Güncel
İbrahim Tenekeci: Acilen 'batı ne der' psikolojisinden kurtulmalıyız
Follow @dusuncemektebi2
Yeni Şafak yazarı İbrahim Tenekeci, Yeni Şafak'ta bugün yayınlanan yazısında Yahya Kemal'in 'Biz ölüleriyle birlikte yaşayan bir milletiz' dediğini hatırlattı ve ekledi 'Bugün ülkemiz örgütlü bir kötülükle karşı karşıya'. İşte Tenekeci'nin o yazısı:
Mehmet Selim Kiraz'ın ÅŸehadet haberini alınca, elimde olmadan, Mehmet Selim Kiraz'ın ÅŸehadet haberini alınca, elimde olmadan, Necip Fazıl'ın ÅŸu dizesini mırıldandım: 'Ölsek de sevinin, eve dönsek de.'
Ertesi gün, erkenden Eyüp Sultan'a gittim. Son vazife.
Ä°lk gördüÄŸüm: Binlerce insandan oluÅŸan temiz ve üzgün bir yüz. Kadim kardeÅŸliÄŸin ve kutlu dayanışmanın en canlı hali.
Her türlü haksızlığa maruz kalan sessiz çoÄŸunluk. Belki variyetli deÄŸiller, buna karşılık, dirayetliler.
Ağır bir imtihandan daha geçildi. Fakat bir tesellimiz var: Mehmet gitti, yerine Muhammed geldi. Siper boÅŸ kalmadı, sancak düÅŸmedi. Mehmet oÄŸlu Muhammed!
Vakit namazı için caminin içindeyiz. BeÅŸ metre ilerimde Sayın DavutoÄŸlu var. Geldi ve kapının aÄŸzına oturdu. Kimseyi rahatsız etmeden, cemaati ayaÄŸa kaldırmadan, dikkatleri üzerine çekmeden, protokol kurallarını dinlemeden. Ne güzel.
ÖÄŸle namazı bitti. Dışarıya, musalla taşındaki ÅŸehide doÄŸru yürüyoruz.
Ä°nsanlar bakışlarını birbirinden kaçırıyor. Gözler hep dolu.
Hiç tanımadığım biri, sıkıca sarılıyor bana.
Binlerce insan ayakta. Kıyamet değil, kıyam.
Haklarını helal edenlerin titreyen sesi. Derin mahcubiyet.
Sonunda defin yerindeyiz. Yahya Kemal, “biz ölülerimizle beraber yaÅŸayan bir milletiz" der. Özellikle Eyüp'te.
Emanet topraÄŸa teslim ediliyor. 'Dün bu saatlerde hayattaydı' diye düÅŸünüyorum.
Vakit ilerledi, mezarlıktaki kalabalık otuz-kırk kiÅŸiye kadar düÅŸtü. Acı iyice koyulaÅŸtı.
AkÅŸam, haberleri izliyorum. Ä°ki cenaze arasındaki fark, ana gövdenin kim olduÄŸunu kesin ve keskin bir biçimde ortaya koyuyor. Biri milletin kalbine, diÄŸeri evinin bahçesine...
Sosyal medyaya bakıyorum. Bazı kendini bilmezler, cenaze namazının iktidar partisine kazandıracağı puanı tartışıyor, konuşuyor. Ne kadar ayıp.
Gezi eylemcilerini alnından öpen kiÅŸinin; 'vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor' dizesine karşılık gelen ÅŸehidin cenazesine katılmamasındaki gariplik. Bunu unutmayın.
Sadece bu örnek bile, ÅŸu hakikati göstermeye yetiyor: Türk soluyla milletimiz arasında ÅŸiddetli geçimsizlik vardır. ÇoÄŸu zaman zorbalığın tercih edilmesinin bir nedeni de budur. Yanı sıra, küçük düÅŸürücü, rencide edici bir dilin kullanılması.
Meclis BaÅŸkanı, terörle ilgili deÄŸerlendirmesinde, “batılı ülkelerden gördüÄŸümüz tek destek, taziye mesajlarıdır" demiÅŸti. Ülkemizdeki bazı partilerin ve kurumların durumu da maalesef böyle. Ancak taziyede bulunuyorlar.
Åžunu da söylemiÅŸ olalım: Milletin hissiyatıyla konuÅŸan ve yazan insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
Son üç yılın bir cümlelik özeti: Ülkemiz, örgütlü bir kötülükle karşı karşıya.
Elbette biliyoruz: Bu büyük coÄŸrafyada yerli bir örgüt bulmak, kurmak, neredeyse imkânsızdır. Mavi Marmara hadisesini hatırlayalım. Filistin'e denizden gidilmek istenmiÅŸti. Önce bölücü terör örgütü bir deniz üssümüze saldırı düzenleyip yedi askerimizi ÅŸehit etti. Hemen peÅŸinden de siyonist güçlerin gemiye baskını geldi. Bunların hepsi üç saat içinde oldu. Bu iki saldırıyı birbirinden bağımsız düÅŸünebilir miyiz? Hayır.
Hangi devletle sorun yaşıyorsak veya onun yoluna çıkıyorsak, menfaatini zedeliyorsak, taÅŸeron örgütler üzerinden saldırıya uÄŸruyoruz. Canımızı yakıyorlar.
Halkların kardeşliği adına milletin hayatına ve evlatlarına kastediyorlar. Haksızlık yaparak hak arıyorlar. Soralım: Mehmet Selim Kiraz cinayeti, halkların kardeşliğine ne gibi bir katkı sağlamıştır?
Ä°mdadımıza Bakara sûresinin on birinci ayeti yetiÅŸsin: Kendilerine; “yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiÄŸinde; “biz sadece ıslah edicileriz" derler.
Henüz yorum yapılmamış.