Güncel
Zaman Gazetesi: AKP, 'Türk' kelimesini Anayasa'dan çıkarıyor
Zaman Gazetesi'nde yer alan analiz yazısında AK Parti'nin dünkü seçim beyannamesine yönelik ilginç tespitlere yer verildi...
Gazetede yer alan analiz yazısında: AKP Genel BaÅŸkanı ve BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, dün partisinin seçim beyannamesini açıkladı. Beyannamedeki seçim vaatleri arasında, ‘yeni anayasa’ öne çıktı.
Zaman Gazetesi'nde yer alan Ahmet Dönmez imzalı yazıda, Bu bölümde Çözüm süreci kapsamında gündeme gelen ve Abdullah Öcalan’ın talepleri arasında yer alan ‘vatandaÅŸlık tanımı’ ve ‘yerel yönetimlerin daha özerk hale getirilmesi’ konusunda önemli adımlar öngörülüyor. Buna göre “Yeni anayasada herhangi bir etnik veya dini kimliÄŸe referans olmayacak.” Bu madde Anayasa’dan ‘Türk’ kelimesinin çıkarılacağı ÅŸeklinde yorumlandı. Merkezi idarenin bazı yetkilerinin yerel yönetimlere devredileceÄŸi, bunun da “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Åžartı’nda getirilen ilkeler doÄŸrultusunda” yapılacağı belirtiliyor. Bu çerçevede yasal bir zemin oluÅŸturulacağı kaydediliyor. Bu bölümde dile getirilen bir diÄŸer önemli deÄŸiÅŸiklik ise 2010’daki referandumla getirilen ve vatandaÅŸlara Anayasa Mahkemesi’ne bireysel baÅŸvuru yapma hakkıyla ilgili. Bireysel baÅŸvuru hakkının, Yüksek Mahkeme’nin yükünü artırdığı gerekçesiyle gözden geçirileceÄŸinin altı çiziliyor.
DavutoÄŸlu, beyanname ile birlikte 100 maddelik ‘Yeni Türkiye SözleÅŸmesi-2023’ belgesini de açıkladı. AKP’nin 7 Haziran Seçim Beyannamesi’nin temelinde de tıpkı 2011 Beyannamesi gibi ‘yeni anayasa’ oluÅŸturuyor. 4 yıl önceki gibi ‘katılımcı, çoÄŸulcu, özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasa’ vaat ediliyor. Fakat son yıllarda katılımcılıktan, çoÄŸulculuktan, özgürlükçülükten ve demokrasiden bu kadar uzaklaÅŸmış bir iktidarın nasıl olup da bu sözü yerine getireceÄŸinin cevabı yok. Mesela, sırf belli bir hareketin ‘kökünü kazıyabilmek için’ dershanelerin kapısına kilit vurulduÄŸu, bir bankanın batırılmaya çalışıldığı, batırılamayınca da hukuksuz bir ÅŸekilde çöreklenildiÄŸi unutularak ‘Yeni Türkiye SözleÅŸmesi’nde iki kez ‘giriÅŸim ve teÅŸebbüs hürriyeti’nden bahsedilmiÅŸ. Yeni anayasa ile ilgili bölümde, “DüÅŸünce, inanç, ifade ve giriÅŸim özgürlüÄŸü insan onurunun ve kimliÄŸinin ayrılmaz bir parçasıdır ve anayasal koruma altındadır.” deniyor. 67. maddede ise “GiriÅŸim özgürlüÄŸünü teminat altına alan açık ve ÅŸeffaf hukuk kurallarının olmadığı ülkelerin uzun dönemli yatırımlar çekebilmesi de, sürdürülebilir bir kalkınma gerçekleÅŸtirmesi de mümkün deÄŸildir.” vurgusu var.
SözleÅŸme’de yer alan “Devlet mekanizmaları toplum üzerinde egemenlik kurma araçları deÄŸildir.” ÅŸeklindeki 34. madde de komik kaçmış. 17 Aralık’tan bu yana devletin bütün imkanları ve mekanizmaları belli bir gruba ‘sosyal ve kültürel soykırım’ uygulama aracı haline gelmiÅŸken bu maddenin inandırıcılığı görünmüyor.
45. madde ise “Bu çerçevede çoÄŸulcu ve katılımcı demokrasinin zeminini oluÅŸturan sivil toplumun güçlenmesine imkân saÄŸlayacak ve sivil toplum kuruluÅŸlarının demokratik yönetime daha aktif katkı saÄŸlamasının önündeki engelleri kaldıracağız.” ÅŸeklinde. Son dönemde iktidara eleÅŸtiri getiren her STK’nın hain, darbeci ilan edildiÄŸi, öne getiren ya da itiraz eden her STK yöneticisine ‘cübbeni çıkar da siyasete gir’ diye ayar verildiÄŸi bir siyasi anlayıştan nasıl böyle bir demokratik olgunluk bekleneceÄŸi de muamma.
73. maddedeki “Ar-Ge ve yüksek teknoloji yatırımlarına büyük destekler vererek teknoloji tüketen deÄŸil teknoloji üreten bir ülke olacağız.” vaadi de TÜBÄ°TAK’ta yaÅŸananları akıllara getiriyor. Düzmece rapora imza atmayan bilim adamının hapse tıkıldığı, yüzlerce uzmanın tasfiye edildiÄŸi, hayvanat bahçesi müdürünün yönetici yapıldığı, son 1 yıldır tek bir projenin bile geliÅŸtirilemediÄŸi bir TÜBÄ°TAK varken bu madde de ne yazık ki hayalden öteye geçemiyor.
Bireysel başvuru hakkından geri adım
DiÄŸer yandan 2010’daki referandumla getirilen bireysel baÅŸvuru konusunda geri adım atılıyor. Beyannamenin ‘Neler Yaptık’ bölümünde 22. sayfada “Anayasa Mahkemesi’ne bireysel baÅŸvuru hakkını getirdik.” ifadesi kullanılıyor. Ancak ‘Neler Yapacağız?’ bölümünde 44. sayfada “Bireysel baÅŸvurunun Anayasa Mahkemesi’ne getirdiÄŸi aşırı iÅŸ yükünün, mahkemenin iÅŸlevselliÄŸine zarar verme ihtimali karşısında bu uygulamayı gözden geçireceÄŸiz.” vaadinde bulunuluyor.
‘VatandaÅŸlık tanımı deÄŸiÅŸiyor’
Yine ‘Yeni Anayasa’ bölümünde “Yeni anayasada herhangi bir etnik veya dini kimliÄŸe referans olmayacak” sözü veriliyor. Anayasa’daki vatandaÅŸlık tanımından “Türk” sözcüÄŸünün çıkarılacağı ÅŸeklinde yorumlanıyor. Beyannamede, merkezi idarenin bazı yetkilerinin yerel yönetimlere devri konusunda da önemli taahhütler yer aldı. Görev devrinin “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Åžartında getirilen ilkeler doÄŸrultusunda” yapılacağı belirtildi, bu çerçevede yasal bir zemin oluÅŸturulacağı kaydedildi. Ä°ki madde de çözüm süreci kapsamında konuÅŸulan ve Abdullah Öcalan’ın istediÄŸi düzenlemeler arasında yer alıyor.
YOLSUZLUKLA MÜCADELE YOK, 3Y TEKRARI VAR
Seçim Beyannamesi’nde en çok merak edilen noktalardan biri de ‘yolsuzlukla mücadele’ baÅŸlığının olup olmayacağıydı. Sadece SözleÅŸme’nin 69. maddesinde “3Y olarak tanımladığımız yasaklar, yolsuzluklar ve yoksulluÄŸa karşı mücadeleyi ahlaki dokumuzun korunması açısından bir zorunluluk olarak görüyoruz.” cümlesi ile yetiniliyor.
Uygulamalarla taban tabana zıt vaatler
SözleÅŸmede kulaÄŸa hoÅŸ gelen ama uygulamalara bakıldığında gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir metin kaleme alınmış. Hatta toplumsal sözleÅŸme, kağıt üzerinde albenisi olan ama AKP’nin son yıllardaki uygulamalarına bakıldığında adeta insan zekasıyla alay eden bir çalışma gibi duruyor. YaÅŸananlarla kıyaslandığında her bir cümlesi kendi kendini yalanlayan bir beyanname. SözleÅŸme sanki Türkiye için deÄŸil de Norveç için yazılmış gibi bir izlenim veriyor.
‘TÜRK TÄ°PÄ° BAÅžKANLIK’ SÄ°STEMÄ° YOK
BaÅŸkanlık sistemi de beyanname ve SözleÅŸme’de yer bulmuÅŸ. Beyannamede baÅŸkanlık sistemi tartışmalarının “kiÅŸiselleÅŸtirmeden yapılması” çaÄŸrısı yapılırken, genel bir çerçeve çizmekle yetinildi. SözleÅŸme’de ise daha ayrıntılı deÄŸinilmiÅŸ. Sistemin esasları anlatılırken en dikkat çeken husus, CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın hayal ettiÄŸi gibi bir baÅŸkanlık öngörülmemesi. ErdoÄŸan’ın “Türk tipi baÅŸkanlık” olarak zikrettiÄŸi model, bağımsız yargının adeta ayak bağı olarak göründüÄŸü, kuvvetler ayrılığı yerine kuvvetler birliÄŸini tasavvur eden, BaÅŸkan’ın istediÄŸi zaman Meclis’i feshedebildiÄŸi, kararnamelerle ülkeyi yönettiÄŸi, denetime kapalı bir modeldi. Ancak DavutoÄŸlu’nun yazdığı beyannamede baÅŸkanlık sistemi, evrensel deÄŸerlerle birlikte ele alınıyor. Kuvvetler ayrılığının altı çizilirken ‘denetim’ ve ‘denge’ mekanizmaları da önemle vurgulanıyor.
Henüz yorum yapılmamış.