YaÅŸam
Zahmetsiz bir cihad: SILAYI RAHÄ°M
"Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa sılayı rahim yapsın. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır konuşsun ya da sussun."
Allah ve Resûlü namaz dediÄŸi için namaz Ä°slam’dır. Hac dediÄŸi için hacdır. Cihad dediÄŸi için de cihaddır. Din Allah’ın, söz Allah’ındır. Kullar itaat eder, kulluÄŸunu belgeler; ilave ve eksiltme yapamazlar. Sınıflandırmaya da müdahale edemezler.
Önem ve öncelik sırasını koyma hakkı Allah’ındır. EÄŸer Allah ve Resûlü önce namaz dediyse, namaz önce olmalıdır. Anne baba hakkı dediyse, onlar öne geçmelidir. Cihadı zirvede tuttularsa o zirvede kalmalıdır.
Türkçemizde sılayı rahim, ‘ana baba ve hısım akrabayı arama, ziyaret etme’ ÅŸeklinde tarif edilmektedir. Ä°slam ıstılahındaki sılayı rahimle bu anlam karşılaÅŸtırıldığında, bizim sılayı rahimden sadece cımbızla birkaç kelime çıkarttığımız anlaşılacaktır.
Gerçek anlamda ise sılayı rahim, yakınlara iyilikte bulunmak ve yapabildiÄŸin kadar onlardan zararı gidermektir.
‘Sılayı rahim’ dindendir. Kur’an’ımızda yeri vardır. Dinin nebisinin lisanında yer tutmuÅŸtur. Cihadın, namazın, zekâtın anıldığı listelerde anılmıştır. Ebedi olarak konmuÅŸ, deÄŸiÅŸikliÄŸe, içtihada açık olmayan temellerdendir. ArÅŸa tutturulmuÅŸ bir halkadır sılayı rahim.
Namazın dinden bir bölüm olması gibi sılayı rahim de dinden bir bölümdür. Onun da namaz gibi özel ahkâmı vardır. Namazı eda edene sevap, terk edene azap konuÅŸulduÄŸu gibi; sılayı rahimi eda edene de sevap, terk edene azap konuÅŸulmuÅŸtur.
Müslümanların namazı eda etmelerine göre teheccütlü, beÅŸ vakitli, cumacı, bayramcı ÅŸeklinde ayrılmasına benzer bir ayrılma da akraba hukukuna riayet etmelerine göre yapılmıştır.
Akraba hukukunu gözeten ve elinden geleni esirgemeyen, sılayı rahim ehlidir. O, Allah’ın rızasını kazanacak bir iÅŸ yapmıştır.
Akraba hukukunu kollamayan, baÄŸlarını zayıflatan ise, yasaklardan bir yasak iÅŸlemiÅŸtir, günahkârdır, kendi elleriyle bereket aÄŸacının köklerini zedelemiÅŸtir.
İyi davranana iyi davranan, ihmal edeni de ihmal eden ise ortadadır.
EÄŸer cihad, Allah yolunda bulunmak, nefsin ve ÅŸeytanın etkisinden sıyrılmak ise -ki öyledir- sılayı rahim bir cihad türüdür. Cephelerde kâfirlerle yapılan cihadın türü ile aynı olmaması, onun cihad deÄŸerini düÅŸürmez. Alın teri ve ağır emeklerle kazanılmış maldan zekât vermek, derin ve tatlı bir uykuda iken ezana icabet edip sabah namazını camide kılmak, zorluklarına tahammül edip ilim tahsil etmek, zalim bir yöneticinin önünde hakkı dillendirmek cihad deÄŸil midir?
Cihad, Allah’ın adını yüceltmek ise, onu Mus’ab bin Umeyr radıyallahu anh Bedir’e katılanlardan önce yaptı. Uhud’dan önce o Medine sokaklarında Kur’an ayetlerini okudu. Birinde kılıç, diÄŸerinde dil kullanılıyor olabilir. Biri elle diÄŸeri malla yapılıyor olabilir. Biri meydanlarda, diÄŸeri oturma odalarında icra edilebilir. Aralarındaki fark sadece, birinin Kur’an’ın ÅŸu suresinde, diÄŸerinin de bu suresinde zikredilmesi kadardır.
YaÅŸadığımız hayatın getirdiÄŸi sıkıntılar, alıştığımız müreffeh hayat düzeyi bizi evimize kapatıp bırakıyorsa, kaybettiÄŸimiz ÅŸey Allah’ın vaadi olan cennetse, artık isimlerle ilgilenmeye gerek yoktur. Zarardayız.
Biz ezanı duyunca mescide, cihad daveti alınca cepheye, infak emri alınca infaka, tefekkür iÅŸareti alınca düÅŸünmeye, itaat emri alınca ebeveyn önünde diz çökmeye mecburuz.
Müslüman olmak seçiciliÄŸi engeller. Seçerek deÄŸil, teslim olarak kazanabiliriz. Hazır olmak ve itaat etmek gerekiyor. Ä°nsanları siyah beyaz, dinin emirlerini gerekli gereksiz ayrımına tabi tutmamız bir nevi çöküÅŸtür.
Allah ne emrettiyse, Peygamberi ne gösterdiyse din odur. Bizim gözümüzde biri zahmetli diÄŸeri zahmetsiz görülebilir. Önemli olan karşılığının cennet olması deÄŸil midir?
Buharî’nin rivayet ettiÄŸi bir hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisine ‘Beni cennete koyacak bir iÅŸ öÄŸütle.’ diyen birine ÅŸu cevabı verdiÄŸi rivayet edilmektedir: “Allah’a ibadet et. O’na hiçbir ÅŸeyi ÅŸirk koÅŸma. Namaz kıl. Zekât ver. Sılayı rahim yap.” (Buharî, Zekât 1/1396)
Buharî ve Müslim’in, Ebu Hureyre radıyallahu anhtan rivayet ettikleri bir hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, sılayı rahimi Allah’a ve ahiret gününe imanla baÄŸlantılı hale getirip ÅŸöyle buyurmaktadır:
“Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa sılayı rahim yapsın. Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa ya hayır konuÅŸsun ya da sussun.” (Buharî, Edeb 30/6018; Müslim, Ä°man 19/172)
Sılayı rahim, sadece dini bir emir deÄŸildir. Ömrün bereketi, rızkın bolluÄŸu, güzel bir ölümle ölmenin de nedenlerindendir. Enes bin Malik radıyallahu anhın rivayet ettiÄŸi bir hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ÅŸöyle buyurmuÅŸtur: “Rızkının bollaÅŸmasını, ecelinin gecikmesini isteyen sılayı rahim yapsın.” (Buharî, Buyu’ 13/2068)
Sılayı rahimle ilgili hükümler, kiÅŸilere ve imkânlara göre deÄŸiÅŸkendir. Muayyen bir ölçü yoktur. Önemli olan iki yakının birbirlerini unutmamaları ve baÅŸkalarına muhtaç olmadan aralarında yardımlaÅŸmalarıdır.
Zengin bir Müslüman’ın fakir bir kardeÅŸi varsa, sılayı rahim bu durumda zenginin fakire yardım etmesidir. Her iki kardeÅŸ de zenginse o zaman sıla, ilgi ve alâkadır. Belki de bir selamdır. Ä°ki kardeÅŸ de fakirseler birinin diÄŸerine bir desteÄŸi gerekmez veya yine selam ve ilgi düzeyinde kalır. Ä°htiyaç olsaydı vermek vacip olacaktı. Ä°htiyaç olmayınca vermek müstehap düzeyine iner.
Çünkü yine de hediyeleÅŸme diye bir sünnet ihya edilmelidir. Sıla, güce ve gerekliliÄŸe göredir.
Sılada en yakından yakına doğru bir sıra izlenir:
Durumu iyi olan bir Müslüman’ın fakir bir kardeÅŸi ve fakir bir amcası olsa, ikisine de destek olamayacaksa en yakınını tercih eder. Bu örnekte kardeÅŸle ilgilenmesi vacip, amca ile ilgilenmesi müstehap olur. Sılanın hükmü deÄŸiÅŸkendir.
Daha yakın bir akrabanın görevini ihmal etmesi, uzak akrabayı sorumluluktan kurtarmaz. Fakir bir Müslüman’ın zengin bir kardeÅŸi ve zengin bir amcası bulunsa, ilgilenme görevi zengin kardeÅŸin üzerindedir. KardeÅŸ ilgilenmediÄŸi zaman, amca uzak akraba olmasını gerekçe göstererek görevinden kaçamaz. BaÅŸkasının ihmali beni kurtarmaz.
Kaynak: Akit Gazetesi Tefekkür Sayfası
Henüz yorum yapılmamış.