Dünya
Bugün Küba, yarın İran
ABD-Küba yakınlaşması, olumlu fakat geç kalmış bir adım. Buna karşılık İran ile benzer uzlaşma sürecine girilmesi, çok daha farklı ve dünya siyasetini dönüştürme potansiyeline sahip bir gelişme olacak. Zira İran, Küba'ya kıyasla çok büyük, dünyanın en çalkantılı bölgesinin kalbinde yer alan ve ekonomik potansiyeli yüksek bir ülke.
Biri gitti, biri kaldı. ABD-Küba iliÅŸkilerindeki kopukluÄŸun sona erdiÄŸine dair açıklamalarında Beyaz Saray da, DışiÅŸleri Bakanlığı da bu ifadeyi kullanmadı. Ama Washington'da pek çoklarının böyle düÅŸündüÄŸü kesin. Küba ile husumete son verilmesi, insani açıdan taşıdığı anlamın yanında, ABD için bir güvenlik kazanımı demek. Åžimdi ise Washington'ın önünde daha zorlu bir konu var: Ä°ran ile iliÅŸkileri yeniden tesis etmek.
Küba ile barış sürecine girilmesinin en büyük faydalarından biri, Ada'da ayaklanma ve istikrarsızlık ihtimalini düÅŸürerek barışçıl bir ÅŸekilde demokrasiye geçilmesinin yolunu açması. Ä°ran ile saÄŸlanacak bir uzlaÅŸma da aynı etkiyi yaratacaktır. Ki, böyle bir yakınlaÅŸmanın ABD ve dünya açısından çok daha büyük önem taşıdığı da su götürmez bir gerçek. Tahran-Washington uzlaÅŸması hayata geçtiÄŸi takdirde, BaÅŸkan Barack Obama, ABD'nin dış politika arenasındaki en sıkıntılı iki sorununu da çözüme kavuÅŸturmuÅŸ olarak görevden ayrılacak ve bu da, Amerikalı liderin dünya sahnesindeki en büyük baÅŸarısı olarak tarihe geçecek.
17 Aralık 2014 günü ilan edilen Küba hamlesi, her ne kadar harika bir geliÅŸme olsa da, bundan bir kuÅŸak önce gerçekleÅŸmiÅŸ olsaydı çok daha büyük bir anlam ifade edecekti. Günümüzde gençlerin çoÄŸu, Küba'nın bir zamanlar, dünyanın pek çok yerinde etkisini hissettirebilen, önemli bir küresel güç olduÄŸunu hatırlamıyor. Bugün gelinen noktada ülke, yoksul ve güçsüz.
Ä°liÅŸkileri normalleÅŸtirme giriÅŸimi sayesinde Kübalılar, muhtemelen ABD ile daha iyi iliÅŸkiler kurmanın avantajını yaÅŸarlarken, Amerikalılar da nihayet Küba purosu satın alıp Küba sahillerinde uzanmanın keyfini çıkarabilecekler. Ama söz konusu giriÅŸimin, sürece doÄŸrudan taraf olan iki ülke – ve belki bir de Küba'nın tek gerçek müttefiki olan Venezuela – haricinde pek bir etki yaratması olası görünmüyor.
Oysa Ä°ran ile atılacak böylesi çığır açıcı bir adım, tabii ki farklı olacak, dünya siyasetinde tıpkı 1970'lerdeki ABD-Çin uzlaÅŸması gibi kesin surette dönüÅŸüme yol açacak. Zira Ä°ran, Küba'ya kıyasla çok daha büyük ve önemli bir ülke. Dünyanın en çalkantılı bölgesi OrtadoÄŸu'nun tam kalbinde yer alıyor. Güvenlik konusundaki menfaatlerinin çoÄŸu, Amerikan menfaatleriyle aynı doÄŸrultuda. Ekonomik potansiyeli de muazzam. Jeopolitik açıdan bakıldığında, Küba ile ABD'nin yeni ortaklığı için ancak ufak bir girizgâh diyebiliriz. Ä°ran ile saÄŸlanacak bir uzlaÅŸma ve ortaklık ise dünyayı deÄŸiÅŸtirecek düzeyde bir geliÅŸme olur.
Küba ile iliÅŸkileri normalleÅŸmeye götüren görüÅŸmeler ile Ä°ran'ın nükleer programına dair müzakereler, birbiriyle doÄŸrudan baÄŸlantılı deÄŸil. Bununla birlikte, daha küçük çaplı Küba projesinin baÅŸarısı, büyük projeye de yeni bir ivme ve aciliyet kazandıracak. Küba ile atılan adım, adeta satranç tahtasını andıran küresel strateji ortamında hiçbir ÅŸeyin sabit olmadığını, parçaların yerinin deÄŸiÅŸtirilebileceÄŸini gösteriyor. ABD DışiÅŸleri Bakanı John Kerry, Havana'yı ziyaret etmek istediÄŸini zaten dile getirdi ki, giderse bu tarihi bir olay olur. Lakin Tahran'a yapılacak bir ziyaret, ÅŸüphesiz bundan çok daha unutulmaz olacak.
Seçimlerin önemi
Küba konusunda yaÅŸanan baÅŸ döndürücü politika deÄŸiÅŸikliÄŸinden alınması gereken bir diÄŸer ders de, ABD'deki seçimlerin ne denli önemli olduÄŸunu gösteriyor. Åžayet Beyaz Saray'da Barack Obama yerine, eski rakiplerinden biri – yani John McCain veya Mitt Romney – oturuyor olsaydı, Küba ile iliÅŸkileri yeniden canlandırma yönünde herhangi bir ilerleme olmayacağı kesin.
Amerikan politikalarının yoÄŸun eleÅŸtiri altında olduÄŸu ve Obama'ya yönelik hayal kırıklığının yaÅŸandığı ÅŸu dönemde, olayların izlediÄŸi bu beklenmedik seyir cesaret verici. Küba karşıtlığında adeta militanca bir tavır sergileyen Kongre üyelerinin buna gösterdiÄŸi öfkeli tepkiler, içlerinden bazılarının bu hususta eski kalıplara nasıl da takılıp kaldığının; slogan ve kliÅŸelerin ötesini görmelerinin ne denli zor olduÄŸunun bir göstergesi. Öyle ki, onların bu tavrı, insanda gidip oy kullanma isteÄŸi uyandırıyor.
Ülke içindeki ufak tefek siyasi tepkileri saymazsak, Küba ile iliÅŸkileri canlandırmak, Washington için kesinlikle kazandıran bir plan. Havana açısından ise iÅŸler biraz daha karmaşık olabilir. Amerikan tarzı tüketim kültürünün Küba'ya sızması muhtemel. Starbucks ve Walmart gibi kurumsal ÅŸirketlerin genel merkezlerinde ÅŸu anda büyük ihtimalle Küba pazarına dair sohbetler dönüyor.
Kübalı Amerikalılar da dahil, yabancılar, Ada'nın mutena bölgelerinde ev ve arsa almak isteyecekler; dışarıdan gelen bu yatırımlar sonunda, kaçınılmaz ÅŸekilde diÄŸerlerinden daha zengin bir sınıf ortaya çıkacak. Her ülkede ekonomik gücü eline alan sınıflar, en nihayetinde siyasi güce de göz diker. Dolayısıyla Küba'daki köhne rejim, ÅŸu sıralar denge saÄŸlamak gibi zor bir iÅŸle karşı karşıya. Küba hükümeti deÄŸiÅŸime rıza gösterdi, ama bunu yönetemeyebilir de.
ABD'nin bu süreçteki en önemli zaferi, gelecekte yanı başında bir kriz çıkma ihtimalini azaltması. Ayrıca Amerikalıların bir kısmı, Küba ile ticaret yaparak para kazanacak. Asıl önemlisi, Küba'yı boÅŸ verme becerisi kazanmamız. Artık Küba'yı unutup kendi yoluna gitmek üzere onu kendi başına bırakabiliriz.
Ä°ran ile iliÅŸkilerin iyileÅŸtirilmesi ise çok daha büyük olanaklar doÄŸurabilir. Böyle bir ortaklık sayesinde OrtadoÄŸu'da terör ve ÅŸiddetle daha etkin ÅŸekilde mücadele edebiliriz. Washington-Tahran ortaklığı, mutlaka Ä°ran'ın nükleer silah sahibi olmamasını temin edecek. Dolayısıyla da hem bölge hem de dünyanın geri kalanı açısından son derece önemli bir güvenlik kazanımı saÄŸlayacak bir anlaÅŸmaya dayanacak. Ä°ran'ın Irak, Suriye ve Afganistan'daki gidiÅŸatı etkileme kabiliyeti, Tahran'ı dünyanın en acımasız savaÅŸlarında potansiyel olarak belirleyici bir güç haline getiriyor.
17 Aralık'ta gerçekleÅŸen diplomatik atılım, Washington'ın hevesini arttırmış olmalı. Kerry ve ekibi, Ä°ran ile yürütülen nükleer görüÅŸmelerin bir sonraki etabına yeni bir kararlılıkla baÅŸlayacak. Küba politikası konusundaki kördüÄŸümün nihayet çözülüyor oluÅŸu, Ä°ran ile tarihi bir adım atma olasılığını da büsbütün cazip ve belki de daha muhtemel kılıyor.
Henüz yorum yapılmamış.