Sosyal Medya

Güncel

Eski Diyanet İşleri Başkanı: Totaliter rejimler İslam'ı hep kullandı

Eski Diyanet İşleri Başkanı: Tarihimizin hiçbir döneminde şimdiki kadar bölünmüşlük olmadı



Diyanet Ä°ÅŸleri eski BaÅŸkanı Prof. Dr. Ali BardakoÄŸlu, “Ä°slam dünyasında totaliter rejimler de siyasi muhalefet hareketlerine karşı Ä°slam’ı kendi meÅŸruiyetleri için kullanageldiler. Ä°nsanlara maneviyat ve ahlâk önderliÄŸi yapması beklenen dini cemaatlerin ve tarikatların her birinin ayrı bir dünyevi meÅŸgalesi var” dedi.

BardakoÄŸlu, “Müslümanlar bugün ‘Ben kutsal kitabımı ve Peygamberimin sünnetini nasıl anlamalıyım?’ sorusunu, yani dini bilgiyi ciddiye almak zorunda. Bu soruyu, ‘oryantalistlerin veya dinde reform yapmak isteyenlerin tuzağı’ olarak gördüÄŸümüz zaman dini korumuÅŸ olmuyoruz. Belki bu yüce dini tarihe hapsetmiÅŸ, dini hayattan koparmış oluyoruz” diye konuÅŸtu.

Kur’an AraÅŸtırmaları Merkezi’nin müdürü olan eski Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Prof. Dr. BardakoÄŸlu ile merkezin Bilim Kurulu üyesi eski Ä°stanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa ÇaÄŸrıcı Milliyet gazetesinden Mert Ä°nan’ın sorularını yanıtladı.

BardakoÄŸlu’nun müdürlüÄŸünü yaptığı Üsküdar’da faaliyet gösteren merkezin Bilim Kurulu’nda ÇaÄŸrıcı’nın yanı sıra sahasının tanınmış ilim adamlarından Prof. Dr. Ä°smail Erünsal, Hikmet Zeyveli, Prof. Dr. Ömer Faruk Harman, Prof. Dr. Yusuf Yavuz gibi isimler bulunuyor.

Mert Ä°nan’ın Prof. Dr. BardakoÄŸlu ve Prof. Dr. ÇaÄŸrıcı ile yaptığı söyleÅŸi ÅŸöyle:

Merkezin asli görevi ve çalışma alanı ne olacak?

Ali BardakoÄŸlu: Günümüz Ä°slâm dünyasında insanımızla din arasında, Müslüman zihinle Kuran-ı Kerim arasında kalın perdeler oluÅŸtu. Kuran, Müslümanların Ä°slam anlayışı üzerindeki geliÅŸtirici konumunu önemli ölçüde yitirdi. Kuran sadece savunmacı ve tepkisel reflekslere dayanak yapılmakla kalmadı; kimi zaman esrarlı bilgilerle ve ÅŸifrelerle dolu anlaşılmaz bir Kitap da oldu. Ä°slam dünyası kutsal kitabı Kuran’ı kendi çağında anlamaya yeterince eÄŸilmedi. Özgürlükler, insan hakları, kadın, çevre, siyaset, sosyal barış, uluslararası iliÅŸkiler gibi konularda sorunları tartışırken söz dönüp dolaşıp Ä°slam ve Kuran’a geliyor. Ä°nsanlar da haklı olarak olup bitenlerin Ä°slam’la ve Kuran’la iliÅŸkisini anlamak istiyor. Dünyanın bir yerinde yaÅŸanan ÅŸiddet ve terörün daha ÅŸokunu atlatmadan Ä°slam ve Kuran’la ilgili taban tabana zıt yorumlar ve ithamlar ortalıkta savrulmaya baÅŸlıyor. Bütün bunlar bize Kuran üzerinde uzun soluklu, derinlikli ve geniÅŸ kapsamlı, bir araÅŸtırmaya çok ciddi ihtiyaç bulunduÄŸunu gösterdi. Sonuçta, hayırseverlerin özel amaca tahsis edilmiÅŸ mali desteÄŸiyle bu merkez kuruldu.

‘Dini yanlış anlamak’

Bugüne kadar hangi çalışmalara imza atıldı?

Mustafa ÇaÄŸrıcı: Ä°slam coÄŸrafyasında ve Batı’da Kuran araÅŸtırmaları alanında yapılan eski ve yeni çalışmaları toplayarak ihtisas kütüphanesi, elektronik veri tabanı ve arÅŸiv oluÅŸturmayı önceledik. On binlerce kitap, makale ve tezi içeren hayli zengin bir veri tabanı oluÅŸturduk.

BardakoÄŸlu: Ä°slâm dünyasında yaÅŸanan birçok acının temelinde dini doÄŸru anlamama, Kuran’ı ve Hz. Peygamber’in sünnetini doÄŸru yorumlayamama problemi yatıyor. Aynı dinin mensupları keÅŸke Ä°slam’ın özünü anlamada biraz gayretli olsalar! 1.5 milyar nüfusu ve 50’yi aÅŸkın devleti olan Ä°slam dünyasındaki parçalanmışlık tarihin hiçbir döneminde bu boyutta olmadı. Dini, kutsal kitabı ve Peygamber’i aynı olan Ä°slam dünyası birbirini yok edecek seviyede zihni parçalanmışlık yaÅŸamaktadır.

ÇaÄŸrıcı: Maalesef 21. yüzyılda Kuran ve Sünnet’in ne dediÄŸi, nasıl yorumlanması ve çağımızla nasıl buluÅŸturulması gerektiÄŸi üzerine kafa yoran çok az Müslüman var. 21. yüzyılda Müslümanlar olarak Ä°slam’ın ahlâk ve hoÅŸgörüsünü, erdemlerini, güven ve barış mesajını yeterince özümseyemedik. Ä°slamiyet’in özü Kuran-ı Kerim’dir; Kur’an’dan kopuk bir Ä°slam olamaz. Yüce Kitabımızı en doÄŸru biçimde anlamak ve anlatmak istiyoruz. KURAMER olarak böyle bir sorumluluÄŸu üstlenerek yola çıktık.

‘Keyfi seçmeler yapılıyor’

Bugünün Ä°slam dünyasını nasıl yorumluyorsunuz?

BardakoÄŸlu: Müslümanlar bugün “Ben kutsal kitabımı ve Peygamberimin sünnetini nasıl anlamalıyım?” sorusunu, yani dini bilgiyi ciddiye almak zorunda. Bu soruyu, ‘oryantalistlerin veya dinde reform yapmak isteyenlerin tuzağı’ olarak gördüÄŸümüz zaman dini korumuÅŸ olmuyoruz. Belki bu yüce dini tarihe hapsetmiÅŸ, dini hayattan koparmış oluyoruz.

ÇaÄŸrıcı: Pakistan, BangladeÅŸ, Yemen, Somali ve güneyimizdeki ülkelerde uygulanan din eÄŸitimi ve dinî bilgi üretimi bu çağı yeterince anlamış ve yorumlamış deÄŸil. Sonuçta Müslümanların çoÄŸu içinde yaÅŸadığı çaÄŸdan kopuyor, ÅŸimdiki zamanla kavgalı hale geliyor. 8, 9 veya 10. yüzyıllarda o çaÄŸların ihtiyaçlarına, zihinsel yapılarına göre üretilmiÅŸ bilgileri eleÅŸtiri süzgecinden geçirmeden ‘Ä°slam’ın sabit bilgisi’ diye ortaya koymak, bunları kutsal bilgi olarak sunmak en sonunda tıkanmaya götürüyor. Klasik kaynaklardaki bilgilerden keyfi seçmeler yapılıp ÅŸiddete meÅŸruiyet saÄŸlandığı da oluyor. OrtadoÄŸu ülkelerinde çaÄŸ ile uyumsuz din eÄŸitimi alan kiÅŸiler, aldıkları eÄŸitimle yaÅŸadıkları dünyayı uzlaÅŸtırmıyorlar. Çatışma önce zihinlerinin içinde baÅŸlıyor, sonrasında dışa yansıyor.

‘Cemaatler dünyevileÅŸti’

BardakoÄŸlu: Gelinen noktada Ä°slâm dünyasında üç farklı Müslüman modeli oluÅŸtu. Ä°lki on dört asırlık gelenekteki bilgiyi yenilemeksizin bugüne aktaran ve hayat tarzımızı buna göre oluÅŸturmayı öneren katı gelenekçi anlayış. Ä°kinci grup Müslümanların tarihsel tecrübesini ve bilgi birikimini yok sayarak Kuran ve Sünnet’in lafızlarını ilk yüzyıllardaki ÅŸekliyle anlamada ısrar eden Selefiler. Selefi akım, kendi düÅŸünce dünyasını hatta kavgasını desteklemek için ayet ve hadisleri baÄŸlamından ve gelenekten kopararak kullanıyor. Üçüncü grubu ise dini sadece vicdan boyutuyla sınırlayan, günlük hayattaki etkisini ve görünümünü kabullenmek istemeyen seküler Müslümanlar oluÅŸturuyor. Bu üç akım da sorunludur. Ä°slam dünyasında totaliter rejimler de siyasi muhalefet hareketlerine karşı Ä°slam’ı kendi meÅŸruiyetleri için kullanageldiler. Ä°nsanlara maneviyat ve ahlâk önderliÄŸi yapması beklenen dini cemaatlerin ve tarikatların her birinin ayrı bir dünyevi meÅŸgalesi var.

Son dönemde Ä°slam coÄŸrafyasında hem dış devletlerin hem iç zaafların ürettiÄŸi bir yığın sorun, özellikle de öfke, nefret, ÅŸiddet ve terör iyice öne çıktı. Bu kadar olumsuz tablo içinde sıkışıp kalan günümüz düz Müslüman iyice bunalmış durumda.

6 bilim dalında proje

Kur’an AraÅŸtırmaları Merkezi’nin (KURAMER) Müdürü olan eski Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Prof. Dr. Ali BardakoÄŸlu, merkez hakkında ÅŸu bilgileri verdi:

“KURAMER olarak iyi yıldır devam eden çalışmalarımızın bundan sonraki sürecinde Kuran alanındaki her türlü çalışmayı destekleyip bu konuda yetkin uzmanlar yetiÅŸtirilmesini saÄŸlayacağız. DiÄŸer ülkelerde Kuran araÅŸtırmaları yürüten merkezlerle temas halindeyiz. Batı’da yapılmış akademik çalışmalarla yüzleÅŸme, onları deÄŸerlendirme faaliyetlerimiz de olacak. GeçmiÅŸten günümüze çok önemli kitaplar, objektif bilgi kaynakları intikal etti. Ä°slam’ın ilk kuÅŸak âlimleri her ÅŸeyi kendilerinden emin olarak açıklıkla yazıp çizdiler. Ä°slam’ın kaynağına en yakın olan o nesillerden gelen bilgileri asrımızla buluÅŸturacak, günümüzün akademisyenlerinin onlardan yararlanmasına imkân saÄŸlayacağız. Hem ülkemizdeki hem de yurtdışındaki birinci sınıf uzmanlarla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Birinci aÅŸamada altı bilim dalında baÅŸlattığımız projeler sonuçlanmaya baÅŸladı. 2015-2016 yılında kamuoyunun ilgisine ve bilgisine sunmaya baÅŸlayacağız. Ä°kinci aÅŸamada Kuran ansiklopedisi, Kuran sözlüÄŸü, Kuran terimleri, Kuran ve hayat, Kuran ve insan, Kuran estetiÄŸi gibi konularında birbirini tamamlayan projeler planladık. Bu ve devamındaki çalışmalar Kuran’ı anlama ve Kuran tefsiri çabaları için de saÄŸlam bir bilgi tabanı inÅŸa etmiÅŸ olacak. Karanlıkla mücadelenin yolu hak bildiÄŸimiz yolda yürümekten, bir mum da bizim yakmamızdan geçer.”

‘Ä°slam dünyası geri kaldı’

Sık sık bu çaÄŸda Ä°slâm’ı yaÅŸamak, Kuran’ı anlamaktan söz ediyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

ÇaÄŸrıcı: Ä°slam’ın temeli Kuran ve sahih Sünnet’tir. Tarihsel birikim kutsal deÄŸildir. Tarihsel birikimi tümden redetmeden ondan yararlanmak doÄŸru noktadır. Sonuç olarak tarihsel tecrübeyi ve modern çaÄŸdaki gerçekleri dikkate alan, Kuran ve Sünnet eksenli bir buluÅŸmaya ihtiyaç vardır. Terör, ÅŸiddet gibi üzücü olayları haksız olarak Ä°slami kavramlarla meÅŸrulaÅŸtıran hareketleri görenler, din konularında derinlikli bilgiye de sahip olmadıkları için artık kiÅŸileri deÄŸil, Kuran’ı bile sorumlu tutma hatasına düÅŸebiliyorlar. Resimde görünene bakıp Kuran ve Ä°slam hakkında zihinleri sarsılmaya baÅŸlayalar var.

BardakoÄŸlu: Ä°slam dünyası son asırlarda bilimde, teknolojide, askerî ve ekonomik güçte bir sıkışma ve geri kalmışlık yaşıyor. Bu çok açık. EÄŸitim, sosyal adalet, adil yönetim, hesap verebilirlik, çalışma ve üretme, ÅŸehirleÅŸme, saÄŸlık gibi birçok alanda gençlerimiz kendi ülkelerini geliÅŸmiÅŸ ülkelerle kıyaslıyor. Elbette bu sorunları din üretmedi, biz kendi ellerimizle ürettik. Bu sorunları aÅŸmak uzun vadeli rasyonel yollardan geçer. Fakat hali hazır manzaranın ruh hallerinde bozulmalara ve özgüven kayıplarına yol açtığını da görmemiz gerekir. Bu olumsuz durumun daha ileriye gitmemesi için günümüz Müslüman’ının dinle, Kuran’la yeni bir buluÅŸması gerekiyor.”

‘Hiç bu kadar bölünmedik’

Bugün Ä°slam dünyasında arzu ettiÄŸimiz barış neden gerçekleÅŸemiyor?

BardakoÄŸlu: Hıristiyanlığın yaÅŸadığı tecrübeyi dikkatle izlememiz gerekiyor. Mezhep kavgalarının toplumları nasıl parçaladığını görmeliyiz. Batı dünyası bu parçalanmışlığın acısını yüzyıllar boyu çekti. Nihayet birlikte hareket etme konusunda ortak bir bilinç oluÅŸtu. Ä°slam dünyası bunu görmeye baÅŸlamalıdır. Tarihimizin hiçbir döneminde ÅŸimdiki kadar bölünmüÅŸlük olmadı.

ÇaÄŸrıcı: Ä°slam dünyası yaÅŸadığı sorunlarının iç ve dış kaynaklarını soÄŸukkanlı biçimde analiz edip onlarla yüzleÅŸebilmelidir. Gerekiyorsa ciddi bir özeleÅŸtiri yapabilmelidir.

Din âlimlerinin hataları var

Toplumumuzda bu saÄŸlıklı dini bilgi, Kuran’ın doÄŸru bilgisi yeterince önemsenmiyor mu? 

BardakoÄŸlu: Ä°slam dünyasında iki türlü seçme furyasıyla karşı karşıyayız. Önce ideolojik dini gruplar on dört asırlık dini gelenek ve birikimden kendi hedeflerine uygun metinleri seçip insanları bu yönde eÄŸitiyorlar; bu yolla kendine meÅŸruluk saÄŸlıyorlar. Ä°kinci olarak halkımız da doÄŸrunun ne olduÄŸu üzerine kafa yorup bir arayışa girmekten ziyade, anlatılanlardan adeta kendi damak zevkine göre seçki yapıyor. Bir de insanımız, iÅŸine gelen, kendi hayatına fazla dokunmayan, hep ötekini suçlayan dini söylemlerden hoÅŸlanıyor. Böyle bir ortamda ulemanın, toplum önderlerinin, aydınların, ideolojik söylemden, duygusal tepkiden uzak, prensipli, ahlaklı, sorumlu ve vicdanlı davranmaları, dinin doÄŸru bilgisi, Kuran’ın bütüncül ilke ve mesajının ne olduÄŸu üzerinde ciddiyetle durmaları gerekiyor. Bu yeterince gerçekleÅŸseydi bugünün birçok sorununu yaÅŸamazdık.

ÇaÄŸrıcı: Televizyonlarda din adına konuÅŸan bazılarını izlediÄŸimde din hakkında sıradan bilgiye sahip kimselerin etkilenmemesi gerçekten de çok güç diye düÅŸünüyorum. Ben, bugün yaÅŸananların birinci sorumlusunun dini bilgiyi temsil edenler olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Ä°slam dünyasının bir sorunu da toplumların zihnindeki din algısını eksik, kusurlu inÅŸa eden din alimleridir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.