Dünya
Yemen Operasyonu'na İsrail'in bakışı
İsrail, Arap bölgesinin büyük bir yıpranma dönemine girdiğini görerek ellerini ovuşturuyor ve sevincini gizlemiyor. Bu çekişme, ‘3. Körfez Savaşı’ adı verilecek yeni bir savaşa girilmesiyle zirveye çıkabilir.
Kararlılık Fırtınası’ adı verilen Suudi Arabistan öncülüÄŸündeki koalisyon uçaklarının 26 Mart PerÅŸembe sabahı Yemen’deki Husi hedeflerine düzenlediÄŸi hava operasyonu bir Arap iç meselesi deÄŸildir. Operasyonlara dönük bölgesel saflaÅŸma ve uluslararası destek bir yana Ä°srail de Yemen’deki geliÅŸmeleri yakından takip ediyor. Nihayetinde Ä°srail bu iç siyasi çekiÅŸmeden kimin galip geleceÄŸiyle ilgilenmiyor. Tel Aviv daha çok geliÅŸmelerin bölgedeki stratejik çevreye yansımalarına önem gösteriyor.
Güçler haritası
Ä°srailliler, Yemen’deki Husilere yönelik askerî operasyon baÅŸlatan Suudi-Arap kararına ÅŸaşırmış göründüler. Ä°srailliler bu kararın bölgede kendisini (Yemen’de son darbelerini gerçekleÅŸtiren) Husiler üzerinde vesayet sahibi gören Ä°ran’la zaten var olan gerginliÄŸin dozunu artıracağını düÅŸündüler. Ä°srail'in ÅŸaÅŸkınlığı Suudi tutumunun son yıllarda büyük sıçramalar göstermemesi, tekdüze bir yapıda kalmasından kaynaklanıyordu.
Arap konularında uzman Ä°srailli yazar Zvi Bar’el, Suudi Arabistan’ın, Husilerin Yemen’de ilerleyiÅŸinin sonuçlarından endiÅŸeli olduÄŸuna iÅŸaret ediyor. Çünkü bu geliÅŸme, Suudi Arabistan Åžiilerinin ve komÅŸusu Bahreyn Åžiilerinin iÅŸtahını kabartabilir. Bu endiÅŸe Riyad’ın Husilere ve arkasındaki Ä°ran’a karşı operasyona gürültülü bir kamuoyu oluÅŸturmaksızın baÅŸlamasına sebebiyet verdi.
Ä°srail bir yandan askerî operasyonu takip ederken bir yandan da Yemen’de faaliyet gösteren ve Suriye’den altta kalmayacak ÅŸekilde karmaşık bir yapıda olduÄŸu ortaya çıkan siyasi güçler ve askeri milisler haritasındaki dağılımı gözlemledi. Yemen’in güneyinde rejim güçlerinin bir bölümü ile bazı Sünni aÅŸiretlerce desteklenen El Kaide aktivistlerinden büyük gruplar faaliyet gösteriyor. Aynı bölgede IŞİD’e baÄŸlı güçler de çalışıyor.
Güneydeki kentlerde Yemen’in yeniden güney ve kuzey diye ikiye bölünmesini talep eden Sünni milisler, çoÄŸunluÄŸu güneyde bulunan ve ülkedeki petrol kaynaklarının adil bölüÅŸümünü isteyen silahlı aÅŸiretler faaliyet gösteriyor.
El Kaide örgütünün faaliyetlerinin artmasından dolayı artan bir Ä°srail endiÅŸesi söz konusu. Örgüt Yemen’i Arap yarımadasındaki faaliyetleri için en güçlü temerküz noktası yaptı. Özellikle de ABD’nin son dönemde Aden’deki hava üssünden tüm askerlerini çıkarması, Sana’daki elçiliÄŸini kapatması ve El Kaide örgütü mevzilerine yönelik saldırılarını askıya alması sonrası…
Zvi Bar’el, Husi mevzilerine yönelik Suudi-Arap saldırısından önce Husilerin iktidarı ele geçirmesini aynı baÄŸlamda açıklıyor. Husiler Ä°ran’ın siyasi kaldıracına dönüÅŸmüÅŸlerdi. Ä°ran, Husileri etkisi altına aldı ve içlerinden bazılarını vatandaşı yaptı. Finanse etti, silahlandırdı ve eÄŸitti. Hatta Tahran, 600 Husi savaÅŸçıdan oluÅŸan bir askerî heyeti kabul etti ve bu savaÅŸçılar üst düzey askerî eÄŸitim aldılar. Suudi Arabistan, Ä°ran’ın etkisini frenlemek için hiçbir yararı olmayan ‘halat çekme’ oyununa girdi.
Ä°srail'e göre Suudi Arabistan Husilere yönelik hava operasyonlarına baÅŸlamadan önce zor bir ikilem içindeydi. Husilerle savaÅŸmak ve Ä°ran’ı frenlemek için Sünni güçleri desteklemesi gerekiyordu; ancak bunlar arasında El Kaide ve IŞİD örgütleri, devrik devlet baÅŸkanı Salih’i destekleyen ordunun bir bölümü ve El Kaide’yi destekleyen bazı aÅŸiretler vardı. ‘Kararlılık Fırtınası’ görüldüÄŸü üzere Ä°srail ve Ä°ran dâhil herkesi ÅŸaşırttı.
Ä°srail’in Araplar ile Ä°ran arasında görülen ve farklı bölge ülkelerine uzanabilecek bu savaÅŸtan dolayı ellerini ovuÅŸturduÄŸu doÄŸru; ancak Tel Aviv aynı zamanda beklenen yangının bazı kıvılcımlarının kendisine ulaÅŸmasından endiÅŸe duyuyor.
Babul Mendeb'in önemi
Ä°srail karar organını, araÅŸtırma çevreleri ve merkezlerini saran en önemli endiÅŸe Kızıldeniz’in güney kapısı olan Babul Mendeb BoÄŸazı'dır. Burası, petrol tankerlerinin Arap Yarımadası ve Ä°ran petrolünü SüveyÅŸ Kanalı'yla dünya ülkelerine taşımak üzere kullandığı aktif bir yol olduÄŸu için uluslararası bir önemdedir. BoÄŸazdan geçen gemi ve petrol tankerlerinin sayısı yıllık 21 bin olarak tahmin edilmektedir. Bu da dünyadaki petrol taşımacılığın yüzde 30’una tekabül eder.
Ä°srail, bölgesel nüfuzunu derinleÅŸtirmeye çalışan Ä°ran’ın hedefinin Husiler kanalıyla Kızıldeniz’in güney kapısı üzerindeki Hudayda limanına ulaÅŸmak olduÄŸunu herkesten daha iyi biliyor. Hatta bu durum Babul Mendeb’i de kontrol altına alması anlamına gelebilir. Elini ve ayaklarını attığı bu hazinenin öneminden dolayı Ä°ran nükleer müzakerelerde rahat davranıyor.
Buna karşın Ä°ran nüfuzu baÅŸta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerine bir darbe olarak görülmektedir. Zira bu darbe Suudi Arabistan’ın, (kuzeyden bir Ä°ran kentine dönüÅŸmek üzere olan) Irak’la ve güneyde tamamen Devrim Muhafızları'nın desteÄŸine dayanan Yemen’le kuÅŸatılması anlamına geliyor.
Arap konularında uzman Ä°srailli gazeteci Avi Asscharov, Husilere yönelik Suudi operasyonunun Riyad’ın ÅŸu endiÅŸesinden kaynaklandığı görüÅŸünde: Husilerin Yemen’in çoÄŸunluÄŸu üzerindeki kontrolünün sürmesi, nükleer projesinde Ä°ran'a sahadan müzakere kartları verilmesi demek. Ä°ran’ın Irak, Suriye ve Yemen’de nüfuzu arttıkça Amerikalılar ve Avrupalılarla müzakere gücü de artmaktadır.
Ä°srailliler bu noktada son olarak Ä°ranlı bir yetkilinin yaptığı ve Tahran’ın elini dört Arap baÅŸkenti (BaÄŸdat, Åžam, Beyrut ve Sana) üzerine koyduÄŸu yönündeki açıklamasını hatırlatıyorlar. Bu açıklamalar hiç kimsenin gözünden kaçmamaktadır ve Ä°ran bu aldanmasının bedelini yakında ödeyecektir.
Husilere yönelik Suudi operasyonu (Asscharov’un iÅŸaret ettiÄŸi üzere), ABD’nin bölgedeki Ä°ran yayılmacılığını frenlemek için harekete geçmemesine yönelik Arapların duyduÄŸu hayal kırıklığını yansıtmaktadır. Arap kamuoyunda Washington’un Tahran’a bölgede ilave zeminler verebileceÄŸi yönünde bir izlenim bulunmaktadır.
Ä°srail, Arap bölgesinin büyük bir yıpranma dönemine girdiÄŸini görerek ellerini ovuÅŸturuyor ve sevincini gizlemiyor. Bu çekiÅŸme, Irak ile Ä°ran arasında sekiz yıl süren savaÅŸ gibi, ‘3. Körfez Savaşı’ adı verilecek yeni bir savaÅŸa girilmesiyle zirveye çıkabilir.
'Kararlılık Fırtınası'nın Araplar ile Ä°ran arasında kara harekâtına evrilmesi, hem Ä°srail’in istisnasız tüm bölge ülkelerinin adam akıllı yorulması yönündeki bakış açısını destekler, hem Filistin dosyasının yıllarca ötelenmesine katkıda bulunur, hem de kendisinden istenen faturaları ödemekten kurtarır.
Ä°srail’in eski Moritanya büyükelçisi Boaz Basmot bu yüzden Suudi operasyonunun OrtadoÄŸu’daki Amerikan baÅŸarısızlığının yeni bir ifadesi olduÄŸunu kaydediyor.
Mezhep çekiÅŸmesi olarak gösteriyor
Ä°srail çıkarlarının Yemen’de olan biteni yakından takip etmekten geçtiÄŸini vurgulayan Ä°srailli askerî uzman Alex Fishman, birkaç hafta önce güvenlik organlarının Ä°srail ticaret gemilerine Yemen kıyılarının düÅŸman devlet kıyısı olarak görüldüÄŸü uyarısında bulunduÄŸunu hatırlatıyor. Bu uyarının, gemilerin rotalarını deÄŸiÅŸtirmesinde, Babul Mendeb BoÄŸaz'ını aşıp Kızıldeniz’e doÄŸru yol alan Ä°srail gemilerinde alarm ve güvenlik düzeyinin artırılmasında etkisi olmaktadır.
Fishman, Suudi Arabistan’ın hava saldırılarının Husilerin Yemen’deki belli baÅŸlı kentleri ele geçirmesi akabinde gerçekleÅŸtiÄŸini ifade ediyor. Bu durum Yemen’deki rejimin çöküÅŸünün baÅŸladığına ve Ä°ran’a dayalı yeni bir rejimin kurulduÄŸuna iÅŸaret eden stratejik bir tablo ortaya koydu. Ä°ran, Hudayda limanına gemilerini, devrim muhafızlarını ve savaÅŸ uçakları dâhil savaÅŸ araçlarını indirdi ve savaşı sonuçlandırma tehdidinde bulundu.
Ä°srail askerî çevrelerinin Tel Aviv’deki karar organlarından aktardığına göre Suudiler Husilerle haftalarca mücadeleye hazır. Ayrıca, Yemen sınırı boyunca deniz ve kara güçlerini konuÅŸlandırdıkları ve sahil korumanın ihtiyaçlarını karşılamak Mısır filosunun da onlara katıldığı yönünde bilgiler veriyorlar. Riyad ve koalisyonun konuÅŸlandırdığı güçler, askerî operasyonun sınırlı olmayacağının kanıtını oluÅŸturuyor.
Bu durum Yahudi oryantalist Reuven Barco’yu bugün Yemen’de yaÅŸanan çekiÅŸmenin Ä°srail’in bölge ülkelerinin stratejik planlarına gizliden entegre edilmesi için fırsat olabileceÄŸini açıkça dile getirmeye sevk etti.
Yemen’e (siyasi anlaÅŸmazlıklardan kaynaklanan) askerî operasyona yönelik Ä°srail cephesinde dikkat çeken nokta, Ä°srail medyasının bu operasyonu Åžiiler ile Sünniler arasında bir çekiÅŸme olarak göstermesi, mezhepçi renge boyamasıdır. Zira Ä°srail böyle bir çekiÅŸmenin bölgede birbirine kenetlenmiÅŸ yapıların parçalanmasına yol açacağından emin. Ä°srail, bölgedeki oluÅŸumlar ve toplumlar arasında gerginlik havasını ve tansiyonu daha da artıracak her ÅŸeyi kullanmakta kararlı.
Son olarak Ä°srail, Husi mevzilere yönelik hava operasyonunun bu noktada durmayacağını, birbiri ardına kara operasyonları aÅŸamasına geçeceÄŸini düÅŸünüyor. Ayrıca Tel Aviv gerek Arap ülkelerinin sahadaki askerî hazırlıkları gerekse de Ä°ran’ın ve bölgedeki müttefiklerinin misillemesi doÄŸrultusunda savaşın uzun süreceÄŸi tahmininde bulunuyor.
Bölgenin tüm oluÅŸumlarına düÅŸmanca tavır takınan Ä°srail; Ä°ran’ın Suriye, Irak, Lübnan ve son olarak Yemen’deki ‘yayılmacılık’ egosunun tam tersine bölünmesine neden olmasını ümit ediyor. Böylece tek kurÅŸun atma zahmetine girmeden amacına ulaÅŸmış olacak. Ä°srail, aynı zamanda Arap ülkelerinin uzun süreli bir iç savaÅŸ bataklığına girmesi için çalışıyor. Ki böylelikle Ä°srail’in bölge üzerinde vesayet kurması kolaylaÅŸsın ve ‘Arap korku ormanında güvenli vaha’ ÅŸeklindeki eski-yeni söylemini yeniden sunabilsin.
Adnan Ebu Amır
Adnan Ebu Amır, Filistin doÄŸumlu yazar ve akademisyen. Lisans eÄŸitimini Gazze Ä°slam Üniversitesi Tarih Bölümü'nde tamamladı. Åžam Üniversitesi'nde siyaset tarihi alanında doktora yaptı. Ä°srail, Filistin Sorunu ve Ä°slami hareketler üzerine çalışmalarıyla tanınıyor.
Henüz yorum yapılmamış.