Üç yıldan beri devam eden çözüm sürecinin önemli ayaklarından birini de Geçici Köy Korucuları oluÅŸturuyor. Yaklaşık 67 bin geçici ve gönüllü köy korucusu var. Korucular, sürecin baÅŸarıyla sonuçlanması halinde kendi durumlarının ne olacağına iliÅŸkin endiÅŸeliler. 22 il, 5 federasyon ve 90’ın üzerinde derneÄŸin baÄŸlı olduÄŸu Köy Korucuları ve Åžehit Aileleri Konfederasyonu BaÅŸkanı Ziya Sözen, korucuların 'barışın güvencesi olacağını' savundu. KoruculuÄŸun laÄŸvedilmemesi gerektiÄŸini söyleyen Sözen, altyapısı hazırlanmadan, korucuların ellerinden silahlarının alınmasının tehlikeli olacağı görüÅŸünde.
ÖZETLE
67 bin korucu
'Kan davasına dönüÅŸebilir'
'Çözüm sürecine dahil edilmiyoruz'
'Koruculuk suç örgütü deÄŸil'
‘Kan davası çıkabilir’
Çözüm sürecine dâhil edilmemeleri ve Kürt sorununun çözümünde meselenin sosyolojik boyutunun görmezden gelinmesinin kan davalarına yol açabileceÄŸini belirten Sözen ÅŸunları söyledi:
“Bakın; ben ÅŸehit korucu çocuÄŸuyum. Babam 1994 yılında Bingöl’de gözümün önünde vuruldu. Ben babamın hangi örgüt mensubu tarafından vurulduÄŸunu bilmiyorum. Ama benim babamın vurulduÄŸu gece babamla çatışmaya giren örgüt mensupları, hangi gece, hangi köyde, hangi korucu ile girdiÄŸi çatışmada arkadaÅŸlarının vurulduÄŸunu biliyor. Aileleri de biliyorlar. Sonuçta saldıranlar onlar ve nereye ve kimlere saldırdıkları belli. Diyelim ki çözüm süreci saÄŸlıklı sona erdi, devlet daÄŸlardan eÅŸkıyayı indirdi, korucuların silahlarını topladı. Bu daÄŸda vurulan 20 ile 30 bin arasındaki örgüt mensubundan kendisini vuran korucuyu bilenler içerisinde binde biri intikam duygusuna kapılıp eline silahı alıp o korucu köyüne gidip bireysel öç alma yoluna giderse yepyeni katliamlar ortaya çıkacaktır.”
Ziya Sözen, olası kan davalarının önüne geçmek için koruculuÄŸun kaldırılması durumunda ortaya çıkacak sosyolojik ve psikolojik durumun dikkate alınmasını istedi. Âkıbetleriyle ilgili belirsizliÄŸin korucuları strese soktuÄŸunu söyledi.
“Devlet, sadece ekonomik boyutunu deÄŸil, bu bölgenin gerçeklerini, bütün sosyolojik, psikolojik boyutlarını ele almadan bu sistemin laÄŸvedilmesini gerçekleÅŸtirirse burada bireysel kan davalarına dönüÅŸmesi tehlikesi var ve bu korucularımızda ister istemez psikolojik bir rahatsızlık yaratıyor. Belki onları hırçınlaÅŸtıran, sinirli yapan budur."
'Çözüm sürecine dahil edilmedik'
Bölgeye gelip çeÅŸitli kurum ve kuruluÅŸlarla görüÅŸen Akil Ä°nsanlar grubunun kendilerini görmezden geldiÄŸini söyleyen Ziya Sözen, korucuların çözüm sürecinin önemli bir parçası olduÄŸu halde unutulduÄŸunu savundu:
"Akil Ä°nsanların yaptığı toplantılara çaÄŸrılmadık. HDP ve HDP'ye yakın kesimler koruculuÄŸun laÄŸvedilmesini istiyor. Süreci bozacağımız ve provokatif eylemlere giriÅŸeceÄŸimiz söyleniyor. Süreç baÅŸladığından beri 11 arkadaşımız suikasta kurban gitti. Dört arkadaşımız PKK'nın elinde. Hâlâ, PKK tarafından gönderilen mektuplarla tehdit ediliyoruz. Çözüm süreci varsa biz niye ölüyoruz, niye kaçırılıyoruz? Bir sorumluluk ihtiyacı varsa ortada, herkesin buna uyması lazım. Bir sistem ya kalıcı olur ya geçici olur. Ä°smimizin önünde 'geçici' sıfatının 30 yıl varlığını sürdümesi bizi son derece rahatsız ediyor. Devlet açık ve net söyleyecek. Bu sisteme devam edeceksem amenna der, bize söyler ve biz bu sisteme devam ederiz. 'Sistem geçerliliÄŸini kaybetmiÅŸ, günün ÅŸartlarında ihtiyaç yok' derlerse yarın sabah hiçbir arkadaşımız itiraz etmeden silahlarını Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim edecektir ve herhangi bir kargaÅŸa çıkarmayacaktır."
'Korucu aÅŸiretleri tehlike yaratabilir'
1990'lı yıllarda aÅŸiret olarak koruculuÄŸu seçenlerin olası silah bırakma günü geldiÄŸinde sıkıntı çıkarabileceklerini de iddia eden Ziya Sözen, devletin bu aÅŸirelerle daha sıkı iliÅŸki içerisine girmesi gerektiÄŸi görüÅŸünde:
"Åžanlıurfa, Şırnak, Hakkari, Van ve Mardin'de korucu aÅŸiretleri var. Zaten bizim korkumuz da ÅŸu; bireysel olarak ben Bingöllü bir korucu olarak devlete kızdığımda gider silahımı bırakır, evimde otururum. Ama, bu aÅŸiretlerin devlete kızması, küsmesi ve toplu hareket etmesi halinde biz bölgeyi kaybetmiÅŸ olacağız. Bizim endiÅŸemiz bu. Bu aÅŸiretlerin saf deÄŸiÅŸtimesi halinde, kan davasına dönüÅŸmesi halinde tehlikeli olur. Devletin her ay bu aÅŸiretlerle toplanıp istiÅŸareler yapması lazım. GeçmiÅŸte yapılıyordu. Uçaklara bindirilip, Ankara'ya götürülüyor, çeÅŸitli makamlarda kabul edilerek görüÅŸmeler yapılıyordu. Ancak geldiÄŸimiz noktada, çözüm sürecinde kendilerine danışılmıyor."
Suça karışan korucular
Ä°nsan Hakları DerneÄŸi’nin (Ä°HD) 2009 yılında yaptığı araÅŸtırmaya göre korucular; öldürme, köy yakma, adam kaçırma, silahlı saldırı, iÅŸkence, gasp, taciz ve orman yakma baÅŸta olmak üzere 1345 suça karıştı. Ziya Sözen, korucuların karıştığı suçların polis, asker veya doktorların karıştığı suç oranlarından daha düÅŸük olduÄŸunu savunuyor.
“Suça karışan korucularla ilgili bir çalışma yaptık. Bütün kamu kurum ve kuruluÅŸlarında olduÄŸu gibi geçmiÅŸte korucularda da suça karışmış olanlar var. Bu suça karışma oranlarıyla ilgili yaptığımız araÅŸtırmada sınır boylarında korucular kaçakçılık baÅŸta olmak üzere, iÅŸte mazot, sigara kaçakçılığı, teröre yardım yataklıktan ve buna benzer suçlara karışmışlar geçmiÅŸte. Ä°ç bölgelere geldiÄŸimizde kavgaya karışma, su arkı için köylerde yaÅŸanan kavgalar, kız kaçırma gibi. Yüzde 1,8 oranına tekabül etmektedir. Bizim araÅŸtırmamıza göre korucuların suç oranları asker, polis ve doktorların suç oranlarından çok daha düÅŸük.”
‘Suç, suça karışan korucuları sistemin içerisinde tutanlarda’
Korucuların karıştıkları suçlardan çok, 90'lı yıllarda sistem içerisinde tutulmalarının camialarına zarar verdiÄŸini belirten Sözen, kendilerinin de bu durumdan rahatsız olduÄŸunu söyledi.
“ÖrneÄŸin bir kamu görevlisi bir suç iÅŸlediÄŸinde o bu sistemden uzaklaÅŸtırılmıştır fakat korucu o günün ÅŸartlarında sistemin içerisinde barındırılmıştır. Korucular olarak en büyük rahatsızlığımız bu. Bu korucu da olsa asker de olsa; kim suça karışmışsa derhal sistemden uzaklaÅŸtırılmış olsaydı bugün koruculuk sistemi bu kötü hadiselerle anılmıyor olacaktı. Türkiye’de, bir savunucusu olmayan kiÅŸileriz. Bölgeyi bilmeyen Ankara’da Ä°stanbul’da bizim hakkımızda önyargılı kanaatte bulunan insanlar olduÄŸu için koruculuk suç örgütüymüÅŸ gibi, cani topluluÄŸuymuÅŸ gibi lanse edildi.
Emekli korucularla birlikte sistemden bugüne kadar 90 bin kiÅŸi geçmiÅŸ, bunlar arasında 1700’ü geçkin korucu suça bulaÅŸmıştır. EÄŸer bir korucu suça bulaÅŸmışsa DoÄŸu ve GüneydoÄŸu’da; o bölgedeki karakol komutanı veya ilçe jandarma komutanı ya da oradaki mülkü idare amirlerinin bilgisi olmadan tek başına bu suçu iÅŸlemek gibi bir lüksü olamaz. Yani onun suç ortakları vardır; kaçakçılık yapmışsa beraber yapmıştır.”
Koruculuk sisteminin, PKK'nın ortaya çıkışının nedeni deÄŸil sonucu olduÄŸunu savunan Ziya Sözen, bugün suça bulaÅŸan korucuların bu sistem içerisinde tutulmadığını ve korucu alımlarının daha sıkı yapılarak, zorlu eÄŸitimlerden geçirildiklerini vurguladı.
‘Sosyal güvencemiz yok’
Köy Korucuları ve Åžehit Aileleri Konfederasyonu BaÅŸkanı Ziya Sözen’in koruculuk sisteminin devamı durumunda ÅŸartları var. Korucuların sosyal güvencesiz çalıştıklarını söyleyen Sözen bunun haksızlık olduÄŸunu söyledi.
“Korucular daÄŸdan gelip teslim olan PKK’lılarla aynı genel saÄŸlık sigortası, yani yeÅŸil karttan faydalanıyorlar. Sosyal güvencemiz yok. DüÅŸünün günlük bir temizlik elemanını bir saat büronuzda çalıştırdığınız zaman bile sigortalı yapmak zorundasınız. Ama elinde silah ve camiasından 1660 ÅŸehit vermiÅŸ korucular bugün sigortasız olarak çalıştırılıyor. Biz diyoruz ki sistem gerekliyse bizim çocuklarımızı okutabileceÄŸimiz, ihtiyaçlarını karşılarken mahcubiyet hissetmeyeceÄŸimiz ve diÄŸer vatandaÅŸlara saÄŸlanan olanakların aynısını istiyoruz. Ekstra bir fazlalık istemiyoruz. Ama ÅŸu anda onu göremiyoruz.”
Kaynak: Al Jazeera Türk
Henüz yorum yapılmamış.