Sosyal Medya

Güncel

Cemil Bayık: ABD arabulucu olsun; müzakereye oturulmazsa ya iç savaş gelişir ya da darbe

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, HDP'nin seçimlerde olası CHP ittifakını doğru bulmadıklarını söyledi



KCK Yürütme Konseyi EÅŸ BaÅŸkanı Cemil Bayık, tahammül sınırlarının sonuna geldikleri için müzakere taslağı sunduklarını belirterek, "Müzakerelere oturulmazsa ya darbe geliÅŸir ya da iç savaÅŸ" diye konuÅŸtum.

Bayık, müzakere aÅŸamasında her ÅŸeyin belgeli olması ve yazıya dökülmesi gerektiÄŸini ancak Türkiye'nin müzakere sürecini diyalogla yürütmek istediÄŸini ve arkada arkada belge bırakmak istemediÄŸini söyledi.

IMC TV'den AyÅŸegül DoÄŸan'ın sorularını yanıtlayan Cemil Bayık, AKP'nin Kemal DerviÅŸ'in ekonomik politikalarını uyguladığını ancak sona gelindiÄŸini ifade ederek, "Ekonomik kriz Türkiye'nin kapısındadır" diye konuÅŸtu,

Ä°ÅŸte AyÅŸegül DoÄŸan'ın IMC TV için yaptığı Cemil Bayık röportajının tam metni.

'Müzakere taslağı 4 maddeden oluÅŸuyor'

AyÅŸegül DoÄŸan: Hakikaten Türkiye'de gündem çok sıcak. Buradan nasıl göründüÄŸü çok da merak ediliyor. Özellikle barış ve demokratik müzakere süreci taslağı sonrası geliÅŸmelere dair sizin fikriniz, yaklaşımınız, PKK'nin ortaya koyduÄŸu tavır nedir? Öcalan'dan gelen son mesajı siz nasıl karşıladınız? 30 Kasım mesajının diÄŸer mesajlara göre bir farkı var mıydı sizce?

Cemil Bayık: Önder Apo, 2013 Newroz’unda tarihi bir adım atmıştı. 30 Kasım'da ise o adımın üzerinde onu da aÅŸan yeni bir tarihi adım attı. Elbette ki bütün bu adımları geliÅŸen ortamı deÄŸerlendirerek, geliÅŸmelerin Orta DoÄŸu'daki boyutunu, Kürdistan'daki boyutunu, Türkiye 'deki boyutunu görerek bu tarihi adımları atıyor. Önder Apo'nun öteden beri bütün çabası Kürt sorununu barışçıl demokratik siyaset yöntemi ile çözmektir. Bunun için tek taraflı adımlar attı, bunda ısrar etti ve bütün psikolojik özel savaÅŸ yöntemlerine raÄŸmen, bunlara da tahammül ederek çözümde hep ısrarlı oldu. Belli bir yere kadar bunu da tek yönlü getirdi. Son yeni bir hamle yaptı, yeni bir tarihi adım geliÅŸtirdi.

Nedir bu tarihi adım?

Bayık: Bunu aslında ÅŸunun üzerinde geliÅŸtirdi: Daha önce AKP Hükümeti güya çözüm adı altında aslında tasfiyeyi amaçlayan bir plan geliÅŸtirdi. Biz kesinlikle bunun bir tasfiye planı olduÄŸunu açıkça kamuoyuna söyledik. Önder Apo, hem OrtadoÄŸu, Kürdistan ve Türkiye'deki geliÅŸmeleri dikkate alarak ve sunulan yol haritası adı altındaki tasfiye planını dikkate alarak Demokratik Çözüm Taslağı'nı geliÅŸtirdi. Mademki sizler hep kamuoyuna çözümden yana olduÄŸunuzu söylüyorsunuz, “buyurun size çözüm taslağı” dedi. Bu son müzakere taslağını bunun için geliÅŸtirdi. Bu müzakere taslağında dört madde ve her maddenin alt şıkları var. Önder Apo, birinci maddede yöntem sorunu üzerinde duruyor. Yani Kürt sorunu hangi yöntem izlenerek çözümlenebilir? Bunun yöntemini ortaya koyuyor ikinci maddede ise müzakerelerin, çözümün hangi felsefe ile hangi teorik temelle, hangi tarihsel temele dayandırılarak geliÅŸtirilmesi gerektiÄŸini ortaya koyuyor. Çünkü müzakere olacaksa onun mutlaka dayanabileceÄŸi tarihsel bir temelin, teorik bir temelin olması gerekiyor. Ä°ÅŸte ikinci maddede Önder Apo bunları ortaya koyuyor.

Üçüncü maddede ise müzakere yapılacak konular neler olabilir bunları ortaya koyuyor. En son 4. madde olarak da eÄŸer birinci, ikinci ve üçüncü maddeler kabul edilir, bu temelde müzakereler gerçekleÅŸtirilir ve bir sonuca ulaşılırsa karşılıklı olarak onun pratik uygulamalarını kapsıyor. Pratikte bu anlaÅŸma nasıl hayata geçirilecektir? Bu, karşılıklı paralel adımlar atılarak gerçekleÅŸtirilecek. Böylesi bir demokratik deklarasyonu ifade ediyor. Biz hareket olarak bütün bileÅŸenlerimizle bu Demokratik Müzakere Taslağı’nı deÄŸerlendirdik ve bu taslakla sorunun çözümlenebileceÄŸine Türkiye'nin demokratikleÅŸtirilebileceÄŸine ve bu temelde OrtadoÄŸu'da demokratikleÅŸme adımlarının geliÅŸtirilebileceÄŸine karar verdik. Onun için bu taslağı kabul ettiÄŸimizi heyetle birlikte Önder Apo'ya ilettik. Ayrıca bunu kamuoyuna da zaten bir açıklama ile duyurduk.

Evet ama...

Bayık: Ve bunun karşısında Türk hükümetinin de bu taslağı kabul edip etmediÄŸini açıklamasını istedik. EÄŸer kabul ederse bu temelde hemen müzakerelere baÅŸlaması gerektiÄŸini söyledik. Çünkü Önder Apo bu Demokratik Müzakere Taslağı'nın hangi süreçlerde, hangi maddelerinin ele alınabileceÄŸini de ortaya koymuÅŸ durumda. Çünkü Türkiye'de bir seçim söz konusu. Sürekli, AKP geçmiÅŸten beri Kürt sorunun çözümünü hep dillendirdi ama çözüm yönünde adımlar atmadı her ÅŸeyi seçimlere kurban etti, iktidarına kurban etti. Yeniden böyle bir durumun yaÅŸanmaması için Önder Apo seçimlerden önce bu sorunun eÄŸer çözülecekse müzakere ile çözülmesi gerektiÄŸini eÄŸer çözülmeyecekse de bunun netçe ortaya çıkmasını istedi. Bunun içinde tarihler belirledi.

'Eskisi gibi tahammül göstermemiz beklenmemelidir'

Peki, bu tarihlerle ilgili tartışmalar da var. Åžimdi ÅŸuradan devam etmek istiyorum. Bir takım takvimlerden bahsediliyor hatta Nisan ayından söz ediliyor ve seçimlerden önce barışın olabilme ihtimalinin güçlü olduÄŸunu söyleyenler de var. Bunlar ne kadar mümkün bütün bunları soracağım. Fakat ÅŸuraya dönmek istiyorum. Öcalan’la yapılan son görüÅŸmeden sonra HDP heyetinin kamuoyu ile paylaÅŸtığı mesaja dönmek istiyorum, yasal zemin hazırlanmadan yaptığı çaÄŸrıların yanılgılı olduÄŸunu bu nedenle de Türkiye halklarına özeleÅŸtiri verdiÄŸini söylüyor. Bu özeleÅŸtiri vurgusunu siz nasıl karşıladınız? Ne demek istedi tam olarak sizce?

Bayık: Åžimdi biz yeni strateji deÄŸiÅŸikliÄŸi yapmıyoruz, biz strateji deÄŸiÅŸikliÄŸinin temellerini 93'teki birinci ateÅŸkesle birlikte geliÅŸtirdik. Yeni stratejimizin temellerini yine daha sonra Önder Apo' nun Ä°mralı'da netleÅŸtirdiÄŸi paradigmanın temelleri birinci ateÅŸkes ile atıldı ve o tarihten beri geliÅŸtirildi, netleÅŸtirildi. Yeni bir strateji geliÅŸtirilmiyor. 93'te temelleri atılan strateji esas alınıyor. Kürt sorununun demokratik siyasal çözümü, barışçıl çözümü esas alınıyor. Bunun için hem 2013 Newroz’unda hem de ÅŸimdi geliÅŸtirilen Demokratik Müzakere Taslağı'nda bu stratejiye uygun çözümler geliÅŸtiriliyor. Burada sadece Kürt sorunun çözümü hedeflenmiyor. Aynı zamanda Türkiye'nin demokratikleÅŸtirilmesi, bu temelde Orta DoÄŸu'nun demokratikleÅŸtirilmesi hedefleniyor. Onun için oldukça kapsamlı bir demokratikleÅŸme hamlesini ifade ediyor.

DoÄŸru olan budur. Bu adımlar öteden beri atılırken elbette ki Önder Apo ve hareketimiz kendine ve halkına güvendiÄŸi için artık sorunun demokratik siyasal yöntemle çözümünde ısrar ettiÄŸi için birçok kez tek taraflı adımlar attı ve bugüne kadar getirdi bunu. Hem de bütün psikolojik özel savaÅŸ yöntemlerine ve sabote etme çabalarına raÄŸmen tek taraflı ısrarlarla günümüze kadar getirildi. Ama hepsi iktidarca seçim oyunlarına, iktidar oyunlarına kurban edildi. Artık bu tarzda seçimlere kurban edilemeyeceÄŸi, iktidar amaçlarına kurban edilemeyeceÄŸi noktasına gelindi. Bu son Demokratik Çözüm Taslağı, burada geliÅŸtirilen tarihler bunu açıkça ortaya koyuyor. Artık eskisi gibi bizim tahammül etmemiz beklenmemelidir. Biz çok tahammül ettik hem kendimize güvendiÄŸimiz için hem sorunun demokratik siyasal yöntemle çözümlenmesinde ısrarlı olduÄŸumuz için tahammül ettik, bunun için de Türkiye'deki zihniyetin deÄŸiÅŸmesi, AKP'nin çokça dillendirdiÄŸi önündeki vesayet engelinin kalkması, yine Rojava'daki halkımızın geliÅŸtirdiÄŸi özgürlük devriminin geliÅŸip kalıcı hale gelmesi için tahammül ettik, ama artık bu tahammül sınırlarının sonuna geldik. Bunun için son bir kez Önder Apo Kürdistan halkına, Türkiye halklarına, Orta DoÄŸu halklarına ve insanlığa duyduÄŸu saygının gereÄŸi olarak bu müzakere taslağını geliÅŸtirdi.

'Hükümet iktidar amaçlı kullanırsa tarafımızdan kabul görmez'

Bu son şanstır diyorsunuz o halde.

Bayık: Evet. EÄŸer Türkiye'deki hükümet bu müzakere taslağını kabul eder, belirlenen tarihlere göre adımlar atarsa bu bizim için memnuniyet verici olur ve istediÄŸimiz de budur. Herkesin de beklentisi bu yönde ama bu taslağı kabul etmezse, bu temelde hemen müzakereye baÅŸlamazsa veya müzakereyi kabul eder ama bu takvimlere göre yürütmezse zamana oynarsa, süreci bu tarzda oyalar yine seçimlere götürmeye, bunu da iktidar amaçlı kullanmaya kalkarsa bunun bizim tarafımızdan kabul edilmeyeceÄŸi çok açıktır. Burada sorunuzdaki diÄŸer noktaya da açıklık getirmek istiyorum.

Buyurun.

Bayık: Biz hareket olarak eleÅŸtiri ve özeleÅŸtiriyi esas alan bir hareketiz. Hareketimizin geliÅŸmesi, kendini sürekli yenilemesi, geliÅŸme ve baÅŸarısı bu ilkeye her ÅŸart altında baÄŸlı kalmamızdan ötürüdür. Biz hiçbir zaman eleÅŸtiri ve özeleÅŸtiriden çekinmeyen bir hareketiz ve bunun gereklerine inanan bir hareketiz. Bu temelde kedimizi sürekli eÄŸiten, sürekli eksik ve hatalarımızdan arından, kendimizi canlı kılan bir hareketiz. Dikkat edilirse Önder Apo, bu süreçte gösterdiÄŸi bazı çabalarından ötürü kamuoyuna özeleÅŸtirilerde bulundu.. Dedi ki "Ben aslında Türkiye'ye güvendim, oldukça da açık davrandım, samimi davrandım sorunun çözümü için, onun için barış gruplarının gelmesinde, yine silahlı güçlerin Kuzey’den Güney’e çekilmesinde yazılı belgelere baÅŸvurmadım, bunda ısrar etmedim bu adımları atarken Türkiye'nin karşılıklı bazı adımlar atacağını düÅŸündüm ama daha sonra ortaya çıktı ki bu adımları atarken tek taraflı atmamak gerekiyormuÅŸ, bizzat bunları müzakere yapmak ve bu temelde anlaÅŸmalara varmak, bunları yazılı hale getirip imzalamak gerekiyormuÅŸ.

Ben bunu yapmadığım içi hatalı davrandım, bundan dolayı da özeleÅŸtiri veriyorum" dedi. Bu Önder Apo'nun PKK'deki partileÅŸmenin temel ilkesi olan eleÅŸtiri ve özeleÅŸtiri ilkesine baÄŸlılığını ortaya koyuyor. Biz ÅŸunu söylüyoruz eleÅŸtiri ve özeleÅŸtirinin olmadığı yerde PKK yok. PKK'nin dışında her türlü anlayış ve tutum vardır. Onun için biz hem halkımıza hem halklara, insanlığa duyduÄŸumuz saygıdan dolayı ve özgürlük amacımız olduÄŸu için sürekli eleÅŸtiri ve özeleÅŸtiriyi yaÅŸayan bir hareketiz. Bizi canlı kılan baÅŸarıya götüren bu ilkedir.

'Türkiye müzakere yapmak istiyor, yazılı olmasını istemiyor'

AyÅŸegül DoÄŸan: Neden ÅŸimdi ve böyle bir zamanda buna ihtiyaç duydu?

Bayık: Öteden beri, yıllardır diyaloglar vardı. Diyalogla yapılması gereken ÅŸey fazlasıyla yapıldı. Artık diyalogla çözümlenecek herhangi bir ÅŸey kalmadı. Bunun üzerinden artık müzakerenin yapılması gerekiyor. Müzakere aÅŸamasında da her ÅŸeyin belgeli hale gelmesi gerekiyor, yazılı hale getirilmesi gerekiyor ve karşılıklı imzalanması gerekiyor. Bunun için Önder Apo bu özeleÅŸtirileri yapıyor. Çünkü müzakere taslağı ile müzakerelerin baÅŸlatılmasını amaçlıyor, müzakerelerde de eÄŸer Türkiye kabul ederse karşılıklı görüÅŸülen, tartışılan varılan sonuçların güvence haline getirilmesi gerekiyor. Yazılı belge halinde ve imzalanarak muhafaza edilmesi gerekiyor. Bu olmadan müzakereler yapılamaz. Türkiye hep iÅŸleri diyalogla yürütmek istiyor. Müzakere yapmak istemiyor. Buna geçmek istemiyor, hiçbir ÅŸeyin yazılı, imzalı olmasını istemiyor. Çünkü arkada hiçbir belge bırakmak istemiyor. EÄŸer belgeli olursa Türkiye bunları inkar edemez. Ä°nkar etmeye kalktığında bunlar kamuoyu nezdinde paylaşılır. O zaman kimin sorunun çözümünden yana olduÄŸu, kimin olmadığı kimin aldatmaya çalıştığı ortaya çıkar. Ä°ÅŸte Türkiye hep iÅŸleri diyalog sürecinde tutmak istediÄŸinden dolayı müzakereler için çalışmayı kabul etmiyor.

'Taslakta Türkiye aleyhine herhangi bir madde yok'

Taslağı kamuoyuna açıklayacağınızı söylediniz ama açıklamadınız. Neden açıklanmadı? Bu süre içerisinde herhangi bir temas söz konusu oldu mu? Hükümetin ne düÅŸündüÄŸüne dair size bir bilgi mi geldi?

Bayık: Evet. EÄŸer hükümet Önder Apo' nun sunduÄŸu demokratik müzakere taslağını kabul ettiyse o zaman derhal müzakerelere baÅŸlanması gerekiyor. Ama hala müzakerelere geçilmiÅŸ deÄŸil. Biz AKP' nin yaklaşımlarında Önder Apo'nun belirlediÄŸi sürelerin aşılması yaklaşımını gördük. Bu açıdan...

Bir süre mi belirlenmiÅŸti o taslakta?

Bayık: Elbette

Ne kadarlık bir süreydi?

Bayık: Bunu kabul etmeyeceÄŸimizi, belirlenen sürelere baÄŸlı kalması gerektiÄŸini söyledik. Onun için o açıklamayı yaptık ve dedik ki, eÄŸer iki güne kadar görüÅŸmeler olmazsa biz kamuoyuna duyduÄŸumuz saygıdan dolayı bu Müzakere Taslağı’nı kamuoyuna açıklayacağız. Çünkü bizim geliÅŸtirdiÄŸimiz Müzakere Taslağı sadece Kürt sorunun çözümünü amaçlanmıyor. Bir bütün Türkiye'nin demokratikleÅŸmesini amaçlıyor. Bütün demokrasi, özgürlük, adalet isteyen herkesin özlemlerini içeriyor. Böyle bir müzakere taslağının hükümetçe devletçe kabul edilmemesi veya bunun hep tartışmalar süreci ile geçiÅŸtirilmesi, belirlediÄŸimiz müzakere takvimlerinin aşındırılması bunu da sırf zaman kazanarak seçimlere getirilmesi daha sonrada "seçim sürecidir" deyip iÅŸte bu sorunlar müzakere yapılmaz ancak seçimlerden sonra yapılabilir biçimindeki bir yaklaşımı gördüÄŸümüz için biz bunun kabul edilemeyeceÄŸini kamuoyuna duyurduk bu açıklamalarımızla ve neden Türk devlet ve hükümeti bu müzakere taslağını kabul etmiyor, acaba bu taslakta Türkiye'ye karşı herhangi bir ÅŸey mi var, bunun için mi kabul etmiyor, bunu da açıklayamıyor?

O zaman biz taslağı kamuoyuna açıklayabiliriz. Kamuoyu da taslağı görsün bu taslakta Türkiye'nin aleyhine herhangi bir madde yoktur. Tam tersine bir bütün Türkiye halklarının özlemlerini, hayallerini gerçekleÅŸtirmeyi amaçlayan bir taslaktır. EÄŸer bu yayınlanır ve herkesçe de görülürse o zaman bizim ne kadar çözümde ısrarlı olduÄŸumuz ve Türkiye'nin, Türk devlet ve hükümetinin çözüme ne kadar gelmediÄŸini, söylediÄŸi sözlerin bir anlamının olmadığını kamuoyu öÄŸrenmiÅŸ olur. Çünkü sürekli AKP iÅŸte Kürt sorununu çözeceÄŸini, büyük adımlar attığını, az bir kısım kaldığını, bunu da kısa bir sürede çözeceÄŸini, iÅŸlerin iyi yürüdüÄŸünü sürekli propaganda etmektedir. Kamuoyu bu yönlü bir beklenti içerisine sokulmaktadır. Kamuoyu da gerçekten herhalde bu sorun çözümleniyor biçiminde bir algıya varmaktadır. Bütün bunların doÄŸru olmadığını kamuoyu nezdinde ortaya çıkarmak için biz dedik o taslağı yayınlayabiliriz ama...

Peki niye vazgeçtiniz?

Bayık: Ama bu süreçte bize haber geldi. Bizimle görüÅŸen HDP Heyetinin Önder Apo ile görüÅŸmeye gideceÄŸi, onun öncesinde Türk devlet heyetinin Önder Apo'yla görüÅŸtüÄŸünü bize ilettiler. Biz mademki bu görüÅŸmeler oldu oluyor sonuçlarını görelim ondan sonra kararımızı uygularız veya uygulamayız biçiminde bir sonuca vardık. Onun için kamuoyuna o müzakere taslağını açıklamadık.

'17 Aralık operasyonu gündemi deÄŸiÅŸtirmeye yönelikti'

Peki bu görüÅŸmelerin sonucu?

Bayık: Bu arada Türkiye'de biliyorsunuz Fethullahçılara yönelik bir operasyon geliÅŸti tam da belirttiÄŸimiz tarihe denk bir operasyondu. Bu bizce gündemi deÄŸiÅŸtirmeye yönelikti. EÄŸer müzakere taslağını bu süreçte yayınlarsak bunun da suistimal edileceÄŸini, gündemleÅŸtirilmeyeceÄŸini hatta AKP'nin bunu kendi amaçları için kullanabileceÄŸini düÅŸünerek biz bu süreçte yayınlamadık. GörüÅŸmelerin sonucunu bekledik. 17 Aralık'ta görüÅŸme oldu Önder Apo ile. Bu görüÅŸmede ortaya çıkan sonuç pek de bizim istediÄŸimiz tarzda müzakere taslağının kabul edildiÄŸi, orda belirlenen tarihlere uyularak müzakerelerin geliÅŸtirileceÄŸi biçiminde deÄŸil. GördüÄŸümüz yine oyalamadır yine o müzakere taslağını hep tartışma içerisinde tutma, böylelikle tarihleri aşındırmadır, her ÅŸeyi seçimlere endekslemedir, seçime her ÅŸeyi kurban etmedir. EÄŸer bu yaklaşım terk edilmezse bizim bunu kabul etmeyeceÄŸimizi kamuoyunun bilmesi gerekiyor. Çünkü biz..

'Hükümet taslağı ne reddediyor, ne de kabul ediyor'

17 Aralık görüÅŸmesi yansımadı kamuoyuna.

Bayık: Evet yansımadı. Ä°lk kez ben bunu kamuoyuna duyuruyorum. Kamuoyunun bunu böyle bilmesi gerekiyor. Kamuoyunun bir de ÅŸu gerçeÄŸi çok iyi bilmesi gerekir; biz tek taraflı ÅŸimdiye kadar bir çok adım attık, en son bu demokratik müzakere taslağını önderliÄŸimiz geliÅŸtirdi. EÄŸer bu da kabul edilmezse belirlediÄŸimiz tarihlere göre müzakereler geliÅŸtirilip sonuçlandırılmazsa artık bizim yapabileceÄŸimiz herhangi bir ÅŸey kalmamıştır. Çünkü biz yapabileceÄŸimizin en fazlasını yapmış olduk. Halklarımıza insanlığa karşı duyduÄŸumuz sorumluluÄŸun gereÄŸi olarak yaptık. Bir çok ÅŸeye tahammül ettik artık eski tarzda süreci sürdürmenin bir anlamı yoktur.

Peki taslaÄŸa birtakım itirazlar mı olmuÅŸ? Ne olmuÅŸ 17 Aralık görüÅŸmesinde? Biraz daha somutlamak için oyalamaya tahvil eden yaklaşımı size nasıl ifade ettiler? Tam olarak ne tartışılmış ya da tartışılabilmiÅŸ mi, daha fazla süre mi istenmiÅŸ? Seçimlerden sonrasına mı ertelenmek istenmiÅŸ?

Bayık: Hayır. O konular da net bir ÅŸey söylenmiyor. Açıkça biz reddediyoruz da denilmiyor, biz bunu kabul ediyoruz müzakerelere hemen baÅŸlayalım da denilmiyor. Hep sürüncemede tutuluyor. ÇeÅŸitli nedenler ortaya konuluyor ki, bunlar bizim açımızdan hiç de gündemleÅŸtirilmemesi gereken nedenlerdir. Bu müzakere taslağının kabul edilmesi gerekiyor. Onun için derhal, hiçbir gün dahi ertelemeden müzakerelerin baÅŸlatılması gerekiyor ya da bu taslağın reddedilmesi gerekiyor. Durumun netlik kazanması gerekiyor. Durum netlik kazanmazdan bu tarzda bu süreci götürmemiz mümkün deÄŸildir.

'Sürekli tezgahlar düzenleniyor ama artık bunlar sökmüyor'

Öcalan da sizin gibi mi düÅŸünüyormuÅŸ bu konuda?

Bayık: Elbette. Öcalan'ın koÅŸulları farklıdır üstlendiÄŸi roller farklıdır. Bizim koÅŸullarımız üstlendiÄŸimiz roller ise farklıdır.Bu çokça bazılarının belirttiÄŸi gibi birbirlerine karşı koyma falan deÄŸildir arada çeliÅŸkiler falan deÄŸildir. Bunlar birbirini tamamlayan rollerdir.

Biraz açar mısınız? Öcalan’ın tutumu sizin karalarınızda belirleyici oluyor mu? Zaman zaman farklı okumaları oluyor ya da bu okumalar farklı bakış açıları gibi deÄŸerlendiriliyor sizin de dediÄŸiniz gibi ve hala çok taze bu konu sanki Öcalan süreç iyi gidiyor diyor ama Kandil'deki KCK'li yöneticiler süreçten hiçbir ÅŸekilde tatmin olmuyorlarmış gibi bir algı da var. KoÅŸullar ve bu farklılıkları daha somut ifade etmeniz gerekirse ne dersiniz?

Bayık: Åžimdi Önder Apo sürecin çok iyi gittiÄŸini söylemiyor. Hiçbir zaman bunu söylemedi.Hep eleÅŸtirdi hep atılması gereken adımların neler olması gerektiÄŸini belirtti. EÄŸer Türkiye adımlar atarsa bunun karşılığında PKK'nin de ne tür adımlar atabileceÄŸini ortaya koydu. Hareketimizde Önder Apo'nun yaklaşımlarını hep esas aldı. Bu konuda Önder Apo farklı, hareket farklı çözümler önermedi. Dikkat edilirse en temel tarihsel adımlar atıldığında hamleler yapıldığında hareketimiz hep bu hamlelerin yanında olduÄŸunu kamuoyuna açıkladı. Bu konuda önderliÄŸimiz ile hareketimiz arasında çeliÅŸki yoktur. Hiç kimsenin de böyle çeliÅŸkiler peÅŸinde koÅŸmaması gerekiyor. Bunlar boÅŸ çabalardır, bunlar hep kamuoyunu aldatmaya dönük psikolojik savaÅŸ çabalarıdır.Türkiye'de psikolojik savaÅŸ sürekli yürütülüyor. Sürekli gerçeklerin anlaşılmaması için gerçeklerin ters düz edilerek kamuoyuna sunulması için büyük çabalar yürütülüyor.

Bu basın aracılığı ile yürütülüyor, bu partiler aracılığı ile yürütülüyor, bu bazı sivil toplum örgütleri aracılığı ile yürütülüyor. Bunu birçok kesim de biliyor. Bu rejim psikolojik savaşı yürütmeden, sürekli çeliÅŸki yaratmadan, sürekli birbirinin karşısına koymadan, sürekli düÅŸman üretmeden kendini zor yürütebilir. Bunun için sürekli bu tip yöntemlere baÅŸvuruyor. Sürekli Önder Apo'yla hareket hakkında veya hareket ile halk arasında veya Önder Apo ile halk arasında çeliÅŸkiler hep yaratılmaya çalışılıyor. Biraz da asılında bu istendiÄŸi için yapılmak isteniyor. Bunun için hep bu yöntemlere baÅŸvuruluyor. Sürekli hareketimizle Önder Apo karşı karşıya getirilmek isteniyor. Bunu sadece hareketimiz ile önderlik arasında yapmıyor. Bunu legal siyaset ile önderlik arasında da yapmaya çalışıyorlar. Legal siyasetin kendi içinde de yapmaya çalışıyorlar. Hani meÅŸhurdur 'Osmanlılarda oyun çoktur' derler. Bunu boÅŸuna söylememiÅŸler. Sürekli böyle oyunlar oynanıyor. Sürekli tezgahlar düzenleniyor ama artık bunlar sökmüyor. Belki baÅŸka güçler nezdinde etkili olabilir ama PKK'de bunların artık etkili olması düÅŸünülemez. Çünkü PKK bu rejimin karakterini çok iyi çözümlemiÅŸtir. Bu rejimin bir özel savaÅŸ rejimi olduÄŸunu, psikolojik savaşı sürekli önde tuttuÄŸunu çok iyi bilen bir hareketiz. Çünkü biz yıllardır bu rejimle mücadele içindeyiz. Bu rejim de bizi çok iyi tanıyor. Biz de bu rejimi çok iyi tanıyoruz. O açıdan artık bu tip çabalar boÅŸ çabalardır.

Sizi çok iyi tanıyorlarsa niye bunu yapmayı sürdürüyorlar peki?

Bayık: Çözüm amaçları olmadığı için bu yöntemlere baÅŸvuruyorlar. EÄŸer çözüm amaçları olsaydı kesinlikle bu tip yöntemlere baÅŸvurmazlardı daha saygılı yaklaşırlardı. EÄŸer saygılı yaklaÅŸmıyorlarsa sürekli çeliÅŸki çatışma yaratmak istiyorlarsa sürekli birbirlerinin karşısına koymaya çalışıyorlarsa burada çözüm amaçlarının olmadığını görmek gerekir.

Kürt hareketi içersinde bir söz birliÄŸi var diyorsunuz. Yine de zaman zaman sizden gelen açıklamalar çok daha eleÅŸtirel olabiliyor.

Bayık: Bu normaldir. DediÄŸim gibi yani Önder Apo 'nun rolü ile bizim rollerimiz farklıdır. Biz hiçbir zaman önder Apo'nun rollerini üstlenemeyiz. Önder Apo 'da bizim rollerimizi üstlenemez.EÄŸer birtakım açıklamalar oluyorsa bundan ötürüdür. Bunlar birbirini tamamlayan açıklamalardır. Öyle farklı açıklamalar falan deÄŸildir.

'Müzakere süreci yürütülmezse taslağı açıklarız'

Müzakere süreci taslağına geri dönersek peki bundan sonra ne olacak ne bekliyorsunuz? Bundan sonraki görüÅŸme ve akabinde muhtemelen yeniden hükümet yetkilileri ile görüÅŸme olacak mı olmayacak mı? Süreç nasıl ilerleyecek?

Bayık: Åžimdi bizim için sorun görüÅŸmelerin olup olmaması veya heyette yeni kiÅŸilerin katılıp katılmaması deÄŸildir. Bunlar artık geride kalmıştır. Bizim için esas sorun Önder Apo'nun sunduÄŸu Demokratik Çözüm Taslağı'nın kabul edilip edilmemesidir. Bunun zaman geçirilmeden netlik kazandırılması gerekiyor...

Ne kadarlık bir zamandan bahsediyorsunuz?

Bayık: Tek gün dahi geçirilmemesi gerekiyor. Diyelim ki taslak müzakere için kabul edildi ama müzakerelerin de belirlediÄŸimiz süreçlerde gerçekleÅŸtirilmesi, tamamlanması gerekiyor. Müzakerelere baÅŸlanır ama bunun sonu getirilmezse çeÅŸitli nedenlerle uzatılırsa ve iÅŸler yine seçime kurban edilmek istenirse bizim kabul etmeyeceÄŸimiz bilinmelidir. Ben daha önce de belirttim yani belki tahammül sınırlarını aÅŸan tahammüller gösterdik. Bunun nedenlerini de belirttim. Artık gelinen aÅŸamada bu tahammülleri göstermemiz deÄŸildir. Hiç kimse de bunu bizden beklememelidir. Artık tahammül sınırlarının sonuna geldiÄŸimiz için son bir kez olarak bu müzakere taslağını sunduk ve bunu da takvimlere baÄŸladık. Tekrar oyalama, zaman zaman, aldatmaların önünü almak için takvime baÄŸladık. Onun için bu takvime göre iÅŸlerin yürütülmesi gerekiyor. EÄŸer yürütülmezse biz hem taslağı kamuoyuna açıklayacağız hem de tavrımızı çok net kamuoyuna duyuracağız.

Ama biraz daha bekleyeceksiniz anladığım kadarıyla.

Bayık: Çok bekleyemeyiz. Çünkü seçimlere çok kısa bir süre kaldı hatta seçimler öne çekilebilir çeÅŸitli nedenlerden ötürü, AKP zaman yok, müzakere yapamayız, artık seçimlerden sonrasına kalmalı derse de biz bunu kabul etmeyiz.

'Bu siyasette ısrar edilirse ya darbe geliÅŸir ya iç savaÅŸ'

Peki ne olur? Varsayalım ki sizin oyalamaca olarak adlandırdığınız süreç böyle devam etti ve sizin beklediÄŸiniz zaman zarfında hükümetten herhangi bir açıklama gelmedi. Ne olur bundan sonra?

Bayık: 6, 7, 8 Ekim'de ne olduysa benzer ÅŸeyler olabilir. EÄŸer gerçekten bu hükümet, bu devlet bunu istemiyorsa tek yolu vardır; derhal müzakereye oturmaktır. O taslağı müzakerelerde görüÅŸmektir. Türkiye baÅŸka yöntemlere baÅŸvurmamalıdır. EÄŸer baÅŸvurursa bu Türkiye'nin aleyhine olur, hükümetin aleyhine olur. Åžu anda hükümet belki de tarihinde sıkışmadığı kadar sıkışmıştır. Hem uluslararası alanda hem de içerde sıkışmış bulunuyor. Bu siyasetle hiçbir yere varılamaz.

Bu siyasette ısrar edilirse Türkiye 'de ya darbe geliÅŸir ya da bir iç savaÅŸ geliÅŸir. Bütün bunları önlemenin yolu hemen hiç zaman kaybetmeden müzakerelere oturmaktır. Bu ancak bu hükümeti bu devleti kurtarabilir. Bunun dışındaki bütün yollar, izleyecekleri taktikler hele hele zaman kazanmaya yönelik oyalamalar kesinlikle Türkiye 'ye birçok ÅŸey kaybettirebilir. Biz fırsatçı davranmak istemiyoruz. Biz Türkiye'nin içinde bulunduÄŸu sorunların daha da ağırlaÅŸmasını istemiyoruz. EÄŸer isteseydik bizim için bulunmaz bir ortam var. Sanıyorum kamuoyu da bunu çok yakinen biliyor, biz siyaseti ilkelerine göre, amaçlarına göre, kurallarına göre geliÅŸtirmeye çalışıyoruz. EÄŸer fırsatlara göre hareket etsek muazzam fırsatlar vardır. Türkiye'yi, hükümeti daha da sıkıştırabiliriz.

Mesela?

Bayık: Uluslararası koÅŸullar ÅŸu anda Türkiye hükümetinin aleyhinedir. Orta DoÄŸu'da bir DAÄ°Åž'in Katar'ın dışında hemen hemen bu hükümetle iliÅŸkide olan yoktur, destek veren yoktur. GeçmiÅŸte bu hükümete destek veren uluslararası güçler ÅŸimdi bu desteÄŸi kesmiÅŸ durumda. Çokça AKP'nin Sayın ErdoÄŸan'ın övündüÄŸü vesayete karşı mücadele bitmiÅŸ durumda. Bir darbenin önünü almak için orduya oldukça adım atılıyor. Polis teÅŸkilatı güçlendiriliyor, güvenlik yasaları çıkartılıyor her gün tutuklamalar, baskılar, kapatmalar, her gün Kürt gençlerinin katledilmesi yaÅŸanıyor. Bütün bunlarla iktidar korunmak isteniyor. Ä°ktidarı korumanın yolu orduya yaklaÅŸmaktan, polis teÅŸkilatını güçlendirmekten, güvenlik yasalarını çıkarmaktan, tutuklamalar, katletmeler geliÅŸtirmekten geçmiyor. Tam tersine eÄŸer iktidar korunmak isteniyorsa bu devlet korunmak isteniyorsa bunun yolu bütün bunları deÄŸil derhal müzakereyi geliÅŸtirmekle mümkün. AKP en çok toplumun neyle aldatıyordu? Vesayete karşı olduÄŸunu vesayetle mücadele ettiÄŸini söylüyordu.

Bununla da demokratik bir parti olduÄŸunu Türkiye'yi demokratikleÅŸmeye götürdüÄŸünü söylüyordu. Bu propaganda bitmiÅŸtir. Artık buna kimseyi inandıramaz yine en çok neyle övünüyordu; ekonomik baÅŸarıları ile övünüyordu. Türkiye'de ekonomik kriz baharla birlikte gündemdedir. Esas iktidarda tutan ekonomik baÅŸarılarıydı ki bu da kesinlikle kendi baÅŸarıları falan deÄŸildi. Bir DerviÅŸ Türkiye’ye getirilmiÅŸti, ekonomik politikalar belirlemiÅŸti AKP o ekonomik politikaları uyguladı ve Körfez’den yoÄŸunca sıcak para aktarımı oldu. Yine Kuzey Kürdistan Suriye pazarlarına sürümler yapıldı bütün bunlarla ekonomik baÅŸarı elde edildi.

'Türkiye'de ekonomik kriz kapıdadır'

Kemal Derviş'in politikalarını uygulayarak mı ekonomik istikrar sağlandı diyorsunuz?

Bayık: Evet. O politikaları aynen uyguladı bir de tabi birtakım destekler gördü. Türkiye'de satamadıklarını Güney Kürdistan'a sattı, Suriye'ye sattı. Burada büyük paralar kazandı ve bununla ekonomik çarkını döndürdü. Ama artık bunun sonuna gelinmiÅŸ durumda. Türkiye'de ekonomik kriz kapıdadır. EÄŸer bu da geliÅŸirse bu iktidarın artık propaganda yapabileceÄŸi bir malzemesi elinde kalmıyor. Dışarıda içeride oldukça daralıyor. Ekonomik olarak daralıyor, siyasi olarak daralıyor. Bu, bu iktidarın pek de geleceÄŸinin olamayacağını ortaya koyuyor. EÄŸer biz de bu süreçte hareket edersek bu iktidarın buna dayanamayacağı çok açıktır.

Ben tekrar bu iktidarı uyarıyorum. Bu baskıcı politikalardan vazgeçmeli, bu tutuklamalardan, gençleri sokak ortalarında katletmelerden vazgeçmeli. Derhal demokrasiye dönmeli, özgürlük ve adalete dönmeli, bunun içinde derhal Önder Apo'nun sorumluluÄŸunda oluÅŸacak müzakere heyeti ile hemen müzakereye oturmalı. EÄŸer bunu yapabilirse hem kendisini kurtarabilir hem de Türkiye'yi kurtarabilir. Aksi takdirde ne kendini kurtarabilir ne de Türkiye'yi kurtarabilir. Gelecek bir felakettir Türkiye açısından.

'PKK'siz Kürtlersiz Orta DoÄŸuda siyaset yapmak mümkün deÄŸildir'

Anlattığınız bütün bu nedenlerden dolayı PKK'nin süreçte çıtayı yükselttiÄŸi söylenenler arasında yapılan yorumların çoÄŸu da bu yönde. Öte yandan Kobani' den sonra ortaya çıkan fotoÄŸraf Amerika'nın PYD' ye destek vermesi, iÅŸte hava bombardımanı, yardımda bulunması uluslararası kamuoyunda PKK' ye karşı tavrın deÄŸiÅŸiyor olması bütün bu nedenlerle PKK'nin de süreçte tavır deÄŸiÅŸtirdiÄŸi, nasılsa zayıflamış bir partner var süreçte karşımda, AK Parti hükümetinden bahsediyorum ÅŸimdiye kadar anlatageldiÄŸiniz nedenleri de hatırlatarak bir kez daha, o yüzden çıtayı yükselten bir PKK çıktı ortaya diyenler de var. Böyle bir durum söz konusu mu? Uluslararası kamuoyundaki PKK'ye dönük tavrın deÄŸiÅŸiyor olması süreçteki dengeleri etkiledi mi?

Bayık: PKK'nin çıtayı yükselttiÄŸi doÄŸru deÄŸildir. PKK geçmiÅŸte nasıl yaklaÅŸtıysa günümüzde de öyle yaklaşıyor. PKK'nin kimsenin toprağında herhangi bir gözü yok kimseyi bölüp parçalamıyor. Böyle bir amacı da yok. PKK kimseden herhangi bir ÅŸey de istemiyor. PKK kimseden herhangi bir ÅŸey de dilenmiyor. PKK Kürdistan halkının en doÄŸal hakları olan haklarını istiyor. Bunun için mücadele yürütüyor. Bundan beÅŸ yıl önce de buydu. Bugün de budur. DeÄŸiÅŸen herhangi bir ÅŸey yok. Bu tamamen kamuoyunu aldatmaya yönelik geliÅŸen propagandalardır. Elbette ki PKK sürekli geliÅŸen güçlenen bir harekettir. Bugün PKK Kürtlerin onurudur. Bütün Kürtler PKK' ye böyle yaklaşıyor. Kendini PKK ile tanımlıyor. Çünkü PKK onların kimliÄŸini, deÄŸerlerini, özgürlüklerini koruyor. Bunu herkes görebiliyor.

Güney Kürdistan'da yürüttüÄŸü mücadelesiyle yine Kobani'nin direniÅŸiyle artık Kürt meselesi evrensel bir düzey kazandı. Bu mücadelenin öncülüÄŸünü yapan PKK'de evrensel bir düzey kazandı. Türkiye ve bazı iÅŸbirlikçileri geçmiÅŸte hep PKK'yi terörist olarak gördüler ve bunu da her gittikleri ülkeye devlet , hükümete iÅŸlediler, empoze ettiler. NATO ülkesi olduÄŸu için herkeste NATO'nun çıkarlarını düÅŸünerek Türkiye'nin bu propagandalarını, tezlerini esas aldı ÅŸimdi bu yıklııyor. PKK etrafında, Kürtler etrafında geliÅŸtirilen tecrit çemberi uluslararası alanda yıkılıyor. Kürtler ve PKK uluslararası alana giriyor. Türkiye bundan çok korkuyor. Panik içerisinde diyebilirim.Çünkü o kadar tecrite raÄŸmen PKK'yi etkisiz kılamadı ÅŸimdi PKK'yi etkisizleÅŸtirme ÅŸurada dursun artık Orta DoÄŸu'nun en önemli aktörüdür. Artık PKK'siz Kürtlersiz Orta DoÄŸuda siyaset yapmak, Orta DoÄŸu'yu yeniden düzenlemek mümkün deÄŸildir. Türkiye bunu gördüÄŸü için bundan korktuÄŸu için o söylemleri yayıyor. Buna bazı siyasi çevreler, basın alet oluyor. Topluma kirli bir siyaset empoze ediliyor. Ä°ÅŸte PKK uluslararası alana girdi güçlendi, iÅŸte Türkiye sıkıştı onun için PKK her geçen gün çıtayı yükseltiyor diyorlar, bu kesinlikle doÄŸru deÄŸil. PKK fırsatçı bir hareket deÄŸil. PKK kendi amaçları ve çizgisi üzerinde mücadele yürüten ve bu mücadelesini her geçen gün halklara, toplumlara yayan bir hareket ve giderek herkes nezdinde kurtarıcı gözü ile görülen bir hareket konumuna gelmiÅŸtir. GerçeÄŸi budur.

Kobani direniÅŸi, Kobani' deki IŞİD saldırıları nasıl etkiledi süreci, süreçteki dengeleri? Hiç mi etkilemedi? Mutlaka etkilemiÅŸtir.

Bayık: Elbette yani Åžengal' de Kobani'deki direniÅŸler elbette ki dengeleri Kürtlerin lehinde PKK'nin lehinde geliÅŸtirmiÅŸtir. BelirttiÄŸim gibi PKK'nin daha doÄŸru algılanmasına yol açmıştır. GeçmiÅŸte PKK hakkında geliÅŸtirilen bir algı vardı. Bu algı yıkılmıştır. Artık dünya PKK gerçekliÄŸiyle tanışmaya baÅŸlamıştır. PKK'nin bir özgürlük hareketi olduÄŸu, bir insanlık hareketi olduÄŸu, PKK'nin insanlığın deÄŸerlerine sahiplik yaptığı sadece Kürtlere deÄŸil onun deÄŸerlerine deÄŸil, Kürtlerin dışındaki halklara da, dinlere de, Kültürlere de onların deÄŸerlerine de sahiplik yaptığını görmüÅŸtür. Onun için PKK hakkındaki düÅŸünceler deÄŸiÅŸmeye baÅŸlamıştır. O, olumsuz algılar yerini daha doÄŸru algılara bırakmıştır. Onun için hem Kürtler nezdinde hem uluslararası demokrasi hareketinde, sosyalist harekette vicdanlı olan bütün insanlarda PKK'ye daha doÄŸru yaklaÅŸma, PKK gerçeÄŸini daha iyi anlama çabaları geliÅŸmektedir. Artık PKK'nin bir öncü güç olduÄŸu, PKK'siz 21. Yy.da Orta DoÄŸu'da herhangi bir ÅŸeyin yapılamayacağı giderek anlaşılmaya baÅŸlanıyor.

6-8 Ekim olaylarının uluslararası kamuoyundaki meÅŸruiyet tartışmalarını, PKK'nin söylediÄŸiniz gibi algısının deÄŸiÅŸiyor olmasını aslında olumsuz bir etki yaptığı söyleniyor.

Bayık: Hayır tam tersine. Hiç kimse Kobani etrafında bütün Kürdistan parçalarında ve yurt dışında özellikle de Kuzey'de Kobani'yi sahiplenecek bir eylemliÄŸinin hem de çok görkemli eylemliÄŸin geliÅŸebileceÄŸini tahmin etmiyordu. Tahminlerin de ötesinde Kürtler de bir ayaÄŸa kalkma, Kobani'yi sahiplenme, Kobani ÅŸahsında kendine sahiplenme gerçekleÅŸtirdi. EÄŸer 6-8 ekim olayları geliÅŸmeseydi hiçbir zaman Kobani direniÅŸi evrensel bir düzen yakalayamazdı. eÄŸer evrensel bir düzey yakaladıysa, Kobani ÅŸahsında Kürtlerde evrensel düzeyi yakaladıysa bu 6,7,8 Ekim olaylarının sonucundadır. Çünkü Kuzey halkı görkemli ayaÄŸa kalktı. Kobani'ye ve Kobani ÅŸahsında kendine sahiplik yaptı. DAÄ°Åž'e karşı tavır aldı. 6-7 Ekim hareketi DAÄ°Åž faÅŸizmine karşı geliÅŸen bir harekettir. Kürtlerin kendilerine sahip çıkma hareketidir. Neden bundan rahatsız olunsun? Dünya da DAÄ°Åž'e karşı uluslararası koalisyon kurdu. PKK'de Kürtler de DAÄ°Åž'E karşı en büyük mücadeleyi yürütüyor. Uluslararası koalisyonun yürütmek istediÄŸi mücadeleyi en ileri düzeyde yürütüyor. DAÄ°Åž'e karşı durmak, mücadele etmek, ayaÄŸa kalkmak, kendine sahiplik yapmak, insanlığa, deÄŸerlerine sahiplik yapmak neden olumsuz görülsün? Bunu olumsuz gören sadece Türk devleti ve hükümetidir. O hükümet, o devletle iliÅŸki içinde olan bazı çevrelerdir. Kürtler hiçbir zaman bunu olumsuz görmedi. Uluslararası alan da bunu olumsuz görmedi. Bu PKK'nin geliÅŸtirdiÄŸi mücadeleye olumsuz yansımadı yansımaz da. Bu tip deÄŸerlendirmeler doÄŸru deÄŸerlendirmeler deÄŸildir. Ä°ÅŸte 6-7 Ekim kalkışması, serhildanı hareketin meÅŸruluÄŸuna gölge düÅŸürdü biçimindeki deÄŸerlendirmeler kesinlikle yanlış deÄŸerlendirmelerdir.

Peki bir takım provakasyonlar olduÄŸunu sizler de açıkladınız. Sızmalar olduÄŸunu söylediniz. Yeniden Hüda-Par ile karşı karşıya gelme söz konusu oldu. Birtakım görüÅŸmeler sürüyor ama henüz bir nihayete de ermedi bunlara iliÅŸkin neler söylersiniz?

Bayık: Åžimdi 6,7,8 Ekim tarihinde geliÅŸen serhildan görkemli bir serhildandır. Türk devlet ve hükümet gerçekliÄŸini herkese gösteren bir serhildandır. Adeta hükümeti suçüstü yakalayan ve bütün herkese bu suçu gösteren bir serhildandır. Türk hükümetinin öfkesi bundan ötürüdür...

Kobani olaylarında Hüdapar'lılar Diyarbakır'da pek çok ev basıp, insanların gözlerini baÄŸlayarak merkezlerine götürdü

Nedir o suçüstü hali?

Bayık: Türk hükümeti bu serhildan ile gerçeÄŸinin ortaya çıkmasından oldukça rahatsız olmuÅŸtur. onun için hep bu serhildana saldırmıştır. Bu saldırıları yaparken de bunun içerisindeki bazı hatalı yönleri kullanarak bu serhildanın meÅŸruluÄŸunu doÄŸruluÄŸunu gölgelemek istemiÅŸtir. Ama bütün bu çabaları bu amacına yetmemiÅŸtir yetemezde. Bazı hatalı, eksik tutumların ortaya çıkması bu serhildanın görkemliliÄŸine leke süremez. Dikkat edilirse hep leke sürmeye çalıştılar, bunun çabasını yürüttüler. Bazı gerçekleri de ters düz etmek istediler. ÖrneÄŸin; bu serhildan Kobani'ye sahiplik yapılması için geliÅŸtirildi. DAÄ°Åž'in faÅŸizmine karşı geliÅŸtirildi. Bunu ne Hüda-Par'a karşı ne herhangi bir Türkiye’deki partiye karşı ne bir sivil toplum örgütüne karşı ne de Türk devletine karşı geliÅŸtirdi. Neden bu devlet hükümet ve onunla ilgili iÅŸ birliÄŸi içerisinde olan bazı güçler bundan rahatsızlık duydu. DAÄ°Åž'e karşı mücadele etmek Kürt halkına sahiplik yapmak yine insanlık deÄŸerlerine sahiplik yapmak bir katliamın önünü almak niye suç olsun? Niye bundan rahatsızlık duysunlar? Elbette ki Türk devleti hükümeti bu görkemli serhildana direniÅŸe leke sürdürmek için onun muÅŸru hakkını ortadan kaldırmak için bazı çabalar gösterdi. Nedir bu çabalar? Ä°çine sızdırdığı bazı ajanları ile bu görkemli serhildanı amacından saptırmak istedi. Halkın büyük tepkisinin kendisine yönelmemesi için bu tepkinin harekete yöneltilmesi için büyük çaba gösterdi. iÅŸte diyelim hiçte yönelinmemesi gereken bazı çevrelere bazı diyelim dükkanlara otobüslere yönelindi ve tahrip edildi.

Yakmalara, yağmalamalara, yıkmalara karşısınız o halde. Sanki değilmişsiniz gibi bir hava estiriliyor.

Bayık: Biz bunun için bir açıklama yaptık, dikkat çektik. Dedik ki; bunları kim yapıyorsa hemen üzerine gidin yakalayın ve bunların gerçek yüzünü ve kimliklerini açığa çıkarıp tehÅŸir edin. Çünkü bunlar kitlenin tepkisinin öfkesinin doÄŸru geliÅŸmesini önlemek istiyorlar, saptırmak istiyorlar. Halkın büyük bir tepkisi var, bunu yanlış hedeflere yöneltmek istiyorlar. Ä°ÅŸte talanlar yaptırarak, tahribatlar yaptırarak bunu gerçekleÅŸtirmek istiyorlar. Onun için derhal bunun önünü almalısınız dedik. Yine ne yapıldı, bununla birlikte bazı güçler, iÅŸte faÅŸist böyle ırkçı Kürt halkına karşı olan, PKK'ye karşı olan güçleri halka saldırttılar. Bunlar bazı katliamlar yaptı. Birçok insanı yaraladı. Bunları örtbas etmek için ne denildi; iÅŸte özgürlük hareketi veya onulna iliÅŸki içinde olan güçler bu saldırıları yaptı, tahribatları yaptı. Kendilerinin yaptıklarını hareketimizin üzerine, yandaÅŸlarımızın üzerine yıkmaya çalıştılar. Mesela ortada katledilen elliye yakın insan var ve bunların çok ağırlıklı bir kesimi bu güçlerle devlet tarafından, polisler tarafından katledilen insanlardır. Neden bunların faillerini ortaya çıkarmıyor? Sadece deniliyor ki Hüda-Par'a bazı saldırılar oldu, iÅŸte Hüda-Par saldırıya uÄŸradı. Bütün basın ve hükümet yandaşı çevreler Hüda-Par'ı meÅŸru göstermeye çalıştı. Haksızlığa uÄŸrayan güç gibi göstermeye çalıştı. Halbuki tam tersine geliÅŸen serhildanın ne Hüda-Par'a ne herhangi bir güce karşı geliÅŸme durumu yoktu.Tamamen Koban'yi sahiplenme biçiminde bu hareket geliÅŸti. neden bazı güçler Hüda-Par da dahil Büyük Birlik Partisi de dahil MHP dahil bu serhildandan rahatsızlık duydular? Neden polisle birlikte hareket ettiler, halkın üzerine ateÅŸ açtılar? Mesela Hüda-Par Diyarbakır’da birçok evi basarak insanların gözlerini baÄŸlayarak kendi merkezlerine götürdü.

6-8 Ekim olayları zamanın da mı?

Bayık: Evet o dönemde ve bunlar mesela basın tarafından hiç iÅŸlenmedi. Kimse bunun hesabını sormadı. Ä°ÅŸte hep HDP suçlandı, Kürt Özgürlük Hareketi suçlandı. Bu bir saptırmaydı. Mesela ilk Varto'da bir genç kurÅŸunlandı polis kurÅŸunuyla, o zamana kadar herhangi bir ÅŸiddet yoktu. Normal barışçıl gösteri, yürüyüÅŸler vardı, protestolar vardı. Ne zaman ki polis o genci vurdu ondan sonra iÅŸin içine ÅŸiddet girdi ve halk kendisini korumak istedi saldırılara karşı. Giderek saldırılar arttı. Peki bu elliye yakın insanı kim vurdu? Herhalde Özgürlük Hareketi vurmadı. Kim vurdu bunları? Neden bunların gerçekliklerini ortaya çıkarmıyor. Sadece Hüda-Par'dan ölen insanların durumu üzerinde duruluyor. Bu ortaya çıkarılmaya çalışıyor. Peki ölenlerin hepsi Hüda-Parlı mı? Hayır. BaÅŸka bir sürü ölen insan var. Öldürülen, katledilen insan var. Yüzlerce silahla yaralanan insanlar var. Bunları kim yaptı? Neden bunların üzerine gidilmiyor, bunlar açığa çıkarılmıyor. Çıkaramazlar çünkü bunun arkasında devletin hükümetin kendisi var. Hatta bazı çevreleri harekete geçirdiyse, kullandıysa kendi gerçekliklerinin ortaya çıkmasını önlemek için bu çevreleri harekete geçirdiler ve kamuoyuna da baÅŸka türlü anlattılar.

Peki mesela HDP'nin bu konuda açıklaması var. EÅŸ Genel BaÅŸkanı DemirtaÅŸ diyor ki; "aslında daha kontrollü davranabilirdik, keÅŸke daha kontrollü davransaydık"...

Bayık: Åžimdi Selahattin DemirtaÅŸ onu söyleyebilir. Niye söyledi o onu baÄŸlar. Ben bir ÅŸey diyemem. Bir kere ÅŸöyle bir gerçeklik var bir halk hareketi, kitle hareketi geliÅŸti mi onu kontrol etmek kolay deÄŸildir. Hiç kimse de kontrol edemez. Hele hele bir de içine provakatör ajanlar sızdırılırsa ki bu ajan provakatörler devletin ajan provakatörleridir. O zaman bunu kontrol etmek kolay deÄŸildir. Kitle hareketi geliÅŸtiÄŸi için halkın öfkesi büyük olduÄŸu için ve içine de devlet ajan pravakatörler soktuÄŸu için kitlenin o öfkesinin kendilerine yönelmesini engellemek istemiÅŸlerdir. Bunu farklı yönlere kanalize etmiÅŸlerdir. Hiç de yönelinmemesi gereken kesimlere yöneltilmiÅŸtir. Bunu hareket yapmamıştır yapmaz. Hareketin böyle bir eylem hareketi, çizgisi kesinlikle yoktur. Bunun yurtseverlerce, halkımızca iyi bilinmesi gerekiyor. Bundan dolayı adımıza kim yapmışsa bu kesinlikle hareketin benimsemeyeceÄŸi hedeftir, çizgidir. Kesinlikle mahkum ettiÄŸimiz bir eylem anlayışı ve çizgisidir. Bunu zamanında da eÅŸbaÅŸkanlık adına yaptığımız bir açıklamayla kamuoyuna duyurduk. Bundan dolayı zarar gören insanlarımızdan ben özür de diliyorum.

Tabiii ki bizim daha çok durumlara egemen olmamız gerekiyordu. Bunlara meydan vermemiz gerekiyordu. Ajan provakatörlerin kitle içine sızıp kitleyi yurtseverlere yöneltmesine müsaade etmememiz gerekiyordu. Burada yetersizliÄŸimiz vardır. Onun için ben yurtsever insanlarımızdan, halkımızdan özür diliyorum. Bunun böyle bilinmesi gerekiyor. Kesinlikle bu hareketin çizgisi deÄŸildir eylem anlayışı deÄŸildir. O görkemli halkın kendine sahiplik yapma eyleminin Türk devletinin içine sızdırdığı ajan provakatörlerle amacından saptırılmak istenmesidir. Bunu iyi kavramaları gerekiyor.

Hükümet diyor ki kamu düzeni saÄŸlanmazsa sürece dair adım atmayız. Hatta 6-8 ekim olayları sonrası iç güvenlik paketi tartışması baÅŸladı. Åžu anda yasa bir tasarı halinde ama yasalaÅŸacak büyük bir ihtimalle, öyle görünüyor. Ciddi kaygılar var. Siz de diyorsunuz ki müzakere süreci taslağına dair hükümet bir an önce bir tutum belirlemezse 6-8 Ekim olayları gibi olaylar geliÅŸebilir. Bu paradoks nasıl aşılacak?

Bayık: Åžimdi kamu düzeni nasıl saÄŸlanabilir? Demokrasi geliÅŸtirilerek, özgürlükler geliÅŸtirilerek, adalet geliÅŸtirilerek, Kürt sorunu ve Türkiye'deki birçok hakların, kültürlerin, dinlerin, mezheplerin sorunlarının çözülmesiyle kamu düzeni saÄŸlanır. Kamu düzeni polis teÅŸkilatını güçlendirerek,polise her türlü katliam yapma, tutuklama imkanı tanıyarak, her gün insanları ortalıkta katlederek, bu temelde güvenlik yasaları çıkararak, polisi koruyan yasalar geliÅŸtirerek , polisin her türlü uygulamayı geliÅŸtirmesine imkân sunarak kamu düzeni saÄŸlanamaz. On gün içersinde iki tane Kürt genci katledildi ve hem de bunlar yakalanarak infaz edildi. Polis çıkan bu yasalara veya çıkarılacak yasalara dayanarak bunları yapıyor. Kamu düzenini tehlikeye atan hükümetin kendisidir, DavutoÄŸlu'nun kendisidir. Kürtler kamu düzenini bozmuyor. Kürtler tam tersine adalet istiyor, demokrasi, özgürlük istiyor. Kendi kimlikleri ile kendi dilleri, kültürleri ve deÄŸerleri ile özgürce kendilerini örgütleyip yaÅŸamak istiyorlar. Bu kamu düzenini bozmak falan deÄŸildir. Tam tersine Kürdistan'da katliamların, iÅŸkencelerin tutuklamaların savaşın olmamasını istemektir. Bugün savaşı isteyen, katliam yapan tutuklama yapan, iÅŸkence yapan, her yeri darmadağın eden Türk Hükümeti'nin güçleridir. BaÅŸbakanın verdiÄŸi talimatlarla bunlar yapılıyor. Kalkıyor birde kamu düzeninden bahsediyorlar hem suçlular hem de bu suçu Kürtlerin üzerine yıkmaya çalışıyorlar. Kamuoyunu da bu temelde aldatmaya çalışıyorlar

Fakat deniliyor ki PKK bölgede..

Bayık: Sömürgecilerin mantığıdır. Bütün sömürgecilerin mantığıdır. Bütün sömürgeciler sömürgeleÅŸtirdikleri halkların üzerinde hep kendilerini haklı o halkarıda haksız göstermek istemiÅŸlerdir. bütün olumsuzlukların kötülüklerin kaynağı olarak sömürgeleÅŸtirdikleri halkları göstermiÅŸlerdir. Türk devletinin de yaptığı budur.

Fakat deniliyor ki bölgede PKK bir egemenlik kurmak istiyor aslında kamu güvenliÄŸi ve kamu düzeni derken altı böyle dolduruluyor. Vergi topluyor, yol kesiyor bundan rahatsız olan ve PKK'li olmayan bir tabanda var bize bu yönlü bilgiler geliyor. Bunlar çok yazılıp çizildi, çok konuÅŸuldu. Hatta baÅŸbakan DavutoÄŸlu bunu akillerle yaptığı son toplantıda anlatmış. Sonrasında da hükümete yakın pek çok köÅŸe yazarını da sizde takip etmiÅŸsinizdir makalelerinde. Böyle bir ÅŸey söz konusu mu? Böyle bir talebiniz var mı? Nedir bu olayın aslı astarı?

Bayık: Åžimdi Türkiye artık müzakere yapmak zorunda iÅŸler buraya dayanmıştır. ama Türkiye'nin amacında müzakere yapmak yoktur. Müzakere amacı olmadığı için herkesinde beklentileri Kürt sorunun çözümü oldu bundan dolayı Türk hükümeti manipülasyon yapıyor. herkesi aldatmaya çalışıyor. Herkesin Kürt sorunu çözüm beklentilerine bu tarzda cevap veriyor. EÄŸer biz adım atmıyorsak nedeni iÅŸte kamu düzeni saÄŸlanamadığı için biz bu adımı atmıyoruz. eÄŸer bu olsa biz adım atacağız diyorlar.

Peki diyelim ki onların dediÄŸi gibi olsun bu kamu düzeni meselesi bir kaç aydır çıkmış ondan öncesinde yoktu. Peki onun öncesinde Önder Apo'nun bütün çabalarına tek yanlı ısrarlarına raÄŸmen sorunun çözümü yönünde adım atmıyorlardı? Neden müzakereye geçmiyorlardı? bu bir manipülasyon. Kamu düzeni Kürt'ü inkar ederek, Kürt'ün üzerinde baskı kurarak onu tutuklayarak katlederek saÄŸlanamaz. Kamu düzeni dediÄŸi ÅŸey sömürgeci yasaların, baskıcı yasaların anti-faÅŸist yasaların uygulanmasına boyun eÄŸilmesidir.Bu isteniyor. Kesinlikle hiç kimse bizden bunu isteyemez. Biz Kürt'ü inkar eden imha eden hiçbir yasyı uygulamayı kabul etmeyiz. Biz bu kadar yıldır mücadele yürütüyoruz. Örgüt olarak halk olarak.Bunun çok ağır bedellerini ödedik. Biz bize insanca yaklaşımını istiyoruz. biz bizim kimliÄŸimizin, dilimizin, kültürümüzün deÄŸerlerimizin kabul edilmesini bu temelde kendimizi özgürce örgütleyip ifade etmemizin kabul edilmesi istiyoruz. yasalar çakarılacaksa bu tip yasalar çıkarılmalı. DemokratikleÅŸeme, özgürleÅŸme yasaları çıkarılmalıdır. Bu temelde sorunların çözümü için yasalar çıkarılmalıdır. EÄŸer faÅŸist yasalar çıkarılırsa polise her tülü yetkiyi sınırsız tanıyan yasalar çıkarılırsa elbette ki bu yasaları Kürtler kabul etmez.

Sadece Kürtler deÄŸil vicdanlı olan herkes demokrasi özgürlükten adaletten yana olan herkes bu yasalara karşı. Bunların hiç de güvenlik yasaları olmadığını, toplumu korumadığını, demokrasiyi geliÅŸtirmediÄŸini buna hizmet etmediÄŸini tam tersine Türkiye yi faÅŸizme doÄŸru götürdüÄŸünü söylüyorlar. Peki Türkiye'deki bütün demokrasi çevreleri vicdan sahibi olan insanlar bunu söylerken Kürtler neden bunu kabul etsin. Kaldı ki bu yasalar Kürtlere karşı geliÅŸtirilen yasalar. EÄŸer son Türk hükümeti güvenlik yasaları adı altında yasalar geliÅŸtiriyorsa bu tamamiyle Kürtlere karşı geliÅŸtirilen yasalardır. Kürtler neden bunu kabul etsin. Burada ısrar edilmemsi gerekiyor. Israr edilirse elbette ki Kürtler de kendilerini bu yasalara karşı koruyacaktır da en doÄŸal haklarıdır.

Hükümet yeniden güvenlikçi bir paradigmaya mı dönüyor? Neden iç güvenlik yasasına ihtiyaç duyuluyor?

Bayık: Aslında Türkiye hiçbir zaman güvenlik yasalarını terk etmedi. Çünkü Kürt sorunu diye bir sorunu kabul etmiyor. Kürt halkı diye bir halkı, onun doÄŸal haklarını kabul etmiyor. Onun için de bu sorunun siyasal çözümünü kabul etmedi. Hep soruna terör sorunu gibi yaklaÅŸtı.Bazı dış güçlerin Türkiye'nin kalkınmasını önlemek için PKK ile terör uyguladığını söyledi. Teröre karşı Türkiye'yi koruduklarını söylediler. Terörü ortadan kaldırmak için de savaşı esas aldılar, hep güvenlik yasalarını esas aldılar. SavaÅŸla güvenlikle hep sorunu çözmek istediler. Zaman zaman bazı algılar yarattılar sanki Türkiye güvenlik yasalarını terk ediyor, sorunları demokratik yollarla çözmek istiyor gibi bir algı yarattılar bu tamamen manipülasyondu, aldatmaya yönelik bir algı yaratmaydı. Hiçbir zaman ne savaÅŸ ne güvenlik yasaları terkedilmedi ki yeniden güvenlik yasalarına dönülsün.

'Kürt sorunu sadece Kürtlerle çözülemez'

Åžuna dönmek istiyorum sürecin bundan sonraki gidiÅŸatı ile ilgili uluslararası bir taraf, bir üçüncü gözün bu sürece dahil olması meselesine dair birçok açıklamanız var. En son yaptığınız söyleÅŸilerden birin de bunun Amerika olabileceÄŸini söylüyorsunuz. Çünkü Türkiye devletinin de Amerika'ya müttefiki olduÄŸu için güven duyacağını söylüyorsunuz. Ä°lla bir uluslararası taraf olmalı mı? Sizin için olmazsa olmaz mıdır? Amerika üzerinden söylediÄŸiniz ÅŸeyi daha somut ifade edebilir misiniz? Mesela nasıl bir sistem kurulmalı uluslararası bir göz için?

Bayık: Åžimdi dikkat edilirse Türkiye ÅŸunu söylüyor. Ä°ÅŸte yerli milli çözüm diyor, çözüm Türkiye'ye özgü olacak yepyeni bir anlayışla çözüm gerçekleÅŸtirilecek. Bu herkese de model olacak deniliyor. Åžimdi bir kere bu doÄŸru bir anlayış ve tutum deÄŸildir. Neden? Kürt sorunu öyle sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir sorun deÄŸildir. Kürt sorunu hem bölgesel hem uluslararası bir sorundur. Bu sorunu esas yaratanlar da uluslararası güçlerdir. Sorun bölgesel ve uluslararası bir sorun olduÄŸu için çözümü de bölgesel ve uluslararası olmak zorundadır. Böyle bir sorunu bu boyutlarından çıkarıp sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir sorunmuÅŸ gibi göstermek herkesi aldatmaktır. EÄŸer burada bir art niyet yoksa gerçekten insan buna anlam vermede zorlanıyoruz. Ben öyle çok safça, temizce söylendiÄŸine inanmıyorum.

Nasıl bir niyet olabilir?

Bayık: Burada Kürt sorunu çözmeme niyeti olduÄŸu için sorun böyle ortaya konuyor. Uluslararası bir sorun uluslararası güçler olmadan çözümlenebilir mi? Buna yerel, milli Türkiye'ye has bir çözüm denilebilir mi? Dünya global bir dünya, bir de iÅŸin bu tarafı var. GloballeÅŸen bir dünyada hangi ülkede ne tür bir sorun olursa olsun sadece o ülkeyi ilgilendirmiyor. Tam tersine herkesi ilgilendiriyor. Åžimdi hem dünyada globalizm olacak hem Kürt sorunu uluslararası bir sorun olacak, NATO ülkesi olacak, Avrupa BirliÄŸi ile iliÅŸki içinde olacak ama Türkiye Kürt sorununu sadece Kürtlerle çözecek hiç kimseyi buna yaklaÅŸtırmayacak bu mümkün müdür? Gerçekten Türkiye sorunu çözme amacı taşıyorsa bunun uluslararası güçler olmadan çözülemeyeceÄŸini bilmesi gerekiyor ve bütün dünyadaki çatışmalı sorunlarda iki tarafla Türkiye’nin dediÄŸi gibi oturularak çözülmemiÅŸtir. Mutlaka üçüncü bir tarafın gözetimi altında sorunlar çözümlenmiÅŸtir. Belki üçüncü taraf başından girmiÅŸtir, ortasından girmiÅŸtir veya sonlarına doÄŸru girmiÅŸtir ama mutlaka iki tarafın sorunları üçüncü bir tarafın gözetimi altında onun ÅŸahitliÄŸi altında çözümlenmiÅŸtir. Kaldı ki Türkiye herhangi bir Afrika ülkesi deÄŸil ki diyelim dünyayı fazla ilgilendirmeyen bir ülkedir. Ä°ç sorunlarını kendi içinde çözebilir. Böyle bir ülke de deÄŸil.

'ABD'nin üçüncü taraf olabileceÄŸini söyledik'

İstese de yapamaz mı diyorsunuz?

Bayık: Nasıl ki NATO'nun beÅŸinci maddesini iÅŸletti, bütün NATO'yu, arkasındaki sistemi PKK’nin karşısına dikti bu sorunun çözümünde de bu güçlerin yardımını istemesi gerekiyor. Bu güçleri yardıma çağırmadan bu sorunu çözemez. Bu güçler çözümde yer almadan çözüm geliÅŸemez. Biz Türkiye 'nin kaygılarını gidermek için en güvendiÄŸi müttefiÄŸi Amerika'nın üçüncü taraf olabileceÄŸini söyledik. Çünkü Türkiye bir NATO ülkesi Avrupa ile iliÅŸkisi var. Herhalde burada en çok güvenebileceÄŸi Amerika'dır. Amerika üçüncü bir taraf olursa herhangi bir endiÅŸesi olmaz, sanmıyoruz. Bu aynı zamanda Türkiye'ye bir güvence vermedir bizim açımızdan. Bunu neden farklı deÄŸerlendiriyorlar, neden bundan korkuya kapılıyorlar bunu anlamış deÄŸiliz.

'Oslo'da üçüncü tarafı devre dışı bırakmayı hedeflediler'

Bunu Oslo'ya dayandırıyorlar biliyorsunuz. Oslo'da kötü sonuçları oldu. Dolayısıyka biz bir üçüncü göz istemiyoruz deniliyor.

Bayık: Hayır Oslo'da sorunun çözümlenmemesine yol açan Türkiye'nin kendi yaklaşımlarıdır. Hiçbir zaman Oslo'da sorunun çözümü yönünde çaba göstermediler. Sürekli aslında orada da oyalama taktiklerini yürüttüler. Sürekli üçüncü bir tarafı devre dışı bırakmayı hedeflediler. Neden? Çünkü sorunu çözmek istemiyorlardı da ondan. Sorunu çözmek isteyen üçüncü bir tarafı kabul eder. Neden kabul etmesin? Dünyada da bütün sorunlar öyle çözümleniyor. Üçüncü tarafın tarafsız olması gerekiyor. Her iki tarafça da kabul edilmesi gerekiyor. Biz bırakalım tarafsız bir gücü tam tersine Türkiye yanlısı olan, sürekli Türkiye'yi destekleyen bir gücü taraf olarak sunduk. Bununla da Türkiye'ye güvence vermek istedik. Bizden çekinmemesi korkmaması paniÄŸe girmemesi için Amerika' nın arabuluculuÄŸunu teklif ettik. Bundan daha olumlu bir yaklaşım olamaz.

Peki Amerika'nın sürecin en baÅŸlarında Kandil'le temas kurmak istediÄŸi yine yazılıp çizilenler arasında ve sürece dahil olmak istediÄŸi mesajını sizlere ilettiÄŸi ÅŸeklinde. Son zamanlarda Kobani' deki durumu da göz önünde bulundurduÄŸumuzda herhangi bir temas söz konusu oldu mu ya da böyle bir talep ulaÅŸtı mı size?

Bayık: Hayır bizim herhangi bir temasımız yoktur. Fakat siyasetle uÄŸraÅŸan herkes ÅŸu gerçeÄŸi çok iyi bilir. Bugün Amerka OrtadoÄŸu'dadır. Bugün Amerika Güney Kürdistan'dadır. Rojava Kürdistanı’ndadır. Yine bir biçimiyle NATO ile iliÅŸki içerisinde Kuzey Kürdistan'dadır. Amerika'yı Kürdistan dışında OrtadoÄŸu'nun dışında düÅŸünmek mümkün deÄŸildir. Bugün OrtadoÄŸu dünyanın bel kemiÄŸidir. OrtadoÄŸu'nun da bel kemiÄŸi Kürdistan'dır. Birinci ve ikinci dünya savaşında OrtadoÄŸu düzenlenirken Kürtlere yer verilmedi. Kürtler statünün dışında tutuldu. Ä°nkar imha siyasetine tabii tutuldu. Sistem Kürtlerin inkarı, imhası üzerine oturtuldu. Bugün ise durum çok farklıdır. Artık OrtadoÄŸu'da sistemi Kürtlerin inkarı ve imhası üzerine oturtmak mümkün deÄŸildir. Bu dönem bitmiÅŸtir. Yepyeni bir dönem OrtadoÄŸu'da baÅŸlamıştır. Artık Kürtlersiz bir statü oluÅŸturmak ne doÄŸrudur ne mümkündür. OrtadoÄŸu'nun en örgütlü, en mücadeleci, en dinamik gücü Kürtlerdir. Bugün OrtadoÄŸu'daki özgürlük ve demokrasi mücadelesinin öncülüÄŸünü yapıyor Kürtler bu açıdan OrtadoÄŸu'da siyaset yapan hiçbir güç, hele hele bu Amerika olduÄŸunda Kürtlersiz siyaset yapamayacağını aklı başında her insan görebilir. Onun için Amerika OrtadoÄŸu'nun içindedir.

Kürdistan’ın içindedir. Kürdistan’da siyaset yapan hiçbir gücün Amerika'yı görmemesi mümkün deÄŸildir. Ä°ster karşı olsun ister yanında olsun bugün Kürdistan'da birçok güç vardır. Bir çok parçalarda mücadele yürütüyor bütün parçalarda mücadele yürütüyorlar. Bugün Kürdistan'ın en dinamik gücü mücadeleci gücü PKK'dir. Bunu ne Amerika ne Avrupa hiç kimse göz ardı edemez. Türkiye'nin kendisi bile göz ardı edemez. Nitekim de etmiyor. EÄŸer Türkiye DAÄ°Åž' i destekliyorsa bunun bir nedeni Kürtler'dir. Çünkü Kürtleri DAÄ°Åž' le etkisiz kılmak istiyor. DAÄ°Åž' in dışında Kürtlerle mücadele edebilecek herhangi bir güç yoktur. DAÄ°Åž'le Kürt statüsünü ortadan kaldırmak istiyor Rojava'da. Türkiye Rojava'da Kürt statüsünü ortadan kaldırmadan Kuzey'de rahat edemez. Çünkü güneyde bir statü var, Rojava'da da bir statü oluÅŸursa Kuzeyde de Kürtlere statü tanımak zorundadır. Oysa ki Kürtleri bir halk olarak yok sayıyor Türkiye. Onun için Kürtlere bir statü tanımak istemiyor. Onun için Rojava'yı ezmek istiiyor.

'Türkiye DAÄ°Åž'e karşı koalisyonda yer alsa, DAÄ°Åž Türkiye ile olan iliÅŸkilerini açğıa vurur'

Hala devam mı ediyor? Bu politikada herhangi bir değişiklik olmadı mı?

Bayık: Elbette devam ediyor. Oradaki kantonları yıkmak istiyor. EÄŸer bunu baÅŸaramazsa sürekli savaÅŸlarla tahrip etmek istiyor. Yeni Suriye'nin ÅŸekillenmesinde Kürtlerin rolünü en asgari düzeye düÅŸürmek istiyor. DAÄ°Åž üzerinden OrtadoÄŸu'daki hegemonya hedeflerini gerçekleÅŸtirmek istiyor. DAÄ°Åž'le ideolojik ortaklığı vardır. Neden bir NATO ülkesi olarak DAÄ°Åž'e karşı kurulan koalisyona katılmadı? Çünkü katılabilmesi için ideolojik baÄŸlarını kesmesi gerekiyor. Kürtlere karşı düÅŸmanlığına son vermesi gerekiyor. OrtadoÄŸu'daki hegamonya amaçlarından vazgeçmesi gerekiyor, ancak o zaman DAÄ°Åž'e karşı bir koalisyonda yer alabilir. Böylesi bir durumda da DAÄ°Åž, Türkiye ile olana iliÅŸkilerini açığa vurur. Türkiye bunu altından kalkamaz. Türkiye onun için DAÄ°Åž'le olan iliÅŸkilerini hiçbir zaman terk edemez. Koalisyonun yanında DAÄ°Åž'e karşı savaÅŸamaz, bu Türkiye'nin Kürt düÅŸmanlığından kaynaklanıyor. Çünkü Türkiye'nin resmi bir ideolojisi ve stratejisi var Kürtlere karşı hangi hükümet olursa olsun bu ideoloji bu strateji bırakılmadıkça deÄŸiÅŸtirilmedikçe hangi hükümet olursa olsun bu ideoloji ve strateji ile Kürtlere yaklaÅŸacaktır.

Siz bunun deÄŸiÅŸebileceÄŸini düÅŸünüyor musunuz?

Bayık: Ä°ÅŸte biz bunu deÄŸiÅŸtirmekle uÄŸraşıyoruz. EÄŸer bu kadar yıldır tek yanlı dokuz kez ateÅŸkesler ilan etmiÅŸsek sorunun çözümü için tek yanlı çabalar göstermiÅŸsek psikolojik savaÅŸa tahammül etmiÅŸsek nedeni Türkiye'deki zihniyeti deÄŸiÅŸtirmek içindir. Çünkü bu zihniyet deÄŸiÅŸmedikçe ne Kürt sorunu çözülebilir ne de Türkiye'de demokrasi ve özgürlük sorunları çözülebilir.

'Kürtlerin silahsızlanması mümkün deÄŸil'

Peki, Kobani ile de baÄŸlantılı çok önemli baÅŸka bir konuya geçelim. Bir de silahsızlanma meselesi var. Buna iliÅŸkin ne düÅŸünüyorsunuz? Sürecin ilk baÅŸlarında daha çok tartışılıyordu. Halbuki son zamanlarda OrtadoÄŸu'daki geliÅŸmeler de göz önünde bulundurulduÄŸunda bir de gündeminizde bir yanıyla silahlanmada var dolayısıyla ÅŸimdi ÅŸöyle tartışılıyor. Türkiye'ye karşı sılahları bırakmak. Ne diyorsunuz silahsızlanma meselesi ile ilgili?

Bayık: Bizim gündemimizde böyle bir sorun yok. Bu hükümet ve çevresinin oluÅŸturduÄŸu bir gündemdir. Toplumun tümünü bu gündeme çekmeye çalışıyorlar. Bu temelde hareketimize yönelik bir baskı oluÅŸturmaya çalışıyorlar bizi buna zorlamak istiyorlar. Kesinlikle bizi buna kimse zorlayamaz. Bizim gündemimizde silah bırakmak yoktur. Gerillanın yurtdışına çıkması yoktur. Bunlar müzakere sonucunda varılacak anlaÅŸmalara baÄŸlı tartışılması gereken sorulardır.

Türkiye' ye karşı silahları bırakmak bir seçenek olabilir mi peki?

Bayık: Åžu anda Türkiye'de müzakere yapılmış deÄŸil müzakerenin yapılıp yapılmayacağı da daha net deÄŸildir. Türkiye'de bunlar net olmadan nasıl biz silah bırakabiliriz? Silah bıraksak Åžengal’de halkımız neyi yaÅŸadıysa Kobani'de neyi yaÅŸadıysa aynı ÅŸeyi yaÅŸarız. Bunu aklı başında, vicdanlı olan hiçbir insan PKK'den isteyemez. Ä°stese de PKK bunu tartışma gündemine alamaz. EÄŸer Åžengal' de KobanÄ°'de büyük katliamların önüne geçildiyse bu Kürtlerin kendi öz savuma güçlerini yaratmış olmasından ötürüdür. Bu güçten yoksun olan bir Kürt kesinlikle katliam altındadır. Katliamın dışında herhangi bir ÅŸey Kürtleri bekleyemez. Bunun için Kürtler yıllarca mücadele etti, kendilerini koruyacak bir savunma gücü oluÅŸturdu. Kürt sorunu çözümlenmeden kesinlikle bu tip sorunlar tartışılamaz.

Müzakereler baÅŸlarsa diyorsunuz, belki...

Bayık: Hayır. EÄŸer müzakereler çözümle tamamlanırsa, onun son bir aÅŸaması olarak bu tip sorunlar tartışılabilir. Onun öncesinde bu tip sorunlar tartışılamaz. Araba atın önüne koÅŸulamaz. Bu tip propagandalar, dayatmalar aslında sorunu çözmek istemeyen kesimlerin propaganda ve dayatmalarıdır. Bir kamufledir. Bu koÅŸullarda Kürtler nasıl silahsızlanacak, nasıl silah bırakacak bu mümkün müdür? OrtadoÄŸu'da büyük bir savaÅŸ yaÅŸanıyor. Kürtlerin üzerinde DAÄ°Åž'in saldırıları var. DAÄ°Åž Kürtleri ölümle tehdit ediyor. Kürtler nasıl kendini silahsızlandıracak bu mümkün deÄŸildir. Öncelikli sorun bu deÄŸildir. Öncelikli sorun, Kürt sorununun Önder Apo'nun sunduÄŸu müzakere taslağı temelinde hemen müzakere edilmesidir. EÄŸer müzakere edilir ve bu müzakerelerde çözüm ortaya çıkarsa o zaman bu silahlı güçlerin nasıl ele alınacağı bu sorunun nasıl çözümleneceÄŸi tartışılır ona göre bir çözüm bulunabilir.

Genel olarak taslağın deÄŸerlendirilmesi ve söylediÄŸiniz seçenekler de dahil olmak üzere her ÅŸeyin seçimlerden önce olması gerektiÄŸinden bahsediyorsunuz deÄŸil mi?

Bayık: Evet

Taslakta öngörülen takvimler de seçimler öncesinde mi?

Bayık: Elbette.

Peki taslağın içeriÄŸine iliÅŸkin yeniden taslaÄŸa dönmüÅŸken, söyleyebileceÄŸiniz...

Bayık: Ä°çeriÄŸine iliÅŸkin söyleyebileceÄŸim her ÅŸeyi söyledim.

Åžunlar tartışılıyordu malumunuz Türkiye'de, siz de takip etmiÅŸsinizdir; iÅŸte anadilde eÄŸitim var mı yok mu, özerklik var mı yok mu, bir baÅŸlık olarak olmadığı açıklandı daha sonra. Sanki özerklik gibi birtakım maddeler de var, eyvah yeniden Türkiye bölünüyor tarzı tartışmaları yaÅŸanır mı gibi bir kamuoyu algısı da oluÅŸtu.

Bayık: Bunlar sorunu çözmek istemeyen müzakere yapmak istemeyen çevrelerin baÅŸvurdukları taktiklerdir. Biz bir müzakere taslağı hükümete sunmuÅŸuz, o temelde müzakere yapmak istiyoruz, sorunu çözmek istiyoruz.

'AKP de, Cemaat de kirli siyaset yürüttü, halen de yürütmekte'

Peki 14 Aralık operasyonu ile ilgili ne düÅŸünüyorsunuz? Kandil'den nasıl görünüyor?

Bayık: Türkiye'de AKP ile Fethullah Gülen hareketi bir dönem ittifak yaptı. Birlikte kendilerine karşı olan güçlere karşı bir iktidar mücadelesi yürüttüler ve bu mücadele de önemli bazı sonuçlara ulaÅŸtılar. Bunun için kendi aralarında iktidar mücadelesine girdiler. Åžimdi de bu operasyon onun bir devamıdır. Fethullah Gülen ile AKP arasında bir iktidar mücadelesi yürütülüyor. Kim iktidara sahip olacak bunun kavgası yürütülüyor. GeçmiÅŸte bunlar ittifak yaptı.Hem Kürtlere karşı hem de çeÅŸitli güçlere karşı ittifaklar yaptılar. Birlikte politikalar, uygulamalar geliÅŸtirdiler. Åžimdi iktidar mücadelesine girdikleri için geçmiÅŸteki uygulamaları hep birbirlerinin üzerine atmaya çalışıyorlar. Kesinlikle bunlar doÄŸru yaklaşımlar deÄŸil.Çünkü bir dönem ittifak içerisinde her ÅŸeyi yaptılar. Birbirlerine güç, destek verdiler.

Birinin payı az çok olabilir ama birlikte yaptılar ama ÅŸimdi iktidar mücadelesine girdikleri için her yol ve yöntemi mubah sayıyorlar. Burada öyle ne AKP ne Fethullah haklı falan deÄŸil. Hiçbiri haklı görülemez. Ä°kiside kirli bir siyaset geliÅŸtirdi hala da o kirli siyaseti yürütmektedirler. Ä°kisi de kendi tarafına çeÅŸitli güçleri çekmeye çalışıyo,r alet etmeye çalışıyor. Bunu alet olanlar var, olmayanlar var. Biz iktidar mücadelesi yürüten bu iki gücün bunun için baÅŸvurduÄŸu veya mubah gördüÄŸü bütün yöntemleri doÄŸru görmüyoruz, reddediyoruz.

'BaÅŸbakana sesleniyorum, elindeki belgeleri açıklasın'

Peki fakat son zamanlarda hatta 14 Aralık operasyonundan önce hem CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan hem BaÅŸbakan DavutoÄŸlu’nun Gülen Cemaati ve Kürt Hareketi arasında bir iÅŸ birliÄŸi varmış gibi açıklamaları vardı. Ayrıca cumhurbaÅŸkanı ve baÅŸbakandan gelen açıklamalar dışında cemaatin seçimlere doÄŸru kendine yeni bir ittifak bulmaya çalışacağı ve arayışlarından birinin de Kürt Hareketi olacağına dair.

Bayık: Hem Gülen Hareketi hem AKP elbette ki Kürt Özgürlük hareketini yanına almak istedi . Çünkü ikisinin de iktidar mücadelesi var. Kim ki Kürt Özgürlük Hareketi'ni yanına alsa elbette ki iktidar mücadelesinde dengeyi bozabilir ve hatta önemli sonuçlar elde edebilir. Ama Kürt Özgürlük Hareketi bu iktidar mücadelesine alet olmadı ve olmayacak. En çok da AKP Kürt Özgürlük Hareketi'nin Gülen Hareketi ile iliÅŸki içinde olduÄŸunu söylüyor. Son zamanlarda bunu çok dillendiriliyor. Hatta belgeler var elimizde diyor. Ben sizin aracılığınızla bu belgeleri açıklamalarını istiyorum, kamuoyu bilsin. Niye açıklamıyorlar? Çünkü böyle bir belge yoktur da onun için sadece Kürt Özgürlük Hareketi'ni karalamak için bu propagandalar geliÅŸtiriliyor.

AKP kendisinden yana olmayan kendisine hizmet etmeyen herkesi mutlaka paralel devletle, Fethullah Gülen Hareketi ile iliÅŸkilendiriyor. Bu tarzda güya toplum nezdinde onları olumsuz bir konuma düÅŸürmek istiyor. Bununla da kendini güçlendirmeyi amaçlıyor. Seçimlere gidiliyor seçimlerde tek engel nedir? HDP'dir. Bu engeli ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bir yandan saldırarak karalayarak güya toplum nezdinde küçük düÅŸürmeyi amaçlıyor. DiÄŸer yandan da yine KCK operasyonlarına benzer operasyonlarla yoÄŸun tutuklamalar yaparak örgütü çökertmeye ve seçimlere küçülmüÅŸ olarak örgütsüz olarak sokmak istiyor ve bunun üzerinden seçimleri kazanmak istiyor.

Peki Gülen Cemaati sizinle temas kurmak istedi mi?

Bayık: Biz de kurmak istedik. AKP ile kurduÄŸumuz gibi onlarla da kurmak istedik. Biz herkesle iliÅŸki kurmak isteyen bir hareketiz. Çünkü kendimize güvenen bir hareketiz .DoÄŸru, haklı meÅŸru bir mücadele yürütüyoruz. Bizi tanıyan bizi kendi kimliÄŸimizle kabul eden herkesle iliÅŸki kurabiliriz. Bundan daha doÄŸal bir ÅŸey olamaz. Ama bizi kabul etmeyen hiç kimseyle de biz iliÅŸki kurmayız. Bizi kimliÄŸimizle kabul etmeyen baÅŸka türlü görmek isteyenlerle de biz iliÅŸki kurmayız. Kim bizi ne kadar tanıyorsa bizde onu o kadar tanıyoruz.

Gülen Cemaati sizi tanıyor mu bu anlamda?

Bayık: Biz gülen cemaati ile de iliÅŸki kurmak istedik ama onlar iliÅŸki kurmadı.Çünkü Gülen Cemaati milliyetçi bir harekettir. Kürtlere karşı bir harekettir. Onun için bizimle iliÅŸki kurmadı. Biz Gülen Cemaat ile iliÅŸki kurup o milliyetçi çizgiden uzaklaÅŸtırmayı amaçladık. Onları da sorunun çözümüne çekmek istedik. Ama onlar milliyetçi bir hedefi esas aldıklarından Kürt düÅŸmanlığında ısrar ettiler, bizimle iliÅŸkiye geçmeyi kendi amaç ve çizgiler açısından doÄŸru görmediler. Onun için bizimle onlar arasında herhangi bir iliÅŸki geliÅŸmedi. bunu biz daha önceleri de kamuoyuna açıklamıştık. Ä°ÅŸin gerçeÄŸi budur.

'CHP-HDP ittifakını doÄŸru görmüyoruz'

Bunun üzerine yeni bir durum söz konusu olmadı diyorsunuz. Bir de Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokratik Partisi ittifakı konuÅŸuluyor. Hemen her seçimden önce konuÅŸuluyor diyebiliriz. Yerel seçimlerden önce de konuÅŸulmuÅŸtu. CumhurbaÅŸkanı seçimlerinden önce de keza. Son zamanlarda bu konuya iliÅŸkin açıklamalar ittifak olasılıklarını dahi içermiyor ama öte yandan yine daha zaman var yirmi dört saat uzun bir süredir, yirmi dört saatte neler olacağı bilinmez gibi hem HDP'nin EÅŸ Genel BaÅŸkanı'ndan gelen bir açıklama hem de Cumhuriyet Halk Partisi Genel BaÅŸkanı KılıçdaroÄŸlu'ndan gelen açıklamalar var. Ne diyorsunuz Cumhuriyet Halk partisi ve Halkların Demokratik partisi ittifakı ve bu ittifak cephesinin geniÅŸlemesi mümkün mü seçimlerden önce?

Bayık: Böyle bir ittifakın geliÅŸmesini biz doÄŸru görmüyoruz. Böyle bir ittifak olursa hem HDP tabanından hem CHP tabanından bazıları oy vermez. Böyle bir ittifak aynen MHP-CHP'nin cumhurbaÅŸkanlığı seçimindeki yaptığı ittifaka benzer sonuçlar yaratır. Sanıyorum bunu hem CHP görüyor hem HDP görüyor. Bu açıdan böyle bir ittifakın seçimlerde geliÅŸmesi düÅŸünülemez. Ä°ttifakın sistem partileri ile resmi ideolojiyi ve stratejiyi esas alan partilerle yapılması kesinlikle doÄŸru deÄŸildir. Elbetteki seçimlerde ittifakların yapılması gerekiyor. Hem de en geniÅŸ ittifakların yapılması gerekiyor. HDP'nin ittifak yapacağı güçler devlet dışı güçlerdir, var olan iktidardan rahatsız olan, muhalefet eden, ona küskün olan, ondan beklentileri olmayan kesimlerdir. Soldur, alevilerdir, çeÅŸitli halklardır, çeÅŸitli din ve mezheplerdir, çevrecilerdir, feministlerdir, birçok çevre var böyle.

Bu çevrelerin hepsini bu iktidardan rahatsızdır. Bu iktidara karşı en ufak bir umutları kalmamıştır ve oldukça da tehlikeli görüyorlar. Onun için bir demokrasi bloÄŸunun yaratılması gerekiyor HDP etrafında. EÄŸer HDP etrafında böylesine geniÅŸ bir demokrasi hareketi yaratırsa blok yaratılırsa bunun sonuçları oldukça olumlu olacaktır. Böyle bir bloÄŸun parlamentoya girmesi hem milli güvenlik kurulunda alınan savaÅŸ kararının seçimlerden sonra uygulanmasında hem AKP'nin ÅŸimdiye kadar attığı adımları bir anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ile tamamlanmasını önlemesine ve hem de Türkiye'de demokrasi güçlerinin yeni bir döneme girmesine yol açacaktır.Bu Kürt sorunun çözümüne de hizmet edecektir. Bu Türkiye’de ki zihniyetin deÄŸiÅŸmesine yol açacaktır. Türkiye’deki 2015 parlamento seçimleri oldukça stratejik bir deÄŸer kazanmıştır herkes açısından. DavutoÄŸlu'da bunu böyle ifade ediyor. Çünkü attıkları adımları bir anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸiyle tamamlamak istiyorlar. Kendilerini bu tarzda hem güvence altına almak hem de kalıcı hale getirmek istiyorlar. Benzer stratejik bir durum da demokrasi güçler açısından gerekli.

Onlar açısından da stratejik bir deÄŸer taşıyor. Belki de Türkiye'de yakın tarihlerde ilk kez demokrasi güçleri açısından Türkiye'yi deÄŸiÅŸtirme ÅŸansı ortaya çıkıyor. Çünkü iktidarın hem uluslararası hem Türkiye'deki destekçiler hızla azalıyor. Muhtemelen ekonomik kriz bunu daha da tetikleyecek. Bu demokrasi güçlerinin parlamentoya daha güçlü girmesinin olanaklarını arttırıyor. EÄŸer iyi bir ittifak geliÅŸtirilirse demokratik Müslüman kesimden, Alevilere kadar, sola kadar liberallere kadar kısaca sistemden umudunu kesmiÅŸ bütün kesimleri kapsayan bir demokrasi programı etrafında bir ittifak saÄŸlanırsa bu ittifakın parlamentoya güçlü yansıması mümkündür.

'HDP kesinlikle yüzde 10 barajını aÅŸar'

Peki HDP'nin %10 barajına raÄŸmen seçimlere parti olarak girme kararı riskli deÄŸil mi bu durumda?

Bayık: Hayır tam tersine bağımsızlarla girmek çok tehlikelidir ve tasiyeciliktir. Rejim, rejimden beslenen siyasi partiler sürekli ÅŸu propagandayı geliÅŸtiriyor; HDP ile seçimlere girilmemeli bağımsız girilmeli. Bununla aslında HDP projesini boÅŸa çıkarmayı amaçlıyorlar. Çünkü HDP bir demokrasi projesi Türkiye'nin zihniyetini deÄŸiÅŸtirmek isteyen bir proje, devleti toplumu, siyaseti deÄŸiÅŸtirmek istiyen bir proje , Tükiye'yi demokratikleÅŸtirmek isteyen bir proje, Türkiye'nin sorunlarını çözmek isteyen bir proje, böyle bir projenin geliÅŸmesini istemiyorlar. Onun için HDP'nin parti olarak seçimlere girmesini istemiyorlar. Bağımsız adaylarla girilmesini dayatıyorlar buna inandırmaya çalışıyorlar...

%10 barajını aşabilir mi?

Bayık: Kesinlikle. HDP de bütün demokrasi güçleri de HDP etrafında birleÅŸmeli bir demokrasi programı geliÅŸtirmeli bununla topluma gitmeli.. EÄŸer bunu yaparsa baraj sorunu olmayacağı gibi barajın üstünde bir sonuç alacağı kesindir. Bütün bölgedeki geliÅŸmeler Türkiye'deki geliÅŸmeler bunu ortaya koyuyor. Bugün HDP'nin arkasında çok büyük bir güç var; eÄŸer bu güç iyi örgütlenir ve harekete geçirilirse HDP nin baraj sorunu kesinlikle olmayacaktır ve HDP meclise güçlü yansıyacaktır. HDP'nin güçlü yansıması demek Türkiye'de demokrasi döneminin geliÅŸmesi demektir.

'Türkiye derin devleti partiler üzerinde operasyor yürütüyor'

HDP'yi devletin dizayn etmek istediÄŸine dair haberler yer alıyor. Ne diyorsunuz bu haberlerle ilgili bu haberlerin önemli bir detayı da aslında Selehattin DemirtaÅŸ'tan Kürt Hareketi'nin bir rahatsızlık duyduÄŸu ve Selahattin DemirtaÅŸ yerine birinin getirilmek istendiÄŸi. Birtakım isimler de geçiyor. Bu dizayn haberlerinin kaynağı nedir sizce?

Bayık: Bunun kaynağı Türk istihbaratıdır, Türk derin devletidir. Bununla HDP'yi yıpratmaya çalışıyor, bununla HDP'de çatlaklar yaratmaya çalışıyor. Çünkü Türkiye'de sürekli sistem bazı partiler üzerinde operasyonlar yürütüyor. Sanıyorlar ki HDP'de de bunu sürdürebilirler. HDP ne CHP'dir ne de MHP. Onun için bu çabalar boÅŸ çabalardır. Bununla uÄŸraÅŸacaklarına HDP'yi kabul etmeleri, Kürt Özgürlük Hareketi'ni kabul etmeleri, Türkiye'nin demokratikleÅŸmesini kabul etmeleri ve bu temelde projeler, düÅŸünceler, yasalar oluÅŸturmaları gerekiyor. EÄŸer bu yönlü çabalar geliÅŸtirirlerse bu çabalar gerçekten Türkiye halkına, toplumuna hizmet eder. Aksi takdirde partiler üzerinde operasyonlar düÅŸünerek Türkiye'yi bir yere götüremezler. HDP' de bu tip operasyonları yürütemezler sonuç alamazlar. HDP ÅŸu anda operasyonlara uÄŸrayacak bir güç deÄŸil. HDP tam tersine ittifak politikalarının doÄŸru geliÅŸtirerek Türkiye demokrasisini güçlü taşımayı kendine amaç edinen bir siyasi ve toplumsal oluÅŸum. Onun için bu tip propagandaların fazla bir deÄŸeri yoktur. Belki bazıları açısından bunlar gündem olabilir, üzerinde durabilirler ama bunun HDP açısından böyle gündem olacağını düÅŸünmüyorum.


'Bu ÅŸartlarda devlet istese bile görüÅŸmeyiz'

Ä°mralı'da Öcalan ile görüÅŸen devlet heyetinin Kandil'e de gelip sizlerle görüÅŸeceÄŸine dair bir haber vardı. Öyle bir temas oldu mu? Ya da böyle bir talep ulaÅŸtı mı size?

Bayık: GeçmiÅŸte böyle öneriler oluyordu. Biz bu önerileri ciddiye almadık, reddettik. Sürekli baÅŸmüzakerecimiz Önde Apo'dur dedik. Ne görüÅŸülecekse Önder Apo ile görüÅŸmeli bizim ile görüÅŸülecek herhangi bir ÅŸey yoktur dedik. Dolayısıyla da herhangi bir görüÅŸme olmadı.

Son zamanlarda?

Bayık: Olmadı. Bu tarzda da olmasını düÅŸünmüyoruz. Ne zaman ki Önder Apo ile müzakereler geliÅŸtirilirse heyetler oluÅŸturulursa, komisyonlar oluÅŸursa müzakereler geliÅŸir baÅŸarıya doÄŸru giderse o zaman gelinebilir. Herkes gelebilir. Biz herkesle de görüÅŸürüz ama bu ÅŸartlarda kesinlikle böyle bir ÅŸeyi doÄŸru görmüyoruz.

Böyle bir talep olsa dahi kabul etmez misiniz?

Bayık: Elbette ki kabul etmeyiz ..

Peki, ilk baÅŸlarda örgüt önderliÄŸi ile temas kurmalı diyordunuz. Åžimdi hala Öcalan ile doÄŸrudan temas kurma talebiniz var mı?

Bayık: Elbette, bizim önderlikle aramızda iliÅŸkinin saÄŸlanması gerekiyor. Hala bu iliÅŸki saÄŸlanmış deÄŸil, önderliÄŸimizin koÅŸullarının deÄŸiÅŸmesi gerekiyor. Bu koÅŸullarda müzakere olmaz. Müzakerenin olabilmesi için özgürlüÄŸün, saÄŸlığının, güvenliÄŸinin saÄŸlanması gerekiyor. Özgür ÅŸartlarda müzakere yapılması gerekiyor. Müzakere geliÅŸtirilirken de örgütle iliÅŸki içinde olması gerekiyor. Bunun kanallarının saÄŸlanması gerekiyor bu saÄŸlanmadan müzakereler geliÅŸemez.

Çok teÅŸekkürler KCK Yürütme Konseyi EÅŸ BaÅŸkanı Cemil Bayık.

Son olarak ekleyeceğiniz bir şey var mı?

Bayık: Ben teÅŸekkür ediyorum. Önümüzde ki süreç çok önemli bir seçim sürecidir. Demokratik siyasetin bu seçimlere çok iyi hazırlanması gerekiyor. Bütün sistemden rahatsızlık duyan çevreleri ittifaka çekmesi gerekiyor. Hiç kimsenin dar yaklaÅŸmaması gerekiyor. Basit parlamentoya girme hesaplarını yapmaması gerekiyor, oldukça sorumlu davranması gerekiyor, Türkiye’nin demokratikleÅŸmesinin adımları yakalanmıştır. Buna uygun adımların atılması gerekiyor, eÄŸer bu yönlü adımlar atılırsa herkes sorumlu davranırsa kazanmak için çaba yürütürse kesinlikle demokrasi cephesi seçimlerle büyük bir ivme kazanacaktır. Bu Tükiye'nin geleceÄŸini de etkileyecektir. GeleceÄŸini daha doÄŸru ÅŸekillendirecektir. Onun için bütün demokrasiden yana olan güçlerin bu sorumluluk bilinci ile hareket etmeleri gerekiyor. EÄŸer böyle hareket ederlerse biz birlikte olacağız kendilerine güç vereceÄŸiz hep birlikte Türkiye’ yi daha olumlu günlere götüreceÄŸiz.

Yeniden teÅŸekkürler. SaÄŸ olun bize vakit ayırdığınız için ve burada ağırladığınız için. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.