Mustafa İslamoğlu Adanmış Ömürler'e misafir oldu
Akabe Vakfı kurucularından Mustafa İslâmoğlu Hoca, Bağcılar Belediyesi’nin düzenlediği, 'Adanmış Ömürler' programına misafir oldu.
Akabe Vakfı kurucularından Mustafa Ä°slâmoÄŸlu Hoca, BaÄŸcılar Belediyesi’nin düzenlediÄŸi, 'Adanmış Ömürler' programına misafir oldu. YoÄŸun bir katılımla gerçekleÅŸen programda Ä°slâmoÄŸlu’nun hayatı, Demet Tezcan hanımefendinin soruları ve hocanın cevaplarıyla izleyenlere unutulmaz bir gece yaÅŸattı.
Programında moderatörü Demet Tezcan programın amacını, “ömür sermayesini Allah yoluna adayan ÅŸahsiyetleri, onların ömür miraslarından payımıza düÅŸenleri almaya çalışmak olduÄŸunu, ÅŸehitler ayı olan Åžubat ayında ömrünü Kur’an’ın anlaşılmasına ÅŸahit kılmış Mustafa Ä°slâmoÄŸlu’nu Adanmış Ömürler programına konuk etmek istediklerini ve Mustafa hocanın kendilerini kırmayarak bu davete icabet ettiÄŸi için teÅŸekkürlerini sunarak programa baÅŸladı.
Kendisi de Kayseri Develili olan Demet hanım Programa Mustafa hocanın çocukluk yıllarıyla baÅŸladı.
3 yaşında annesini kaybettiÄŸini 7 yaşında da amcasının himayesine verildiÄŸini ifade eden Mustafa hoca; 'Yetimlerin efendisinin ümmetiyiz. Ä°nsan aslında hep yetim. Annesi, babası varken de bir parça yetim, zira insan eÄŸer kendini bilirse, eÄŸer ihtiyaçlarını bilirse, eÄŸer noksan olduÄŸunu bilirse, eÄŸer mükemmel olmadığını bilirse, yetim olmak mahrum olmaktır. Kim neden mahrum olursa o onun yetimidir. 7 yaşında yeni yuvama göçmüÅŸüm, hiç unutmuyorum, çamaşırlarım kucağımda, ne götüren kimse var ne yanımda biri! 7 yaşında bir çocuk, çamaşırları kucağımda amca ve teyzem ama yabancısı olduÄŸum bir eve gidiyorum. Ne bize soran var ne söyleyen var!
Hatırladıkça o acıların kendisini yönlendirdiÄŸini söyleyen Ä°slâmoÄŸlu, 'insanın sevinçlerin deÄŸil acıların eÄŸittiÄŸine inanırım' dedi. ÇocukluÄŸunda ekmek yapma ve baÄŸ iÅŸiyle uÄŸraÅŸtığını belirtirken, 'ekmek yapmak bir gıda iÅŸi deÄŸil, o dönemde ekmek yıllık yapılırdı, haftalık aylık deÄŸil! Bir kez yapacaksın, bir yıl yiyeceksin. BaÄŸlardan kesilen çubuklar çöpe atılacak bütün atıklar ekmek yapılmak için toplanırdı. Bu anlar bizim bayramımızdı'
Ortaokul yıllarında öÄŸrenciyken Seyranî'yi yazdığı sorulduÄŸunda; 'ortaokul sıralarındayken 14 yaşında olmam lazım, Seyranî'yle ilgili ÅŸiir yazmıştım. Benim anlayışıma göre manzume veya 4'lük ÅŸeklinde. Benim edebiyat hocam, Necip Fazıl Kısakürek'in has öÄŸrencilerinden Bekir OÄŸuzbaÅŸaran'dı. Yaşıyorsa Allah uzun ömürler versin, bu ÅŸiiri bir biçimde Develi'de yerel gazeteye vermiÅŸ. Åžiirini gördün mü? diye sordu. Görmedim dedim, ilk defa orda görmüÅŸtüm. Seyranî'ye ilgim vardı. Rahmetli büyük dedem Seyranî aşığı Seyranî hafızıydı tabiri caizse.
Kitabımda da belirttim, Hasan Ali Kasır rahmetli can dostum. Akabe yürüyüÅŸünü birlikte baÅŸlattığımız dostum. Seyranî kitabımın sonuna gelmiÅŸtim. Baktım o da Seyranî kitabı yazmış, ben onun yazdığını görünce söylemedim, o yayınlasın diye 20 yıl Seyranî kitabımı rafta beklettim. O kadar büyük bir dostluÄŸumuz vardı ki bu küçük bir jestti.
Hukuk fakültesini kazandım ama gönderilmedim.
Mustafa hoca, hukuk fakültesini kazandığını ama ailesinin izin vermediÄŸini açıklayarak ÅŸu cümleleri kullandı: O dönemde ailemiz din-devlet iliÅŸkileri sıkıntılarından dolayı hep haksızlığa uÄŸramışlar. Mesela asli ezanı okuduÄŸu için büyük dedemin götürülmesi gibi... Hukukî olarak baskıya, mahkumiyete uÄŸrayanlar olduÄŸu için, çocuk ve genç dünyanızda geleceÄŸi ÅŸekillendirirken neyi önemsediÄŸiniz ÅŸekillendiriyor. AdaletsizliÄŸi görünce Hukuk fakültesini seçtim. Tabi izin verilmiyor. Bir evin bir oÄŸlusunuz. Gözünüzün önünden uzaklaÅŸmasın diyorlar. Dolayısıyla Kayseri Yüksek Ä°slam Enstitüsü’nde okudum.
Programda gençlik yıllarında 'Akıncılar' gurubunda aktif görev alması sorulunca Ä°slâmoÄŸlu ÅŸöyle cevap verdi: O zamanlar Mili Türk Talebe birliÄŸi, saÄŸ, sol, akıncılar vs.vardı. Ä°slamcı gençlik, akıncılar içerisindeydi. Akıncılar içerisinde daha girer girmez, bölge müfettiÅŸliÄŸi görevi verdiler. Acılar yaÅŸadık. O dönem kucağımızda mesela bir kardeÅŸimin ölümüne ÅŸahit oldum. Kemal Özdemir rahmetle anıyorum. O günlere dönüp baktığımızda, ne yaÅŸanırsa yaÅŸansın, o günler bir daha yaÅŸanmasın zira ne olduÄŸunu bilmiyoruz. His ve heyecan vardı fakat bilgi kısmı zayıftı.
Ve Akabe Vakfının temeli atılıyor!
Mustafa hoca Akabe Vakfı'nı anlatırken ÅŸu cümlelerle anlattı; Temeli 83 yılının ekim ayında atıldı Akabe’nin. O kadar rahat deÄŸiliz ki Akabe çalışmasını baÅŸlattık. 5 kiÅŸiydik. ArkadaÅŸlar kendi içlerinde istiÅŸare etmiÅŸler hep beraber tebliÄŸ ettiler. Bu iÅŸi yapsa yapsa Mustafa yapar diye. Bahanelerimi söylüyorum yok diyorlar. Cebimizde ne varsa koyduk. Çay ocağıydı, dışarıda kurulmuÅŸ çardak altı vardı.
Tahtaaltı Vakfı diye bir isim kurup baÅŸladık. ve 30 yılı aÅŸtık. Gençleri toplamaya baÅŸladık. 7 saat süren dersler yapardık. Hepsi de cevval, cins kafa, zeki gençlerdi.
Evlilikle ilgili nasıl tanıştınız sorusuna Ä°slâmoÄŸlu: EÅŸimle uzaktan akrabayız, Öksüz öksüzü bulmuÅŸ. Ä°stanbul doÄŸumlu eÅŸim. Annesi vefat edince Develi’ye geçiyorlar. Bendeniz, hanımı ilk olarak 14 yaşındayken görmüÅŸtüm. Ben evlenmeyeceÄŸim diye karar aldım. Kendimi davama adadım diyorum. Anneme de demiÅŸtim evlilikten söz etmeyin diye. Çok sevdiÄŸim bir kardeÅŸim aday arıyor bende aday olarak onu önerdim. Annem, onu önerdiÄŸimi duymuÅŸ. ÖnerdiÄŸine göre onda (hanımda) bir ÅŸey bulmuÅŸ olmalı diye kıza kancayı atayım demiÅŸ. Öyle ilk tanışmamız oldu. Ä°ki yıldan fazla niÅŸanlı kaldık, askerliÄŸimi yaptım sonra da evlendik.
Akabe Vakfı resmi olarak kuruluyor.
Mısır’daki eÄŸitim hayatına deÄŸinen Ä°slâmoÄŸlu, 1992 de istanbula döndüm. Fatih Boyacıkapı sokakta Akabeyi kurduk derslere baÅŸladık. Zaten Kahire de verdiÄŸim dersler vardı. Hatta ders notları kitaplaÅŸtı 'Adayış Risalesi' oldu. 'Ä°slami Hareketler' de oradaki ders notlarımdır. Ve tefsir dersleri baÅŸladı. Kızım Hümeyra ÅŸu an 23 yaşında. Hümeyra doÄŸumunun 6. günü kundakta derslere baÅŸladı. Bir ÅŸeyi baÅŸlatmak kadar sürdürmek de önemli. 16 yıllık maraton. Kolay deÄŸil.
Cezaevi günleri.
Cezaevi sürecine deÄŸinen Mustafa hoca, 2,5 yıl cezaevinde kaldım. Biri yazımdaki 'dikta' kelimesinden diÄŸeri de 'kürt sorununa islami çözüm' toplantısından dolayı. Eserleri sorulduÄŸunda: 65'i aÅŸan kitabı olduÄŸunu ve 21 dile çevrildini ifade eden Ä°slâmoÄŸlu programın sonunda Aile hayatına dair ÅŸu cümleleri kullandı: Evde çalışmak zor. Hanım için daha zor. Çocuklarımla arkadaÅŸ iliÅŸkim oldu. Åžarkı söyleriz, türkü söyleriz, oyun oynarlarsa bende oynarım. Tabi sonra gelin oldu, damat oldu, aile geniÅŸliyor, büyüyorlar. Åžükürler olsun. 24 saat hoca modu çekilmez. Rahat olmak lazım, etrafı da rahat ettirmek lazım, hoca olacağınız yer vardır, hoca olursunuz ama evin içinde 24 saat çekilmezsiniz. Özür dilemem gereken yerde dilerim, özür dilemeleri gereken yerde dilemelerini söylerim. Hata yaptığımda hatamı söylerler. Ailem benim cennetim. Herkese ailesi cennet olsun inÅŸallah. Ä°yi aile kılçığı alınmış balık gibi deÄŸil, tıpkı iyi insan, kusursuz insan demek olmadığı gibi.
Program Mustafa hocanın geceye damgasını vuran ÅŸu sözleriyle sona erdi:
Her zaman söylerim;
Siyasette teklik iddiası, Firavun üretir.
Bürokraside teklik iddiası, Haman üretir.
Ekonomide teklik iddiası, Karun üretir.
Ä°limde teklik iddiası, Bel’am üretir.
Kavimde teklik iddiası, Åžeytan üretir.

Henüz yorum yapılmamış.