Sosyal Medya

'Ellerimin içi o hücrede kaldı'

1992'deki Hocalı katliamında esir düşen müzisyen Valeh Hüseynov o günü, esir alınışını, bir daha gitar çalmaması için yapılan işkenceleri ve nasıl kurtulduğunu Al Jazeera’ye anlattı.



"Hocalı’ya Adalet Kampanyası" çerçevesinde Avrupa Azerbaycan TopluluÄŸu, Avrupa’nın 12 ÅŸehrinde etkinlikler düzenliyor. Hocalı katliamı kurbanlarını anmak için yapılan etkinliklerden biri, Sonsuz Koridor filminin gösterimi.

Filmde, 26 Åžubat 1992’de yaÅŸanan Hocalı katliamı tanıklarının hayatlarından bazı kesitler veriliyor. Bu tanıklardan biri, Valeh Hüseynov, o günü, eÅŸini kurtarmaya çalışırken esir alınışını, müzisyen olduÄŸu için ellerine yapılan iÅŸkenceleri ve nasıl kurtulduÄŸunu Al Jazeera’ye anlattı:

“MingaÅŸevir ÅŸehrinde müzisyenlik yaparken, Hocalı’da çatışmalar baÅŸladı. DoÄŸduÄŸum ve büyüdüÄŸüm kenti korumak için Hocalı’ya döndüm. 23 yaşındaydım. Gündüzleri bankada çalışıp geceleri siperde nöbet tutuyor, bulduÄŸum her fırsatta da gitarımı çalmaya devam ediyordum. Sonra Saadet’le evlendim.”

Åžehrini ve ailesini korumak için gittiÄŸi Hocalı’da yuva kurmasının üzerinden beÅŸ ay geçmeden Ermeni milisler ÅŸehre girdi. Nöbet sırası Hüseynov’da deÄŸildi, evde eÅŸiyle oturuyorlardı. “Silahımız yok denecek kadar azdı, onların tankları vardı, o sebeple ÅŸehri terk etmeye karar verdik” diye anlatıyor o geceyi:

 

 

Hüseynov, katliamdan aylar önce savunma için Hocalı'ya gitti.
[FotoÄŸraf: Osman Baytürk / Al Jazeera Türk]

 

 

“Her bir taraftan tanklarla hücuma geçtiler. Ahali ormana doÄŸru kaçtı. Bizler bütün kadınları,
çocukları, yaÅŸlıları Gargar Çayı’na taşıdık. Herkesi oraya topladıktan sonra hep birlikte çayı geçtik, 10 kilometrelik daÄŸlık ve ormanlık alanda yürüdük. Yerde kar, soÄŸuk hava, don… Ä°nsanlar soÄŸuktan öldü. YaÅŸlılar yıkıldı kaldı. Gücü kalmayan geride kaldı. AÄŸdam ÅŸehrine 3-4 kilometre kala ormanlık alan bitti. Tertemiz daÄŸlar, düzlük yollar kaldı. Orada da Ermeniler her tarafta baÅŸladılar ateÅŸ açmaya. Ä°nsanları o düzlükte kırdılar.”

‘EÅŸimin cenazesi için iki saat ateÅŸ altında bekledim’

Duraklayarak anlatıyor Hüseynov o gece yaÅŸananları… Geride kalanları ve yardım ettiÄŸi kiÅŸileri tek tek hatırlıyor. Düzlük arazide AÄŸdam’a varmanın mümkün olmadığını görünce, eli silah tutan erkeklerin diÄŸer insanlara siper olduÄŸunu ve Ermenilerle çatışmaya girdiÄŸini, bu sayede birçok kadın ve çocuÄŸun kaçabildiÄŸini söylüyor.

Ancak o karmaşada, karısı geride kaldı:

“EÅŸime dedim ki 'sen kalabalıkla git, ben çatışıyorum ki herkes güvenle gitsin, AÄŸdam’da buluÅŸuruz.' Çatışmalar bittiÄŸinde yara almadan kurtuldum, AÄŸdam’a ulaÅŸtık birkaç arkadaÅŸ. Bir baktım ki eÅŸim yok, o ulaÅŸamamış. Nerede koyduysam orada kalmış. AÄŸdam’daki arkadaÅŸlar söyledi, ‘Gelemedi kurÅŸunlardan korktu, kaldı orada’ diye. Ben eÅŸim için o yolu geri döndüm ve eÅŸimi buldum. Yanında baÅŸka kadınlar ve çocuklar da vardı. Sürüne sürüne AÄŸdam’a gitmeye baÅŸladık. Åžehre 500-600 metre kala, Ermeniler pusu kurmuÅŸ. Dört bir taraftan ateÅŸ açtılar. EÅŸim karnından vuruldu, orada ÅŸehit oldu.

“EÅŸimin cenazesini götürebilmek için kaldım ben orada, tahmini iki saat ateÅŸ altında bekledim. AteÅŸ durdu, ama Ermeniler bize her taraftan yakınlaÅŸtı. KurÅŸunum bitmiÅŸti. Bir Ermeni genci iyice yanımıza yanaÅŸtı. Belimdeki bıçağı çıkarıp ona savurdum. Kaçtı, öfkeyle peÅŸinden gittim. Onun peÅŸinden giderken baÅŸka bir Ermeni gelip silahının namlusuyla kafama vurdu, bayılmışım. Gözümü açtığımda yerdeydim, dövüyorlardı. Sonra alıp götürdüler bütün esirleri.”

‘Ellerimin içi orada kaldı’

Hüseynov, eÅŸinin cenazesini alamadan, Ermeni milislerin esiri olarak yakınlardaki bir karakola götürüldü. Orada onunla birlikte 11 kiÅŸi daha esir alındı, neredeyse tamamı kadınlar ve çocuklardı. EsirliÄŸi 27 gün sürdü. Ä°ÅŸkencelerin en büyüÄŸünü ise, bir daha gitar çalamaması için ellerine yaptılar:

 

Hüseynov, fotoÄŸraflarını sakladığı Hocalı'ya geri dönmek için 23 yıldır bekliyor.
[FotoÄŸraf: Osman Baytürk / Al Jazeera Türk]

“Hücrede her gün dövüyorlardı, günde dört, beÅŸ defa, 15-20 Ermeni askeri gelip dövüyordu. Nereden öÄŸrenmiÅŸler bilmiyorum, bir gün gitar çaldığımı öÄŸrenmiÅŸler. Hücrede gaz sobası vardı, ona doÄŸru ittirdiler. Ä°ki elimle gaz sobasına tutununca soba devrildi. Ellerim yerde kalmışken üzerlerine basıp parmaklarımı kırdılar. Tırnaklarımı da çıkardılar.

“Sonra gaz sobasını gösterip ‘Düzelt bunu’ dediler. Yanıyordu, kızarmıştı. Gaz sobasını orada duran bir bezle düzelttim, ellerim biraz yandı. Baktılar ki ellerim yeterince yanmadı, tutup ellerimi sobaya bastırdılar. Bayıldım. Gözlerimi açtığımda ellerim korkunç aÄŸrıyordu. Başım, gözüm hepsi kan. Kaburgalarımı ve diÅŸlerimi de kırmışlar.”


Hüseynov kendine geldikten sonra vücudunun soÄŸuktan titrediÄŸini ama ellerinin yandığını hissetti. Elleri için soÄŸuk bir yer aradı:

“Hücreden su boruları geçiyordu, donmuÅŸtu. Ä°ki elimle boruları tuttum, soÄŸuk çok iyi geldi, o ÅŸekilde uyumuÅŸum. Bir uyandım ki ellerim yapışmış, borudan ayıramıyorum. Ermeniler gelip bunu görünce, borulardan koparmak için beni ayaklarımdan tutup çektiler. Ellerimin içi orada kaldı…”

Bir gecelik özgürlük

Birkaç gün daha devam eden iÅŸkencenin ardından Hüseynov uzun süre ayılmayınca, öldü sandılar ve bir dağın eteklerinden aÅŸağıya attılar. O, daÄŸdan aÅŸağıya atıldığını hatırlıyor. Ancak gözlerini açmaya mecali olmadığını söylüyor. Yere düÅŸtüÄŸünde kurtulduÄŸunu sanan Hüseynov, ayaklanmaya çalışırken yine fark edildi ve ‘özgürlüÄŸü’ kısa sürdü:

“DaÄŸdan aÅŸağıya yuvarlandıktan bir süre sonra, derin olmayan bir suyun içinde olduÄŸumu fark ettim. Sudan çıkamadım, gözümü bile açamıyordum. Bir gece orada öylece kaldım, sarsılarak titriyordum, çok soÄŸuktu. Sabah olduÄŸunda çıkmak için debelendim. O sırada Ermeni askerleri yine dağın başına gelmiÅŸ, kalkmaya çalıştığımı görünce gelip beni aldılar, yine hücreye götürdüler…”

Ä°kinci seferle birlikte 27 gün süren esaretin ardından, Azerbaycan’da yaÅŸayan ve Azeri milisler tarafından esir alınan üç Ermeni kadın karşılığında serbest bırakıldı. 18 yaşındaki eÅŸi Saadet’in cenazesini babası o esirken almış ve AÄŸdam’da defnetmiÅŸti.

‘Ellerim dört yıl açılmadı’

Çıktıktan sonra Gence’de hastaneye yatırıldı. Dört yıl elleri için tedavi gördü. Ä°yileÅŸmek için çabaladığı o günleri anlatırken ellerini dua edercesine kaldırıp gösteriyor: “Dört yıl böyle kaldı, ellerim parmaklarım açılmadı, elime gitar alamadım…”

 

"Ellerim dört yıl böyle kaldı."
[FotoÄŸraf: Osman Baytürk / Al Jazeera Türk]

 

 

 

En sonunda parmaklarını yeniden kırıp öyle düzelttiler. Ancak ondan sonra da parası olmadığı için gitar alamadı:

“Gitar çalmak, elime alabilmek istiyordum ama iyileÅŸtikten sonra da gitar bulamadım. Televizyonda gitar gördüÄŸümde aÄŸlıyordum. Sonra bir tanıdığın eski gitarını aldım. DüÄŸünlerde çalmaya baÅŸladım. Yine öyle para kazandım. O zamanlar Azerbaycan’da devlet yok derecesindeydi. Kimse bilmiyordu ne olacağını. Bugünkü gibi olsaydı devlet yardım yapardı ama o zaman farklıydı.”

‘Gidip orada yaÅŸamak istiyorum’

Hüseynov, ailesi sayesinde bütün güçlükleri aÅŸtığını, “Annem, babam, kardeÅŸlerim mutlu olsunlar diye güçlü durdum, manevi olarak güçlü olunca aÄŸrıların, acıların bir önemi kalmıyor” sözleriyle anlatıyor.

1996 yılında yeniden evlenen Hüseynov’un üç kızı oldu. Åžimdi her ÅŸeyin normale döndüÄŸünü, tek bir arzularının kaldığını söylüyor:

“Topraklarımızı bir an önce geri almayı bekliyoruz. Gidip orada yaÅŸamak istiyoruz. Ermeniler bir gün geri verecek topraklarımızı.”

Hocalı katliamı

Özerk DaÄŸlık KarabaÄŸ Meclisi, Azerilerin boykot ettiÄŸi referandumun ardından 6 Ocak 1992’de önce bağımsızlığını ilan etti, ardından Ermenistan’a baÄŸlanma talebini dile getirdi. Buna karşı çıkan Azerilerle Ermeni milisler arasında, yıllardır süren çatışmalar yoÄŸunlaÅŸtı. Ermeni milisler, Sovyetler BirliÄŸi dağılırken bölgeden çekilen Rus askerlerinin bıraktığı tankları kullanıyordu. Azeri milisler ise, bağımsızlığın getirdiÄŸi karmaÅŸada Bakü’den beklediÄŸi ilgi ve desteÄŸi göremiyordu.

Azeri kenti Hocalı ve yakınlarındaki AÄŸdam’ı kuÅŸatan Ermeni milisler, bölgedeki tek havaalanına giden yolda kritik önemdeki Hocalı’yı ele geçirmek için 25 Åžubat gecesi kente girdi. Çatışmalardan önce 10 bin kiÅŸinin yaÅŸadığı kentte nüfus 3 bin kiÅŸiye düÅŸmüÅŸtü. Kentten kaçmaya çalışan Azerilerin tek yolu AÄŸdam’a gitmekti.

Hocalı katliamında 613 kiÅŸi öldü, bunların 83’ü çocuk, 106’sı kadındı. 487 kiÅŸi ağır yaralandı. 1275 kiÅŸi rehin alındı.

 

Ece Göksedef

Muhabir

Kaynak: Al Jazeera

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.