Sosyal Medya

Dünya

Şalom Gazetesi: Partilerin listelerinde neden hiç Yahudi aday yok?

Türkiye gündemi 7 Haziran seçimlerine yaklaşıldıkça daha da politikleşiyor. Özellikle son iki hafta neredeyse aralıksız bir şekilde partilerin aday tercihleri üzerine gerçekleşen tartışmalarla doluydu. Roman adaylar, CHP'de ve HDP'de Alevi adayların yoğunluğu, AK Parti'nin liste dışı bıraktığı isimler derken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Yahudilerin yayın organı Şalom, hiçbir partinin aday listesinde Yahudi bir aday bulunmadığına atıfta bulunarak kimsenin Yahudi bir adayı 'yük edinmek' istemediğini belirtti. İvo Molinas imzalı yazıda oldukça ilginç ibareler yer alıyor.



Ä°ÅžTE O YAZI

7 Haziran genel seçimlerinin Türkiye Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden biri hatta en önemlisi olacağı konusunda artık ÅŸüphemiz kalmadı.

CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın baÅŸkanlık sistemi isteÄŸi seçimlere olaÄŸanüstü bir önem kazandırırken kamuoyunda da büyük bir ilgi uyandırmakta. BaÅŸkanlık sistemi için parlamentoda gerekli olan üçte iki çoÄŸunluÄŸun veya referandum için gerekli vekil sayısının elde edilip edilmemesi HDP’nin, demokratik hiçbir ülkede artık var olmayan yüzde 10’luk gibi çok yüksek bir seçilme barajını atlatıp atlatamayacağına baÄŸlı olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünden, hepimiz bu yüzde 10’a odaklanmış durumdayız.

1980 darbe rejimi tarafından ‘aşırıların’ meclise girmelerine engel olarak getirilen bu yüzde 10’un maalesef, demokratik olduklarını iddia eden partiler tarafından ne kaldırılması ne de Avrupa ülkelerinde olduÄŸu gibi makul ölçülere düÅŸürülmesi düÅŸünüldü. Ve biz oyunun seyircileri olarak bu antidemokratik engelin eÅŸliÄŸinde oy vereceÄŸiz. Ve üzülerek müÅŸahede ediyoruz ki, bugün için siyasi arenamızda, HDP’nin barajı geçmesini istemeyen önemli bir geniÅŸ siyasi yelpazenin mevcudiyeti söz konusu.

HDP’nin baraj altında kalması durumunda bu partinin kaybedeceÄŸi milletvekili sayısının çoÄŸunun AKP tarafından kazanılacağı öngörüldüÄŸü için bu parti doÄŸal olarak HDP’nin baraj altında kalmasını tercih ediyor. CHP’nin özellikle ulusalcı takımı ise bildiÄŸimiz etnik nedenlerden dolayı HDP’nin baraja takılmasını istiyor. Renk vermeyen MHP’nin ise nasıl düÅŸündüÄŸünü anlamak pek zor olmasa gerek. Lakin hiçbir gerekçe kendini demokratik olarak tanımlayan bir ülkede antidemokratik baraj engelinin sonuçlarını hoÅŸgöremez, hoÅŸgörmemeli.

Bütün bu gerçeklere raÄŸmen, HDP’nin barajı geçebilecek olumlu sinyaller verdiÄŸi de bir baÅŸka doÄŸru. Gerek baÅŸkanları Selahattin DemirtaÅŸ’ın etnik bir siyasi söylemden uzak, tüm Türkiye’yi kucaklamaya çalışması ve evrensel demokrasi deÄŸerlerini, ‘ama’ demeden savunması, gerekse de özellikle büyük kentlerdeki eÄŸitimli kimi çevrelerin ödünç de olsa bu partiye oy vereceklerini ima etmeleri HDP’nin barajı geçebileceÄŸi yönde iÅŸaretler doÄŸuruyor.

Demokrasi adına HDP’nin, aldığı oy kadar parlamentoda temsil edilmesini dilemenin tarafgirlikten uzak, hakkaniyet ve temsilde adalet ilkesine uygun bir yaklaşım olduÄŸunu düÅŸünüyorum…

Kaçıncı genel seçimleri yaÅŸadığımı hesaplamadım ama bu seçim öncesinde bugünkü kadar adaylara odaklanmış bir devir olmadı. Gerek sosyal medyanın etkinliÄŸi, gerekse de demokratik ülke teamüllerine aykırı olarak, Ankara’nın artık merkezi bir yönetim sisteminin uzak ara en etkili ayağı haline gelmiÅŸ olması vekil adaylarına ilgiyi olaÄŸanüstü derecede arttırmış durumda.

Kısaca baktığımızda, AKP’nin önceki seçimlere göre siyasi yelpazenin renk ve çeÅŸitliliÄŸinden uzak, biraz içine kapanmış , ‘Milli GörüÅŸ’e dönüÅŸü simgeleyen ve statükoya karşı gelmeyen adayları seçtiÄŸini görmekteyiz. CHP’nin ise önseçim gibi demokratik bir uygulamayı hayata geçirmiÅŸ olmasına raÄŸmen duruÅŸları, söylemleri ve birikimleriyle ‘kaliteli’ vekilleri, kontenjandan göstermeyip evlerine gönderdiÄŸini de görmekteyiz. Bir köÅŸe yazarının deyimiyle bu vekiller CHP için fazla ‘kaliteli’ bulunmuÅŸ olabilir. Lakin iktidar arayışı olan bir partinin ülkenin önemli deÄŸerlerini böylesine harcaması bu kadar kolay olmamalıydı.

Partilerin aday listelerine baktığımızda bu seçimlerin bir baÅŸka ilginç özelliÄŸinin özellikle Ermeni kökenli adayların AKP, CHP ve HDP’de seçilebilecek yerlere yerleÅŸtirilmesiydi. Ayrıca Roman ve Alevi adayların da varlığını unutmamak lazım.

Pek tabii ki bu aÅŸamada neden Yahudi aday olamadığı da sorulabilir. Türk Yahudileri Cumhuriyet tarihinin çeÅŸitli dönemlerinde meclise altı Yahudi vekil gönderebilmiÅŸler. Samuel Abravaya, Avram Galante, Salamon Adato, Hanri Soryano, Ä°sak Altabev ve son olarak da Cefi Kamhi. On altı senedir mecliste hiçbir Yahudi vekil görev almamış durumda.

GeçtiÄŸimiz günlerde, Milliyet yazarı Güneri CıvaoÄŸlu, “Neden bir Yahudi aday yok?” diyordu yazısında. CıvaoÄŸlu, “Avukat, doktor, köÅŸe yazarı, roman yazarı ve diÄŸer mesleklerden baÅŸarılı Museviler arasında bir aday gösterilebilirdi” ÅŸeklinde yazarken CHP’ye atfen ÅŸunu da ekliyordu: “Ama sanırım AK Parti iktidarının dış politikası nedeniyle Türkiye’de oluÅŸturulan psikolojinin dikkate alındığını seziyorum…”

Türkiye’de antisemitizmin medyada tavan yaptığı ortamda; bu mecranın, ülkedeki bütün olumsuz geliÅŸmelerde veya komplo teorilerinde ‘üst akıl’ adı altında ezici çoÄŸunlukla Yahudileri baÅŸrolde oynattığı ikliminde, bir Türk Yahudi’sinin meclise girdiÄŸi takdirde kendisini ülke çapında neler bekleyeceÄŸini öngörmek pek de zor olmasa gerek. Partisine ‘yük olmasının’ ötesinde ne gibi bir iÅŸlevi olabilirdi ki bu puslu havada?

BaÅŸka bir bahara o zaman… 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.