Güncel
PKK kalıcı ateşkes ilan ederse hayal kırıklığı yaratır!!

Frederike Geerdink Diken'deki yazısında çözüm sürecindeki görüşmeler hızla devam ederken, adeta barışı sabote etmeye çalışan sözlere imza attı...
Diken.Com'daki yazının ilgili bölümü...
...
1980 darbesi ve ardından gelen yıllardaki yoğun baskı, parlamemtoda herhangi bir şeyin herhangi bir şekilde değiştirilmesi yönündeki herhangi bir ihtimalin önünü tıkadı. Bu küçük grubun, Kürtlerin hiçbir zaman barış içinde yayaşama şansını bulamadığı bu cumhuriyette niçin silaha sarılmaktan başka yol bulamadığını tahayyül edebilirsiniz.
Fakat Türkiye son 30 yılda değişti. Bugünün Türkiye’sinde, halkların hakları için mücadele eden silahlı bir grup ortaya çıkmazdı.
Peki bu, aynı zamanda, sıranın bir sonraki adımda ve silahları tamamen bırakmakta olduğu anlamına mı geliyor? Ben böyle düşünmüyorum. Gültan Kışanak’ın birkaç yıl önce benim de katıldığım bir basın toplantısında söylediği gibi, ”Silahlı bir grubun, ihtilafın diğer tarafı bazı tavizler vermeden silah bıraktığını gördünüz mü?” Ve Leyla Zana da birkaç yıl önce şöyle demişti: ”Silahlar Kürtlerin sigortasıdır. Kürt sorunu var olduğu müddetçe, silahlar Kürtler için bir garantidir.”
PKK ‘desteği’ hala lazım
Ve o garanti, bence hala gerekli. Çok şey değişti ama o değişikliklerin hepsi, vatandaşlar yerine devleti korumayı amaçlayan otoriter ve askeri Anayasa’ya uyuyor. Bu Anayasa aynı kaldıkça, anadilde eğitim ve ademi merkeziyetçilik gibi temel değişiklikler hayata geçirilemez. Bu değişikliklerin anayasada kök salmaması, herhangi bir zamanda geri döndürülebilecekleri anlamına geliyor. Bir tür desteğe ihtiyaç duyulmasının nedeni de bu. Ve Kürtler için o destek, PKK demek.
Bu arada, bunların hiçbiri benim bir PKK destekçisi olduğum anlamına gelmiyor. Bir gazeteci olarak, PKK’nin niçin var olduğunu, niçin şiddete başvurduğunu, niçin bu şekilde geliştiğini anlamaya çalışıyorum.
Benim odak noktam esasında Kürt haklarından ziyade genel olarak insan hakları. İnsan haklarını hem Kürtler, hem de tüm Türkiye için garanti altına almanın PKK’nin da odak noktası olduğuna inanıyorum.
Dolayısıyla, genelde bakış açılarına katılıyorum. Fakat bir gazeteci olarak, hakkında yazdığım hiçbir grubu desteklemiyorum.
Ya bir lideri takip etmek? Beni tanıyanlar, bunun için fazla dikkafalı olduğumu bilir. Bir keresinde bir Hollandalı Kürt arkadaşım, Diyarbakır’daki bir gösteride önümüzde Öcalan bayrağı tutarak fotoğraf çektirmek istedi. Bu mümkün değildi!
Hayal kırıklığı
Şu an PKK ve barış süreçleri hakkındaki bildiklerimden yola çıkarak, yakın zamanda kalıcı ateşkes ilan edileceğini düşünmüyorum. Herhangi bir barış sürecinde önce hakların garanti altına alınması, sonra silahsızlanma gelir.
PKK’nin Türkiye’yi hala rehin tutan bu açık insan hakları utancına son verilmeden kalıcı ateşkes ilan etmesi beni hayal kırıklığına uğratır. Çünkü bu, insan haklarının PKK için esasında o kadar da önemli olmadığı, hatta Kürtlerin bir tür sigortaya ihtiyaç duyduğu fikrini bile geride bıraktığı anlamına gelir.
Bunca yıldır konunun üzerine eğildikten, Kürtler ve Türklerin yanı sıra meslektaşlarım ve akademisyenlerle konuştuktan, elime geçen her şeyi okuduktan sonra hala PKK’nin ne olduğunu anlamamış olacağım için, böyle bir durumda, kendimi de hayal kırıklığına uğratmış olurdum.
Henüz yorum yapılmamış.