Sosyal Medya

Güncel

Davutoğlu'ndan üç deprem hatırlatması!

Başbakan Ahmet Davutoğlu, '(Paris'teki terör saldırıları) Hepimizin müdahalesiyle etkisiyle istikrarın kurulması gerekiyor. Yaşadığımız olaylar hepimize aslında bu coğrafyadaki olayların hala daha çok hassas olduğunu gösteriyor' dedi.



DavutoÄŸlu, Körber Vakfındaki etkinlikte, Paris'te gerçekleÅŸtirilen anma töreninde insanlık için bir araya gelindiÄŸini ve dünyaya güçlü bir mesaj verildiÄŸini belirterek, "Hepimiz insanlık için özgürlük için ve istikrar için ve her ÅŸeyden önemlisi kıtamızda ve dünyamızda barış ve çok kültürlülük için birlikteyiz mesajını verdik" diye konuÅŸtu.

KonuÅŸmasında 2007 yılıyla 2015 yıllarını karşılaÅŸtırabileceÄŸini belirten DavutoÄŸlu, geçen yıl yaptığı bir araÅŸtırmada SoÄŸuk SavaÅŸ sonrasında "üç deprem"in gerçekleÅŸtiÄŸini gördüÄŸünü söyledi. DavutoÄŸlu, "Dün aslında Fransa'da gördüÄŸümüz olay bu bütün depremlere verilen tepkiydi. Deprem aslında bence güzel bir benzerlik çünkü biz Türkler olarak depremi çok iyi biliriz. Deprem öncesi dönemde belli bir dönem olur deprem sonrasında apayrı bir dönem olur buna da farklı müdahale edilmesi gerekir. Ä°lk deprem 1991'de Sovyetler'in dağılmasından sonraki dönemde, burada SoÄŸuk SavaÅŸ Dönemi koÅŸulları ortadan kayboldu ve hepimiz aslında bir sonraki 10 yılda neler yaÅŸadığımıza iyi bir ÅŸekilde tanık olduk" deÄŸerlendirmesini yaptı.

Ä°kinci depremin 11 Eylül 2001'de gerçekleÅŸtiÄŸini ve bunun güvenlikle ilgili bir deprem olduÄŸunu dile getiren DavutoÄŸlu, ÅŸunları söyledi:

"Güvenlikle ilgili kavramlar deÄŸiÅŸti ve kültürel çeÅŸitlilik ve güvenlik kavramları arasında paradigma deÄŸiÅŸiklikleri yaÅŸadık. Ä°lk depremde Bosna Savaşı, Kosova Savaşı vardı, ikinci depremden Afganistan Savaşı ve Irak'a müdahale gerçekleÅŸti. Üçüncü deprem, 2008 yılındaki  küresel finansal krizdi. Bundan sonra da sosyal politik deprem, Akdeniz çevresinde ortaya çıktı ve 2011'de Arap Baharı'yla karşılaÅŸtık. Analiz yaparken her zaman uluslararası baÄŸlamın nasıl deÄŸiÅŸtiÄŸini dikkate almalıyız. Ä°deallerimiz, normlarımız var fakat aynı zamanda bütün bunları çok etkili bir ÅŸekilde zorluklara tepki verebilmeliyiz."

Meydana gelen bu depremler sonrası ÅŸokların halen devam ettiÄŸini gördüklerini söyleyen DavutoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:

"Mesela 1991'de Bosna Savaşı'ndan, Kosova Savaşı'ndan sonra Balkan uluslarının bir araya gelmesinden DoÄŸu Balkan ülkelerinin deÄŸiÅŸikliklerinden sonra NATO ve AB olarak biz bu eski jeopolitik kemerde istikrar bekliyorduk. DoÄŸu'yu ve Batı'yı ayıran kemerde bunu bekliyorduk ancak Ukrayna'da yaÅŸanılan kriz aslında bu jeopolitik depremin bitmediÄŸini gösteriyor. Yani aslında daha birçok DoÄŸu Avrupa ülkesi Avrupa BirliÄŸi üyesi olmasına raÄŸmen bu deprem sonrası ÅŸoklar devam ediyor. Yani aslında bu gibi olaylar uluslararası istikrarı sürekli deÄŸiÅŸtirebiliyor. Nagorna KarabaÄŸ, Azerbaycan, Ermeni konusu, Abhazya, Gürcistan yine bu 2008 yılında ortaya çıkmıştı ve aynı zamanda Bosna Hersek'te bu ülkelere baktığımızda hala daha donmuÅŸ durumları görüyoruz. Hepimizin müdahalesiyle etkisiyle istikrarın kurulması gerekiyor. YaÅŸadığımız olaylar hepimize aslında bu coÄŸrafyadaki olayların hala daha çok hassas olduÄŸunu gösteriyor. 11 Eylül'den sonraki durumlara baktığımızda aslında yeni bir güvenlik kavramıyla karşı karşıya kaldık. Teröre karşı mücadele Afganistan'da devam ediyordu bu ÅŸimdi 10 yılı aÅŸtı ve Türkiye'de bunun bir parçasıydı, koalisyonun bir parçası olarak. Ancak terör tehdidinin her yerde olduÄŸunu hatta Paris'te bile olduÄŸunu görüyoruz."

Avrupa politikasında ayırıcı ve saÄŸ kanat hareketler ortaya çıktı

DavutoÄŸlu, Ä°stanbul'da ve baÅŸka yerlerde terörist saldırılara maruz kalındığını belirterek, Ä°stanbul'da Paris'ten bir gün önce böyle bir tehdidin olduÄŸunu söyledi.

Ekonomik krize bakıldığında bunun da Avrupa'da yeni bir atmosfer yarattığını dile getiren DavutoÄŸlu, ekonomik krizden dolayı kitlelerin hayal kırıklığına uÄŸradığını belirtti.

Bunun sonucunda Avrupa politikasında ayırıcı ve saÄŸ kanat hareketlerinin ortaya çıktığına dikkati çeken DavutoÄŸlu, bazı ülkelerdeki politik eÄŸilimlere bakıldığında Yunanistan gibi ülkelerden farklı yeni politik eÄŸilimler görüldüÄŸünü, bu eÄŸilimlerin ekonomik zorluklar sonrasında ortaya çıktığını vurguladı.

2011'de Arap Baharı'ndan sonra bu ekonomik küresel krizle uluslararası alanda bütün temel taÅŸların sallandığını anlatan DavutoÄŸlu, "2011'de Arap Baharı'yla ilgili bütün ülkelere soru soracak olsaydınız herkes umut doluydu Tahrir Meydanı'nda Suriye'de Humus'ta ve Libya'da her bir kiÅŸi size umutla cevap verecekti. Aynı zamanda Bosna Hersek, Romanya, Polonya'daki halkların umutla cevap vereceÄŸi gibi. Bizim ÅŸu an karşılaÅŸtığımız uluslararası baÄŸlamda çok daha detaylı bir karmaşık yapı" diye konuÅŸtu.

Ä°lk jeopolitik depremin 1991'de gerçekleÅŸtiÄŸini hatırlatan DavutoÄŸlu, 11 Eylül depreminin ikinci deprem, ekonomik krizin Arap Baharı'nın üçüncü deprem olduÄŸunu ve bunun hala daha devam ettiÄŸini dile getirdi.

2007'deki yaptığı analizde Türkiye'nin politik vizyonunu açıkladığını anımsatan DavutoÄŸlu, bunun içerisinde neler yapmaya çalıştıklarını ifade ettiÄŸini belirtti.

Arap Baharı'ndan birkaç yıl önce bu bölgede Türkiye'nin bir vizyonunun bulunduÄŸunu ve yapmak istenilen ÅŸeyler olduÄŸunu dile getiren DavutoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:

"Aslında 2008 yılında Ä°srail ve Suriye arasında Türkiye'nin uzlaÅŸma çalışmaları baÅŸarılı olsaydı 2008 Aralık'ta diplomatik çalışmalar sonrasında biz Ä°stanbul'da bir toplantı gerçekleÅŸtirdik. Bu toplantıda uzlaÅŸma çalışmalarımıza zaten baÅŸlamıştık. Ancak nihai anlaÅŸma öncesinde Ä°srail Gazze'ye saldırdı ve ilk günde yüzlerce kiÅŸiyi öldürdü ve bütün uzlaÅŸma süreci durdu. Åžimdi ben bugün düÅŸünüyorum, geçmiÅŸe dair, o zaman Suriye ve Ä°srail arasında bir barış gerçekleÅŸebilseydi ÅŸu an bölge acaba ne durumda olurdu."

OrtadoÄŸu'daki kaynakların heba edildiÄŸini dile getiren DavutoÄŸlu, "Ekonomik kaynaklar, kalkınma için deÄŸil, totaliter rejimlerin operasyonların devamı için harcanıyor. Evet, çok kültürlü toplumlarımızın olması gerek. Türk dış politikası iki temel üzerine kuruludur. Bunlardan biri insani bakış açısı. BaÅŸarıyı saÄŸlamak için kesin deÄŸerlere ihtiyacımız var. Ä°kinci ise istikrara dayanan stratejik boyut. Tüm dünya liderlerinin, uluslararası sistemde normatif bir deÄŸerler sistemi oluÅŸturulacak ÅŸekilde gerçekliÄŸi deÄŸiÅŸtirmek sorumluluÄŸuna sahiptir" diye konuÅŸtu.

Suriye rejimi insanları öldürdüÄŸünde herkes sessiz kalındığını dile getiren BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, Irak ve Suriye'de iki milyon insanın sığınmacı durumuna düÅŸtüÄŸünü, Türkiye'nin Irak ve Suriye'den iki milyon sığınmacıyı kabul ettiÄŸini kaydetti.

BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, "Suriyeli mültecilere  kapımızı açtığımızı ilan ettiÄŸimizde, hiç kimse milyonlarca mülteciyi, Suriye'den kaçanları kabul etmeyi istemedi.  Bizim duruÅŸumuz açık ve net.  Suriye rejimi masum insanları bombalamaya, Scud füzeleri atmaya ve saldırmaya baÅŸladığında  biz bir seçim yapmak zorunda kaldık. Biz asla halkını öldüren otoriter rejimlerle iÅŸbirliÄŸi yapmayacağız" dedi.

OrtadoÄŸu'daki geçiÅŸ sürecinde destek gerçekleÅŸmedi

Arap Baharı süresince Türkiye'nin demokratik talepleri destekleme konusunda tutarlı bir politika izlediÄŸini anlatan DavutoÄŸlu, meÅŸruiyet olmaksızın hiçbir ülkenin sürdürülebilir bir istikrara sahip olamayacağını kaydetti.

DavutoÄŸlu, ÅŸunları söyledi:

"Maalesef, uluslararası toplum tarafından OrtadoÄŸu halklarının demokratik talepleri ekonomik ve siyasi olarak yeterince desteklenmedi. Size, demokratik geçiÅŸ konusunda DoÄŸu Avrupa'nın yaÅŸadığı bir baÅŸarı örneÄŸini gösterebilirim. DoÄŸu Avrupa... DoÄŸu Avrupa, Avrupa BirliÄŸi'nin ekonomik ve politik desteklerinden, NATO'nun savunma ÅŸemsiyesi ile geçiÅŸ sürecini baÅŸarılı ÅŸekilde gerçekleÅŸti. Maalesef, OrtadoÄŸu'da geçiÅŸ sürecinde herhangi ekonomik ve stratejik bir destek gerçekleÅŸmedi."

Somali'de 2011 ve 2012'de bebeklerin ve çocukların terör ve açlık nedeniyle öldüÄŸünü anlatan DavutoÄŸlu, Türkiye CumhurbaÅŸkanı ve kendisinin baÅŸkent MogadiÅŸu'ya gittiÄŸini hatırlattı.

Uluslararası toplumun Somali'ye unuttuÄŸunu söyleyen DavutoÄŸlu, "Biz, ailelerimizle Somali'ye vardığımızda bir damla su bulamadığı için önümüzde ölen bebekleri asla unutmayacağız. Türkiye, Somali'ye 200 milyon dolar yatırım yaptı" dedi.

BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, Suriye'de ağır insan hakları ihlalleri iÅŸlendiÄŸini ancak uluslararası sistemin bu gidiÅŸi durduramadığını belirterek, BirleÅŸmiÅŸ Milletler sisteminde reforma ihtiyaç olduÄŸunu vurguladı. DavutoÄŸlu ÅŸunları kaydetti:

"Binlerce Suriyeli sivilin öldürülebileceÄŸini, onları öldüren kiÅŸinin ise hala koltuÄŸunda oturabileceÄŸini, hatta bazı ülkelerin onun iktidarını memnuniyetle karşılamaya devam edeceÄŸini hiç düÅŸünemezdik.  Suriye'de insanlığa karşı tüm suçlar iÅŸlenmiÅŸtir. Bu BM sisteminin baÅŸarısızlığının bir göstergesidir. Aynı zamanda uluslararası sistemde, uluslararası örgütlerde reforma gitme ihtiyacını da açıkça göstermektedir. Bugün bu hepimizin karşı karşıya olduÄŸu en büyük sınamadır."

Uluslararası sistemde reform

Uluslararası politikada yeni bir normatif siyasi çerçeveye ihtiyaç olduÄŸunu vurgulayan DavutoÄŸlu sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"EÄŸer BM sistemi Suriye'de rejim tarafından insanlığa karşı iÅŸlenen suçları engelleyemiyorsa OrtadoÄŸu'da ve diÄŸer bölgelerde terörist örgütlerin ortaya çıkmasını engelleyemiyorsa o zaman yeni bir yaklaşıma ihtiyaç bulunuyor. Bu yaklaşımda idealler ve insani deÄŸerler, istikrar için temel oluÅŸturacaktır."

Türkiye'nin Suriye politikası

Türkiye'nin deÄŸerler temelinde bir dış politika izlediÄŸini, Suriye konusunda izlediÄŸi politika ile de bunu gösterdiÄŸini vurgulayan DavutoÄŸlu, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:

"Ä°nsan hakları, mülteciler, demokrasi, en az geliÅŸmiÅŸ ülkelere yardım etmek: bunlar Türk dış politikasının normatif temellerini oluÅŸturmaktadır. Ve biz asla pozisyonumuzu deÄŸiÅŸtirmeyeceÄŸiz. Birçok kiÅŸi bizi eleÅŸtirebilir. Ancak Suriye halkı için açık kapı politikamızı sürdüreceÄŸiz."

Hükümetin Suriyeli sığınmacılar için bugüne kadar 5 milyar dolar harcadığını, Türkiye'nin demokrasi ve istikrarın hakim olduÄŸu bir OrtadoÄŸu istediÄŸini vurgulayan DavutoÄŸlu, "Bunun için çalışmaya devam edeceÄŸiz. Ancak  kendi vatandaÅŸlarını öldürmüÅŸ olan bir rejimin herhangi bir ÅŸekilde meÅŸru görülmesini asla kabul etmeyeceÄŸiz" ifadesini kullandı. 

Türk demokrasisinin ve ekonomisinin son 12 yılda, komÅŸu coÄŸrafyalardaki istikrarsızlıklara raÄŸmen geliÅŸtiÄŸini anlatan DavutoÄŸlu, Türkiye'nin uluslararası kurumlardaki etkinliÄŸinin de arttığını vurguladı. 

BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti:

"Türk dış politikası bir yandan, son 20 yılda oluÅŸan jeopolitik, güvenlik, ekonomik ve sosyopolitik depremlerin yol açtığı sorunlara çözümler aramaktadır. Aynı zamanda da istikrar ve ekonomik kalkınma için yollar ve enstrümanlar geliÅŸtiren yeni bir dış politika yaklaşımı geliÅŸtirmektedir. Son 12 yılda Türk ekonomisi, dünyadaki krize raÄŸmen, 4 kat büyümüÅŸtür."

KonuÅŸmasında, Türkiye-Almanya iliÅŸkilerine de deÄŸinen DavutoÄŸlu, BaÅŸbakan Merkel ile kapsamlı deÄŸerlendirmeler yaptıklarını, görüÅŸmede Türkiye ile Almanya arasında yüksek düzeyli stratejik iÅŸbirliÄŸi konseyi mekanizması oluÅŸturma kararı aldıklarını bildirdi.

DavutoÄŸlu, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: 

"Türkiye ve Almanya, iki istikrar saÄŸlayıcı unsuru olarak, birlikte çalışmalıdır. Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Karadeniz'de ve OrtadoÄŸu'da yeni bir dönem için Almanya ile AB ile ve tüm uluslararası partnerlerle birlikte çalışmaya hazırız. Aksi takdirde bu jeopolitik kaymalar, aynı zamanda bazı devletlerin yapılarındaki kırılganlıklar uluslararası toplumu yeni sorunlarla karşı karşıya bırakabilir."

Türkiye'nin G20 dönem baÅŸkanlığı ve öncelikleri hakkında da bilgi veren BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, dünyanın karşı karşıya olduÄŸu büyük sorunların çözümü için iÅŸbirliÄŸine ihtiyaç olduÄŸunu aktardı. 

DavutoÄŸlu, "Hepimizin sorumluluÄŸu, dün Fransa'daki resimde olduÄŸu gibi, hepimiz omuz omuza verip birlikte, etkin bir ÅŸekilde çalışmalıyız. Terörizme karşı, vahÅŸi rejimlere, ekonomik adaletsizliÄŸe karşı, uluslararası barış ve istikrar arayışında omuz omuza vermeliyiz" deÄŸerlendirmesini yaptı. 

Türkiye'nin Suriye'deki terörist gruplara müsamahakar yaklaşıyormuÅŸ ÅŸeklinde kirli kampanyalar yapıldığını ve bazı çevrelerin Paris'teki terör saldırısını Türkiye'ye gelmiÅŸ bazı kiÅŸilere baÄŸlamaya çalıştıklarını belirten BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, "Türkiye'nin Suriye'de ya da dünyanın baÅŸka bölgelerinde terörist faaliyetlere hiçbir müsamaha gösterdiÄŸi yönünde kimse hiçbir delil gösteremez" dedi.

Her türlü eleÅŸtiriye açık olduklarını ve Türkiye'nin ifade özgürlüÄŸünü benimsemeye devam edeceÄŸini vurgulayan DavutoÄŸlu, gazetecileri ve aydınları önyargılarla deÄŸil, Türkiye'ye gelerek, gerçekleri yerinde inceleyerek olayları anlamaya çalışmaya davet etti.

DavutoÄŸlu, "Bazı uluslararası medya kuruluÅŸları Türkiye'de bir gösteri olduÄŸunda, savaÅŸtalarmış gibi maskeyle yayın yapıyorlar, Avrupa'da benzer olaylar olduÄŸunda normal görüyorlar" tespitinde bulundu.

Fransa'daki yürüyüÅŸ

DavutoÄŸlu, Fransa'da katıldığı yürüyüÅŸle ilgili sorular üzerine ÅŸunları söyledi:

"Paris'teki tablo, tüm Avrupalı liderlerin teröre karşı olduÄŸuydu. Türkiye BaÅŸbakanı olarak liderlerle teröre karşı yürüdüm. Bu, diÄŸer kültürler ve dinlere yönelik önyargılara ve teröre karşı tablo çok netti.  Daha sonraki konuÅŸmamda 'Türkiye AB üyesi olsaydı Paris'teki bu tablo Brüksel'de olacaktı ve tüm Avrupalılara doÄŸru mesaj verilmiÅŸ olacaktı' dedim. Türkiye'nin AB üyeliÄŸinin Müslümanların Hristiyanların Yahudilerin ve tüm dinlerin AB ÅŸemsiyesi altında birlikte yaÅŸayabildikleri gösterecek küresel barış projesi olduÄŸunu söyledim. Fakat laik ve Ä±lımlı bir ülke olan Türkiye, kültürel önyargılar nedeniyle AB'ye kabul edilmezse Avrupa halkına ve dünyaya, kültürel ve dini farklılıklar eksenli bölünme konusunda gerçekten çok olumsuz bir mesaj verilmiÅŸ olacak. Bu bir tehlikedir."

Ahmet DavutoÄŸlu, Türkiye'nin Hamas'ı nasıl gördüÄŸünün sorulması üzerine "Halid MeÅŸal 2 hafta önce Konya'daydı. Bugün Mahmud Abbas Ankara'da, CumhurbaÅŸkanımız Recep Tayyip ErdoÄŸan'la görüÅŸtü. Yarın kendisiyle görüÅŸeceÄŸim. Türkiye Filistin halkının büyük dostu. Tüm Filistinli liderlerle temasımız var. Bizim için Hamas terör örgütü deÄŸildir, hiçbir terör eylemi yapmamıştır. Hatta dün Paris'teki terör saldırısını Hamas çok net ÅŸekilde kınadı. EÄŸer toprakları iÅŸgal edilmemiÅŸ olsaydı Filistinlilerin bu tür örgütlere ihtiyacı olmayacaktı" cevabını verdi.

Filistinli bakanın öldürülmesi

DavutoÄŸlu, Ä°srail vahÅŸetine, katliamlarına göz yumuldukça ve iÅŸgale direnen Filisitinlilere terörist denilmeye devam edildikçe OrtadoÄŸu'ya barışın gelmesinin çok zor olduÄŸunu kaydetti.

Ahmet DavutoÄŸlu, "barış için ne yaptığı, ne planladığı" sorusunun sadece Hamas'a deÄŸil, yerleÅŸim politikasına devam eden, protestoya katılan Filistinli Bakanı katleden Ä°srail yönetimine de sorulması gerektiÄŸini belirtti. 

Filistinli bir bakanın, bir protesto esnasında öldürüldüÄŸünü anımsatan DavutoÄŸlu, "Bana demokrasiyle ilgili birçok soru sordunuz. Evet, her türlü soruyu cevaplamaya açığım. Fakat Ä°srail tarafına ÅŸu soruyu sorduk mu? Filistinli bakanı hangi sebeple öldürdüler? Ä°srail tarafına böyle bir soru soruldu mu? Böyle bir ölümle ilgili kendilerine hiç soru sorulmadı" diye konuÅŸtu.

Önemli olan hususun Filistin sorununa detaylı bir çözüm ve barış getirmek olduÄŸunu ifade eden DavutoÄŸlu, sadece Filistin tarafının eleÅŸtirilmesi ve onların terörist olarak suçlamanın hiç doÄŸru olmadığını bildirdi.

Ocak 2011-Åžubat 2011 arasından, Eylül 2011'e kadar yaÅŸanan dönemde bölgede demokratik taleplerin arttığını ve Suriye'de tıpkı Tahrir Meydanı'ndaki gibi bazı barış dolu taleplerin bulunduÄŸunu aktaran DavutoÄŸlu, ÅŸöyle konuÅŸtu:

"Bu dönemde bizim Esed ile iliÅŸkilerimiz çok iyiydi. Ä°yi bir komÅŸu ve dost bir liderdi. Ben bu dönemde Suriye'nin kendi halkına karşı güç kullanmaması için nisan ve aÄŸustosta BeÅŸÅŸar Esed'i ziyaret ettim. Kendisiyle ofisinde 7 saat geçirdim. Daha sonra toplantıda ayrı bir 4 saat geçirdim. Kendisine seçime gitme önerisinde bulundum. Seçime gitmiyorsa da bazı reformlar gerçekleÅŸtirmesini önerdim. Böylece taleplerin bir kısmını karşılayabilecekti. Biz Türkiye olarak onları ekonomik ve siyasi açıdan destekleyeceÄŸimizi söyledik. Hatta Sayın Recep Tayyip ErdoÄŸan, seçime giderseniz gelerek sizi destekleyeceÄŸim mesajını verdi. Tek istediÄŸimiz insanlarına karşı askeri müdahalenin yapılmamasıydı. Maalesef kendisi bizi dinlemedi."

DavutoÄŸlu, bu süreçte uluslararası topluluÄŸun da Türkiye'nin çabalarını desteklemediÄŸini ve Esed'in de orduyu kullanma konusunda ısrarcı davrandığını aktardı. 

Ä°kinci dönemde Esed'in askeri müdahale gerçekleÅŸtirdiÄŸini, birçok kiÅŸinin rejimden uzaklaÅŸtığını ve bu saldırılara karşı, ordunun halkına, hava saldırılarına karşı direniÅŸ baÅŸlattığını anlatan Ahmet DavutoÄŸlu, bu noktada Türkiye'nin muhalifleri desteklediÄŸini ancak uluslararası topluluÄŸun hiçbir destek göstermediÄŸini bildirdi.

DavutoÄŸlu, "Suriye'nin dostlarından bahsediyorum. Aslında o dönem deÄŸiÅŸiklik yapabilmek için yeterli bir muhalefet vardı. Ülkelerin ismini vermeyeyim ama zaten biliyorsunuz. Ancak bu dönemde ılımlı demokrasi yeterince destek almadı. Ä°lk dönemde Esad'ı ikna etme konusunda baÅŸarılı olamadık. Ä°kinci aÅŸamada yeterince güçlü bir muhalefet yoktu" deÄŸerlendirmesini yaptı. 

Üçüncü aÅŸamada ise DEAÅž ve terörist grupların ortaya çıktığını ifade eden BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, ülkedeki ılımlı güçlerin de gitgide zayıfladığını belirterek, "Maalesef ÅŸu an üçüncü dönemdeyiz. Kimyasal silahlar kullanıldı. Suriye rejimine açık bir mesaj verilebilseydi o dönem ÅŸu an DEAÅž gibi organizasyonlar ortaya çıkmazdı. Yani aslında deÄŸiÅŸimle ilgili umut kaybedildiÄŸinde radikal hareketler ve terörist organizasyonlar güçlendi" diye konuÅŸtu.

İnsanlık krizi olacak

Geçen yıl Åžubat ayında ikinci Cenevre görüÅŸmeleri gerçekleÅŸtirildiÄŸini ancak Suriye yönetimine yeterince baskı yapılamadığını ifade eden DavutoÄŸlu, ÅŸunları belirtti:

"Aslında çok anlamlı bir metin vardı. Hükümetin ortak karar ile kurulması öneriliyordu ancak maalesef Suriye bunu kabul etmedi. Bugün neyle karşılaşıyoruz? Karşımızda bir terör tehdidi var. Bir diÄŸer yandan da acımasız bir rejim var. Bu acımasız rejim gerektiÄŸi kadar insanı öldürmeye açık. Suriye'deki duruma baktığımızda bunun sürdürülebilir olmadığını görüyoruz. Halkın yüzde 25'i mülteci. Çok büyük bir trajediden bahsediyoruz. Uluslararası topluluk bunu tam olarak anlamıyor."

DavutoÄŸlu, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: 

"Suriye'de barış nasıl olabilir? EÄŸer bir gün yeni bir politik durum ortaya çıkarsa yani mülteciler ülkeye geri dönme kararı alırsa istikrarlı bir gelecek umudumuz olabilir. Bunun için kim bir ÅŸeyler yapmalı? Ben hiçbir tarafa sorumluluk yüklemek istemiyorum, suçlamak istemiyorum. Ancak P5 çok önemli. P5'in içindeki müdahale edememe aslında DEAÅž'a karşı zayıflığın sebebi. Ä°ÅŸte tam bu yüzden BirleÅŸmiÅŸ Milletler sisteminde bir deÄŸiÅŸikliÄŸe ihtiyaç var diyorum. Bir ülke bile ret oyunu kullandığı zaman her bir ülke istediÄŸi kadar kiÅŸiyi katledebilir. Biz Suriye ve Filistin krizinden bunu öÄŸrendik. Bir ülke ret oyunu kullanıyor ve her türlü süreç duruyor. 

Bugün yapmamız gereken ÅŸey Suriye'nin geleceÄŸi için entegre bir strateji. Entegre strateji ne demek? Uluslararası terörizme karşı mücadele etmek. Yabancı savaÅŸçıları önlemek. Aynı zamanda Suriye rejimini gerçek bir politik deÄŸiÅŸime zorlamak ve bu ÅŸekilde de tüm ılımlı güçlerin bir arada olduÄŸu bir sistemin kurulması. Bunun içinde muhalifler de olmalı, politik sistem içindeki kiÅŸiler de olmalı. Ama bu kiÅŸilerin insanlığa karşı suçlar iÅŸlememiÅŸ olması lazım. Mümkün mü? GeçtiÄŸimiz yıl belki daha kolay olabilirdi ancak bugün daha hızlı bir ÅŸekilde karar vermemiz ve harekete geçmemiz lazım. Yoksa bu sadece Suriye krizi olmayacak, önümüzdeki yıllarda devam edecek insanlık krizi olacak maalesef."

Bir katılımcının "Sayın BaÅŸbakan, ben kendi adıma ve Suriye Koalisyonu, Türkiye ve tüm dünyadaki Suriyeli mülteciler ve Suriye halkı adına, size, hükümetinize, ülkenize, herkese bu açık kapı politikanız dolayısıyla teÅŸekkür etmek istiyorum. Suriyeli halkların buna çok ihtiyacı var. Lütfen bu politikanızı asla durdurmayın" deÄŸerlendirmesi üzerine DavutoÄŸlu, endiÅŸe edilmemesi gerektiÄŸini belirterek, "Krizin ilk gününden itibaren biz bu ilkemizi söyledik. Kapılarımız tüm Suriyelilere açık. Etnik veya mezhepsel farklılıkları asla gözetmeden sadece kapımızı deÄŸil, kalplerimizi Suriyelilere açtık. Sadece Suriyelilere deÄŸil, bütün bu acımasız saldırıların maÄŸdurlarına açık. Saddam zamanında da birçok kiÅŸi Türkiye'ye gelmiÅŸti. Miloseviç'ten maÄŸdur olan birçok kiÅŸi yine Türkiye'ye geldi. Türkiye bu tarz menfur saldırılara maruz kalan herkese açıktır" dedi.

Suriye ile Türkiye arasında duvarlar olmadığını, köyler bulunduÄŸunu aktaran DavutoÄŸlu, ne olursa olsan Türkiye'nin her zaman Suriye halkının destekçisi olacağını bildirdi.

Güvenli liman olmaya devam edeceÄŸiz

Suriye, Irak ve bölgedeki sorunun çözümünde Türkiye'nin yapıcı muhtemel rolüne iliÅŸkin soru üzerine BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, Suriye'deki acımasız saldırılar ve Mısır'daki darbe yüzünden bu ülkelerde gitgide daha otoriter rejimlerin ortaya çıktığını vurguladı. 

Ilımlı muhaliflerin desteklenmediÄŸine vurgu yapan DavutoÄŸlu, "Biz ne yapıyoruz? Olumlu bir deÄŸiÅŸim olduÄŸunda destekliyoruz. Irak ile olan iliÅŸkimiz de bu ÅŸekilde" diye konuÅŸtu.

Geçen yıl Kasım'da Irak'ı ziyaret ettiÄŸini anımsatan BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, ÅŸunları söyledi:

"Biz elimizden gelen her ÅŸeyi yapacağız Irak'ın istikrarı için. Politik sistemin çok mezhepli olmasını destekliyoruz. Åžu an çok iyimserim. Çünkü ÅŸu an hükümet yapısında çok güçlü politik liderler var. Ancak tabii ki ülkenin kimi bölgelerini yönetemiyorlar. Åžimdi Türkiye'nin rolü nasıl? Bizim Irak'taki liderlerle çok iyi rolümüz, iyi bir iliÅŸkimiz var. Hükümetin kurulması konusuna da destek verdik. Bu sürece yardımcı olmak için liderlerle de konuÅŸtuk. Ne zaman güvenilir bir lider olursa biz her zaman destekleyeceÄŸiz. Bütün Türk ÅŸirketlerine yeniden inÅŸaat faaliyetlerine devam etmek için Irak'a davet ediyoruz."

Bölgede hangi ülkede kriz yaÅŸanırsa maÄŸdurların Türkiye'ye geldiÄŸini hatırlatan DavutoÄŸlu, "Biz, güvenli liman olmaya devam edeceÄŸiz" ifadesini kullandı. 

Uluslararası toplumla terörizme karşı mücadeleye devam edeceklerini ifade eden BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti: 

"Barış dolu müzakerelerle çalışmaların olumlu bir ÅŸekilde  devam etmesine destek vereceÄŸiz. Sadece Türkiye'nin çabaları yeterli olmayacaktır. GeçmiÅŸte elimizden gelen her ÅŸeyi yaptık. 2010'da birden çok mekanizma iÅŸliyordu. Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün arasında dört taraflı vizelerin serbest olduÄŸu ve ticaretin serbest olduÄŸu bir mekanizmaya çok yakındık. Bu çok vizyonel bir yaklaşım ancak maalesef olumsuz olaylar da oluyor. Bunların kısıtlanması da lazım. Zorluklara raÄŸmen bence gelecekte yine kimi fırsatlar ortaya çıkacaktır. Daha istikrarlı, demokratik bir ÅŸekilde seçilen ülkelerin çalışması için."

Kırım'ın işgalini tanımıyoruz

Ukrayna'nın doÄŸusunda ve Kırım'daki geliÅŸmeler hatırlatılarak, Türkiye'nin bu konudaki yerinin sorulması üzerine BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, "Bizim tutumumuz oldukça açık. Biz Kırım'ın iÅŸgalini tanımıyoruz" cevabını verdi. 

Ukrayna'nın toprak bütünlüÄŸünü desteklediklerini vurgulayan DavutoÄŸlu, ÅŸunları bildirdi: 

"Bunun içinde Kırım da var. Kırım'ın buna dahil olmaması düÅŸünülemez. Krizin daha ilk günlerinde Türkiye her iki tarafla da iyi iliÅŸkiler içerisindeydi. Türkiye, Avrupa'da bir ülke olan ve iki tarafla da iyi iliÅŸkileri olan tek ülkeydi. Kırımlılarla Kırımlı Tatarlarla tarihi bir bağımız var ve tarihin getirdiÄŸi sorumluluklarımız var. Åžu anda Türkiye'de Tatar kökenli çok kiÅŸi var. Åžu an hala da Kırım'da yaÅŸayan 300 bin kadar Kırım Tatarı var. Onların refahı, esenliÄŸi bizim için çok önemli. Kırım, Ukrayna'nın toprak bütünlüÄŸünün içerisindedir ve biz bunu destekliyoruz. Bizim Ukrayna ile iliÅŸkilerimiz çok iyi, Rusya ile de iliÅŸkilerimiz çok iyi. Bu noktada bahsettiÄŸim temeller üzerinde çalışmalarımıza devam edeceÄŸiz."hatırlatm.

TÄ°METÜRK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.