Sosyal Medya

Güncel

Türkler ve Kürtler: Yeniden bir 'kader ortaklığı' mümkün mü?

Dünyaca ünlü düşünürlerden Immanuel Wallerstein Türkiye'de devam eden çözüm sürecini 'Turkey and the Kurds: A possible agreement' (Türkler ve Kürtler: Muhtemel bir anlaşma) başlıklı yazısında değerlendirdi. Taraflar arasındaki esas sorunun Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ideoloji olduğunu vurgulayan Wallerstein'a iki tarafta da çözümü istemeyenler bulunmasına karşın süreç olumlu sonuçlanmaya yakın.



Immanuel Wallerstein*

Türk hükümeti ve Kürdistan Ä°ÅŸçi Partisi (PKK) arasında, Türkiye Cumhuriyeti kurulduÄŸundan bu yana devam eden ÅŸiddetli mücadeleyi sonlandıracak bir anlaÅŸma ihtimalinin güçlendiÄŸi görülüyor.
 
Esasen, sorun başından beri oldukça basit. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nun çöküÅŸünün ardından Mustafa Kemal önderliÄŸinde Türk milliyetçilerinden oluÅŸan bir grup gücü ele geçirdi. Ardından sınırları Anadolu ve Trakya olarak bilinen alanlarda laik bir cumhuriyet kuruldu. Ä°ktidara yeni gelen çoÄŸu milliyetçi topluluk gibi bu grubun da köktenci bir ideolojisi vardı. Dolayısıyla sadece Türkler için bir cumhuriyet kurdular.
 
Ermenilerle yaÅŸanan etnik mücadelenin çerçevesi ve tartışmalar da aslında çok iyi bilinmektedir. Bugün dünya çapında çoÄŸu analist, dönem tarihinin Ermeni versiyonunu daha doÄŸru kabul ediyor ve etnik bir temizlik yapıldığını düÅŸünüyor.
 
Günümüzde Kürtçe konuÅŸan nüfu,s dört farklı devlette yaÅŸamayı sürdürüyor. Bunlar; Türkiye, Suriye, Irak ve Ä°ran. Kürt milliyetçileri başından beri dört ülkedeki grupları birleÅŸtirerek bir Kürt devleti kurmaya çalıştı. Åžimdiye kadar bu giriÅŸim baÅŸarılı olamadı ve Kürt milliyetçileri amaçlarını özerklik üzerinden revize ettiler.
 
Türkiye'deki Kürtler, ağırlıklı olarak Türk devletinin güneydoÄŸu bölgesinde bulunmaktadır. 1976 yılında iÅŸte bu dört ülkeden birisi olan Türkiye'de; Kürtlere siyasi ve kültürel haklarının yanı sıra anadilleriyle ilgili haklarını vermeye yanaÅŸmayan Türk hükümetine karşı Marksist - Leninist temelli bir ayaklanma baÅŸlatıldı. Böylelikle Kürt milliyetçiliÄŸinin Türkiye'deki bayrağı da bu grubun eline geçmiÅŸ oldu. Nitekim, Türk hükümeti onları "DaÄŸ Türkleri" olarak adlandırarak Kürtlerin varlığını tanımayı reddetti. Sonuç olarak Türk hükümeti ve PKK arasında devam eden askeri mücadele patlak verdi.
 
1999 yılında PKK lideri Abdullah Öcalan, CIA (Amerikan Merkezi Ä°stihbarat Servisi) yardımıyla Türk hükümeti tarafından yakalandı. Öcalan, vatana ihanet ve terör suçlarından ölüme mahkum edildi. Daha sonra cezası bir adada yer alan cezaevinde geçirmesi planlanan ömür boyu hapse çevrildi. Adada geçirdiÄŸi dönemde Öcalan'ın dünya görüÅŸü deÄŸiÅŸti ve PKK'yı organize eden Marksizm - Leninizm ideolojisine inanmaktan vazgeçti. Aynı dönemde muhtelif PKK grupları silahlı mücadeleyi sürdürmekteydi.
 
2002 yılı seçimlerinde Türkiye'de AKP olarak bilinen Ä°slamcı parti iktidara geldi ve Meclise uzun süreden beri hakim olan laiklik taraftarlarını çökertti. Yeni durum, laik düzene sıkı sıkı baÄŸlı olan askeri liderleri tedirgin ediyordu ancak buna raÄŸmen AKP lideri Recep ErdoÄŸan üç ardışık seçimi kazanmayı baÅŸardı ve ÅŸu anda AKP, devletin siyasi kontrolünü tümüyle saÄŸlamış görünüyor.
 
2012 yılında ErdoÄŸan; PKK ve Öcalan ile erken evrelerinde gizli tutulan müzakerelere baÅŸladı. Her iki taraf da çatışmanın çözümüne uygun bir çözüm bulabilmek için müzakere ediyordu. Her iki tarafı böyle bir anlaÅŸma yoluna iten ÅŸey, bunca yıldır devam edegelen askeri mücadelenin net bir ÅŸekilde hiçbir sonuç vermemesiydi. DiÄŸer iç savaÅŸlarda olduÄŸu gibi bu olayda da tarafların tükenme noktasına gelmesi müzakereleri baÅŸlatan unsurlardandı.
 
Bu tip uzlaÅŸmalar her zaman acı verici bir sürecin üzerinde ilerler ve her iki tarafta da bu durumu kabul etmeyen kiÅŸiler her zaman var olacaktır.
 
Görünen o ki bu noktadan daha ileri gidebilmek için Türkiye'nin yeni bir anayasa kabul etmesi gerekiyor. AKP, diÄŸer partilerin karşı çıkmasından dolayı önemli ölçüde cumhurbaÅŸkanının gücünü geniÅŸletme konusunda endiÅŸeli. PKK, Türklerin eÅŸit haklara sahip bir halk olarak Kürtleri tanıyacağı muhtelif hükümlerin bulunduÄŸu yeni bir anayasaya dahil olmaktan endiÅŸe duyuyor. PKK anayasada Kürtleri modern Türkiye'nin eÅŸ-kurucusu olarak görmek istiyor.
 
Derinlemesine çözülmesi gereken konu ise düÅŸmanlıkların durdurulmasıdır. Türk hükümeti ve PKK,  silahlı kuvvetlerin çözüm için geri çekilmesini kabul etti. Bu geri çekilme de çoktan baÅŸladı. Fakat bu bir silahsızlanma deÄŸildir ve PKK birlikleri daha somut ilerleme saÄŸlanana kadar silah bırakma niyetinde deÄŸil. Öcalan'ın cezaevinden ev hapsine alınması da bu süreçte belirleyici olarak gibi görünüyor.
 
Anladığımız kadarıyla bu süreçte PKK'nın önceliÄŸi Kürt haklarının tanınması olacak. AKP'nin önceliÄŸi ise yeni bir anayasa kabulünde Türk parlamentosunda %75'i saÄŸlamak ve bunun için meclisteki Kürt üyelerin oylarını almak.
 
Her iki taraf da önemli ölçüde anlaÅŸmaya yakın hareket ediyor. Bazı güçlüklerle Öcalan, tabanını düzenlemeler doÄŸrultusunda yönlendirecek gibi görünüyor. Nitekim Öcalan, bu süreçte de bir Kürt kahramanı olarak kalmaya devam ediyor. EÄŸer anlaÅŸma devam ederse Kürtler, hem anadilleriyle ilgili hakları hem kültürel haklarını elde edecekler. Sıradan Kürtlerin ekonomik durumunun iyileÅŸtirilmesinin ne kadar süreceÄŸini ise birlikte göreceÄŸiz.

* Columbia Üniversitesi'nde Sosyoloji alanında lisans derecesi alan Immanuel Wallerstein, "Modern Dünya Sistemleri Teorisi"nin kurucusudur. Tarihsel yapısalcılık ve bağımlılık teorilerinden farklı olarak uluslararası ticaret temelli daha dinamik bir ekonomik model ortaya koyar. Kendi internet sitesinde dönem dönem güncel makaleler yayınlayan Wallerstein hala ABD'de yaÅŸamını sürdürmektedir.  

(Bu makale, Immanuel Wallerstein'ın kiÅŸisel sitesinde yayınladığı makale, AyÅŸe Aydın tarafından Timetürk için Türkçe'ye aktarılmıştır.)
 
kaynak: Timeturk.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.