Çocuk
Çocukla zaman geçirmek
Çocuk hayatımızın neresinde sorusu sıkça sorulmalı ve cevabı mutlaka tartışılmalıdır. Çocukla birlikte olduğumuz süre kadar, bu süre içinde nasıl vakit geçirdiğimiz de önemlidir.
Ä°lk yıllarında hayatını sürdürebilmesi için gerekli tüm ihtiyaçları anne babası tarafından giderilen çocuk, kendine yetmeye baÅŸlayınca onların ilgisi azalır. Böyle olunca daha çok kendi oyun dünyasında oyuncaklarıyla vakit geçirmeye baÅŸlar. ÇocuÄŸun temel duygusal ihtiyaçlarından biri olan sevgiyi en iyi ve kolay ifade etme biçimi, ona zaman ayırarak birlikte etkinliklerde bulunmak ve oynayarak paylaÅŸmaktır.
Küçük yaÅŸtan itibaren çocuk için anne babasıyla oynamak büyük bir zevktir. Ancak çocuÄŸa göstereceÄŸimiz ilginin biçimi yaşına ve geliÅŸim dönemine göre deÄŸiÅŸebilir. ÖrneÄŸin, okul öncesi dönemde çocuklar oyun kurmayı beceremeyebilirler. Bu nedenle anne babanın onunla birlikte oyun kurmaya çalışması gerekir. Bu dönemde ona ayıracağınız en kıymetli zaman oyun zamanıdır. Ergenlik döneminde oyunun yerini karşılıklı sohbet, ilgi alanlarında birlikte etkinlikte bulunmak ve sorunların paylaşılması alır.
Yaşı ne olursa olsun çocuk sözlerine, yaptıklarına ve duygularına anne babanın ilgi göstermesini ister. Gösterilen ilgi onun duygusal ihtiyaçlarını gidermeye yönelik ve istekleri doÄŸrultusunda olmalıdır.
Genellikle anne babalar çocuklarıyla yeterince ilgilendiklerini ve onlara zaman ayırdıklarını düÅŸünürler. Oysa çocukla ilgilenmek sadece onu yemesi, içmesi, temizliÄŸi gibi bedensel ihtiyaçlarını gidermek deÄŸildir. Duygusal açıdan doyurmaya yönelik çabalar en az bedensel ihtiyaçları gidermek kadar deÄŸerlidir.
Anne babanın çocuÄŸa gösterecekleri ilgide süreklilik çok önemlidir. Özel durumlarda örneÄŸin, hastalandığında fazlaca ilgi gösterip diÄŸer zamanlar ilginin yok olması onda ciddi hayal kırıklığı yanında duygusal dengesizlik ve güvensizlik oluÅŸturur.
Çalışan annelerin çocuklarına ayıracakları zamanları kısıtlıdır. Bu kısıtlı zamanı dikkatlice deÄŸerlendirilmeli, yemek, temizlik gibi ev iÅŸlerini daha sonraki zamanlara ertelemeli ve çocuklarının duygusal ihtiyaçlarını gidermek öncelikli amaç olmalıdır. Çocuklara ayrılan sürenin uzun olması, bu sürenin iyi deÄŸerlendirildiÄŸi ve çocuÄŸa olumlu katkı saÄŸlayacağı anlamına gelmez. Sürenin uzun ya da kısa olmasından çok kaliteli bir iliÅŸkinin var olup olmadığı sorgulanmalıdır.
DiÄŸer taraftan baba ile çocuk arasındaki iliÅŸki biçimi çocuÄŸun ruhsal geliÅŸimi ve olgunlaÅŸmasında belirleyici faktörlerdendir. Maalesef babalar çocuÄŸun bedensel ve duygusal ihtiyaçlarını giderme iÅŸini tamamen anneye bırakma çabasındadırlar. “Sen annesin ilgilen” ya da “Bu senin görevin” sözleriyle kendilerini dışarıda tutmaya ve sorumluluktan kaçmaya çalışırlar. Oysa çocuÄŸun saÄŸlıklı ruhsal geliÅŸimi ve uyumu için babanın da aktif rol alması, çocuÄŸa zaman ayırması, onunla bir ÅŸeyler paylaÅŸması, ortak etkinliklerde bulunması ve anneyi desteklemesi ÅŸarttır. Ä°ÅŸlerin yorgunluÄŸunu ve baÅŸka sıkıntıları bahane ederek çocukla oynamaktan kaçan hatta onun sorularına dahi cevap verme lütfunda bulunmayan babaların çocuklarının ruhsal geliÅŸimlerine vurdukları darbeleri sonraki yıllarda telafi etmeleri mümkün olmayabilir. Özellikle erkek çocukların cinsel kimlik geliÅŸiminde babanın özdeÅŸim modeli olarak ayrı bir önemi vardır.
MÜCAHÄ°T ÖZTÜRK
Henüz yorum yapılmamış.