Sosyal Medya

İran bölgede küçük 'Hizbullah'lar istiyor

Gazeteci Samet Doğan, Tahran'ın stratejik bir öneme sahip olan Yemen'de, ittifak yapabileceği Hizbullah benzeri güç kurma hedefleri taşıdığı kanaatinde..



Diktatör Ali Abdullah Salih'in kansız bir ÅŸekilde görevi bırakmasından sonra, Yemen'de yumuÅŸak bir geçiÅŸ gerçekleÅŸmiÅŸ, ülkede yaÅŸananlar diÄŸer Arap devrimlerine ilham kaynağı olmuÅŸtu. Åžimdi ise Ä°ran'ın desteÄŸiyle ayaklanan Husilerin kontrolü büyük ölçüde ele aldığı ülkede kaos rüzgarları esiyor. Körfez ülkelerinin de müdahalede bulunduÄŸu Yemen'de, Husilerin kalkan olarak kullanıldığı siviller tehlike altında. Konuyu Türkiye'nin en baÅŸarılı Orta DoÄŸu muhabirlerinden Samet DoÄŸan'la konuÅŸtuk. Anadolu Ajansı'nın Suriye, Libya, Irak, Yemen muhabirliÄŸi görevlerinde bulunan DoÄŸan, 8 ay kaldığı Yemen'de saha dinamiklerini yakından bilen bir isim.
Yemen, Arap devrimlerinin “örnek” ülkesiydi. Ülkedeki geçiÅŸ süreci “Yemen modeli” olarak övülmüÅŸ ve Suriye krizine bir çözüm önerisi olarak sunulmuÅŸtu. O noktadan buraya nasıl geldik?
2011'de baÅŸlayan devrim hareketlenmesinden sonra Salih hükümeti Hadi'ye devretti. Ve ondan sonraki süreçte özellikle Islah Hareketi (Ä°hvan) hükümette güçlü bir rol aldı. GeçiÅŸ sürecinin uzamasıyla birlikte Husiler bazı uygulamalara itiraz etmeye baÅŸladı. Ayrıca devrimden sonra tarafların oluÅŸturduÄŸu ulusal koalisyon toplantılarının sonuçlarının biran önce uygulanması ve geçiÅŸ sürecinin hızlı bir ÅŸekilde gerçekleÅŸmesini istiyorlardı. Ve bu sonuçların uygulamaya dökülmediÄŸi gerekçesiyle gösterilere baÅŸladılar. Husilerin gösterilerde ön planda tuttukları ÅŸeyler yolsuzlukların engellenmesi, petrol fiyatlarının düÅŸürülmesi gibi halkın hoÅŸuna gidebilecek unsurlardı. Cuma gösterilerine katılım yüksekti, bunun çoÄŸunluÄŸunu eski rejim yanlıları da oluÅŸturuyordu. Bu süreçte hükümetin Husilere yönelik itirazları da dış ülkelerden, yani özellikle Ä°ran'dan destek aldıkları yönündeydi. Hükümet bu taleplerin müzakere edilmesi gerektiÄŸini söylüyordu. Hatta petrol fiyatlarının artışı konusunda Hadi adım bile atmıştı.
Peki Husiler kim?
Husiler, Yemen'de nüfusun yaklaşık %30'nu oluÅŸturan ZeydiliÄŸe mensuplar. Zeydilik, Sünni mezhebine en yakın Åžii kolu olarak biliniyor. Husilerin kurduÄŸu silahlı Ensarullah hareketi, Zeydilerin merkezi olarak bilenen Saada ÅŸehrinde  yoÄŸunluk gösteriyor. Temelini Bedreddin Husi'nin kurduÄŸu “Genç Müslümanlar” örgütü oluÅŸturuyor. Bedreddin Husi, Ä°ran'ın Kum kentine  eÄŸitim görmüÅŸ biri. Bedrettin Husi 2004'te Yemen askerleriyle girdiÄŸi bir çatışmada ölüyor ve yerini Abdulmelik Husi devralıyor. Bu grup gittikçe devam ederek büyüyor. Yemen OrtadoÄŸuda sivillerin elinde en çok silahın olduÄŸu ülke. Sivillerin elinde 100 milyona yakın silahın olduÄŸundan bahsediiyor. Bununla birlikte hükümetin ve Husilere muhalif olanların Ä°ran'ın gemilerle silah gönderdiÄŸi iddiası var. Husiler kısa zamanda silahlı bir örgüte evrildi ve bu ÅŸekilde gösterilerle baÅŸladılar. Husi militanları 2014'ün sonlarına doÄŸru Sana'nın etrafında konuÅŸlanmaya baÅŸladı. Ben o dönem Husilerin sözcüsü Ali Buhayti ile görüÅŸmüÅŸtüm. O kesinlikle baÅŸkent Sana'ya silahlı bir müdahale gibi bir düÅŸüncelerinin olmadığını, sadece gösterilerle devam ederek halkın taleplerini gerçekleÅŸtirmeye çalıştıklarını iddia ediyordu. Tabii bu süreçte BM temsilcisi Cemal Bin Ömer'in giriÅŸimleri ile farklı gruplar ortak paydada buluÅŸturulmaya çalışıldı fakat bu baÅŸarısız oldu. Husilerin başından bu yana Sana'yı ele geçirip oradan bir yayılmacı politika ile ülkeyi tamamen ele geçirme isteÄŸi varmış.
Bu bir mezhep savaşı mı?
Åžu an itibariyle mezhep savaşına evrilse de mesele bir güç mücadelesi. Hem Yemen üzerinde dış ülkelerin güç mücadelesi hem içerideki grupların güç mücadelesi denilebilir. Çünkü Irak ve Suriye'deki gibi çok kanlı bir durum olmadı orada. 
Dış güçler dediÄŸiniz Ä°ran ve Suudi Arabistan mı?
Ä°ran, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri ülkeleri, Amerika diyebiliriz. Amerika da meselenin içerisinde. Kısmen Ä°ngiltere'de öyle...

Husilerin bahsettiÄŸiniz gibi Sana'ya yürümesine sebebiyet veren politika Ä°ran'ın desteÄŸi ve teÅŸvikiyle mi oldu?
Husilerin inanış biçiminin  -özellikle lider kademesinin Ä°ran'la çok haşır neÅŸir olmasıyla birlikte- Ä°ran merkezli 12 Ä°mam Åžiası'na dönüÅŸmesi durumu söz konusu. Yani bir fikir kayması yaÅŸadıkları görülüyor. Husiler temelde kendilerinin Hazreti Peygamber'in soyundan geldiÄŸine ve kurulacak imamet rejimiyle ülkeyi yönetmeye ehil olduklarına inanıyorlar. Hal böyle olunca hem Husiler bunu talep ediyor hem de Ä°ran orada Lüban Hizbullahı'na benzer bir güç istiyor çünkü Yemen çok stratejik bir ülke. Ä°ÅŸte Bab'ül Mendep boÄŸazı, Kızıl Deniz ile Hint Okyanusunu birbirine baÄŸlıyor ve petrol baÅŸta olmak üzere yer altı zenginlikleri de var. Yemen, Suudi Arabistan için de çok çok önemli bir ülke çünkü ciddi bir sınırı var, El Kaide var. Ä°ran ise Husilerin üzerinden Yemen yönetiminde daha üst bir rol oynamanın peÅŸinde. 

Yani bir darbe ile mi yaptılar?
Evet askerî darbe de denebilir. GeçiÅŸ sürecinde doÄŸan boÅŸluktan faydalanarak meÅŸru yönetime bir askeri darbe yaptılar. Husiler Sana'ya girdiÄŸinde Ä°hvan'ın liderlerinden pek çoÄŸu bunun bir oyun olduÄŸunu düÅŸündü. “Bizi Husilerin karşısına koydular, savaÅŸarak tükenmemizi zayıflamamızı ve birçok ÅŸeyi kaybetmemizi istiyorlar” dediler. Bir taraftan “Ä°hvan'ı kendi rejimine ideolojik bir tehdit olarak gördüÄŸü, Husileri ise kendi ülkesine tehdit olarak gördüÄŸü için Suudi Arabistan'ın da bu savaşın önünü açtığı, iki düÅŸmanı birbirine çatıştırarak zayıflatma yönünde bir politikası olduÄŸunu” iddia edenler vardı o zaman. Bu minvalde Ä°hvan, Husilerle çatışmak yerine tamamen yer altından çekildi. Liderlerinin çoÄŸu ülkeyi terk etti ya da Suud sınırındaki güçlü kabilelere sığındılar. Asker zaten müdahale etmedi, asker hala Ali Abdullah Salih'e tabi. Yemen'in özel harekâtçılarının lideri Salih'in oÄŸlu Ahmet Ali idi. O yüzden Sana'yı ellerini kollarını sallayarak girip aldılar her yere kontrol noktaları koydular ve ilk dönemlerinde halka ÅŸu mesajı vermeye çalıştılar, biz buraya geldik ama sizin haklarınızı almak için geldik. Fakat bunun strateji olduÄŸunu daha sonra görüyoruz.

Ne oldu daha sonra?
Husiler baÅŸkente 2014 yılının eylül ayında girdi ve ÅŸubat ayında CumhurbaÅŸkanı Hadi'nin evi ve Sarayını kuÅŸattılar. CumhurbaÅŸkanlığı muhafızları ile çatışmalar sonucunda kontrol tamamen Husilerin eline geçti. Hadi, göz hapsine tutuldu, hükümet laÄŸvedildi ve darbe gerçekleÅŸti. Hadi bir süre göz hapsinde tutulduktan sonra bir yolunu bulup Aden'e kaçtı veya serbest bırakıldı, orası tam net deÄŸil. Husiler bundan sonra hızlı bir ÅŸekilde yeni anayasa ilan ettiler. Hadi de Aden'de meÅŸru cumhurbaÅŸkanı olduÄŸunu ve yönetimin devam ettiÄŸini ilan edince Husiler Aden'e saldırdılar. Son süreçte o da oradaki son resmi otoriteyi tamamen yok edip ülkenin tamamını ele geçirmeye kalkıştılar ve ülkenin %70'ini kontrol edecek ÅŸekilde ilerlemeye çalıştılar. Bu arada ABD, Suudi Arabistan'la Husilerin anlaÅŸması için çalıştı. Suudi Arabistan'ın herhangi bir anlaÅŸma için önÅŸartı, Husilerin baÅŸkenti terk etmesiydi. Husiler bunu hiçbir ÅŸekilde kabul etmediler.

Ve bunun üzerine mi Suudi Arabistan müdahale etti?
Evet, Suudi Arabistan bunun üzerine müdahale etti. 

B planı: Kara harekâtı

Peki bu müdahale ile Suudi Arabistan ne amaçlıyor? Bu müdahalenin sonucu ne olur?

Suudi Arabistan Husiler ve onlarla birlikte hareket eden eski rejim kalıntılarının bastırılmasını, yeniden geldikleri yere gönderilmesini ve hükümetin yeniden Sana'ya dönmesini istiyor. Husilerin de içinde olduÄŸu yeni bir ortak geçiÅŸ yönetimini kabul edebilirler. Fakat Abdulmelik Husi'nin açıklamalarına bakınca hiçbir ÅŸekilde Sana'yı terk etmeyecekleri anlaşılıyor. Bu da ikinci seçeneÄŸi beraberinde getiriyor; kara harekatı. MaÄŸrip kabileleri ve Aden'deki halk komitelerine Suudi Arabistan tarafından ciddi silah desteÄŸi tanındığı herkes tarafından biliniyor. Bunlarla birlikte Husileri püskürtmek için hava destekli kara harekatı seçeneÄŸi bir köÅŸede duruyor. Zaten ortak Arap gücü oluÅŸturulmaya çalışılıyor. Fakat burada asıl mesele Ä°ran'ın olaya ne kadar müdahil olacağı. Ben Suud'un hamlelerine karşı Ä°ran'ın doÄŸrudan müdahalede bulunacağını düÅŸünmüyorum. Ä°ran'ın bölgede çok cephesi var; Irak, Suriye, Lübnan gibi... Fakat yine de silah desteÄŸi devam edebilir, sözlü destek de olabilir ama oradan büyük bir savaÅŸ çıkabileceÄŸine ÅŸu anda inanmıyorum. Ä°ran da reel-politik davranıyor bu anlamda, Suudi Arabistan da.

İran'ın Yemen politikası nedir?

Ä°ran sadece Yemen özelinde deÄŸil, bütün bölgede Arap baharı ile doÄŸan boÅŸluktan faydalanarak bir bölgesel güç elde etmenin derdinde. Yemen'de olan da bu aslında. Bir geçiÅŸ dönemi vardı, eski rejim kalıntılarına raÄŸmen bir ÅŸeyler evrilmeye çalışılıyordu. Fakat o sırada ağır silahlarıyla bir milis güç darbe yapıyor. Bu Ä°ran'ın ittifak kurbileceÄŸi gruplarla küçük küçük Hizbulllah oluÅŸturarak kendi gücünü orda gösterme yönündeki politikası. Ä°ran ne yaptığını çok iyi biliyor. Ancak bu yaptıklarıyla Ä°ran kendi mezhebinden olan insanları ateÅŸe atıyor diyebiliriz. Çünkü Zeydiler yüzde otuzluk bir nüfusa sahip ama bunların hepsi Husileri desteklemiyor. Kendi içinde de Husiler tam anlamıyla bir mezhepsel bütünlüÄŸü saÄŸlamış deÄŸil. Bu yüzden oradaki en büyük korkuları, bir iç savaÅŸ baÅŸladığında kendilerinin de ayırt edilmeden bu ateÅŸin içinde bulunmaları ki ÅŸu an bu yönde bir gidiÅŸ var. Yemen'de çok güçlü Sünni kabileler var, son durum bir iç savaÅŸa evrilirse, ayırt edilmeden insanlar kendilerini ateÅŸin ortasında bulacaktır. Bu anlamda Irak'taki kötü tabloyla karşılaÅŸma ihtimali yüksek. Ä°ran bu tavrıyla bu insanları ateÅŸe atmış oluyor.

 

Kaynak: Türkiye Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.