YaÅŸam
Geçmişten bugüne Fatih
Osmanlı’dan bugüne muhafazakâr yapısını hep koruyan, İstanbul’un en eski semti. Ama son yıllarda önemli bir değişim geçiriyor. Bu aynı zamanda Türkiye’deki İslâmi kültürün değişiminin de yansıması.
Adını Ä°stanbul’un fatihinden almış, tarihi derin, etkisi büyük semt.
Sultan II. Mehmet 1453’te Ä°stanbul’u aldıktan sonra onu imparatorluÄŸun merkezi yapacak adımları hızla atmaya baÅŸladı.
Åžehre dinamizm ve canlılık katmak için Ermeni ustaları, Anadolu’nun çeÅŸitli yerlerinden Müslüman ve gayrimüslim birçok aileyi Ä°stanbul’a getirtti.
Fatih’in Ä°stanbul’u aldıktan on yıl sonra yaptırmaya baÅŸladığı Fatih Camii ve Külliyesi’nin etrafına Konya, Karaman ve NiÄŸde’den gelenler yerleÅŸtirildi. Caminin kıble yönüne yerleÅŸenlerin olduÄŸu cadde bu nedenle Büyükkaraman, Malta Çarşısı’nın olduÄŸu yere ise Küçükkaraman denildi. Kıztaşı’ndan Hırka-i Åžerif’e, Fevzi PaÅŸa Caddesi’nden, Vatan Caddesi Et Meydanı’na kadar olan bölgeye Sarı Güzel adı verildi.
Sosyal, Ekonomik ve Kültürel AraÅŸtırmalar Vakfı’ndan araÅŸtırmacı yazar Cevat Özkaya uzun yıllar Ä°stanbul’un her kesimi etkileyen isimlerinin buralarda yaÅŸadığını anlatıyor. “Mehmet Akif’in hayatını okuyanlar Sarı Güzel Caddesi’ni bilir. Åžairin babası Sahir Efendi’nin evi buradaydı. Unkapanı’ndan saÄŸa doÄŸru giden caddenin adı Abdul Azer PaÅŸa Caddesi’ydi. Åžimdi ismini Kadir Has Caddesi yaptılar. 1827’de Yunanistan’ın bağımsızlığını kazandığı savaşı yürüten kiÅŸidir Abdul Azer PaÅŸa… Balat’ın hemen üstünde Ä°lber Ortaylı’nın ‘Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu tarihini yazmış en deÄŸerli kiÅŸidir.’ dediÄŸi Dimitri Kantemir’in sarayı vardı. Atatürkçü yazar Toktamış AteÅŸ Fatih’te doÄŸdu, ölümüne kadar burada yaÅŸadı. Ä°bn’ül Emin Mahmut Ä°nal’ın konağı vardı. MüthiÅŸ hafızası olan bir kiÅŸiydi. Osmanlı’nın son dönemi ve Cumhuriyet döneminin bütün aydınları o konaktaki sohbetlere katılmıştır. Bu aydınların bir kısmı solcu, bir kısmı muhafazakâr ya da saÄŸcı oldular. Ama hepsi o konaktaki sohbetlere katılmış ve bir kısmı hatıralarında ‘Üniversitede öÄŸrendiÄŸimizden daha fazlasını o sohbetlerde öÄŸrendik.’ demiÅŸtir.”
Bugün içinde kafelerin olduÄŸu At Pazarı Osmanlı’dan Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar varlığını sürdüren atların satıldığı, fayton ve diÄŸer araba tamir atölyelerinin olduÄŸu bir yerdi. Kadınlar Pazarı civarına ise Balkan SavaÅŸları sonucunda gelen göçmenler yerleÅŸtirildi. Fatih Külliyesi ve medreselerde kalan bu göçmenlerin maÄŸduriyetlerini gidermek amacıyla özellikle kadınların ürettiÄŸi el iÅŸlerini satmaları için bir pazar yeri olarak belirlendi.[1]
Fatih özellikle Osmanlı’nın son döneminde muhafazakâr kimliÄŸi ile ön plana çıkmaya baÅŸladı. Cevat Özkaya “Fatih muhafazakârlığı, Pera ise BatılılaÅŸmayı temsil ediyordu. Bu tarafta oturan bir ailenin büyüÄŸüne ‘Senin oÄŸlanı Pera’da görmüÅŸler.’ denirse bu, ‘kötü yola düÅŸtü’ anlamına gelirdi.” diyor.
Fatih semti yakın dönemi birçok edebi eserde de yer alır. Mehmet Akif Ersoy’un 'Safahat'indeki BayrampaÅŸa manzumesi Fatih’te geçer. 'Safahat'ın dördüncü kitabı ise 'Fatih Kürsüsü' adını taşır. Hüseyin Rahmi’nin birçok romanında Fatih’te geçen olaylar anlatılır.
Peyami Safa’nın 'Fatih-Harbiye' adlı eseri ise DoÄŸu-Batı çatışması üzerine kurulmuÅŸtur. Muhafazakâr DoÄŸu’yu temsil eden Fatih, alafranga Batı’yı temsil eden Harbiye’dir. O dönemde Fatih’te konak ve evler vardır, Harbiye’de ise apartmanlar. SokaÄŸa karşı cadde, kahvehaneye karşı pastane, kedi beslemek yerine köpek yetiÅŸtirmek, hacı kokusu yerine parfüm, esas çatışma motifi olarak da DoÄŸu ve Batı müziÄŸi. Zıtların ilkleri için mekân Fatih’tir, ikincileri için ise Harbiye. [2]
ÇarÅŸamba’da yaÅŸayan gazeteci yazar Müfid Yüksel, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Ä°stanbul’da, Pera gibi yerlerde Batı tarzı yaÅŸamın baÅŸlamasıyla birlikte aydınların sur içini terk etmeye baÅŸladığını söylüyor; “Fransız yaÅŸam tarzı buralarda yerleÅŸmeye baÅŸlayınca Osmanlı bürokrasisi de onlarla özdeÅŸleÅŸmeye baÅŸladı. PaÅŸalar, daha sonra onların çocukları, bu semtlerden taşındı. Erenköy’e, Bostancı’ya, Pera’ya ‘apartman-köÅŸk’ yaÅŸamına geçtiler. Yani BatılılaÅŸtıkça burayı boÅŸalttılar.”
Fatih ve cemaatler
‘Muhafazakâr DoÄŸu’nun Fatih’i, geçmiÅŸten bugüne çeÅŸitli Ä°slâmi tarikatların, cemaatlerin zemin bulduÄŸu yerdi.
Kadirîler, Rıfâîler, Cerrahiler ve çeÅŸitli NakÅŸibendî tarikatları hep bu bölgede, özellikle de ÇarÅŸamba civarında var oldu. ÇarÅŸamba semti ismini Ä°stanbul’un fethinden sonra Karadeniz bölgesinden buraya yerleÅŸtirilen ÇarÅŸambalılardan aldığına iliÅŸkin bilgiler var.[3]
"ÇarÅŸamba bir devlet projesiydi"
Müfid Yüksel, ‘Tekke ve Zaviyeler Kanunu’ ile tarikatların yaÅŸam alanının daralmasından ÇarÅŸamba’nın daha az etkilendiÄŸini savunuyor. Sebebini tüm Ortodoksların ruhani merkezi Rum Ortodoks Kilisesi’nin ÇarÅŸamba’nın yanı başında bulunmasına baÄŸlıyor. Ona göre, devlet Rum ve Yahudi nüfusun etkin olduÄŸu Balat, Fener gibi semtlerin etrafında ‘yeÅŸil kuÅŸak’ yaratmak istedi; “Derin devlet denge unsurları aradı. Ä°smailaÄŸa, Ä°skender PaÅŸa gibi dergâhlar burada korundu.”
Devletin bu bölgede Ä°slâmi cemaatlere karşı Patrikhane nedeniyle daha hoÅŸgörülü davrandığı teorisini, Ä°smailaÄŸa Cemaati’nin ÅŸeyhi Mahmut UstaosmanoÄŸlu’nun yeÄŸeni Sadettin UstaosmanoÄŸlu da “Kısmen doÄŸru.” diyerek destekliyor. Cemaat'in entelektüel kuÅŸağının temsilcilerinden görülen Saadettin UstaosmanoÄŸlu ile ÇarÅŸamba’da, yayın yönetmeni olduÄŸu Yeni Furkan dergisinin bürosunda görüÅŸüyoruz. Devletin bir dönem Ä°smailaÄŸa Cemaati üzerine yoÄŸunlaÅŸtığını ama Cemaat’e mensup insanların bu bölgeye taşınmasının “Evliyaullah’a yakın olmak” isteÄŸinden kaynaklandığını söylüyor.
ÇarÅŸamba ile Balat’ın sınırında yaÅŸayan, burada doÄŸmuÅŸ, ilk gençlik döneminin dört yılını Ä°smailaÄŸa Cemaati’nin medresesinde geçirmiÅŸ gazeteci Ersin Kalkan, Fevzi PaÅŸa Caddesi’nden Haliç’e uzanan bölgenin bir baÅŸka yüzünü aktarıyor; “Burayı Kudüs’e benzetmek daha doÄŸru. 12 sinagog, 14 Ortodoks, bir Ermeni, bir de sahilde Bulgar kilisesi var. Kudüs Patrikhanesi’ne ait bir Arap kilisesi dahi var. ÇarÅŸamba’nın sokaklarında turistler dolaşır, kimse bir ÅŸey demez. Bu kadar sinagog Tel-Aviv’de yoktur. Burada yıllardır çok farklı kesimler iç içe yaÅŸar.”
Fatih Camii’nin etrafındaki sokaklarda birçok Ä°slâmi yardım kuruluÅŸu ve dernek var. Bunların en önemlisi Ä°nsani Yardım Vakfı’nın (Ä°HH) genel merkezi, Fatih Camii’nin yanındaki Büyük Karaman Caddesi’nde. Genel merkez dışında yine burada üç binaları daha var. Genel BaÅŸkan Yardımcısı Hüseyin Oruç, vakfın kuruluÅŸunda yer alan Genel BaÅŸkan Bülent Yıldırım dâhil birçok kiÅŸinin Fatih kökenli olduÄŸunu belirtiyor. 1980 öncesi Milli Gençlik Vakfı’nın (MGV) yurdu Fatih Camii’ne ait medresede bulunuyordu. Vakıf fikrinin MGV kökenli bu gençlerden çıktığını söyleyen Hüseyin Oruç “O düÅŸünce yapısının bir Sultanbeyli’den, bir Ümraniye’den çıkacağını düÅŸünmüyorum. Åžehirlerin ruhu olduÄŸunu düÅŸünenlerdenim. Buranın manevi bir atmosferi vardır. Fatih Camii’nin bir kapısından girip öbür tarafından çıkmanın baÅŸka bir anlamı vardır.” diyor.
“Fatih’i bilinçli seçmedik”
“BaÅŸlangıçta burayı seçmemiz çok bilinçli deÄŸildi. Buranın Ä°slâmi yapısının elbette çok etkisi var. Ama Fatih’ten çıkmamak bilinçliydi. Fatih’te kalmanın, Fatih’in ruhunun çok önemli olduÄŸunu düÅŸünüyoruz.” diyen Oruç, artık buradan gitmelerinin mümkün olmadığını belirtiyor. “Bizim gerek Batı, gerek Ä°slâm coÄŸrafyasından iÅŸbirliÄŸi yaptığımız onlarca kuruluÅŸ var. Onlar sizi BaÄŸcılar’da bir plazada ziyaret etmiÅŸ olsalar, baÅŸka bir dünyaya gelmiÅŸ olacaklar. Surlardan girip tarihi dokunun içinde hemen Fatih Camii’nin yanındaki binada sizi görmeleri baÅŸka bir ÅŸey. Bunu muhafaza etmek istiyoruz. Fatih’te olmak bizim için önemli. Buradan hem Fatih Camii’ni hem de türbeyi görüyoruz.”
ÇarÅŸamba sakinlerinden yazar Cevat Özkaya caminin bir baÅŸka kritik önemini anlatıyor: “DiÄŸer camiler bir yerleÅŸim yerinin merkezi olma özelliÄŸini kaybetti. 1980’lerin sonuna kadar Sultanahmet, Akbıyık tarafı evlerle doluydu. Åžimdi hepsi eÄŸlence mekânı. Sultanahmet, Köln’deki Dom Kilisesi gibi ziyaret camisi haline geldi. Eskiden cumaları cemaati avlulara taÅŸan, sabahları 5-10 bin kiÅŸinin namaz kıldığı bir yerdi. Süleymaniye de aynı durumda. Orayı butik oteller merkezi yapma planı olduÄŸu söyleniyor. PadiÅŸah camileri arasında yerli cemaati olan tek Fatih kaldı. Yavuz Selim Camii de nispeten cemaatini koruyor. Ama Ä°stanbul’a geldiÄŸinizde siluetini gördüÄŸünüz selâtin camileri Süleymaniye, Sultanahmet’tir. Bu tarafta Fatih’tir.”
Ä°slâmi entelektüeller için çekim merkezi
ÇarÅŸamba’da ağırlıklı olarak cemaat üyeleri yaÅŸamaya devam etse de semt, Ä°slâmi entelektüeller için bir yaÅŸam alanı olarak çekim merkezi haline gelmeye baÅŸlamış. Fatih Camii’nin hemen sol tarafında bulunan caddeye bakan At Pazarı, bunun en büyük göstergesi. Meydan, son yıllarda içinde oto tamircilerinin olduÄŸu, bazı binaların metruk hale geldiÄŸi bir bölgeydi. Fatih Belediyesi dört yıl önce bu binaları ve çevreyi restore ederek, kafelerin olduÄŸu bir yer haline getirdi. Çevredeki kafeler ‘Beyrut, Hagenah, Lena, Dersaadet, Bab-ı Yaren’ gibi isimler taşıyor. Hagenah’ın iÅŸletmecisi Mehmet RüÅŸtü Akyıldız, mekânı ‘kafe’ olarak tanımlamak istemiyor. “Kitap okuma günlerimiz olur. Bazı akÅŸamlar meÅŸk olur. Ä°çeride kuzinemiz var, kışın kestane piÅŸirilir. Ney, klasik kemençe dersleri vermeye baÅŸladık. Arapça dersleri verdik. ÖÄŸrenci de var, üniversite hocaları da. Üst katlar oda ÅŸeklinde. Ailelere tahsis ettiÄŸimiz odalar var. Ama kız erkek çift almıyoruz.”
“Bizi yeterince mutaassıp bulmuyorlar”
BaÅŸka kafelerde çoÄŸunluÄŸu tesettürlü kadınları erkeklerle sohbet edip nargile içerken görüyoruz. Hemen arkamdaki masada türbanlı bir kız öÄŸrenci, kendisine ‘arkadaÅŸlık’ teklif eden bir genç üzerine düÅŸüncelerini arkadaşına anlatıyor. Mehmet RüÅŸtü Akyıldız, her kafenin yapısının farklı olduÄŸunu belirtiyor; “Bütün kafelerin kendine ait bir yolu var. Biri tasavvufi, biri antikapitalist Müslüman, biri liberal. Hepsinin kendine ait bir anlayışı var. At heykelinden bu taraf daha muhafazakâr. Ondan yukarısı nargileciler. Orası daha çok, erkeklerin birlikte takıldığı, maç izlenen bir yer. Ä°lk zamanki havası yok oldu. Futbol olduÄŸu zaman yoÄŸun bir kalabalık oluyor. Aile oturamıyor. Onu sevmiyoruz.”
Avrupa Ä°slâm Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyan Åžüheda HaÅŸlaman, Meryem HafızoÄŸlu ve Pınar Akçay, kafenin kapıları kapalı bir odasında ders çalışıyor. Åžüheda HaÅŸlaman ve Meryem HafızoÄŸlu’nun kaldıkları yurt da Fatih’te. “Daha çok türbanlı öÄŸrencilerin geldiÄŸi bir yer. ArkadaÅŸlarımızla sohbet, ders çalışmak için, daha güvende hissettiÄŸimiz için geliyoruz.” diyorlar. Çevreden kendilerine bazı eleÅŸtiriler geldiÄŸini anlatıyorlar: “Özellikle bazı erkekler tepki gösteriyor. Kızlı erkekli sohbetlerin olduÄŸunu söylüyorlar. Burada, bir arada bulunmamızdan rahatsızlar.”
Sadettin UstaosmanoÄŸlu da ÇarÅŸamba ve civarındaki bu geliÅŸmeleri Ä°slâm'a uygun bulmuyor. “Bir kızcağız başı kapalı, altında kot pantolon. Etek de yok… Ama bu, kızcağızın hatası deÄŸil. Siz, mensubu olduÄŸunuz dinin içyüzüne yönelememiÅŸseniz, kalbi hayatınızda onu idrak edememiÅŸseniz, abuk sabuk ÅŸeyler sizin için Ä°slâm olur. Oralarda da, o insanlar çaresizlik sebebiyle bir ÅŸeyler yapmak istiyor. Kendilerini ifade edecekleri bir ÅŸey yapmak istiyorlar. Ama kalbi hayatımızda olanlar saÄŸlıklı deÄŸilse o zaman, esen rüzgâra eÄŸilmek zorundasın. Modernist akım gelir seni ezer geçer. Palyaçoya dönersin, bunun da Ä°slam olduÄŸunu sanırsın. Bugünün gençleri bir yanıyla çok zeki, bilgiyle daha yakın iliÅŸki içinde. Ama bilgiyi tahlil ederken zorlanıyorlar. Zorlandıkları için de muazzam savrulmalar içindeler.”
Yeni gençlik cemaatleri zorluyor
Genç kuÅŸaklardaki deÄŸiÅŸimin cemaatleri zorladığını söyleyen Müfid Yüksel “Ä°smailaÄŸa’nın etkinliÄŸi bu gençlik nedeniyle zayıfladı. Milenyum gençliÄŸi dediÄŸimiz genç kuÅŸakları, kapalı getto havasında yaÅŸayan bir cemaat tatmin edemez.” diyerek yaşı ilerlemiÅŸ Mahmut UstaosmanoÄŸlu sonrası Cemaat'in dağılabileceÄŸi tespitini yapıyor. “Cübbeli Ahmet Hoca halifesi deÄŸil. Cemaat'in hocalarından biri. Tarikat hilafeti yok, ondan sonrası tufan gözüküyor.”
ÇarÅŸamba’da Ä°smailaÄŸa Cemaati’ne ait vakıf, yayınevi ve dergiler var. Ancak Cemaat dışarıdan, özellikle basından gelen görüÅŸme istekleri konusunda hâlâ çok kapalı.
Ama Fatih’te yetiÅŸen yeni nesil farklı düÅŸünüyor. Onlar daha görünür olmaktan rahatsız deÄŸil. Ä°stanbul’un tarihi muhafazakâr semtinde yeni bir nesil, semtin dinamiklerini yeniden ÅŸekillendiriyor.
[1] Doç. Dr. Süleyman Faruk GöncüoÄŸlu’nun ‘Ä°stanbul’un Kitabı Fatih’ adlı kitabından.
[2] Doç. Dr. Süleyman Faruk GöncüoÄŸlu’nun ‘Ä°stanbul’un Kitabı Fatih’ adlı kitabından.
[3] Doç. Dr. Süleyman Faruk GöncüoÄŸlu’nun ‘Ä°stanbul’un Kitabı Fatih’ adlı kitabından.
Kaynak: Al Jazeera
Henüz yorum yapılmamış.