Güncel
Doğu ve Batının Yol Ayrımında; Charlie Hebdolaşmak ve Terör
Ülkemizde; İslam coğrafyalarında milyonlarla ifade edilen insanlar katledilirken dünya barışı akıllarına bir türlü gelmeyenler Fransa’da Peygamber’e hakaret eden birkaç karikatürist öldürülünce, dünya barışı için harıl harıl çalışıp kafa yormaya başladıla
Ümmeti Ä°slam Sitesinin Yorumu:
Dünya Paris’te yapılan mizah dergisi baskınıyla sarsılırken, baskın beraberinde mercek altına alınması gereken birçok konuyu da gündeme taşımış oldu. Dünya yeniden ÅŸekillenen güvenlik konseptini sorgulama ihtiyacı hissederken, bu sorunun birkaç baÅŸlık altında incelenmesi de doÄŸal bir müfredat halini aldı. Kısaca, Avrupa’da göçmen sorunu –özelde Avrupa’da yaÅŸayan Müslümanlar- , OrtadoÄŸu’da yükselen deÄŸer olarak selefi Sünni akım, soÄŸuk savaÅŸ döneminden sonra anti-emperyalist söylemin kızıldan yeÅŸile dönmesinin sosyolojik zemini, neo-sömürgeci Batı’nın Ä°slam dünyasına dayattığı seküler din tasavvuru, liberal batının gelmiÅŸ olduÄŸu düÅŸünce özgürlüÄŸünün sınırları(Ä°slam peygamberine hakaret edecek kadar), ABD-Ä°srail-Avrupa’nın OrtadoÄŸu ve Afrika’da yapmış oldukları iÅŸgal politikaları vs… Bu tür konular etrafında dönen sosyolojik çözümlemeler, evveliyyetle asli dinamiklerine temas edilmeden, seküler argümanlarla halas edilemeyecektir. Ä°slam dünyasının mazlumiyet, yıkım, iÅŸgal gibi içinde bulunduÄŸu cendereden bağımsız deÄŸerlendirilen her konu anlaşılmaktan uzak siyasal deÄŸerlendirmeler olarak kalacaktır. SoÄŸuk savaÅŸ sonrası anti-emperyalist muhalefetin aradığı mecra en doÄŸru yatağını en fazla sömürülen teritoryada kendini bulmuÅŸ ve en fazla anti-emperyalist dinamikleri içinde barındıran zihin dünyasında ete kemiÄŸe bürünmüÅŸtür. Yani OrtadoÄŸu ve Ä°slam .Bu en doÄŸal sosyal eÄŸilimi fark eden küresel sermaye, bunun önlenmesi için bir takım projeleri hayata geçirse de yükselen eski dünyanın Ä°slami mukavemeti bu projeleri akamete uÄŸratmıştır. Yükselen Ä°slami mukavemete karşı emperyalist kamp almış olduÄŸu tüm önlemlerde baÅŸarısız kaldığı gibi ateÅŸe benzin dökme sakarlığını da göstermiÅŸtir.
Ülkemizde; Ä°slam coÄŸrafyalarında milyonlarla ifade edilen insanlar katledilirken dünya barışı akıllarına bir türlü gelmeyen yazar, çizer,entelektüel arkadaÅŸlar Fransa’da Peygamber’e hakaret eden birkaç karikatürist öldürülünce, dünya barışına katkı saÄŸlamak için harıl harıl çalışıp kafa yormaya baÅŸladılar. Televizyon ekranlarında denklemin en doÄŸru sonucu dışında tüm sayı ve ihtimalleri ortaya koyan bu akıl, bana Kur-an’ın ilk indiÄŸi dönemde halkın ilgisini Kur-an’ın dışına çekmek için farklı coÄŸrafyalardan alternatif olarak 1001 gece masalları ithal eden, Mekkeli müÅŸrikleri çaÄŸrıştırmaktadır. Ekranlarda her gün farklı bir hikaye ile konuyu asli mecrasından uzaklaÅŸtırmak asla ama asla hakikatin kendisini perdeleyemeyecektir. Gerçekten ama gerçekten batının tabiriyle terör olaylarının( biz bu kavramı kabul etmiyoruz) önlenmesi gibi bir niyet varsa bunun doÄŸru tahlil edilmesi gerekiyor. Kendi doÄŸal seyri ile gerçekleÅŸen her bir olayın Müslümanlar nezdinde hangi saik ve reflekslerle gerçekleÅŸtiÄŸi hakikatini göz ardı eden irade, Müslümanları belirli bir sosyolojik deneye tabi tutarak onlara kobay fareleri muamelesi gösterme basitliÄŸine düÅŸmüÅŸtür.
Öncelikle Ä°slam coÄŸrafyalarında kimlik inÅŸası son çeyrek asırda çok radikal ve etkin bir zemine oturmuÅŸtur. Bir asırdır kaybedilen Ä°slam ümmetinin siyasal birliÄŸi(hilafet) gelinen noktada yüksek perdeden söylenir hale gelmiÅŸ,ve coÄŸrafyanın geleceÄŸe dair tüm dinamizmi bu kavram üzerinde kilitlenmektedir. Öyle ki adalet ve deÄŸerlerle yaÅŸama biçimine saygı gibi referansları sürekli vurgulayan, ama çerçevesini seküler sınırlar içinde çizen ülke iktidarı(AKP) bile OrtadoÄŸu’da hilafeti çaÄŸrıştırmakta ve halk bu deÄŸerleri yüzünden teveccüh göstermektedir. Bir baÅŸka örnek ve ironi ise Abdullah Öcalan’ın Türkiye’de barış sürecine katkıda bulunmak için kaleme aldığı ‘’OrtadoÄŸu’da barışın kalıcı olması islam kardeÅŸliÄŸinin tesisi ve birliÄŸinden geçer’’ savını öne sürdüÄŸü nevruz mektubudur. Bu iki uç örnekle daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim. Hülasa muktedir olan tüm güçlerin Ä°slam coÄŸrafyalarında bekalarını saÄŸlamak, ÅŸimdilerde bu siyasal dinamizmin tanımı, kontrolü ve manipülesine baÄŸlıdır. Ä°slam ülkelerindeki halkların tercih ve temayüllerini iyi okuyabilen ortak aklın geldiÄŸi kıvam, onunla zıtlaÅŸmak deÄŸil oluÅŸturacağı dinamizmi doÄŸru kanalize edebilme noktasındadır. Dolayısıyla oluÅŸan atmosferin asıl müsebbibi ne el kaide, ne cihadçı selefiler ne de bir baÅŸka örgüttür. Asıl müsebbip Ä°slam dininin Ä°slam ümmetini sürüklemiÅŸ olduÄŸu ruh hali ve deÄŸerlerini sahiplenme duygusudur. Kısacası Fukuyama’nın tarihin sonu tezi iflas etmiÅŸtir. Tüm deÄŸerlerin batı medeniyeti karşısında yenileceÄŸi ve insanlığın ortak aklının varacağı son noktanın seküler, liberal bir dünya olacağı tezi bir paçavra gibi OrtadoÄŸu çöplüÄŸüne atılmıştır. Ä°slam dünyası, tarihi ve sosyokültürel arka planı sayesinde çok farklı iç dinamikleri tetiklemiÅŸ ve emperyalist sömürüye karşı sanal olmayan bir mukavemet üretmiÅŸtir. EÄŸer bunu böyle okumaz da sanal düÅŸmanlar üretirsek bu kaos ortamının bir süre daha uzamasına neden oluruz. Tekrar ediyoruz, bu atmosferin asli sebebi küresel cihatçıların varlığı deÄŸil Ä°slam ümmetinin tarihi, siyasal, kültürel ve düÅŸünce kodlarıdır. Aksi takdirde sürekli ümmetin bu ÅŸerefli direniÅŸini cihatçı, selefi, tekfirci gibi kavramlarla sulandırmak kimseye fayda getirmeyecektir. Selefi gelenek Ä°slam tarihinde kural tanımayan anarÅŸist bir geleneÄŸin varisi deÄŸildir. Tam tersi islamın tüm asli geleneÄŸini cem eden ve bunun yanında fıkhını Kur-an ve Sünnetten devÅŸiren ya da devÅŸirmeyi refere eden bir anlayışın tezahürüdür. Özelde Hambeli mezhebini taklit eden genelde ise dört mezhepten herhangi birine tabi olmayı zorunlu kılan, katı gelenekçi bir düÅŸünce zeminidir selefilik. Ä°slam tarihinde Hanefilik selefilikten çok daha devrimci ve reformist bir zihinsel atmosferden neÅŸet etmiÅŸtir. Yine Ä°slam tarihinde müslümanların kadim geleneÄŸine, statükosuna muhalif, felsefik düzeyde bir tek ekol vardır buda Åžia’dır. Ä°ÅŸte Ä°slam tarihinde anarÅŸist rengi temsil eden asıl unsurlar Åžia’nın kaynaklık ettiÄŸi aşırı uçlardır(batini mezhepler: nusayriyye, ismailiyye vs). Tarihte cihatçı selefiler diye bir kavram yoktur. Selefiyye cihadı çaÄŸrıştıran bir argümanın tezahürü deÄŸil, geleneÄŸe baÄŸlılığı sorgulamadan kabullenen bir zihnin adıdır. Ä°slam tarihi boyunca ortaya çıkan reformcu protestan mezhepleri bastırmak için kendini konumlandırdığı kadim bir yorumdur selefilik.
Ä°slam tarihideki cihadi ekoller sürekli bir selefi damardan beslenen bir kronoloji üreten deÄŸil, birbirilerinden farklı mezhep ve meÅŸreplerin oluÅŸturduÄŸu ve bulundukları coÄŸrafyalarda düÅŸmana karşı direniÅŸ göstermiÅŸ tarihi aktörlerdir. Afrika kıtasından Hindistan’a Ä°slam beldelerinin fethi ya da Ä°slamlaÅŸması o coÄŸrafyaların mezheplerinin öncülüÄŸünde ve bir çoÄŸu birbirinden farklılık arzeden mezhepler sayesinde gerçekleÅŸmiÅŸtir. Haçlı seferlerinden MoÄŸol istilasına kadar birçok iÅŸgale karşı direniÅŸin cihadi unsurları, bir tek mezhebi ya da meÅŸrebi çizgide tasnif etmek mümkün deÄŸildir. Yakın tarihte bile Afrika kıtasının birinci dünya savaşından sonra özgürleÅŸtirilmesi, Senusi ve Åžazeli meÅŸreplerin öncülüÄŸünde gerçekleÅŸmiÅŸtir. Kafkasya’nın cihatçı geleneÄŸi ÅŸafii olan Åžeyh Åžamil’in vesilesiyledir. Afganistan’ın ve Hindistan’ın önce Ä°ngilizlere karşı sonra da Ruslara karşı vermiÅŸ oldukları destansı mücadele Hanefi fıkhının cihadi fikir altyapısıyla gerçekleÅŸmiÅŸtir. Bu tarihi örnekleri çoÄŸaltmak mümkündür. Dolayısıyla ne tarihte ne de ÅŸimdilerde cihadı salt selefilerle özdeÅŸleÅŸtirmek ciddi bir bilimsel hatadır. Cumhuriyet tarihinden bu zamana kadar, Türkiye yakın tarihinde Kemalist diktaya karşı silahlı mücadeleye girmiÅŸ ya da girme sinyalleri vermiÅŸ tüm gurup, cemaat ve topluluklar uzaktan yakından selefilikle alakadar olmamışlardır. Åžeyh Said ayaklanmasından AFÄ°D’e, Ä°BDA-C’sinden Hizbullah Cemaati’ne kadar fiili mücadeleyi bir program olarak uygulayan hiçbir unsur, kendini selefi olarak tanımlamamıştır. O halde selefiliÄŸi azgın bir tutum olarak görmenin basitliÄŸinden vazgeçmek gerekir. Ä°slam ümmetinin tüm dertlerinin yegane sebebi ‘’selefiliktir’’ ÅŸerefsizliÄŸinden teberri etmek gerekir. Åžerefsizlik diyoruz çünkü Ä°slam ümmetinin en büyük düÅŸmanı selefilik deÄŸil; Amerika, Ä°srail ve Batı’dır. Mesele Amerika, Ä°srail ve diÄŸer Allah düÅŸmanları olunca suspus olanların sabah akÅŸam sanki tüm acılarımızın kaynağı küresel cihatmış gibi lanse etmelerini baÅŸka türlü tanımlamak mümkün deÄŸildir. Kesinlikle bilinmeli ki eÄŸer bir suç varsa bu mezheb kaynaklı deÄŸil (haÅŸa) bizzat islamın suçudur. Zira Kur-an onlarca ayetten müteÅŸekkil meÅŸru savunma hakkımızın haritasını belirlemiÅŸtir. Dinimizi savunurken ölme ve öldürme hukukumuzu bina ettiÄŸimiz koskoca Enfal, Tevbe, Muhammed vb. birçok sure ve ayetler vardır. Rupert Murdack haklı, bu eylemi suç olarak kabul edeceksek bu suça iman eden tüm müslümanlar ve islam ortaktır.
Åžimdi gelelim asıl sorunun kaynağına. Asıl sorun selefilik, cihatçılık vesair argümanlar deÄŸil, asıl sorun Batının Ä°slam ümmeti üzerinde icra ettiÄŸi cürümlerdir. Yıllardır kaynaklarını sömüren, dinlerini aÅŸağılayan, her bir müslümanı çaÄŸdaÅŸ bir köleye çeviren, kadınların ırzlarına geçen, erkek kadın ve çocuklarını öldüren batının iki yüzlü tutumlarıdır.. Batı Müslümanları yendikten sonra Müslümanların ilahını, peygamberini, dinlerini de yenmenin cüretini sergilemektedir. 1.6 milyar müslümanın çektiÄŸi acılar yetmiyormuÅŸ gibi onların peygamberlerine hakaret etmenin seyri, bu olayların tek gerçek sebebidir. Bu sebebi aklı selim olan herkesin görmesi gerekir. Suriye’de ölen yüzbinlerin tek sebebi bu diktatörü bu halka musallat eden Batıdır. Filistin, Afganistan, Somali, Irak ve diÄŸer Ä°slam beldeleri selefiler eliyle deÄŸil batılılar eliyle kana bulanmıştır.
Üç maymunu oynayan dünya bu gerçekleri itiraf etmedikçe bu ümmet daha çok bu tür eylemleri ifa eden gençleri devÅŸirecektir. Ä°slam düÅŸmanlığını demokrasi, hümanizm, evrensel deÄŸerler gibi argümanlarla gölgeleyen emperyalizm, gerçek yüzünü daha fazla gizleyemeyecektir. Allaha iman etmiÅŸ serdengeçtiler ÅŸerefli cihatları ile tüm Ä°slam ümmetini uyandıracak günleri tetikleyeceklerdir.
Tüm dünya bilsin ki; Ä°slam ümmetinin aziz evlatları Resul’lerine hakaret ettirmeyeceklerdir. Çünkü peygamberimiz Muhammed(sav) i canından çok sevmek sadece selefilerin deÄŸil müslümanım diyen herkesin iman esasıdır. Böylesi iman eden bir ümmetin peygamberine AMASIZ, VÄ°RGÜLSÜZ, hakaret edilemez. DüÅŸünce özgürlüÄŸü dinine tabi olup hakaretleri meÅŸrulaÅŸtıranlar, Ä°slam dinine tabi olmadıkları gibi, Ä°slam ümmetinin hedefleri olacaklardır. Hangi müslüman annesi hz.AiÅŸe’yi çıplak çizip Peygamberi(SAV) ÅŸehvet düÅŸkünü tasvir eden birinin gebertilmesine terör der. Nerede kaldı sizin dininiz, ÅŸerefiniz, onurunuz?
Tarafımızdan itiraf ediyoruz hatta gururla söylüyoruz, biz bu olayı AMASIZ, VÄ°RGÜLSÜZ kınamıyoruz. Batı’nın bize dayatmış olduÄŸu’’ terör’’ kavramını da zaten hiç kabul etmiyoruz. Bizim için Paris baskını Allah Resulu Muhammed(sav)’e sadakatin en yalın halidir. Allah’a ve Resulune iman etmiÅŸ iki kutlu gencin, peygamberlerine hakaret eden cehennem kütüklerini cehenneme gönderdiÄŸi bir olaydan ötesi deÄŸildir. Hiç tanımadığım halde yeryüzünde böyle kardeÅŸlerimin olmasından onur duyuyorum. Ve ardından ÅŸu duayı da ihmal etmiyorum. Ey ALLAHIM! Yeryüzünde senin peygamberlerine hakaret eden kafirleri cezasız bırakma ve onları Müslümanların elleriyle azaplandır. Allahümme amin.
Åžimdi de gelelim bu olayı amasız, virgülsüz kınayıp kendisini Müslüman olarak tanımlayanlara. Sizin Ä°slam itikadınız bu mu? Hırkasını öpüp, milyonlarca salavat getirdiÄŸiniz, sakalını korunaklı kabzalarda muhafaza edip siirler yazdığınız, doÄŸumunda güller dağıtıp mevlit kandilleri kutladığınız peygamberinize olan sevginiz bu mu? Siz bunları yapacağınıza en basit ilmihal kitaplarına baksaydınız, peygambere olan sevginizi nasıl tasnif edeceÄŸinizi anlardınız. Kendisini Ä°slamcı olarak telakki edip bu olayı kınayanlar ve olayın ardından ‘’yok Fransa Filistin’i tanıyacaktı, yok Suriye katliamını kınıyordu’’ gibi aptalca tezlerle ÅŸebeklik edenler, sizce bu olayın faili Fransa’nın kadim dostu Ä°srail mi, yoksa Ä°ran ya da Esed mi? Hangi komplo teorisi ahmak beyinlerinize örtü olur?. Hangisini beÄŸenirseniz seçin. Fransız ÅŸapkası gibi cuk diye oturur kafanıza. Kendini muhafazakar Müslüman olarak niteleyenler bu olayı kınarken kafalarınız ayık mıydı? Fransa’dan hangi faydayı gözeterek takiyye yapma gereÄŸi duydunuz, yoksa kınarken gerçekten samimi miydiniz? EÄŸer samimi idiyseniz size söylenecek bir ÅŸey kalmamıştır ama maslahat gözetiyorsanız hangi maslahat peygamberinize sövmeyi meÅŸrulaÅŸtıracak kadar ÅŸer-i ve gerekli olabilir. EÄŸer takiyyeniz Charlie’ye ise zaten küfrünüzü tartışmayız. Ama takiyyeniz Fransa’ya ise aklınızı başınıza toplayın. Fransa’nın Cezayir ve Ä°slam beldelerinde olan katliam, tecavüz ve sömürülerini ne çabuk unuttunuz. (ÖldürdüÄŸü müslüman sayısı 1.5 milyon) Her ÅŸeyden evvel yüzyıldır başınıza musallat olan laiklik belası Fransa’nın size olan hediyesi deÄŸil midir? Devletçi kafalarınız kadim düÅŸmanınıza yavÅŸama refleksini gösterecek kadar mı gözlerinizi kör etti? Haçlı ordularını 1000 yıl önce başınıza musallat eden, Frank ordularını oluÅŸturup yüzyıllarca atalarınızın kanını döken Fransızlar deÄŸil miydi? Ey neo-Osmanlıcı Alice harikalar diyarı kahramanları, bu mu sizin Osmanlıya saygınız. Fransa’nın Osmanlı devletinin yıkımında en baÅŸat rolü üstlendiÄŸini ne çabuk unuttunuz. Tarihteki en büyük hatanın bu lanet devletle olan kapitülasyonlarla yapıldığını bilmiyor musunuz? Mısırlı Mehmet Ali PaÅŸayı kışkırtarak Osmanlıyı atar damarından bıçaklayan aynı devlet deÄŸil mi? Ä°lk milliyetçilik akımıyla hanedanlığın birçok beldesine fitne ve fesadı yayan bu devlet deÄŸil mi? Osmanlının son döneminde bu hanedanlığı bozuk para gibi harcayan jön-türklerin istisnaları hariç hepsi Fransız kültürüyle yetiÅŸmedi mi?MaraÅŸ’ta, Antep’te, Urfa’ da kurtuluÅŸ savaşını bu adamlara karşı vermediniz mi? Henüz yazısının bile kurumadığı ermeni soykırımı tasarısını yasalaÅŸtıran bu devletle ne ara dostluk peyda ettiniz? Bu ne yaman çeliÅŸkidir böyle? EfeliÄŸinizi her platformda sergilersiniz de iÅŸ Resulunüze gelince mi köçeÄŸe baÄŸlarsınız? Sukut ikrardan gelir. Siz bunu eylemlerde söylemeseniz de biz yüzünüze karşı haykırıyoruz ‘’Hepiniz Charlie Hebdo’sunuz.’’
Henüz yorum yapılmamış.