Alev Alatlı: Gözüm Erdoğan'ın üstünde!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, "Bugün George Orwell olsa sizi ayakta alkışlardı" demesiyle gündeme gelen yazar Alev Alatlı aldığı tepkilerin ardından ilk kez açıklama yaptı.
Bu yılki CumhurbaÅŸkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri törenindeki ödül konuÅŸmasında CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’a, “Bugün George Orwell olsa sizi ayakta alkışlardı” demesiyle gündeme damga vuran Alev Alatlı, Cumhuriyet gazetesinden Ceren Çıplak'a konuÅŸtu.
“Hayvan ÇiftliÄŸi” ile “1984” adlı kitaplarıyla, her türlü muhalefetin yok edildiÄŸi bir toplum tehlikesine ve gelecekte oluÅŸabilecek totaliter bir topluma yönelik uyarıda bulunan Orwell, aslında tam da bugünkü Türkiye’ye iÅŸaret ederken neden ErdoÄŸan’ı ayakta alkışlardı?
KonuÅŸma metnindeki “21. yüzyıl, ekonomik yığışımlar ve ekürilerinden oluÅŸan bir oligarÅŸidir” saptamasından baÅŸlayalım: “BM, IMF, NATO gibi oligarkların onayını alan ‘haklı olma hali’nin temyiz edilemez olduÄŸu noktadayız.” Temyiz edilemez, yani? Yani, Filistin’in, Somali’nin, Afganistan’ın, Suriye’nin, Irak’ın, gerisini siz sayın artık, davalarını taşıyabilecekleri bir mahkemenin olmadığı bir düzen.
Pepsi Cola yığışımının yıllık cirosu ne kadardır bilir misiniz? 66-67 milyar dolar. 2013 rakamı. Filistin’in, Afganistan’ın, Somali’nin gayri safi milli hasılalarını toplasanız, sırasıyla 10 milyar, 20 milyar, 3.5 milyar dolar, yani Pepsi’nin cirosunun yarısı etmez. Onların kaderleri, BM Güvenlik Konseyi’nin “daimi üyeleri”nin oluÅŸturduÄŸu oligarÅŸinin iki dudaklarının arasındadır. ABD, Ä°ngiltere, Fransa, Çin ve Rusya: Yani, Orwell’in sözünü ettiÄŸi, “bütün hayvanlar eÅŸittir ama bazı hayvanlar daha eÅŸittir” durumu. “EÅŸitlik” lâfzının uluslararası dolandırıcılıktan ibaret olduÄŸu durum.
ErdoÄŸan’ın “Dünya beÅŸten büyüktür” derken, taammüden ya da deÄŸil, iÅŸaret ettiÄŸi durum. Orwell, sonunda dolandırıcılığa ayan birisi çıktı diye sevinir, hatta alkışlardı diye düÅŸünürüm - tabii, kitaplarının arkasında duran, kelâmın haysiyet olduÄŸunu bilen bir adamdıysa ki, benim bildiÄŸim kadarıyla Orwell’in sahici olmadığını düÅŸündürecek bir icraatı da yoktur.
Öte yandan, sırf baÅŸkaları farklı düÅŸünüyor diye dünyanın ABD, Ä°ngiltere, Fransa, Çin, Rusya beÅŸibiryerdesinden daha büyük olduÄŸunu haykırmaktan çekinen, “Hem budala hem de alçaktır” demektedir, diyen de Daniel Defoe. Ha, birileri susmanın budalalık ve/veya alçaklık olduÄŸunu düÅŸünmezlermiÅŸ, anlaşılan o ki, Sayın ErdoÄŸan onlardan biri deÄŸil. Nitekim, “One minute” çıkışına da ÅŸahidiz.
Siz Türkiye toplumunda baskı düzeni olduÄŸunu kabul etmiyor musunuz?
“Toplum” dediÄŸinizde ille de baskı olacaktır, Ceren Hanım. Birey bir biçimde ehlileÅŸtirilecektir ki, bir kutsal, bir idea, bir dünya görüÅŸü etrafında toplanabilsin ki, bir “toplum”dan söz edebilesiniz. Türkiye özelinde toplumsal baskı var mıdır? Elbette, vardır. Dinsel hassasiyetler, nasslar, gelenekler, örfler, âdetler bireyi baskılar. Mahalle baskısı bir vakıadır. Sosyal medya dedikleri bile baÅŸlı başına bir baskı unsurudur.
TeÅŸekkür konuÅŸmamda da söylemiÅŸtim. “Galile etkisi” derler, ideolojik ve/veya dini, geleneksel ya da asri/teknokrat çetelerin hâkim olduÄŸu toplumlarda umuma hitap eden ve fakat “umumun zihniyeti”ni yansıtmayan düÅŸünceler öfke uyandırır, husumet çeker, bastırılmaya çalışılır. Åžimdi diyeceksiniz sosyal medyada da çeteler mi var. Var evet, örgütlü tweet’çilik diye de bir ÅŸey var. Siz de ben de “tt” nasıl oldurulur, biliriz, öyle deÄŸil mi?
Sosyal medyada size yönelik, “Bir edebiyatçının ölümü” gibi sert eleÅŸtiriler de oldu. Bu eleÅŸtirilere karşılık ne demek istersiniz?
Ä°lâhi, Ceren Hanım! Åžu söylediÄŸinize eleÅŸtiri denmez, “temenni” denir! Hadi, size George Orwell’den bir baÅŸka alıntıyla cevap vereyim: “Özgürlük, insanlara duymak istemediklerini söylemektir.”
Sanatçılar ve birçok kiÅŸi ErdoÄŸan’ı sürekli her konuda enselerinde hissetmekten rahatsız olduklarını sıklıkla dile getiriyor... Siz, ErdoÄŸan’ın BaÅŸbakan ve CumhurbaÅŸkanı yetkilerinin dışına çıkarak bir baba gibi daha doÄŸrusu 1984’teki, “Duvarlara asılı posterlerdeki Büyük Birader’in gözü” gibi, gözünün hep üstümüzde olduÄŸunu hissediyor musunuz?
Ne münasebet! Tersine, benim gözüm ErdoÄŸan’ın üstünde! Yadırgadığım önerileri yok mu? Elbette, var. Ona bakarsanız, Atatürk’ün de, Ä°nönü’nün de, Demirel’in de, Özal’ın da yadırgadığım önerileri vardı. Hatta, bazen Gazi paÅŸa ile yaÅŸamlarımız kesiÅŸseydi, fena halde birbirimize girebilirdik diye düÅŸündüÄŸüm olur. Åžaka bir yana, bakın, Sayın ErdoÄŸan, benden daha kolay incinebilir konumdadır. Nihayetinde bir siyasidir, olduÄŸu konumunu muhafaza etmesi, benim ona vereceÄŸim oya baÄŸlıdır. Benim derken, “bizim” demek istediÄŸim açık.
Ha, benim dahil olmadığım “bizim,” yani aynı vatanı paylaÅŸtığım yurttaÅŸlarımın oyu, ÅŸahsen haz etmediÄŸim yöne akarmış, n’apalım?! Çaylar, bu defa da bizden olacak. Demokrasi bir tarafıyla da feragat rejimidir. Hayatın ille de sizin istediÄŸiniz gibi akıyor olmamasına tahammül edersiniz.
Peki iktidarın, kadının gülüÅŸünden bakışına, cinsel yaÅŸamına bile ayar veriÅŸinden rahatsızlık yok mu hiç?
“Kadın” derken? Tanımında mutabık olduÄŸumuz, budur diyebileceÄŸimiz bir “model,” homojen bir kimlik bulmalıyız ki, biyolojik benzerliklerimiz dışında bir anlam ifade etsin “kadın”. Bakın, “iktidar” da bir o kadar muÄŸlak bir gönderme. Kimden bahsediyoruz? Hükümet üyelerinden mi? AKP milletvekillerinden mi? Öyleyse hangilerinden? Bir Halide Ä°ncekara’yı, mesela, ya da Nimet BaÅŸ’ı, yine meselâ, bir Cemil Çiçek’le ya da Ahmet DavutoÄŸlu ile bir tutamayacağımıza göre, “kadının gülüÅŸünden bakışına, cinsel yaÅŸamına bile ayar veren iktidar” Don KiÅŸot’un yeldeÄŸirmenleri gibi kurgusal, oryantalistlerin Ä°slamofobisi kadar manasız bir hasım hüviyetindedir. Beni ancak sahici insanlar rahatsız edebilirler, soyutlamalar deÄŸil, kavramlar hiç deÄŸil.
Peki, ErdoÄŸan sahici bir insan deÄŸil mi? Kadın-erkek eÅŸitliÄŸi üzerine ErdoÄŸan’ın sahici bir insan olarak söyledikleri sizi rahatsız etmiyor mu?
ErdoÄŸan’ın sahici olmasının da ötesinde hasbi ve harbi olduÄŸu muhakkaktır. Öte yandan, ErdoÄŸan’ın kadın-erkek “eÅŸitliÄŸi” yerine “eÅŸdeÄŸerliliÄŸi”ni savunuyor olmasından rahatsız olmam, çünkü bu tutumu hiçbir zaman inkâr etmediÄŸi muhafazakâr dünya görüÅŸünün bileÅŸkenlerinden biridir.
‘Gezi’ hangi açılardan totaliter bir rejime baÅŸkaldırı anlamı taşır?
Ne rejim totaliterdir, ne de Gezi totaliter bir rejime baÅŸkaldırı. SokaÄŸa dökülenler de ille “ergen” deÄŸildiler, nitekim. Olsa olsa, kendilerini içinde buldukları, sürdürmek zorunda hissettikleri hayat, idealize ettikleri hayatla örtüÅŸmeyen, yanlış zamanda, yanlış mahallede doÄŸmuÅŸ olmaktan mustarip yurttaÅŸlarımız. Mustarip derken ironi yapıyor deÄŸilim. Mutsuzlukları bana hüzün verirken, teselliyi, rejimle mutmain olan daha büyük kitlelerde bulurum.
Yeni Türkiye’den siz ne anlıyorsunuz? Nasıl bir Türkiye öngörüyorsunuz?
Öngörmekten ziyade umuyorum, diyelim. Hormonları normal seviyelerine gerilemiÅŸ, atar ergenliÄŸini arkasında bırakmış, akıl baliÄŸ, rasyonel bir Türkiye umuyorum. Åžimdilerde böyle deÄŸil mi, diyeceksiniz, deÄŸil. 2014 itibarıyla önyargıların, mesnetsiz korkuların güdümünde, koyunun altında buzağı arayan, esrik bir toplum hüviyetindeyiz. Alev Alatlı’nın teÅŸekkür konuÅŸmasının tt olmadığı, abuk sabuk gündemlerin raÄŸbet görmediÄŸi bir Türkiye düÅŸlüyorum.
RADÄ°KAL
Henüz yorum yapılmamış.