Sosyal Medya

Ekonomi

'Ben mi çözeceğim?'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dolardaki yükselişin 'parite'ye bağlı olduğunu belirterek "Bana diyorlar ki Merkez Bankası'na çok vuruyorsunuz. Çıksın işte çözsün. O çözecek, ben mi çözeceğim? " dedi.



CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Gaziantep'te sivil toplum kuruluÅŸlarıyla biraraya geldi. Burada yaptığı konuÅŸmada son ekonomik geliÅŸmelere deÄŸindi. Doların yükseliÅŸi ve Merkez Bankası'na yönelik eleÅŸtirileri hakkında konuÅŸurken bankaları da uyardı:

"Yatırımcılarımıza, iÅŸ adamlarımıza yaptığınız uygulamalar bilesiniz ki size ters dönebilir. VerdiÄŸiniz kredilerde kredi geri çağırmalarda, kuralların dışına çıktığında bedelini siz ödersiniz. Dolar zenginleri üretmek istiyorlar. Bir taraftan da Merkez Bankası'nı köÅŸeye sıkıştırmak istiyorlar. Bana diyorlar ki Merkez Bankası'na çok vuruyorsunuz. Çıksın iÅŸte çözsün. O çözecek, ben mi çözeceÄŸim ? Olay bir parite meselesi, olay bu...STK’lara ve iÅŸadamlarına sesleniyorum. Sakın Dolar alarak köÅŸeyi dönerim gibi bir yaklaşım içine girmeyin. Duvara çarparsınız. Dere yatağında akar."

'Parti kapatma iddiaları çirkin'

ErdoÄŸan, muhalefet partileri CHP ve MHP'nin kapatılacağı yönünde iddialar için de ÅŸunları söyledi:

"Bugünlerde gündeme bir ÅŸey geldi. Gerçekten rahatsız olmadım da diyemem. O da ÅŸu: Bir, iki parti veya üç parti neyse kendilerinin kapatılmasına yönelik bazı operasyonların olduÄŸundan bahsediyorlar. Çok çirkin buldum, ayıptır..."

2010'da siyasi partilerin kapatılmasını engelleyecek anaya deÄŸiÅŸikliÄŸi yapmaya çalıştıklarını belirten ErdoÄŸan,  "O anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸini yapmak istediÄŸimiz zaman birileri maalesef TBMM'yi terk etti, gittiler, o maddeyle ilgili olarak söylüyorum, hatta bizim içimizden bazıları da ihanet etti. Ä°hanet edenler de Meclis'i terk edip, gittiler. 330'u yakalayamadığımız için partilerin kapatılmamasıyla ilgili maddeyi geçiremedik" dedi.

O madde geçseydi bugün böyle bir tartışmanın olmayacağını belirten ErdoÄŸan, muhalefete çaÄŸrıda bulundu: 

"Ben ÅŸimdi CumhurbaÅŸkanı olarak sesleniyorum, diyorum ki, bu ifadeyi kullananlar lütfen buyursunlar, ÅŸu anda Parlamento'da bütün siyasi partiler ortada. Hazır mısınız bu iÅŸe, hazırsınız. Hiç uzun bir ÅŸey deÄŸil bu, üç beÅŸ maddelik bir ÅŸey. Hemen gelin birlikte siyasi partilerin kapatılmasını ortadan kaldıracak yasal bir düzenlemeyi yapın, bu iÅŸi bitirin. Ben inanıyorum ki iktidar partisi buna karşı çıkmayacaktır. Siz de gelin bu iÅŸe katkı verin, bu iÅŸi bitirin. Ama mesele o deÄŸil, seçime gidiliyor ya, yine burada alavere, dalavere. Yaptıkları iÅŸ bu. Artık bu iÅŸlere karnımız tok."

Seçim öncesi iktidar partisinin köÅŸeye sıkıştırılmak istendiÄŸini savunan ErdoÄŸan, "Bunları kimse artık yutmuyor." diye konuÅŸtu. 'Türkiye'nin demokrasi bakımından en zengin döneminin keyfini çıkardığını' söyleyen ErdoÄŸan, ÅŸu ifadeleri kullandı. 

"Ülkemizde faaliyet gösterdiÄŸi takdirde herhangi bir ÅŸekilde baskıya, hukuksuz bir eyleme maruz kalan herhangi bir birey, kurum, kuruluÅŸ var mıdır? Varsa hakkını herkesten önce ben savunacağım. Velev ki ÅŸahsıma karşı olsun, bana muhalefet ediyor olsun, fark etmez."

'Sayın Gül’ü tenzih ederim'

ErdoÄŸan, bu buluÅŸmadan önce Gaziantep’te Demokrasi Meydanı'nda toplu açılış ve temel atma töreninde konuÅŸtu:

"Åžimdi muhalefet partileri çıkmış, ‘CumhurbaÅŸkanı’nın meydanlarda ne iÅŸi var?’ diyor. Bunlar herhalde Çankaya’da oturup imza atan cumhurbaÅŸkanlarına alışmışlar, devam etsin istiyorlar. Sayın Gül’ü tenzih ederim, ‘Biz yan gelip yatan, oturup seyreden bir CumhurbaÅŸkanı olmayacağız’ dedik. Çünkü bu makama bizi millet bizzat kendisi ‘Çalış ve koÅŸ’ diye gönderdi. Bir gün Afrika, bir gün Latin Amerika, bir gün Avrupa, bir gün Suudi Arabistan dönüp duruyoruz."

‘Milletin evine kaçak saray dediler’

"Muhalefet alkışladığı gün kendimi check etmem lazım. Sıkıntı var demektir. Davet edersin, milletin makamına gelmezler. Milletin evini ‘kaçak saray’ diye tanımlamaya kalkarlar. Onlar öyle tanımlayadursun, biz CumhurbaÅŸkanlığı Sarayı’nı milletin evi olarak tanımladık. Orası inÅŸallah CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi olarak hizmet verecek."

‘Huzur ve güven istedik’

“Suriye’de kendi halkına zulmeden bir zalim… Türkiye’den birileri gidiyor bunları tebrik ediyor. Irak’ta bir yandan DAEÅž, bir yandan mezhepçilik ve etnik hırslar. Karadeniz’in kuzeyinde gerginlik… Ukrayna ve Kırım’ı kastediyorum. Biz hiçbir zaman böyle bir tablo istemedik. Huzur ve güven içinde bir gelecek istedik.

KomÅŸular bu durumdayken bize konfor içinde yaÅŸamak yakışmaz. Onlara elimizi uzatmak zorundayız. Ülkemizi bu ateÅŸin içine çekmek isteyenlere kesinlikle müsaade etmeyeceÄŸiz. Türkiye bu ikisini bir arada yapabildiÄŸi için büyük bir devlettir.

Mültecileri deniz ortasında ölüme terk ediyorlar. Biz bugüne kadar ölümden kaçan hiç kimseye kapımızı kapatmadık. Koskoca Avrupa’da 200 bin, bizde 2 milyon mülteci var. Hani bunlar çok zengindi? Mesele ne biliyor musunuz? Ä°nsanlık, insanlık!”

‘Söz verdiler, tutmadılar’

“Demokratik açılımı, ‘çözüm süreci’ adıyla nihai aÅŸamasına getirdik. Biz sadece milletimiz için bu süreci baÅŸlattık. Sabırla bu güne kadar yürüttük. Söz verdiler tutmadılar, tersini yaptılar, öyle bir ÅŸey yok gibi davrandılar, provoke ettiler. VatandaÅŸlarımızın, kamunun araçlarını yaktılar. Belediye araçlarıyla kanallar kazdılar. Bütün bunlara hep ülkemiz bunalımı yaÅŸamasın diye sabrettik.

Bunlara farklı muamele de yapılabilirdi. Ama yapmadık. Çünkü bizim derdimiz huzuru getirebilmek. Yeri geldi kan kustuk, baldıran zehri içtik, kızılcık ÅŸerbeti içtik, devam ettik.”

‘Süreçte en büyük pay milletin’

“Süreç bugüne kadar saÄŸ salim geldiyse bunda en büyük pay, tüm tahriklere raÄŸmen saÄŸduyusunu, vakarını, izanını, irfanını kaybetmeyen milletimize aittir.”

‘Onlara raÄŸmen süreç’

“Sürecin yeni bir aÅŸamasına geldik. Onlara raÄŸmen bu süreç ilerlediyse, yine onlara raÄŸmen sürecin nihai sonuca ulaÅŸacağına inanıyoruz. Bölge halkı meseleye sahip çıkacak, gereÄŸinin yapılmasını saÄŸlayacaktır.

Kimsenin kimseye hiçbir ÅŸey verdiÄŸi yok. Bölgedeki insanımıza yılların ihmalini gidererek diÄŸer yerlerle aynı ÅŸeyi veriyoruz.”

‘Mevcut yönetim ÅŸekli bize uymuyor’

“Mevcut yönetim ÅŸekli bize uymuyor. Artık bu gömlek bize dar geliyor. Bu beden, bu gömleÄŸe sığmıyor. Türkiye’nin her anlamda hızlanmaya ihtiyacı var. Ä°htiyacımıza uygun yeni bir yönetim sistemini tartışmamız lazım. Türkiye’nin ihtiyacını saÄŸlayacak sistem baÅŸkanlık sistemidir.

Anayasa hazırlıklarında komisyona sunmuÅŸtuk. Ama karşı durdular. Biliyorlar ki, sistem deÄŸiÅŸirse o zamanki ve ÅŸu anki iktidar yola devam eder. Davul sizin elinizde ama tokmak baÅŸkasında. Ne kadar deÄŸiÅŸiklik yaparsanız yapın, sistemin ruhundaki bozukluÄŸu düzeltemiyorsunuz. BaÅŸkanlık sistemi demek, yeni anayasa demek.

7 Haziran’daki yeni seçimde Türkiye’ye baÅŸkanlık sistemini getirerek çözüm sürecini güçlendirecek misiniz? 400 milletvekilini verin, bu iÅŸ huzur içinde çözülsün.”

‘TürkeÅŸ baÅŸkanlık istiyordu’

“Ben 2053’ü, 2071’i hayal ediyorum. Biz o günleri görmeyeceÄŸiz. TürkeÅŸ’ten Erbakan hocamıza, Özal’dan Demirel’e pek çok lider baÅŸkanlık sistemi arzusunu dile getirmiÅŸti… TürkeÅŸ baÅŸkanlık sistemi diyordu. Onun izinden gidenler karşı çıkıyor.”

‘Kadına ÅŸiddete karşı mücadeleyi birlikte sürdüreceÄŸiz’

"Yarın Kadınlar Günü. Kadına ÅŸiddete karşı koymanın önemli bir sıçrama günü. Ä°nÅŸallah bu mücadeleyi de birlikte sürdüreceÄŸiz. Kadına ÅŸiddet, insanlığa ihanettir. Veda Hutbesi’nde Allah’ın emaneti olarak kadın Sevgili Peygamberimiz tarafından ifade ediliyor. Cennet, babanın deÄŸil, annenin ayakları altında. AnneciÄŸimin ayaklarının altını öperdim. O ayağını çekerdi. Derdim ki ‘Anacığım, cennetin kokusunu bana çok mu görüyorsun?’ Duygulanır, aÄŸlardı.”

Kaynak: Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.