Güncel
'Mursi yapsaydı?'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Batı'nın Suriye ile Mısır olaylarına yaklaşımını eleştirdi, "Mısır'da İslam argümanı kullanan bir rejim bu kadar idam kararı veriyor olsaydı, şu ana kadar kaç ambargoya muhatap olurdu?" diye sordu. Davutoğlu, Suriye'de de soykırıma benzer olaylar yaşandığını söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu 24 televizyonunda soruları yanıtladı, Batı'nın Suriye ile Mısır olaylarına yaklaşımını eleştirdi, "En kolay katlanılan acılar, başkalarının acıları" diye konuştu.
Bugün Suriye'de tehcir yaÅŸandığını anlatan BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, konuÅŸmasını söyle sürdürdü:
"Yani insanlar bile isteye hava bombardımanlarıyla yerlerinden sürüldüler ve 1,7 milyon, yaklaşık 2 milyon insan sadece Türkiye'ye geldi. Bugün etnik kıyım yaÅŸanıyor Suriye'de. Belli yerlerde açık ifade etmek gerekirse mezhep çatışmaları sebebiyle Sünni Suriyeliler ya topyekün öldürüldüler ya da sürüldüler. Soykırıma benzer olaylar ÅŸu anlamda yaÅŸanıyor; kitle imha silahlarıyla, kimyasal silahlarla... Daha 2013'ün Eylül'ünde nasıl manzaralar, yüzlerce insan bir anda katledildi Suriye rejimi tarafından görüyoruz. Öbür tarafta DAEÅž, Suriye rejiminin katliamlarına benzer bir sürgün politikası takip ediyor. Yezidileri yerinden etmeye çalışıyor. Onlar da böyle bir etnik kıyımdan geçiyorlar. Böyle bir dünyada bu olayları durdurma yönünde bir irade görmüyorsunuz. Ä°radeyi bırakın bugün bunun bedelini ödeyen ülkelere benzer bir yardım da saÄŸlanmıyor. Çünkü ölenler doÄŸulu, Müslüman, Hristiyan falan ama nihayet baÅŸka bir kültürün unsuru olarak görülüyor."
"Sisi için Ä°srail'in güvenliÄŸi Mısır'daki insanın onurundan daha önemli"
Müslümanların acılarına karşı son derece duyarsız bir uluslararası psikolojinin var olduÄŸunu belirten DavutoÄŸlu, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
"Neden IŞİD diye bir vaka Ä°slam'la özdeÅŸleÅŸtiriliyor da öldürülen 300 bin Suriyeli Ä°slam'la özdeÅŸleÅŸtirilmiyor. 'Bu Müslümanlar niye öldürülüyor' diye neden sorulmuyor. Veya Mısır'da ya da baÅŸka bir yerde olsa acaba Ä°slam argümanı kullanan bir rejim bu kadar idam kararı veriyor olsaydı acaba ÅŸu ana kadar kaç ambargoya muhatap olurdu? (Mısır'da askeri darbeyle görevinden uzaklaÅŸtırılan seçilmiÅŸ CumhurbaÅŸkanı) Mursi yapsaydı bunu acaba Ä°slam'la ilgili nasıl bir algı oluÅŸtururlardı ve ne kadar ambargo uygularlardı. Peki Sisi yaptığında ne fark var? Sisi, Gazze'deki tünelleri kapatıyor çünkü Sisi, Gazze ablukasına yardım ediyor, çünkü Sisi için Ä°srail'in güvenliÄŸi, Mısır'daki insanın onurundan daha önemli. Gazze'ye giden o hayatyolunu kapatmak ne demek, Gazze ablukasına katkıda bulunmak ne demek? Türkiye için böyle bir ÅŸey düÅŸünülebilir mi? En karşı olan bile bunu yapmaz, bu farklı bir kültür ama bunu yaptığı için ödüllendiriliyor Sisi ve sessiz kalınıyor."
DavutoÄŸlu, Suriye rejiminin ÅŸu ana kadar Müslümanları katlettiÄŸi için gözardı edildiÄŸini anlatarak, "BaÅŸka bir yönetim olsaydı ve bu kadar katliam yapsaydı herhalde bir ÅŸekilde ÅŸu anda yerinde oturamazdı. Bunlar acı ÅŸeyler ama bilmemiz gereken ÅŸeyler. Bizim acımız bizimdir ve emin olun bizim acımıza aÄŸlayacak çok fazla insan bulamayabiliyoruz. O zaman siyasi rekabet yapalım, karşılıklı gerekiyorsa ağır eleÅŸtirileri yapalım ama bilelim ki bu ülkelerde yaÅŸayan insanların kaderi ortak. Yarın başımıza bir iÅŸ geldiÄŸinde sadece ve sadece birbirimize bakacağız" deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Demokrasi darbe yediÄŸinde Mısır'da olduÄŸu gibi sadece bir taraf deÄŸil birçok tarafın kaybedeceÄŸini belirten DavutoÄŸlu, "Türkiye'de bunlar olacak diye söylemiyorum ama etrafımız ateÅŸ çemberiyse herkesin bir ders çıkartması lazım" diye konuÅŸtu.
"Mısır'da darbe yanlıları Tahrir'e çıktı, Türkiye'de gezi hareketi baÅŸlatıldı"
Arapları hareketlendiren ÅŸeyin, Türkiye'deki baÅŸarı hikayesi olduÄŸunu belirten DavutoÄŸlu, "Arap dünyasında demokrasinin baÅŸarısızlığının üzerinden yürütülen politikaların sebeplerinden biri de Türkiye'yi kıskaca almak, zayıflatmak, Türkiye'deki baÅŸarının bir örnek teÅŸkil etmesini unutmak. Tam da 2012'de OrtadoÄŸu'da demokrasi yaygınlaşırken ve Türkiye örneÄŸi zikredilirken, Mısır'da Tahrir Meydanına bu sefer darbe yanlıları çıktı, Türkiye'de de Gezi hareketleri baÅŸlatıldı" diye konuÅŸtu.
Arap gençlerine, "Türkiye de baÅŸarısız, Müslüman dünyanın demokrasiye geçmesi, onurlu hayat yaÅŸaması mümkün deÄŸil, siz diktatörlerin, zalimlerin altında yaÅŸayın, sesiniz çıkmasın, mezhep çatışmaları içinde birbirinizi katledin" mesajının verildiÄŸini ifade eden DavutoÄŸlu, Tunus'ta, Åžubat 2011'de Mısır bayraklarıyla Tahrir'de, Suriye'de Humus Meydanı’nda gençlerin özgür ve onurlu bir gelecek istediÄŸini kaydetti.
"Bir el Esad’ın yaÅŸamasını istiyor"
Ä°dlib'in muhaliflerin eline geçmesine raÄŸmen haber olmadığını belirten DavutoÄŸlu, Suriye rejimini meÅŸru göstermek için, muhalifler yerine "Nusra Cephesi'nin Ä°dlib'i ele geçirdiÄŸinin" yazıldığını aktardı.
Halep'te muhaliflerin ciddi ilerleme saÄŸlamasına, rejim güçlerinin önemli ölçüde geriye çekilmesine raÄŸmen bunun gündemde olmadığına dikkati çeken DavutoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:
"Neden? Psikolojinin deÄŸiÅŸmesini istemiyorlar. Muhalifler bir taraftan Halep'in doÄŸusundan DAEÅž'le (IŞİD) çarpışıyorlar, bir taraftan Halep'in batısında ve güneyinde rejimle çarpışıyorlar. Çok önemli istihbari bilgiler her gün bizim önümüze akıyor ama bir el, Esad'ın yaÅŸamasını istiyor, aynı Sisi gibi. Esad'ın da ailesinin de Ä°srail'e hiçbir zararı olmadı. Esad yönetiminde de her iki yönetimde de Ä°srail'e dönük hiçbir... Burada esas güvenlik Ä°srail'in güvenliÄŸi olarak algılanıyor. Ä°ran'ın kullandığı argümanları bir kenara koyun bu anlamda, nihai kertede, bir azınlık rejiminin Suriye'de devamı isteniyor ki Suriye'de demokrasi olmasın, Mısır'da demokrasi olmasın. Çünkü herkes biliyor ki demokrasi geldiÄŸinde Türkiye'de olduÄŸu gibi onurlu bir dış politika takip edilir ve kim yanlış yaparsa ona karşı da dik durulur."
"Konuşursanız tuzak, taziye yayınlarsanız yetmez"
BaÅŸbakan DavutoÄŸlu,1915 olaylarıyla ilgili yayınladığı taziye mesajının sorulması üzerine ÅŸöyle konuÅŸtu:
"Tarihi olayları deÄŸerlendirirken birkaç perspektiften bakılabilir. Birincisi tarihi olayın kendisi, ikincisi bunun siyasal bakımdan deÄŸerlendirilmesi, üçüncüsü de bugünkü dünyaya ve geleceÄŸe ne anlam ifade ettiÄŸi. Maalesef bu hatlar öylesine karışıyor ki tarihi olaylar üzerinden siyasi hesaplaÅŸmaya yöneldiÄŸinde ve nefret diliyle bu hesaplaÅŸma kutuplaÅŸtırıcı bir yöne evrildiÄŸinde tehlikeli bir netice ortaya çıkabiliyor. Tarih, sadece 1915 olayları için deÄŸil, gri bir alandır. Yani bembeyaz meleklerden oluÅŸan bir insanlık tarihi yok ama tümüyle kapkara bir tarih de yok. Bu gri alanın en fazla tartışılan dönemleri savaÅŸlar ve savaÅŸlar esnasında yaÅŸanan büyük acılar."
Türkiye'nin gerek 2009 yılında Ermenistan ile protokollerin imzalandığında gerekse sonrasında tarihi ile ciddi bir yüzleÅŸmeye ve bu anlamda bir söylem deÄŸiÅŸikliÄŸine gittiÄŸini kaydeden DavutoÄŸlu, bunun ilk iÅŸaretinin ise 2005 yılında bütün partilerin katılımıyla yapılan 'Ortak Tarih Komisyonu' çaÄŸrısı olduÄŸuna dikkati çekti. DavutoÄŸlu, bunun önemli bir adım olduÄŸunu belirterek, "Daha önce resmi yaklaşım Türkiye'de böyle bir olay yaÅŸanmadı ÅŸeklindeydi. Halbuki yaÅŸanmış olan ÅŸey yaÅŸanmıştır ve onu yok saymak onu ortadan kaldırmaz" diye konuÅŸtu.
DavutoÄŸlu, her zaman vurguladığı hususun adil hafıza olduÄŸunu belirterek, Türkiye'nin yaklaşımını ÅŸöyle açıkladı:
"Acıları tek taraflı ve bir perspektiften yorumlayan bir yaklaşım deÄŸil, bütün acıları paylaÅŸabilmek. Bu konuda da karşılıklı olarak acımızı paylaÅŸmak üzerinden birbirimizi anlamaya ve geleceÄŸi inÅŸa etmeye dayalı bir yaklaşım sergiliyoruz. Yani tarihi doÄŸru anlayalım bugünkü siyasete barışçıl bir ÅŸekilde yansıtalım ve geleceÄŸi birlikte inÅŸa edelim. Türkiye'nin resmi yaklaşımı bu."
Ermenistan tarafından protokoller rafa kaldırıldığında dahi CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın 24 Nisan baÄŸlamında ilk defa bir beyanda bulunduÄŸunu hatırlatan DavutoÄŸlu, kendisinin de Hrant Dink'in vefatının yıldönümü ve dün yaptığı açıklamayla iki beyanda bulunduÄŸunun altını çizdi.
"Bir öfke dili oluÅŸturuluyor"
Türkler ve Ermenilerin tarihinin sadece 1915'ten ibaret olmadığını belirten DavutoÄŸlu, "Geçen sene Ä°ngilizce bir makale yayınladım, ÅŸu anda da bir kitap çalışmam var, Osmanlı tarihinin nasıl yorumlanacağı üzerine. Orada da bu konulara deÄŸindiÄŸim bölümler var. Bizim hedefimiz bu. Buna karşılık karşı tarafta onlarca yıldır sürdürülen, nesilden nesile aktarılarak bir ÅŸekilde tarihin tek boyutlu bir anlatımıyla bir öfke dili oluÅŸturuluyor. Bu öfke dilinin bir sektörü oluÅŸmuÅŸ durumda. Diasporanın belli bir kesimi buradan neredeyse hayatını idame ettiriyor" diye konuÅŸtu.
"Ortada son derece adaletsiz bir tablo var"
Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini iÅŸgal etmesinin görmezden gelinmesini son derece adaletsiz bir tablo olarak nitelendiren DavutoÄŸlu, konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü:
"Dünya savaşında öldürülen Türklerin acıları unutuluyor, Balkanlardaki büyük muhaceretin acıları unutuluyor, Kafkasların 1850'lerden itibaren yaÅŸadıkları etnik temizlikler unutuluyor, tek bir konu hatırlanıyor. Öbür tarafta da Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini iÅŸgal ettiÄŸi unutuluyor, Hocalı katliamı unutuluyor. Neredeyse Azerbaycan'ın Ermenistan'dan özür dilemesi ya da bu meselenin unutularak, Türkiye Ermeni iliÅŸkilerinin düzeltilmesi bekleniyor."
DavutoÄŸlu, konuya iliÅŸkin perspektiflerini ÅŸöyle özetledi:
"Gelin tarihi ortak olarak konuÅŸalım anlayalım, gelin ortak bir komisyon kuralım, gelin Güney Kafkasya'da yeni bir barış düzeni kuralım, aramızdaki sınırları deÄŸil bırakmayı kaldıralım, öyle bir düzen kuralım ki bütün sınırlar serbest geçiÅŸ alanı olsun bizim perspektifimiz bu."
DavutoÄŸlu, dün yayınladığı taziye açıklamasının da bu perspektifte yapılan bir açıklama olduÄŸuna dikkati çekti.
"Diasporayı tatmin etmek mümkün deÄŸil"
"Diasporayı tatmin etmek mümkün deÄŸil" diyen DavutoÄŸlu, Diaspora ile Amerika'ya her gittiÄŸinde görüÅŸtüÄŸünü belirtti.
DışiÅŸleri Bakanı olduÄŸu dönemde Diaspora ile görüÅŸmeler gerçekleÅŸtirdiÄŸini anlatan DavutoÄŸlu, son New York ziyaretinde de görüÅŸmede bulunduklarını belirtti. Ä°lk görüÅŸmesinin Los Angeles'ta uzun bir görüÅŸme gerçekleÅŸtirdiÄŸini kaydeden DavutoÄŸlu, görüÅŸmelere iliÅŸkin ÅŸöyle konuÅŸtu:
"Biz çok rahat konuÅŸabiliyoruz, karşı tarafta bu rahatlık yok. Benimle konuÅŸanlar genellikle 'aman basın duymasın' diyor. Duydukları zaman da aşırı kanattan bir Ermeni aydın ÅŸöyle bir yazı yazdı: 'EÄŸer Türk DışiÅŸleri Bakanı Amerika'da saatlerini Ermeni Diasporası'na ayırıyorsa burada bir tuzak var demektir. Kimse böyle bir tuzaÄŸa gelmemeli.'"
"Konuşursanız tuzak, taziye yayınlarsanız yetmez ne yapmamız isteniyor"
Bu tür yorumlara tepki gösteren DavutoÄŸlu, "KonuÅŸursanız tuzak, taziye yayınlarsanız yetmez, mesafe koyarsanız zaten Türkler açık görüÅŸlü deÄŸil, peki ne yapmamız isteniyor. Acıları paylaÅŸalım diyorsunuz, hayır sizin acılarınız unutulsun bizim acıları anlayın, bizim acılar için özür dileyin. Gelin konuÅŸalım, önce siz soykırımı kabul edin sonra konuÅŸuruz. Böyle bir anlayışla yol almak mümkün deÄŸil" diye konuÅŸtu.
"ArÅŸivlerimiz açık, aksine Ermeni tarafının açık deÄŸil"
Bazı belgelerin Türkiye tarafından gizlendiÄŸine yönelik iddialara iliÅŸkin soru üzerine DavutoÄŸlu, arÅŸivlerin tümüyle açık olduÄŸunu söyledi. Böyle bir talep varsa ortak komisyonu memnuniyetle kurmayı teklif eden DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti:
"Aksine Ermeni tarafının arÅŸivleri açık deÄŸil. Bu baÄŸlamda Sayın Merkel ile bir görüÅŸme gerçekleÅŸtirdim, orada da zikrettim. Almanya da Ä°ngiltere de savaşın içindeydi. Herkes arÅŸivlerini açabilir. Herkes bu meseleyi konuÅŸabilir. Ben hayat boyu, benimle göz mesafesinden konuÅŸan herkesle her ÅŸeyi konuÅŸurum ama birisi bir milim yukarı çıkıp kibir yapmaya baÅŸladı mı kimsenin kibir yapmasına izin vermeyiz. Batı dünyasında hep diÄŸer dünyadaki insanların doÄŸuÅŸtan ya da bazı kültürel özelliklerle her an yanlış içinde olduÄŸu kendisinin yanlışlarının ise arızi olduÄŸu kanaati hakim."
Martin Schulz ile yaptığı görüÅŸmede de bu konuya dikkati çektiÄŸini söyleyen DavutoÄŸlu, "Acıları karşılaÅŸtırıyor deÄŸilim. Ben bu konuda açık yürekli sözleri sarf ettim. Tehcir insanlık suçudur dedim. Nerede olursa olsun. Bunları ifade etmekten hiç imtina etmedik ama eÄŸer tarihi açacaksak, Afrika'da hangi kabilelerin sömürge idareleri altında nasıl yok edildiklerini konuÅŸalım. Bunlar konuÅŸulacaksa dünyada yüz yüze bakacak kimse kalmaz. Bunları ben Ermenileri onlarla karşılaÅŸtırdığım için söylemiyorum" dedi.
19. yüzyılın son çeyreÄŸinden itibaren baÅŸlayan çatışmalarda Rusya'nın savaÅŸ esnasında Ermenileri kullanma çabası olduÄŸunu kaydeden DavutoÄŸlu, "Acıları unutturmak için söylediÄŸim bir ÅŸey deÄŸil. Bu acılar saygı duymamız gereken bir ÅŸey" diye konuÅŸtu.
Ermeni vatandaÅŸların Türkiye'de pek çok görevde bulunduÄŸunda dikkati çeken DavutoÄŸlu, Etyen Mahçupyan ve Markar Esayan'ı örnek göstererek ÅŸöyle konuÅŸtu:
"Ermeni olması hasebiyle deÄŸil, saygı duyduÄŸum bir entellektüel olduÄŸu için Etyen Mahçupyan danışmanım. Yaşı dolduÄŸu için emekliye ayrıldı her zaman görüÅŸür ve konuÅŸuruz. Åžimdi de BaÅŸbakanlık'ta görev alması hem birikimi hem de Ermenilerin de devlet yapılanması için yer alabileceÄŸi anlamında bir güzel örnek. Åžimdi Markar Esayan milletvekili adayımız. Cumhuriyet tarihinde belki ilk defa. Biz aday göstereceÄŸimiz ortaya çıkınca CHP de gösterdi. NormalleÅŸme budur. Ermeniler bu toprakların asli çocuklarıdır."
Ä°ki sene önce DışiÅŸleri Bakanı döneminde büyükelçilere yaptığı konuÅŸmada, "Diaspora bizim için olumsuz bir kavram olarak nitelendirmeyelim" dediÄŸini belirten DavutoÄŸlu, "Bunu dinleyen büyükelçilerimiz arasında eÅŸi ASALA teröründe ÅŸehit olmuÅŸ büyükelçilerimiz de vardı. Böyle bir ÅŸeyi kabul edemeyiz demediler, aksine 'Yarayı yarayla saramazsınız, bunu çözelim' diye bizim hariciye kadroları öncelik etti. Biz bu anlamda çaÄŸrıda bulunuyoruz, bu çaÄŸrıya kulaklarını kapatırlarsa biz yine çaÄŸrıda bulunmaya devam ederiz. Åžu veya bu gerekçeyle Türk milletini bir bütün olarak kollektif bir suçla izam etmeye kalkarsa buna tepki de gösteririz, yok da sayarız ve kendi kararları ile baÅŸ baÅŸa kalırlar" diye konuÅŸtu.
"MHP'nin mirası belli"
"AK Parti seçim yarışında bundan sonra yoluna hangi adımlarla devam edecek? Seçim çalışmalarınızı deÄŸerlendirir misiniz? Birkaç temel kritik soru var; HDP barajı geçecek mi, AK Parti'den MHP'ye oy kayacak mı, CHP'nin adayları ve seçim bildirgesi nasıl yankı buldu, oylarını artıracak mı? Bu sorular ışığında deÄŸerlendirmeniz nedir?" sorusuna, DavutoÄŸlu, ÅŸu yanıtı verdi:
"AK Parti'nin en önemli farkı Türk siyasetindeki özne olmasıdır. Ne düÅŸündüÄŸünü, ne yapmak istediÄŸini, ne tür bir Türkiye özlediÄŸin söyledi. 2002'de, 2007'de, 2011'de söyledi, ÅŸimdi 2015'te söylüyor. Bizim hiçbir beyannamemizde, hiçbir açıklamamızda reaksiyonel bir tavır görmezsiniz. Biz, ne olduÄŸumuzu anlatırız, baÅŸkasının ne söylediklerini takip ederiz tabi, acaba onların zihninde ne var, anlayalım diye. Ama söylemimizi baÅŸkalarının performansına... 'Barajı geçecek mi, geçemeyecek mi?' emin olun ilgilendirmiyor bizi. Bizi ilgilendiren tek ÅŸey zihnimizdeki Türkiye'yi inÅŸa edebilmek. Geçerse, Meclis'te yan yana otururuz, geçmezse ama bir tek ÅŸeyle ilgilendirir, geçmediÄŸi zaman gürültü çıkarmamaları lazım. Sonucuna razı olacaklar, yarışa bu kurallarla giriyorlar. Åžimdiden bunu söylüyoruz ki 8 Haziran sabahı kimse meÅŸruiyet tartışması yapmasın. Åžu anda bize gelen ÅŸeylerde, bunun epey gerisinde oldukları kanaati bizde var ama hiç önemli deÄŸil. Biz gideceÄŸiz DoÄŸu'da, GüneydoÄŸu'da kendi düÅŸüncemizi, çözüm sürecini, kardeÅŸliÄŸimizi anlatacağız. Çevredeki çatışmaların ortamında Türkiye'de demokrasinin onlar için ne anlam ifade ettiÄŸini anlatacağız."
"MHP'nin zaten 2001'de nasıl bir Türkiye bırakıp gittiÄŸi belli, MHP'ye niye reaksiyon gösterelim biz? MHP'nin mirası belli" diyen DavutoÄŸlu, AK Parti'nin söylemlerinde milliliÄŸi vurguladığını, bunun beyannamenin de asli unsuru olduÄŸunu söyledi.
"Uzlaşının her türüne açık bir metin"
CHP'nin reaksiyonel hareket ettiğini kaydeden Davutoğlu, onların tutumlarının da belirleyici olmadığını ifade etti.
"Siyaseti, söylemi biz belirleriz" diyen DavutoÄŸlu, kendi performansları, söylemleriyle halkın önüne çıktıklarını dile getirdi. Yeni Türkiye SözleÅŸmesi'ni iki gün çalışarak, ortak akılla kelimelere döktüklerini belirten DavutoÄŸlu, ÅŸunları söyledi:
"Yeni Türkiye SözleÅŸmesi, bütün Türkiye'ye, hangi görüÅŸten olursa olsun herkese yaptığımız bir çaÄŸrı. Ä°çinde AK Parti yok, bilinçli olarak kullanmadık, bir tek benim imzam var. Åžunu söylüyoruz AK Partili olmayan seçmenlerimize, vatandaÅŸlarımıza; ortak metinde buluÅŸalım. Ortak bir siyasette buluÅŸamıyoruz, doÄŸaldır demokrasilerde buluÅŸmamız gerekmiyor. Ortak bir ekonomik vizyonda da buluÅŸmayabiliriz doÄŸaldır, herkes alternatif düÅŸüncesini koyar ama ortak ilkelerde buluÅŸabiliriz. Hatta bu ilkelerden hareketle bir anayasayı ÅŸimdiden konuÅŸabiliriz. Bu anlamda uzlaşının her türüne açık bir metin."
"KılıçdaroÄŸlu hesap bilmiyor"
CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu'nun da hesap bilmediÄŸini savunan DavutoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:
"Bir rehber tutacağım KılıçdaroÄŸlu'na, benim özel bir arkadaÅŸ, alacak KılıçdaroÄŸlu'nu elinden ÅŸöyle önce bir Marmaray'a indirecek, tünelden karşıdan karşıya kıtalararası bir seyahat yapacak. Sonra soracak 'Kemal bey 12 yıl önce var mıydı böyle bir ÅŸey?' Tabi 12 yıl önce Ä°stanbul'u biliyor muydu onu bilmiyorum. Sonra alacak onu Avrasya Tüneli'ne indirecek, sonra gidecek yine elinden tutup 17 bin kilometre bir arabaya bindirip, ceza niyetine deÄŸil ödül niyetine, 17 bin kilometre duble yoldan onu geçirecek. Sonra bir Konyalı olarak davet ediyorum, Ä°stanbul'dan binecek hızlı trenle Ankara'ya gelecek, Ankara'da binecek Konya'ya hızlı trenle keyif içerisinde gidecek. Sonra soracağız 'Kemal bey, Türkiye'yi bırak hızlı trenle seyahat etmeyi, hızlı tren lafını edebilir miydi AK Parti geldiÄŸinde?' Bu paralar nereye gitti diyorsun ya iÅŸte burada. Sonra yeÅŸil, aÄŸaç falan, bunlara dönük ilgilerinden bahsederler hep, 3,5 milyar fidanı KılıçdaroÄŸlu'na tek tek saydırmak lazım. Elinden tutacaksın bak bu sarı çam aÄŸacı, bu ÅŸu aÄŸaç, Türkiye'de 3,5 milyar fidan ve iddiamız; dünyada ne kadar insan varsa o kadar fidan olacak. 7 milyara kadar çıkaracağız bunu. Sonra alacaksınız KılıçdaroÄŸlu'nu uçaÄŸa bindireceksiniz Türkiye'nin, IÄŸdır'da, her ilimizde, Batman'da vesaire her yerde uçakla götüreceksiniz, uçağın içerisindeki insanlara soracaksınız, '12 yıl önce siz uçak nedir bilir misiniz ey vatandaÅŸlarım?' KılıçdaroÄŸlu duysun diye. Dolayısıyla ben hazırım, KılıçdaroÄŸlu'na bir rehber vereceÄŸim, Türkiye'de ne yapılmış 12 yıl içerisinde bir görsün."
"Vaat edip yapmamak, yalanın bir türüdür"
Ahmet DavutoÄŸlu, CHP'nin bin 500, HDP'nin de bin 800 lira asgari ücret vaat ettiÄŸi hatırlatılarak, "Neden konforlu bir siyaset seçerek siz de 3 bin lira açıklamadınız" sorusunu yanıtlarken, 8 Haziran'da iktidarda kendileri olacağı için bu tür söylemlerde bulunmadıklarını belirtti. DavutoÄŸlu, ayrıca yalan söylememek gerektiÄŸini vurguladı. Bilerek asla yalan söylemediÄŸini ifade eden DavutoÄŸlu, bu tür vaatlerle ekonominin nereye geleceÄŸinin bilindiÄŸini kaydetti. DavutoÄŸlu, vaat edip yapmamanın yalan söylemenin bir türü olduÄŸunu vurguladı.
Kemal KılıçdaroÄŸlu'nun vaatlerinin maddi karşılığının 150 milyar lira civarında olduÄŸunun altını çizen DavutoÄŸlu, bu rakamın yüzde 10 bütçe açığı anlamına geldiÄŸine iÅŸaret etti.
"Ä°kiyüzlülükle siyaset yapılmaz"
"AÄŸrı'da yaÅŸanan olaylarda PKK'nın elindeki silahı ateÅŸliyor olmasını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz" sorusunu da yanıtlayan DavutoÄŸlu, çift üsluplu siyasetle ilgili bir sıkıntı olduÄŸunu ve bu durumun HDP'de çok bariz görüldüÄŸünü vurguladı.
DavutoÄŸlu, "Türkiye'nin belli yerlerini dolaşıp barış güvercini gibi konuÅŸacaksınız ama dönüp PKK'ya 'niye silahları bırakmıyorsun, ben burada siyaset yapıyorum' demeyeceksin. Olmayacak olan ÅŸey bu. Bu iki yüzlülükle Türkiye'de siyaset yapılamaz" diye konuÅŸtu. Kendilerinin seçim güvenliÄŸini teminat altına alma görevi bulunduÄŸunu hatırlatan DavutoÄŸlu, ÅŸunları söyledi:
"AÄŸrı'daki olay tekerrür ederse bir an bile tereddüt etmeden aynı tedbiri yine alırız. Ben ilgili bütün güvenlik birimlerinden bilgi aldım. Bir ÅŸey konuÅŸuyorsak bunun bir karşılığı var. Birisi aÄŸaç dikme ÅŸenliÄŸi yapıyoruz dediÄŸi sırada daÄŸdan herhalde oyuncak silahlarla deÄŸil, silahlarla birileri iniyor, o ÅŸenliÄŸe geliyor ve bu barışçıl oluyor ama orada halka baskı yapılmasını engellemek isteyen askerimizin oraya gitmesi bir provokasyon oluyor. Öyle mi?
Bu ülkede siyaset yapacaklarsa bilsinler ki bu ülkenin her santimetrekaresinde bizim askerimiz, emniyetimiz güvenliÄŸi saÄŸlar. Bunun için kimseden izin almaz. Yapmazlarsa biz hesap sorarız. Bakan arkadaÅŸlarım anlatıyor, saat 11.00'de bir sandıkta bütün oylar kullanılıyor, kapatılıyor. Açılıyor, tek bir partiye çıkıyor oylar. Bu mümkün mü? Esed rejiminde mümkün. Onun için ben bunlara Kürt Baas'ı diyorum. Çünkü aynı mantık. Gidiliyor o köy tehdit ediliyor. Çıksın DemirtaÅŸ önce böyle bir ÅŸeye karşı çıksın. Benim seçim bölgem Konya'da benim partimden birisi böyle bir ÅŸey yapsın, partiden atarım, onun Konya'da siyaset yapmasına izin vermem. Niye DemirtaÅŸ bunu söylemiyor? Niye Kadıköy'de konuÅŸurken son derece liberal, Avrupa standartlarında bir demokrat ama AÄŸrı'da olaylar olduÄŸunda konuÅŸurken son derece otokratik bir örgütün sözcüsü. Ne olacaklarına karar versinler."
Kendilerinin bu tür provokasyonları zaten beklediklerini ve buna karşı da tedbirli olduklarının altını çizen DavutoÄŸlu, "Bundan sonra da herhangi bir silahlı unsur seçim sonuçlarını etkileyecek ÅŸekilde halka baskı yaparsa her türlü tedbiri alırız" ifadelerini kullandı.
BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, HDP'nin barajı geçip geçmemesiyle ilgilenmediklerine iÅŸaret ederek, kendi yollarına bakacaklarını söyledi. DavutoÄŸlu, "Ama ben baÅŸbakan oldukça Türkiye'nin her santimetrekaresinde bedeli ne olursa olsun, karşıma kim çıkarsa çıksın, siyaset de yaparız, bayrağı da dalgalandırırız. Baskıyla, terörle, bir ÅŸekilde Türkiye'nin gidiÅŸatını deÄŸiÅŸtirmeyi düÅŸünen varsa yanılır. Biz bu ülkeyi başıboÅŸ bulmadık. Hiç kimseye de pabuç bırakmayız" dedi.
Yeni Türkiye sözleÅŸmesinde "Çözüm Süreci"nden özellikle bahsetmediÄŸini dile getiren Ahmet DavutoÄŸlu, Çözüm Süreci'nin konjonktürel bir durum olduÄŸunu ifade etti. "O metin 100 sene sonra okunduÄŸunda da anlamı olan bir metin olsun diye kaleme alındığı için öyle, ihmal edildiÄŸi diye deÄŸil" diyen DavutoÄŸlu, Çözüm Süreci'nin içinde demokratikleÅŸme ve normalleÅŸmenin olduÄŸunu ve bunların da bu metinlerde yer aldığını anlattı.
Çözüm Süreci'nin kendileri için olmazsa olmaz bir hedef olduÄŸunu belirten DavutoÄŸlu, devletler etnik ve mezhep çatışmalarıyla kan kaybederken, çözüm sürecinin Türkiye'de kalıcı barışı inÅŸa etme süreci olduÄŸunu kaydetti.
"HDP'nin bu yıkıcı siyasetiyle paralel yapı arasında irtibatlar var"
HDP'nin bu yıkıcı siyasetiyle paralel yapı arasında irtibatlar bulunduÄŸunu belirten DavutoÄŸlu, "Açık ve net ifade ediyorum. Bu bir kanaat ve izlenim deÄŸil. HDP için de bu bir sınav. Neden DemirtaÅŸ'ın bazı seyahatler sonrası bir renk deÄŸiÅŸimi içine girdiÄŸini de herkesin sorgulaması lazım. HDP'nin de KCK operasyonları yapıldığı dönemde yürüttüÄŸü yaklaşım ile ÅŸimdi paralel yapıyla girdikleri iliÅŸkiyi doÄŸru anlamaları lazım" deÄŸerlendirmesinde bulundu.
DavutoÄŸlu, paralel yapının bürokraside, siyasi iradeden bağımsız, ayrı bir paralel yapı kurmak istediÄŸini anlatarak, "Ä°mam, hoca, cemaat tüm tabirleri de kirletildi. Bu yapının saf inanmış kesimlerini, doÄŸru hak bir çaba var diye desteklemiÅŸ kesimlerini tenzih ederim" diye konuÅŸtu.
"Siyasal meÅŸruiyetin temelini kimse sarsamaz"
Hangi unvan ve rütbeyle olursa olsun, kimse yetki almadan, halktan yetki almadan bir gücü kullanamayacağına vurgu yapan DavutoÄŸlu, "Atlantik ötesinden gelecek, kapalı kapılar arkasından gelecek, bir öbekten gelecek. Bu anlamda paralel ile mücadele zinhar dini yapıyla mücadele deÄŸil, onlar o dini yapılar içinde kalsalardı, eÄŸitim faaliyeti içinde kalsalardı kimse onlara bir ÅŸey söylemez verilen destek verilmeye devam edilirdi" ifadesini kullandı.
KPSS soruÅŸturmasına da deÄŸinen DavutoÄŸlu, ÅŸöyle konuÅŸtu:
"Birisi tutup da sınava giren binlerce öÄŸrenci arasından bazılarına bu sınav sorularını veriyorsa, diÄŸerlerinin hakkını gasbediyorsa, bunu da dini kisve ile yapıyorsa dine en büyük ihanettir. Ä°nsanlığa ihanettir. Burada insanın isyan duygusu geliyor, tepki dozunu artırma ihtiyacı hissediyorsunuz. Bunu nasıl yaparsınız? Kim yaparsa yapsın, burada bürokrasiyi tek tek almak lazım. Her bir hakim tek başına vicdanıyla karar verir, eÄŸer hakimler oturup da kendi aralarında kurdukları network ile karar verirse yargı bir konuda, adaletle hükmetmek mümkün olmaz."
Başkanlık sistemi
Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ve baÅŸkanlık sistemiyle ilgili eleÅŸtiriler konusundaki deÄŸerlendirmesi sorulan DavutoÄŸlu, "Bir kere 'anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi' dememek lazım. Çünkü bu anayasa deÄŸiÅŸe deÄŸiÅŸe tanınmaz bir hale geldi. Yeni Anayasa. BaÅŸtan sona Yeni Anayasa" dedi.
DavutoÄŸlu, ÅŸunları söyledi:
"BaÅŸtan sona felsefesi deÄŸiÅŸmeden anayasanın içeriÄŸinde tek tek deÄŸiÅŸiklikler yapmak durumu, anayasanın kompozisyonunu veya muhtevasını deÄŸiÅŸtirmiyor. Onun için baÅŸtan anayasa yazmak ve o anayasanın merkezine Türkiye Cumhuriyeti, birliÄŸi, beraberliÄŸi, tarihi yanında insanlık onurunu yerleÅŸtirmek lazım. VatandaÅŸların insanlık onuruna saygı duymak... Çok çarpıcı, biraz böyle eski Türkiye'nin kanadından birisi ÅŸöyle demiÅŸti; 'Bu ülkeyi askerler kurdu, dolayısıyla darbeler normaldir. Aynen tüccarların ABD'yi kurması gibi'. Ä°ÅŸte tam da yanlış zihniyet bu. Ülkeyi kuran asli unsur insandır, vatandaÅŸtır. Bunun askeri de vardır, sivili de vardır. Ama asli unsur insandır ve o insan onurunu korumak en önemli mesele."
BaÅŸkanlıkla ilgili konuların da bunun içine yerleÅŸtirilmesi gerektiÄŸini belirten DavutoÄŸlu, "Yani baÅŸkanlıktan hareketle anayasa yazılmaz. Anayasa oluÅŸur ve baÅŸkanlık sistemi onun içinde doÄŸru yere oturur" yorumunu yaptı.
"Başkanlık ya da parlamenter sistemi kutsamayalım"
Türkiye'de bu yetki çatışmaları ve keÅŸmekeÅŸ haline gelmiÅŸ idari yapının düzelmesi için mutlaka sistem deÄŸiÅŸikliÄŸine gidilmesi gerektiÄŸinin altını çizen DavutoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:
"Ne olabilir bu? Ya parlamenter sisteme mutlak anlamda geri dönersiniz ya da baÅŸkanlık sistemine. Katedilen yol ve halkın seçtiÄŸi cumhurbaÅŸkanı vakası gerçeÄŸi baÅŸkanlığa doÄŸru evrilmeyi daha mümkün, daha gerekli kılıyor. Bu açıdan meseleye böyle baktığımızda muhalefetle, herkesle oturur konuÅŸuruz. KiÅŸiselleÅŸtirmeyelim, baÅŸkanlık ya da parlamenter sistemi kutsamayalım. Yani 'Birisi olursa demokrasi olur. DiÄŸerinde olmaz' gibi yaklaşımla bakmayalım. Oturup bunu konuÅŸalım."
Seçim beyannamesinin o bölümünü de bizzat yazdığını anımsatan DavutoÄŸlu, "Bu konuda benim herhangi bir ÅŸekilde ÅŸahsi bir düÅŸünceyle doÄŸru bildiÄŸim ve ülke için olması gereken bir ÅŸeyi ben farklı bir kanaat beyan etmem mümkün deÄŸil, söz konusu deÄŸil. Åžimdi seçim vaktidir. Åžimdi bunu halka anlatma vaktidir" diye konuÅŸtu.
DavutoÄŸlu, halk, Yeni Anayasa'yı yapacak gücü ve çoÄŸunluÄŸu verdiÄŸi takdirde hiçbir tereddüde yer bırakmaksızın Yeni Anayasa'yı toplum kesimleriyle konuÅŸarak beraber yazacaklarını ifade ederek, ÅŸöyle konuÅŸtu:
"BaÅŸkanlık sistemini de bütün bu keÅŸmekeÅŸi ortadan kaldırmak üzere halkın, önce Meclis'in, gücümüz referandumla olacaksa ancak halkın huzuruna sorarız. Halk da nihai kararını verir. Kimsenin de bundan gocunmaması lazım. Nihayet baÅŸkanlık sistemiyle de herhangi bir baÅŸkan o yetkiyi bir-iki dönem sürdürecektir. BaÅŸka biri... Önemli olan sistemi doÄŸru yerine oturtmak. 'Siz BaÅŸbakansınız, nasıl kendinizin olmayacağı bir sistemi savunuyorsunuz' sorusu birtakım mahfillerin beni tahrik etmek için kullandıkları bir soru. Tahrik etmek ve sanki bir ihtilaf çıkarmak için sordukları bir soru."
Kuvvetler ayrılığı prensibi etrafında denetlenemeyen hiçbir gücün olmayacağını anlatan DavutoÄŸlu, "Ä°ster baÅŸkanlık sistemindeki baÅŸkan, ister parlamenter sistemdeki baÅŸbakan, yargı tarafından da yasama tarafından da denetlenecek" dedi.
Yargının da yaptıklarıyla ilgili denetlenmesi gerektiÄŸinin altını çizen DavutoÄŸlu, yargının denetlenmediÄŸi yerlerde doÄŸabilecek yargıçlar yönetiminin, denetlenmeyen yürütme gibi otoriter bir yapıya yöneleceÄŸini herkesin bildiÄŸini kaydetti.
BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, yargıya güvenin son yollarda ciddi ÅŸekilde zayıfladığını, yargıya güvenin yüzde 100 olması gerektiÄŸini belirterek, "Her bir yargıç tek başına ve vicdanıyla karar verdiÄŸinde adalet gelir. EÄŸer yargıç, vicdanıyla karar verebilecek kapasitede, ahlaki olgunlukta deÄŸilse hakim olmamalı" yorumunu yaptı.
Kaynak: AA
Henüz yorum yapılmamış.