleri için halkın başına dikmiÅŸ deÄŸildi. KureyÅŸ'in savaşı onların savaşı deÄŸildi, hatta umursamıyorlardı bile.
Fakat durumumuz bunun tersidir. Kaide'tül Cihad'ın stratejisi ümmetin evlatlarının gözünde hakikatin net olarak ortaya çıkması için darbeleri küresel küfrün başına yöneltmeye odaklıdır. Küresel küfür krallığı zayıflayıp gücünü bize karşı kullanmayı bırakınca ve idarecilerimizi desteklemekten vazgeçince biz de idarecilerimizle olan hesabımızı göreceÄŸiz.
"KÜFÜR SÄ°STEMÄ° TÜM GÜCÜYLE CÄ°HAD EHLÄ°NÄ° YOK ETMEK Ä°STÄ°YOR SADECE EL KAÄ°DE'YÄ° DEĞİL"
Bize gelince, biz uluslararası dış küfür sistemleri ile ulusal bir küfür devleti arasında bir fark görmüyoruz çünkü bunlar birçok sistemle birbirine yakından baÄŸlı olan bir ittifakın unsurlarıdır ve bu ittifakın bir parçasına indirilen bir darbe ittifakın kendisine indirilmiÅŸ gibidir. Küresel küfür sistemi durumu böyle algılamaktadır. Uluslararası küfür sistemi, kendi yerleÅŸtirdiÄŸi bir kafir lidere karşı yapılan cihadı, kendisine karşı yapılmış görmektedir. Yani biz bu düÅŸmanı (El Kaide'ye olan biat bağımızla) tahrik etmiyoruz. Aksine bu düÅŸman tüm güç ve enerjisiyle cihad ehlini yok etmeye çalışan doÄŸrudan bir düÅŸmandır.
EÄŸer Ä°slam ehline karşı savaÅŸan bu ittifaka katılmayan tarafsız bir küfür devleti varsa biz onun düÅŸmanlığını kazanmak için çaba göstermeyiz. EÄŸer bu davranışı sergilersek bu, hiçbir meÅŸru politikası olmayan dikkatsiz kimseler olduÄŸumuz anlamına gelir. Ancak durum bizim belirttiÄŸimiz gibi ise yerel küfür sistemi ile dış uluslararası sistem arasındaki ittifak sebebiyle bu iki düÅŸman arasında bir ayrım yapmamız mümkün deÄŸildir. Bu, bizim kendi tercihimiz de deÄŸildir. DüÅŸmanımızın savaşının tabiatı sebebiyle buna mecbur bırakıldık. EÄŸer bu iki düÅŸman arasında ayrım yapmak mümkün olsaydı biz bu imkana karşı kayıtsız kalmazdık ve eÄŸer herhangi birisinin tarafsız kalmasını saÄŸlayacak imkan elimizde olsaydı bunu da saÄŸlardık. Ancak ikisi de aynıdır.
Biz savaÅŸ kuralları ve stratejilerimizi daha önceki savaÅŸlar üzerine bina ediyoruz. Sizinle bu konuda farklı anlayışa sahip olduÄŸumuz da aÅŸikar. Bu küçük izahattan sonra makalenizi tartışmaya geçebiliriz.
"EBU BASÄ°R NEDEN AMERÄ°KAN DESTEKLÄ° GRUPLARA TEK SÖZ ETMÄ°YOR?"
Birinci nokta: Åžeyh'e yöneltilen soru, IŞİD'den söz ederek baÅŸlamaktadır, öyleyse Åžeyh'in hiç deÄŸilse Nusret Cephesi ve IŞİD arasındaki menhec farklarından söz ederek cevaba baÅŸlaması daha iyi olacaktır. Böylece cevabı okuyan kimse, Nusret Cephesi ve IŞİD'in aynı yolu takip ettiÄŸi intibasını edinmez.
Ä°kinci nokta: "Tavsiye etmiyorum ve izin vermiyorum". Neden Batı ve Amerikan ajandaları ile münasebetleri aÅŸikar olan Hazm Hareketi ve Cemal Maruf ( Suriye Devrimciler Cephesi - SRF) hakkında bu tür bir tahkikat iÅŸitmedik? Sizin Askeri Operasyonlar Komutanlığı (SMC) grupları ve Batı baÄŸlantılı diÄŸer gruplarla ilgili tahkikatınız nerededir? Ey Åžeyh! Bu gruplara veya Nusayri rejimle uzlaÅŸma taraftarı olan gruplara katılmanın caiz olmadığına dair fetvanız nerededir? Yahut sahadaki ifsad edici gruplara dair fetvanız nerededir? EÄŸer onların fenalıklarından daha büyük bir maslahatı mazeret gösterecekseniz o halde biz de deriz ki: Sizin prensiplerinize göre aynı ölçüyü bizim için de kullanarak sessiz kalıp, rejimle olan savaşımızdan hasıl olan faydanın, Nusret Cephesi'nin El Kaide'ye baÄŸlı olmasından kaynaklanan zarardan daha olduÄŸunu söyleyemez miydiniz ey Åžeyh? Bunu da söz gelimi El Kaide'ye baÄŸlı olmanın bir zarar verdiÄŸini farz ederek söylüyoruz ki esasen böyle bir düÅŸüncemiz yoktur.
"HAMAS'IN EL KAÄ°DE OLMADIÄžINI HERKES BÄ°LÄ°YOR AMA YÄ°NE DE HEDEFTE"
Üçüncü nokta: El Kaide ismi ve üyeliÄŸi, zarar verip dünya ordularını Åžam halkına karşı tahrik edeceÄŸinden Nusret Cephesi'ne katılmayı tavsiye etmiyor ve cevaz vermiyorsunuz. GiriÅŸ kısmında izah ettiÄŸimiz gibi bu mesele böyle deÄŸildir. El Kaide veya baÅŸka isim altında yapılan cihadın kendisi, özellikle kutsal topraklara yaklaÅŸmışken; bu zaten dünya ordularını tahrik eden bir ÅŸeydir. El Kaide ile bir alakası olmadığı ve El Kaide'nin menhecinde olmadığı halde dünyanın HAMAS'ın karşısında durmak için koÅŸtuÄŸunu görmüyor musunuz?
Ayrıca El Kaide ismi sebebiye hasıl olacağını söylediÄŸiniz zararlar herhangi bir cihadda zaten olabilir. O halde bu sonuçları ortaya çıkardığı için cihadı mı terk etmeliyiz? Deriz ki mesele El Kaide etiketi deÄŸil. Evvelce izah ettiÄŸimiz üere düÅŸmanlarımızın arzuları ile uyumlu olmayan bir cihad yolu üzerinde olmakla alakalıdır. Bu mesele hak ve batıl mücadelesinde aÅŸikardır.
Åžam'da yapılacak herhangi bir cihad aynı akıbetle karşılacaktır. Yani eÄŸer bu cihad, batıdaki tüm taraflarca kabul görmezse ve devlet sınırlarına inanmıyorsa; bu sebeple Ensar ve Muhacir arasında fark gözetmezse, El Kaide etiketini taşımasının veya taşımamasının bir etkisi olmayacaktır, zira bu tabir ehemmiyet taşımayacaktır. Hüküm vermenin temel kurallarına dayalı olarak bu kararın uygunluÄŸunu incelediÄŸimizde de kafirlerin BeÅŸar'ın yanında durmasının sebebinin El Kaide olmadığını, aksine bu cihadın batıya hitap etmeyen ve dünyanın onlarca sene takip edip çizdiÄŸi kurallara baÄŸlı kalmayan bir tarzda geliÅŸmesi olduÄŸunu görürüz. Biz cihadı, kafirlerin hoÅŸuna gitmeyen bir konsept ve prensipler dairesinde icra ediyoruz. Yani hedef bu amaçtır, El Kaide etiketi deÄŸildir. El Kaide olsun veya olmasın bu konsepte baÄŸlı kalarak cihad yürüten herhangi bir grup, kafirler tarafından saldırıya uÄŸrayacaktır. Bu ÅŸekilde, ilk gerekçeniz geçersiz olmaktadır. Ä°kinci gerekçeniz de benzer ÅŸekilde geçersizdir. Zira BeÅŸar'ın katliamları yalnızca ve yalnızca küfrün onayı neticesinde gerçekleÅŸmiÅŸtir. Uluslararası sistem BeÅŸar'a yeÅŸil ışık yakmasaydı O, bu katliamları gerçekleÅŸtirmeye cesaret dahi edemezdi. Ayrıca mübarek devrimin daha ilk haftasında gerçekleÅŸtirdiÄŸi katliamları da unutmuyoruz. Siz de devrimin başında Dera'da yapılan katliamı hatırlarsınız. Bunu müteakiben Humus (Hula), Banyas ve daha birçok yerde katliamlar gerçekleÅŸtirildi.Bunların hepsi, biz El Kaide olduÄŸumuzu ilan etmeden önce meydana geldi.
"EBU BASÄ°R 'ÅžAM DEVRÄ°MÄ°NÄ°N EL KAÄ°DELEÅžMESÄ°' DERKEN NEYÄ° KAST EDÄ°YOR?"
Arap ve iki yüzlü uluslararası rejimlerin temsilci ve delegasyonlarının birbiri ardında BeÅŸar'a anlaÅŸmalar sunup devrimi yok etmek için kendisine zaman tanıdıklarını ve böylece cihadın gün be gün büyüdüÄŸünü unuttunuz mu? El Kaide'ye baÄŸlılığımızı ilan etmediÄŸimizi varsaysak bile küresel küfrün nabzı attığı ve gözleri gördüÄŸü müddetçe bizim BeÅŸar'I devirip Yahudilerin yanı başında Ä°slami bir sistem kurmamıza izin vereceklerini mi düÅŸünüyorsunuz?
Dördüncü nokta: "Åžam devriminin El KaideleÅŸmesi" ile Åžam sahasının El Kaide'nin her yerde yaptığı geçmiÅŸ, ÅŸimdiki ve gelecekteki eylemlerinin sorumluluÄŸunu taşıyacağı doÄŸru ve münasip bir açıklama deÄŸildir. "Devrimin El KaideleÅŸmesi" terimini kullanmamış olmanızı temenni ediyoruz çünkü sizin bu ifadenizi okuyanlar El Kaide'nin tamamen ÅŸeytani bir hareket olduÄŸunu düÅŸünecektir. Burada, diÄŸer yerlerdeki El Kaide'den bahsetmiyoruz ancak kıymetli Åžeyhimiz, görmüyor musunuz ki Åžam El Kaidesi (Nusret Cephesi) - diÄŸerlerinin yaptığı iÅŸleri küçümsemeksizin - Åžam ehlinin başına gelen felaket ve zorlukları ortadan kaldırmak için var gücüyle çalışmaktadır?
Nusret Cephesi'nin Åžam ehline zarar verdiÄŸini mi yoksa elinden geldiÄŸi kadar onları savunup koruyarak onlar için fedakarlıklar yaptığını mı gördünüz? Hem askeri alanda hem de hizmet, saÄŸlık ve diÄŸer alanlarda Nusret Cephesi elinden gelen her ÅŸeyi yaptı. Biz ÅŸiddetli bir savaşın içerisindeyiz ve bu sebeple Åžam halkı, Nusret Cephesi'ni sevmektedir. Ä°simler Åžam halkı için bir anlam ifade etmemektedir, tersine onların ilgilendiÄŸi ÅŸey, kimin onları savunduÄŸu, dinlerini, kanlarını ve ÅŸereflerini korumak için hizmet ederek kanını döktüÄŸüdür. Nusret Cephesi'nin bu açılardan yetersiz olduÄŸunu mu düÅŸünüyorsunuz? Åžam ehlinin sevip sancağını yükselttikleri Nusret Cephesi ile bir problemleri yoktur. El Kaide ile meselesi olan Åžam halkı deÄŸildir, bu kendilerini Åžam halkının arasına gizleyen bir takım kimselerin problemidir ve bu kimseler de birçok kategoriden oluÅŸmaktadır. Bunların içinde bir grup Åžam halkının aslında El Kaide'yi istemediÄŸini iddia etmektedir ancak gerçekte El Kaide'yi istemeyenler sadece bu kimselerin yardım aldığı liderlerdir. Bunların içinde bir kesim de El Kaide'nin karşısında durmak ÅŸartıyla dışarıdan yardım almaktadır ve bunların haricinde baÅŸka gruplar da vardır.
BaÅŸka bir deyiÅŸle bazı gruplar, El Kaide ve Nusret Cephesi'ne saldırıyor ve bunu küfür ve irtidat ülkeleriyle kurdukları günahkar iliÅŸkilerle onlardan almaya çalıştıkları yardımlar karşılığında vermeleri gereken bir çeyiz olarak sunuyor. Åžam'ın garip halkının ise Allah'ı var. Åžam halkını temsil etmeyen kaç kiÅŸi onlar adına konuÅŸtu? Bununla sizi kast etmediÄŸimi biliyorsunuz ancak kendinizi bu insanların durumuna getirmemenizi ve sözlerinizle onlara hizmet etmemenizi ümit ediyoruz. EÄŸer hasetçilerin hasedi ve kıskanması olmasaydı, düÅŸman medyasının seferberliÄŸi ve buna ek olarak sizin verdiÄŸiniz fetva gibi fetvalar olmasaydı Åžam halkının içinde El Kaide meselesi veya Nusret Cephesi'nin onunla baÄŸlantısı sebebiyle endiÅŸelenen kimse bulamazdık.
"BU YOL, ZORLUKLARLA DOLU BÄ°R YOLDUR"
BeÅŸinci nokta: EÄŸer kıymetli Åžeyh'in bahsettiÄŸi gibi El Kaide'ye olan baÄŸlılığımız kolay iÅŸlerimizi zorlaÅŸtıracaksa, bizim Resulullah'a ( Salat ve selam olsun) biat esnasında ashabının sözlerinden anladığımız cihad yolunun böyle olduÄŸudur: "Muhakkak bugün onu ortaya çıkarmak, Araplardan tamamen kopmak, içlerinizden en iyilerinizin öldürülmesi ve kılıçlar tarafından ısırılmak demektir". Ahmed ve baÅŸkaları tarafından rivayet edilmiÅŸtir. Biliyoruz ki cihad ile bahsettiÄŸiniz tüm sonuçlar ortaya çıkacaktır, ancak mücahid için hüküm budur. Biz sadece Allah'tan bizi sabredenlerden kılmasını ve ÅŸu ayetinde belirttiÄŸi kimselerden olmayı nasip etmesini dileriz: "Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruÄŸumuzla doÄŸru yola ileten rehberler tayin etmiÅŸtik" (Secde Suresi 24.Ayet). BahsettiÄŸiniz ÅŸeyler, El Kaide ismi olsun veya olmasın cihadın tabii sonuçlarındandır. Benim aranmam, takip edilmem, gizlenmek zorunda bırakılmam ve iÅŸlerimi gizlice yürütmeme gelince, bundan dolayı suçlanacak deÄŸilim zira benden daha iyi kimseler bu yolu tutmuÅŸtur ve bu Peygamberlerin yoludur. Ä°ÅŸte Allah, Musa (a.s.) hakkında ÅŸöyle diyor: “Musa korka korka, etrafı gözetleyerek oradan çıktı. “Rabbim! Beni bu zalimler güruhundan kurtar" dedi” ( Kasas Suresi 21.Ayet ) . Resulullah (salat ve selam olsun) gelince arkadaşı ile birlikte gizlice hicret etmiÅŸti ve iki kiÅŸi maÄŸarada gizlendikleri herkesçe bilinmektedir. BahsettiÄŸiniz tüm sonuçlar, El Kaide olmasak bile sadece mücahid olduÄŸumuz için yüzleÅŸmek zorunda kalacağımız ÅŸeyler. Belki sözlerimizdeki doÄŸruluk payını El Kaide olmadıkları halde gizlenerek cihad eden Kassam mücahidlerine ve onların tuttuÄŸu yolun neticelerine bakarak anlayabilirsiniz.
"YAHUDÄ°LERÄ° FÄ°LÄ°STÄ°N'E YERLEÅžTÄ°REN SÄ°STEMLE NUSAYRÄ° REJÄ°MÄ° KURAN SÄ°STEM AYNI"
Yahudileri Filistin'e yerleÅŸtiren uluslararası sistemin, Åžam'da Nusayrileri güçlendiren sistemle aynı olduÄŸunu hatırlamak zorundayız. Filistin'de, Yahudi çivisinin devamı ile bölgedeki hakimiyetini sürdürmek için Yahudilere kimsenin zarar vermesine izin vermediÄŸi gibi benzer ÅŸekilde, Åžam'da Nusayri rejimin düÅŸmesine de izin vermemektedir. Çünkü Nusayri çivisinin çıkması cehalet üzerine kurulu olan uluslararası sistemin hakimiyetini tehdit edecektir. Kafirler bunu bilmektedirler ve bizimle bu sebeple savaÅŸmaktadırlar. Bizi bu gerekçelelerle cihad etmemizden baÅŸkaca bir sebepten ötürü terör listesine almadılar. KeÅŸke insanlarımız bilselerdi.
Altıncı nokta: El Kaide'nin bir mücadele projesi olduÄŸu ve bir devlet projesi olmadığı ÅŸeklindeki sözleriniz, ümit ediyorum ki bu beyanatınız bir iftira deÄŸildir. Sizi gizliden veya dolaylı olarak iftira atmakla suçlamıyorum ancak söylediÄŸim gibi hüsn-ü zan ile yaklaÅŸma prensibini uygularak diyorum ki, bu sözleriniz El Kaide'nin mücadelesindeki stratejisi hakkında bilgi veya inanç eksikliÄŸinizden kaynaklanıyor yahut devlet kurmanın evlerini bilmiyorsunuz.
"EL KAİDE'NİN TEMEL MESELESİ DEVLET KURMAK DEĞİL"
Ek olarak El Kaide, sizin baÅŸarısız olduÄŸu hükmüne varacağınız bir devlet henüz kurmamıştır. Esasen El Kaide'nin bu meseledeki stratejisi, ÅŸehid Usame bin Ladin tarafından izah edildiÄŸi ÅŸekilde ÅŸu aÅŸamada bir devlet kurmamaya dayalıdır ki devlet kurmanın üç aÅŸaması vardır. DüÅŸmanı zayıflatmak, güç dengesini sürdürmek ve yerini saÄŸlamlaÅŸtırıp devlet kurmak. Åžeyh - Allah ona rahmet etsin -, Yemen ve Somali'ye gönderdiÄŸi mesajlarında bunu beyan etti, yani cihadımız düÅŸmanlarımızı zayıflatıp onlarla güç dengesini kurduÄŸumuz ana kadar devlet ilan etrmemeyi esas alır ki devleti kuralım ve sonrasında da devletin yıkılmasını önlemeye muktedir olalım. Bunun öncesinde ise cevabımız hayır. Daha fazlasını öÄŸrenmek istiyorsanız, Åžeyh'in Yemen ve Somali'ye gönderdiÄŸi ve Abbotabad Mektupları olarak bilinen sızdırılmış mektuplara müracaat edin. Ek olarak El Kaide'nin durumu sizin devlet kurmada baÅŸarısız olduÄŸu kanaatine varabileceÄŸiniz gelip geçmiÅŸ bir tarihi vaka da deÄŸidlir. Aksine bu ilerde meydana gelecek bir vakadır. Ayrıca El Kaide'nin programına göre devlet kurma vakti henüz gelmemiÅŸtir. Bu nedenle teÅŸebbüslerini devlet kurmadaki baÅŸarısızlığı olarak yorumlamak hatalı olur. Bu tamamıyla gerçekleÅŸmediyse elde edilen kazanımları terk etmemek adına Åžam El Kaidesi, askeri çalışmalarına ek olarak Halep ve Dera'daki özgürleÅŸtirilmiÅŸ bölgeleri ve geçmiÅŸte Deyrizor'u dini kurumlar aracılığı ile diÄŸer gruplarla birlikte idare etmiÅŸtir. Öyle ki bu idari kurumlar bazı aÅŸamalarda normal bir devlet fonksiyonu da görmüÅŸlerdir. Ancak diÄŸer meseleler araya girmiÅŸ ve bu projenin devamını önlemiÅŸtir. Allah'tan baÅŸka güç sahib yoktur.
Sözlerinize delil olarak Peygamber'in (salat ve selam Ona olsun) "Mü'min bir delikten iki defa ısırılmaz" sözünü kullanmanıza gelince, bu sahih bir hadistir ancak siz bunu anlamı dışında kullanıyorsunuz. Bunu izah için diyoruz ki: Müslümanlar geçmiÅŸ yüzyıl boyunca Suriye, Mısır ve Libya gibi ülkelerde sınırlarla mahdut olan cihadı denediler. Müslümanlar ulusal sınırlar deliÄŸinden iki defa deÄŸil birçok defa ısırıldılar. Sonra Allah onlara rehberlik ederek bu hatayı düzeltmelerini saÄŸladı. Mü'minler aynı delikten onuncu defa ısırılmasınlar diye Kaide'tül Cihad dünya küfür ittifakının çizdiÄŸi kurallara karşı ortaya çıktı. Allah ayaklarını sabit kılsın. Bu savaşın uluslararası bir savaÅŸ olduÄŸunu söyledi ve bu onun seçtiÄŸi bir ÅŸey deÄŸildi, sadece savaşın gerçeÄŸiydi. Ancak El Kaide biz savaşımızı ulusal sınırlarda tutalım ya da tutmayalım, bu savaşın bir küresel tabiatı olduÄŸunu izah etti. El Kaide, bu ümmetin savaÅŸ gerçeÄŸini, büyüklüÄŸünü ve boyutlarını anlamasını saÄŸladı. Bu sebeptendir ki ona bu derece ÅŸiddetle karşı çıkıldı, terör listelerine alındı ve kaynakları donduruldu. Bu noktayı bitirmeden önce, yukarıda söylediÄŸimiz ÅŸeylerin El Kaide'nin vizyonu olduÄŸunu tekrar ediyoruz. El Kaide'nin Åžam ÅŸubesi Nusret Cephesi'ne gelince; Nusret Cephesi projesini küresel bir temel üzerine inÅŸa etmiÅŸtir. Aksine hikmet sahibi Åžeyh Eymen ez Zevahiri'den (Allah onu korusun) Nusayri rejim devrilip Åžam'da ÅŸura ile (ehli'l hal ve'l akd) bir Ä°slam devleti kurulana kadar cihad etmek ve Nusayri saldırılarını püskürtmeye odaklanmak üzerine emir almıştır.
"AMERÄ°KAN YANLISI GRUPLAR DA MI 'SALÄ°H CÄ°HAD' ZÜMRESÄ°NE DAHÄ°L?"
Yedinci nokta: Åžeyh, Åžam'da cihad eden gruplara katılmayı tavsiye etmiÅŸ ve onları tanımlayarak demiÅŸtir ki: "Åžam sahasında deÄŸiÅŸik isimler altında cihad eden tüm gruplar görece farklılıklarına raÄŸmen salih mücahid gruplardır. Hangisine katılırsanız inÅŸaallah mücahid sevabı alırsınız." Åžimdi bu açıklaması ile son açıklaması arasında bir baÄŸlantı kurarsak ÅŸu sonuca varırız: Åžam sahasında Nusret Cephesi haricinde tüm grup ve fraksiyonlara katılabilirsiniz. Hepsi mücahid gruplardır. Subhanallah! Vallahi bu bizi ÅŸaşırtmaktadır. Ey Åžeyh! Nusayri rejimin faydası için çaba gösteren gruplar da salih mücahid gruplar mıdır ve bunlardan birine katılınca mücahid sevabı mı alınacaktır?
Ya Amerika'nın hizmetinde olan gruplarda bulunanlar? Siz buna inanmasanız da bu biz ve bizden baÅŸka pek çok kiÅŸi tarafından doÄŸrulanmış bir meseledir. Salih mücahid gruplar mıdır bunlar? Bunlara katılınca mücahid sevabı mı alınır?
Nusret Cephesi'ne gelince ise hasıl olacak zararlar sebebiyle ona katılmak yasaktır ki bu zararlar sadece hayalidir ve kesinliÄŸi yoktur. EÄŸer Nusret Cephesi'ne katılmanın caiz olmadığını hasıl olacak zarar ile açıklıyor iseniz bu hükmün hayali bir zarara dayalı olduÄŸunu ve bu hayal ürünü zararların mesela Hazm Hareketi'nin durumunda kesin olarak var olduÄŸunu görmüyor musunuz? Öyleyse kendi hüküm ve prensipleriniz ile çeliÅŸmenizin sebebi nedir? Muhakkak Amerika'nın ajanları eliyle Åžam sahasına verilecek olan zarar, El Kaide etiketinden doÄŸacak zararlardan bin kat fazladır ki El Kaide etiketinden bir zarar doÄŸduÄŸu da belli deÄŸil. Öyleyse nasıl bu ÅŸüpheli fırkaların salih bir cihad yürüttüÄŸünü düÅŸünürken Nusret Cephesi'ne katılmaya izin vermiyorsunuz?
Bütün gruplar salih mücahidler oldu da Nusret Cephesi'ne katılmaya izin yok mudur?
Yoksa bu mesele sizin için öyle bir hal mi almıştır ki sırf El Kaide cihad cemaatine mensup olduÄŸu için bir gruba katılmaya cevaz vermiyorsunuz ki cemaat, Allah'tan sonra ümmetin cihad ruhunu ateÅŸleyen ve ümmet adına on yıllardır cihad sancağı taşıyan cemaattir, ümmete izzetini geri kazandırmış, Allah'ın düÅŸanı Amerika'ya unutamayacağı dersler vermiÅŸ ve yüzünü toprakta sürümüÅŸtür? Sonra Hazm Hareketi'nin haberleri henüz taze iken ihanetin kokusunun alınabildiÄŸi gruplara katılmaya izin veriyor ve onları salih mücahidler olarak tanımlıyorsunuz.
Askeri Operasyonlar Merkezi, hakkında ne düÅŸünüyorsunuz? Cenevre 2 Konferansı'na katılan ve Humus'u Nusayrilere teslim etme anlaÅŸmasını imzalayanlar hakkında ne düÅŸünüyorsunuz?
Peki BM Barış Elçisi Steffan De Mistura'nın baÅŸarılı olması için çaba gösterenler hakkında ne dersiniz? Yahut Ürdün istihbaratının emirlerine göre hareket eden gruplara ne dersiniz?
Muhakkak ki Åžeyhülislam Ä°bn-i Temiyye, Tatar istilasına direniÅŸleri karşısında Mısır ve Åžam halkının içerisinde Sufiler, EÅŸ'ariler olmasına, günah ve fısk amelleri bulunmasına raÄŸmen muzaffer olduklarını söylemiÅŸtir. En azından bu tanım içine dahil edilemez miyiz? Nusret Cephesi'nin Åžam halkı ile beraber Nusayri rejime ve rejimi destekleyen küfür milletlerina karşı cihadı, Baybars, Seyfuddin Kutuz, Ä°zz bin Abdusselam ve Åžeyhulislam (Allah onlara rahmet etsin) zamanındaki Mısır ve Åžam mücahidlerinin durumuna benzer deÄŸil midir?
Sekizinci nokta: Åžeyh fetvasında, daha önce belirttiÄŸimiz noktalarda detaylarıyla izah ettiÄŸimiz ÅŸekilde haklı olmayan gerekçe ve argümanlara dayanarak Nusret Cephesi'ne katılmaya izin vermediÄŸini açıklamıştır. Bu izahata dayanarak Åžeyh'in hakkında hüsn-ü zanla düÅŸünmemize raÄŸmen kendisinin hatalı fetva verdiÄŸini ve bu hatanın Åžeyh'in Nusret Cephesi ve El Kaide cemaatinin projeleri ve gerçekleri hakkındaki bilgi eksikliÄŸinden kaynaklandığını, meselelere sadece tek taraftan baktığını ve diÄŸer perspektifleri gözardı ettiÄŸini, Åžam sahasının gerçeklerini anlamada ve El Kaide'nin Åžam'daki düÅŸmanlarla mücadele stratejisini anlamada eksikleri bulunduÄŸunu düÅŸünmekteyiz. Bir müftünün fetva verdiÄŸi meselenin hakikatini ve Allah'ın bu konudaki hükmünü bilmeden fetva veremeyeceÄŸini bilmekteyiz. Åžeyh'in ilminden ÅŸüphe etmiyoruz ancak gerçekler hakkında bilgi eksikliÄŸi seebiyle fetvasının eksik olduÄŸunu ve hatalar barındırdığını düÅŸünmekteyiz. Åžeyh'in böyle fetva vermemesi çok daha münasip olurdu ve inÅŸaallah hatalı olduÄŸundan emin olduÄŸumuz için bu fetva bize zarar vermeyecektir. Åžeyh'in böyle bir yola girmesinin kendisi için çok ileri olduÄŸunu düÅŸünüyor ve fetvasını gözden geçirmesi çaÄŸrısında bulunuyoruz. Muhakkak kadın haklıydı ve Ömer haksızdı. EÄŸer Åžeyh'in fetvası bize alenen gelmeseydi biz cevap olarak tek harf bile yazmazdık. Åžeyh'e bu gibi ÅŸeyleri tekrar etmemesi çaÄŸrısında bulunuyoruz. Zira düÅŸmanlarımızdan iÅŸittiklerimiz bize yetmektedir.
Yazıyı bitirmeden önce söylemek isteriz ki yukarıda yazılanlar sadece Åžeyh'in kendisine bir cevap deÄŸil genelde var olan bu düÅŸünce trendine bir cevaptır. Åžeyh, sadece bu trendin bir parçasıdır. Cevabımızın gerekçesi, Åžeyh Ebu Basir'in "Tevhid Ehlini Desteklemek" kitabının giriÅŸinde bahsettiÄŸi Albani'ye cevabının gerekçesi ile aynıdır.
Sonuç olarak, Allah'tan bizi doÄŸruluktan ayrıldığımız meselelerde rehberlik etmesini dileriz. Ondan bizi mahÅŸer gününe koltuklara oturmuÅŸ birbirine bakan kardeÅŸler olarak bir araya getirmesini diliyoruz.
Tüm ham ve senalar alemlerin Rabbi olan Allah içindir.
Ebu Abdullah Åžami- 22/04/2015
Editörün Notu: Nusret Cephesi tarafından El Muvahhidun Medya tarafından yayınlanan metin, Ä°ngilizce tercümesinden Ekrem Yılmaz tarafından tercüme edilmiÅŸtir. Metnin, mütercim tarafından yayınlanan aslına imla ve tashih amaçlı müdahaleler dışında müdahaleler de bulunulmamıştır.
Henüz yorum yapılmamış.