Sosyal Medya

Güncel

Sanat için belgesel yapmıyorum

Kendisini mazlum olanların yanındayken güçlü hisseden bir isim Tülay Gökçimen. Sohbetimiz sırasında onu belgeselci olmaktan çok daha öteye taşıyan bazı amaçlarını Lacivert dergisine anlattı. 'Sanat için belgesel yapmıyorum' ifadesi aslında bütün hikayesini özetler nitelikte.



Lacivert Dergisi'nden H.Sena Kural'ın anlattıları ÅŸöyle, Gerçekleri olduÄŸu gibi göstermek, tam da istediÄŸi ve yapmaya çalıştığı ÅŸey aslında. Bu nedenle de bir yönetmen olarak film deÄŸil, belgesel çekmeyi tercih etmiÅŸ. Kurmaca olana uzak kalmış. Hep gerçekleri ve bu gerçeklerin içindeki acıları insanlara ulaÅŸtırmak istemiÅŸ.

"Ben hep savaÅŸ muhabiri olmak istemiÅŸimdir. ÇocukluÄŸumda elimde mikrofonla savaÅŸ bölgelerinden bildiren gazeteci oyunları oynardım kendi kendime. Benim için ulaşılması en zor olan ÅŸey bir fotoÄŸraf makinasıydı. Daktiloyu çok severdim, yazarken tık tık diye çıkan o seslere hayrandım. 28 Åžubat sürecinde üniversite sınavına girdim, çok da iyi bir puan aldım. Hayallerime kavuÅŸmama çok az kalmışken baÅŸörtümüzle okula giremeyeceÄŸimizi gördük. Belki yasak kalkar, bu zulme insanlar sessiz kalmaz ve birkaç yılda çözülür diye umut ediyordum. Fakat öyle olmadı… Yıllarca Ä°slami hassasiyeti olan kanal ve gazetelere muhabir olabilmek için baÅŸvurdum. Hiç kimse kabul etmedi, baÅŸörtümle çalışamayacağımı söylediler. Ama ben hiç yılmadım. BaÅŸörtümle çalışabileceÄŸim ama para alamayacağım yerlerde kendimi geliÅŸtirdim. Habercilik deÄŸil ama televizyonculuk alanında buldum kendimi bir anda. Yıllarca çalıştıktan sonra belgeseli keÅŸfettim."

Ä°lk belgeseli olan Camın AteÅŸle Dansı'nın ardından Metin Yüksel belgeseli, Filistinli mültecileri anlattığı Bitmeyen Gün Sürgün ve sonrasında imam hatip liselerinin kurucusu Mahmut Celalettin Ökten belgeseli gelmiÅŸ. Suriye'de iç savaşın baÅŸlamasının ardından son üç belgeseli Suriye üzerine olmuÅŸ. Haykırış, Suriye Zindanlarında 24 Saat ve ÅŸimdilerde gösterimleri devam eden Savaşın Çocukları…

Genç yaşında çeÅŸitli imkânsızlıklara raÄŸmen tüm çabalarıyla birçok belgesele imza atmış olan Gökçimen'e "Mücadelenizde yaÅŸadıklarınızın sizi pes edip bırakmaya ittiÄŸi zamanlar oldu mu?" diye sorduÄŸumda ise aldığım ÅŸu cevap bir kez daha bu mesleÄŸi sadece bir meslek olarak görmediÄŸini ve yaptığı iÅŸe yüreÄŸinden baÄŸlı olduÄŸunu gösterdi: "Ben hiç pes etmedim. Kırıldığım çok zaman oldu ama hiç pes etmedim. Pes etsem 28 Åžubat sürecinde pes ederdim ama haksızlığı asla kabul edemem. ÇoÄŸu kez insanlara kızdım, 'neden böyleler?' diye sorup durdum kendime ama yaÅŸadığım hiçbir hayal kırıklığı bir ÅŸeyler yapmama engel olmadı. Bunları imtihan olarak gördüm ve dua ederek yoluma devam ettim."

Belgeselleri arasında en çok ses getiren ve kendisi için de bir nokta vuruÅŸu olarak gördüÄŸü Haykırış belgeselini ise ÅŸu sözlerle ifade ediyor: "Belgesel tam zamanında yapıldı. Çok ses getirdi. Ä°nsanlar bilmedikleri veya bazen anlamak istemedikleri acıları muhataplarının aÄŸzından duydular. Suriye hakkında herkes bir ÅŸeyler söylüyordu ama bu savaÅŸtan en çok zarar gören 'savaşın masumları' dediÄŸimiz kesimi kimse görmüyordu sanki. Haykırış belgeselinde Suriyeli kadınlar dünyada ilk defa toplu olarak konuÅŸarak savaşın farklı acılarını anlattılar. Benim nokta vuruÅŸlarımdan biri diyebilirim. Tek bir hareketimizle birkaç insana yararlı olalım derken topyekûn bir halka veya büyük bir kitleye yardım ulaÅŸtırdığımız oldu. Rabbime çokça ÅŸükrediyorum."

Suriye'de savaÅŸ baÅŸladığında ve Suriyeli kadınlara tecavüz iÅŸkencesi yapıldığını duyduÄŸunda, bir ÅŸeyler yapılması gerektiÄŸi düÅŸüncesiyle ortaya çıkmış bir belgesel Haykırış… Bugüne kadar en çok zorlandığı belgesel olduÄŸunu dillendiriyor Tülay Gökçimen. 

"Rejime baÄŸlı çeteler bir savaÅŸ yöntemi olarak kadınlara tecavüz ediyordu. Çok aÅŸağılık bir durum bu. Hem de çoÄŸu eÅŸlerinin ve çocuklarının gözü önünde… Hayal bile edemeyeceÄŸimiz acıları yaşıyorlar. Ben bir proje hazırladım ve Ä°HH Ä°nsani Yardım Vakfı'na sundum. Onlar da kabul etti ve her türlü desteÄŸi verdiler saÄŸ olsunlar…"

"Kadınların anlattıkları hem çok önemliydi hem de çok korkunç. Onların söylediklerini en doÄŸru biçimde verebilmek için biraz uÄŸraÅŸmak zorunda kaldık. Erkek kameraman istemedikleri için her ÅŸeyi ben çektim. Kadınlarla konuÅŸurken bizi engellemek isteyenler çok oldu. Kilitli kapılar arkasında çekim yapmak zorunda kaldım. BeÅŸar Esed'e sürekli beddua eden kadının çekimini yaparken mesela dışarıda kıyamet kopuyordu. Kimin hangi tarafta olduÄŸunu anlamak çok zor. Kadınları konuÅŸmaya ikna etmek de çok zor oldu. Çok ÅŸükür yanımızda Suriyeli aktivist ve 1982 Hama Katliamı mültecisi Ä°man Bedir vardı. Kadınları o ikna etti bende onlar konuÅŸmaktan vazgeçmeden çekimleri bitirdim."

Ä°leriye dönük olarak aklında birçok insani yardım projesi bulunan genç belgeselci, bunun yanında bu mesleÄŸi öÄŸrenmek isteyen gençlere yardımcı olmak istiyor. Kendisi bu iÅŸin hayalini kurduÄŸunda kimseden destek alamamış ve çok yalnız bırakılmış biri olarak elinden geldiÄŸince çekimlere ve kurgulara gençleri de davet ediyor. Kameradan montaja kadar her ÅŸeyi bilen gençlerin yetiÅŸmesini de kendine görev edinmiÅŸ.

"Yaptığım iÅŸi gerçekten aÅŸkla yapıyorum. Çekim yaptığım insanları kameranın soÄŸuk yüzüyle baÅŸ baÅŸa bırakmıyorum. Onları seviyorum, sohbet ediyorum, beraber aÄŸlıyorum, onlarla zaman geçiriyorum. Görselin gücüne inanıyorum. Biz Malatya'da 70 yaşındaki teyzeme de, Ä°zmir'de 18 yaşındaki kardeÅŸime de yaptıklarımızı izletiyor, insanları dünyada yaÅŸanılanlardan haberdar etmeye çalışıyoruz. Bunu da özel programlara insanları davet ederek yapıyoruz ki sonuna kadar oturup izlesinler. Kanalı deÄŸiÅŸtirme imkânı veya internet sayfasını kapatma imkânı vermeden gerçeklerle yüzleÅŸtirmeye çalışıyorum. Çalışmalarımız alt yazılı olduÄŸu için Anadolu'da bazı yerlerde ablalarımız takip etmekte zorlanıyor, bazıları okuyamıyorlar bile. Ama bana diyorlar ki; 'dillerini anlamadım ama çok aÄŸladım…' Bu beni çok mutlu ediyor.

Tülay Gökçimen'in Mart ayında Pınar Yayınları'ndan çıkacak olan kitabı ise Haykırış ve Suriye Zindanlarında 24 Saat belgesellerinin perde arkasını, belgesellerde yayınlanmayan söyleÅŸileri, resimleri ve ek olarak insan hikâyelerini içinde barındırıyor.

Sohbetimizi bitirdiÄŸimizde aklımda kalan noktalardan en önemlisi, insanların onu gördüklerinde birilerine yardım etmek istediklerini söylemeleriydi. Bunca yılın ve bu kadar belgeselin karşılığını aldığının en büyük göstergesi buydu belki de. Sanat ve para kazanmak için belgesel yapmayan biri olarak ne kadar muazzam bir yoldu kendisine seçtiÄŸi... 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.