Sosyal Medya

Güncel

Arşivde rutubet şüphesi

Osmanlı Arşivi binasının ve eserlerin nem yüzünden tehlikede olduğu iddiasına tatmin edici bir yanıt hâlâ verilmedi. Al Jazeera Türk'ün binada gezmesine "kısıtlı" izin verildi. Ancak bu "kısıtlama" iddiaları daha da güçlendiriyor.



AraÅŸtırmacılar endiÅŸeli. Her gün girip araÅŸtırma yaptıkları Kağıthane’deki BaÅŸbakanlık Devlet ArÅŸivleri Genel MüdürlüÄŸü’ne, Osmanlı'daki adıyla Hazine-i Evrak'a baÄŸlı Osmanlı ArÅŸivleri binası ile ilgili kaygılarını dile getiriyorlar.

Ä°ddialar muhtelif: Bina dere kenarında yapıldığı için arÅŸivin her an su altında kalabileceÄŸi, Kağıthane’nin coÄŸrafi özellikleri gereÄŸi nemli ve çok rüzgârlı olması, bu nedenle binada da sürekli nem olduÄŸu ve nem oranının kontrol edilemediÄŸi, binanın çeÅŸitli yerlerinde duvarların nem yüzünden kabardığı, bu nedenle koridorlarda sürekli bir boya badana faaliyeti olduÄŸu...

Araştırmacılar nemden şikayet ediyor

Hatta bu iddiaları dile getirenler binanın içinde çekildiÄŸini söyledikleri çok sayıda fotoÄŸrafı da biriktiriyor. Bu fotoÄŸrafların hem arÅŸivde araÅŸtırmacı (arÅŸiv lisanında bu kiÅŸilere araÅŸtırıcı deniyor) olarak vakit geçiren akademisyenler, tarih meraklıları ya da durumdan rahatsızlık duyan personel tarafından çekildiÄŸi iddia ediliyor.

Al Jazeera ekibi olarak biz de Osmanlı ArÅŸivleri'nin Kağıthane'deki binasına girdik. Gazeteci olduÄŸumuzu söyledik ancak içeride çok fazla dolaÅŸmamıza, 'dip köÅŸe' gezinmemize ve fotoÄŸraf çekmemize izin verilmedi. Sosyal medyada yayınlanan fotoÄŸrafların çekildiÄŸi yerleri göremedik. 

Ä°çeride soru sorduÄŸumuz kiÅŸilerden de yanıt alamadık. Genel olarak haftada en az birkaç kere arÅŸive girip orada çalışmak zorunda olan tarihçi akademisyenler ancak isim vermeden konuÅŸmayı tercih ediyor.

Sadece akademisyenler deÄŸil, çok ketum davranan arÅŸiv personeli de öyle. Devlet memuru sıfatı taşıyan arÅŸiv çalışanlarından bazıları binanın “dört dörtlük” olduÄŸunu müdafaa etseler bile vaziyetin hassasiyetinden ötürü isimlerini vermekten imtina ediyor.

Fakat 23 yılını Osmanlı ArÅŸivleri’nde çalışarak geçiren, arÅŸivin kurumsal yapısına dair beklentileri bir türlü hayata geçmediÄŸinden onca yılın ardından akademisyen olarak üniversite hayatına dönen Yalova Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Recep Çelik bir istisna. Bir eski “ArÅŸiv personeli” olarak binanın ÅŸu anki yerinden mimarisine, yeni binada yaÅŸanan olumsuzluklardan bir türlü çıkmayan teÅŸkilat yasasına kadar olumlu ya da olumsuz bu konudaki düÅŸüncelerini anlattı.

 
Dr. Recep Çelik, arÅŸiv binasının inÅŸasında bir dizi yanlışlık olduÄŸunu söylüyor.

  

 

Çelik, her ÅŸeyden önce yer seçiminin yanlış olduÄŸu kanaatinde. Ona göre Osmanlı ArÅŸivi gibi bir kurumun Dersaadet'in merkezinde yani Ä°stanbul Suriçi’nde bulunması gerekiyor. 

Çelik’in, “Sultanahmet civarında 60 dönüm yer buldular da arÅŸivi oraya inÅŸa etmedik mi? Tarihi yarımadada yerin altına da inemezsiniz” diyenlere yanıtı hazır:

“ArÅŸivin olması gerektiÄŸi yer Topkapı Sarayı’nın içidir. Åžimdi boÅŸaltılan Matbaa Meslek Lisesi’nin yerine inÅŸa edilebilirdi. Lise yıkıldı, ÅŸu anda orası boÅŸ duruyor. Yine Sultanahmet’te boÅŸaltılan Emniyet MüdürlüÄŸü Binası da uygun bir yerdi, yukarıda personel yukarıda kalır aÅŸağıya da depolar burada inÅŸa edilebilirdi. Burayı tahsis edin dedik, olmadı.” 

Yanlışlıklar serisi

Çelik, arÅŸiv binasının inÅŸası ile ilgili bir dizi yanlışlık olduÄŸunu savunurken argümanlarını ÅŸöyle sıralıyor:

  • "Tercih edilen yer yanlış. Kâğıthane nemin yüksek derecede olduÄŸu bir alan. Buınu bilmeyen yok. Su geçiyor alttan. Burası Kâğıthane Deresi'nin yatağı. Binanın dere kenarında ve aynı zamanda çok rüzgârlı bir bölgede inÅŸa edilmesi sorunlu, nem oranı bu nedenle yüksek. Bina sırtını verdiÄŸi tepenin içine gömüleceÄŸine o tepenin üzerine yapılsaydı belki daha az sorun olurdu. 
  • Ulaşımı zor, yurtdışından gelen araÅŸtırmacıların havaalanından Kağıthane’ye ulaÅŸması çok sıkıntılı. AkÅŸam araÅŸtırma bitiminde dışarı çıktıktan sonra ÅŸehir merkezine ulaÅŸmak için imkânlar sınırlı. En son tercih edilecek yer burası olmalıydı. Sultanahmet civarı hem tarihi merkeze yakınlık hem de ulaşım açısından arÅŸivin olması gereken yerdi.
  • Projeyi Mimar Hilmi Åženalp çizdi. Daha önce arÅŸiv projesi yapmamış bir mimardır. ArÅŸiv belgelerinin özelliklerini, yapısını iyi bilmesi, mimarın bu konuda tecrübeli olması gerekirdi. Mimari yapısı arÅŸive uygun deÄŸil. Üniversite ya da otel binası olarak kullanılması daha uygun olurdu.
  • Bina TOKÄ° tarafından saÄŸlam ÅŸekilde yapılmış olabilir. Ama iÅŸçilik kötü. Ayrıca bina alelacele inÅŸa edildi. ArÅŸiv olması için gereken özellikler yok. ArÅŸiv ihtisas isteyen bir yapıdır.
  • Daha bir buçuk yıl dolmadan binanın tavanları, duvarları dökülüyor. Gözümüzün gördüÄŸü ÅŸeyleri söylüyoruz, daha içeriden arkadaÅŸların çektiÄŸi görüntülerden bahsetmiyorum. Ama artık bunları saklamak güçtür. Cep telefonunun görüntü çektiÄŸi, internetin yaygın kullanıldığı bir dönemde bunlar personel tarafından çekilip anında internette yayınlanabiliyor. Siz adam gibi yapamazsanız olacağı budur. 
  • ArÅŸiv belgesinin belli sıcaklıkta ve sabit nemde tutulması lazım. Aksi belge bozulur. Tercih edilen bu bölgenin yanlış olması nedeniyle iklimlendirmenin düzgün yapılabilmesi için ekstradan çok sayıda klima kullanılıyor. Aylık elektrik giderinin 1 milyon liranın üzerinde olduÄŸu söyleniyor.”

Dr. Çelik, hâlâ haftada en az bir kere gidip araÅŸtırma yaptığı Osmanlı ArÅŸivleri’nde gördüÄŸü bu olumsuzlukların, Kağıthane Deresi’nin taÅŸması sonucu binayı su bastığı iddialarından, fotoÄŸraflar ile ortaya konan diÄŸer olumsuzluklara kadar pek çok tartışmayı canlı tuttuÄŸunu söylüyor. 

Elektrik gideri de tartışılıyor

Nitekim görüÅŸtüÄŸümüz diÄŸer araÅŸtırmacılar da yeni binadaki nem oranı ve sıcaklık ile ilgili tıpkı Dr. Çelik gibi kaygı duyduklarını anlatıyor. Sıcaklığın 18-20 derece ve nem oranının yüzde 45-55 oranında olması gerektiÄŸini ancak bu oranın tutturulamadığını iddia edenler hiç de az deÄŸil. ArÅŸiv personelinden buna verilen yanıt ise ÅŸöyle: Sıcaklık sabit, iklimlendirme otomasyon odasından merkezî olarak saÄŸlanıyor. Sistem önceden verili sıcaklık ve nem deÄŸerlerini sabit tutar. ArÅŸiv binası personeli  binada çok sayıda klima santrali olduÄŸunu, elektrik masrafının ise 1 milyon lira deÄŸil, 200 bin lira civarında olduÄŸunu ifade ediyor.

 

AraÅŸtırmacılar belgelerin arÅŸiv binasındaki koÅŸullar nedeniyle nemden zarar gördüÄŸünü iddia ediyor. ArÅŸiv görevlileri ise 'tahribat yeni deÄŸil' diyor.
 

 

 

Özel Ä°dare’ye ait olan ve ÅŸimdi bir otele kiralanan Sultanahmet’teki eski binasındayken, arÅŸivin en önemli eksiÄŸi depoların BaÄŸcılar’da olmasıydı. Yeni arÅŸiv binasını savunanlar, “Eskiden BaÄŸcılar’dan evrakın taşınması sırasında arÅŸiv evrakının sıcaktan soÄŸuÄŸa, yaÄŸmurdan kuruya girip çıkmasına, belgelerin 30 kilometre öteden taşınarak getirilip götürülmesine ses çıkarmayanlar, ÅŸimdi nem ve sıcaklık deÄŸerleri üzerinden bizi eleÅŸtiriyor” savunmasını yapıyor.

Ayrıca Osmanlı ArÅŸivleri görevlileri, depolarda ve koridorlarda nem olmadığını da ÅŸöyle savunuyor: Bu bina katmanlar halinde sırtını verdiÄŸi tepenin içine gömülü. Oralarda da çift duvar sistemi var. Deponun duvarları doÄŸrudan toprakla temas etmiyor.

Ä°çeride çekildiÄŸi söylenen fotoÄŸraflar

Fakat bu haberde de kullanılan fotoÄŸrafların, geçen Eylül ayında, bina kompleksinin depoya paralel alt katlarında çekildiÄŸi söyleniyor. Ä°ddiaya göre, bu fotoÄŸraflar, yer altından sızan su nedeniyle çatlayan, kabaran duvarlara ait. 

Devlet ArÅŸivleri Genel MüdürlüÄŸü Osmanlı ArÅŸivleri Sitesi ile ilgili iddialara cevap vermek için 2015 yılının Ocak ayında bir basın toplantısı düzenleyecek. Her ne kadar binanın içine girsek de detaylı ÅŸekilde bizzat görüntülememize izin verilmeyen binanın durumu ise o zamana kadar saklı kalmaya devam edecek. Dr. Recep Çelik’in dediÄŸi gibi, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun Hazine-i Evrak dediÄŸi, 95 milyon belge, 400 bine yakın defteri barındıran arÅŸiv ile ilgili hali hazırda var olan soru iÅŸaretlerinin giderilmesi için yeni yılı beklemek gerekecek.  

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.