Sosyal Medya

Güncel

İHH'dan Kürt meselesi ve çözüm süreci bildirisi

İHH İnsani Yardım Vakfı’nın yaşanan son gelişmeler ışığında, “Kürt meselesi ve Çözüm Süreci” başlığı altında hazırladığı bildiri ve çalışma raporu düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna duyuruldu.



Ä°HH Ä°nsani Yardım Vakfı’nın Kürt meselesi ve çözüm süreci ile ilgili gelinen noktaya dair deÄŸerlendirme, tespit ve önerilerini içeren bildiri ve çalışma raporu Ä°HH BaÅŸkanı Bülent Yıldırım tarafından Ä°HH Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı:

Ä°ÅžTE O BÄ°LDÄ°RÄ°:

“Ä°HH Ä°nsani Yardım Vakfı olarak kuruluÅŸumuzdan bu yana DoÄŸu ve GüneydoÄŸu bölgelerimizde yürüttüÄŸümüz yardım faaliyetlerinin yanı sıra bölgenin en önemli gerçeÄŸi olan Kürt meselesinin çözümü için de çaba gösteriyoruz. Bir zamanlar bütün seslerin silah sesiyle, baskı ve zorbalıkla bastırıldığı bölgede, bugün silahların sustuÄŸu ve herkesin çözümü konuÅŸtuÄŸu bir zamana kavuÅŸmanın memnuniyeti içerisindeyiz. Arkamızda çok büyük acılar bıraktık ancak bizler bu yeni dönemde her türlü riske ve zorluklara raÄŸmen, çözümün ve barışın saÄŸlanması için çalışmaya devam ediyoruz ve herkesin de bu çaba içerisinde olması gerektiÄŸine inanıyoruz. Bu hedefle bugüne kadar çok sayıda çalışma gerçekleÅŸtirdik, birçok rapor hazırladık. Yardım faaliyetlerimizi halkımızın ihtiyaçlarına göre tespit edip planladık ve yönlendirdik. Bölge halkının sorunlarına derman olmaya ve her türlü haklarını elde ettikleri onurlu bir yaÅŸama kavuÅŸmaları için çözümün parçası olmaya gayret ettik, etmeye de devam ediyoruz. Bu çerçevede yaptığımız bütün faaliyetleri dönem dönem kamuoyuyla da paylaÅŸtık.

Ä°HH olarak halihazırda Kürt nüfusun olduÄŸu bütün ÅŸehirlerde teÅŸkilatlı ve hemen hemen bölgedeki tüm ilçelerde gönüllüleri olan yaygın bir kurumuz. Türkiye’nin bütün ÅŸehirlerinde ve birçok ilçesinde örgütlü ve taban merkezli bir kurum olarak çeÅŸitli konularda halkın düÅŸünce ve taleplerine dayanan sürekli istiÅŸare ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dünyadaki benzer sorun yaÅŸayan toplumların barış süreçlerine de katkı saÄŸlayan vakfımız, tüm bu tecrübeleri ışığında Kürt meselesinin halkın iradesi ve talepleri doÄŸrultusunda adil bir çözüme kavuÅŸması için son dönemdeki geliÅŸmeleri deÄŸerlendirdiÄŸi birçok çalıştay ve toplantı gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. Kürt meselesi ve çözüm süreci ile ilgili son olarak 17.11.2014 tarihinde gerçekleÅŸtirdiÄŸimiz saha verileri ile raporlarına dayanan istiÅŸare toplantımızda belirlediÄŸimiz aÅŸağıdaki hususları içeren tespit ve önerilerimizi kamuoyunun bilgisine sunuyoruz."

 

TESPÄ°TLERÄ°MÄ°Z

1. DoÄŸu ve GüneydoÄŸu illerinde yaÅŸayan bölge halkı ile temaslarımızda, özellikle geçmiÅŸte yaÅŸananlar, çözüm süreci ve çözüm sürecini riske atan son geliÅŸmeler deÄŸerlendirildiÄŸinde bölge halkı; “Barışın ve çözümün sahibi ve koruyucusu olacağız, kim barışı ve çözümü savunursa o kazanacak. Biz de bu süreci gözleyen, denetleyen, takip eden ve zorlayan olacağız!” mesajını vererek “üçüncü göz biziz” demiÅŸtir.

2. Çözüm süreci Hükümeti, PKK’yı ve diÄŸer herkesi aÅŸmıştır. Süreç halkındır. Halk kendi meselesi olarak gördüÄŸü Kürt meselesi ve etrafında oluÅŸan sorunlar bütününün çözümü konusunda kararlılığını ortaya koymuÅŸtur. Bu kararlılığa, barışa, sürece kim nasıl katkı sunarsa halkın ona desteÄŸi tamdır.

3. Halk, çözüm sürecinden vazgeçemeyeceÄŸini belki umudu biraz kırılmış ama daha kararlı bir ÅŸekilde ortaya koymaktadır. Ä°nsanlar kanın dökülmediÄŸi, barışın hâkim olduÄŸu bir hayatı istedikleri için çözüm sürecinden vazgeçmemiÅŸtir. Halk, sokaklarında silah sesi deÄŸil mutlu bir ÅŸekilde koÅŸuÅŸturan çocukların sesini duymak istemektedir. Çocukları için kurdukları hayaller korkulardan uzak, onurlu ve haklarını elde etmiÅŸ, kimliÄŸinden taviz vermeden herkesle barışık mutlu bir yaÅŸamdır.

4. Sorun, yılların ihmali sebebiyle bölgede milliyetçi bir söylemi güçlendirip belirli grupları ön plana çıkarmış olsa da, farklı düÅŸünen kesimleriyle birlikte bütün Kürt halkının soruna taraf olduÄŸu unutulmamalıdır. Aynı zamanda farklı etnik ve inanç grupları da bu sorunun tarafıdır. Åžiddeti ÅŸantaj olarak kullanan kimi grupların tüm Kürt halkının sözcüsüymüÅŸ gibi hareket etmesi büyük tabloyu örtemeyeceÄŸi gibi, diÄŸer bütün Kürt toplumsal kesimlerinin bunu kabul ettiÄŸi anlamına da gelmemektedir. Siyaseten ciddi bir temsil tabanı bulunan PKK ve PKK çizgisinin bütün unsurları, tüm Kürt halkını temsil etmediÄŸi gibi, hükümetin de yekvücut sanki tüm Türk kesimini temsil ediyormuÅŸ gibi düÅŸünülmesi yanıltıcıdır. PKK çizgisinin ideolojik talepleri ile Kürt halkının farklı kesimlerinin genel ihtiyaçları önemli oranda farklılık gösterebilmektedir.

5. Çözüm süreci son dönemde Türkiye dışında yaÅŸanan bölgesel geliÅŸmelerden bağımsız deÄŸerlendirilmeyecek ÅŸekilde uluslararası bir boyut kazanmıştır. Bölge ülkelerinin yanı sıra uluslararası güçlerin de sürece (çözümden veya çözümsüzlükten yana politika ve eylemlerle) dahil olduÄŸu gözlemlenmektedir. Kobani’deki çatışmaların/savaşın küresel boyut kazanması bunun bir göstergesidir. Kobani olaylarının, Türkiye’nin çözüme yönelik sürecini baltalamaya yönelik politika ve söylemlere vesile edildiÄŸi gözlemlenmektedir. Bölgesel geliÅŸme ve olayların çözüm sürecini etkilemesine müsaade edilmemeli ve adımlar buna göre atılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin Kürt meselesinde çözüme ulaÅŸması bölgede barışı ve Kürt-Türk-Arap etnik çatışma üzerine oynanan tüm oyunları bozacaktır.

6. OrtadoÄŸu’daki genel çatışma ve huzursuzluÄŸun farklı aktörlerden kaynaklandığı düÅŸünülse de sorun aslında tek orijinlidir. Dolayısıyla Kürt meselesi, Mescid-i Aksa olayları, Suriye meselesi, Irak’ın istikrarsızlığı ve Kobani olayları tamamıyla birbiriyle ilintilidir. Emperyalizm ve Siyonizm’in aktörlerinin bu meselenin çıkışı ve çözümsüzlüÄŸüne yönelik rolü bilinen bir gerçektir. Küresel güçlerin bölgesel hegemonyasına, bölge halkının kanı üzerinden kurulan oyunlara dikkat çekmek gerekir. Ancak mazlum Kürt halkının; ABD, Ä°srail ve iÅŸbirlikçilerinin oyunlarına karşı kendi kardeÅŸlerinin, bölge halkının ve adaletin yanında yer alacağı, tarihî bir sürecin içinde olacağı görülecektir.

7. Çözüm sürecinin devamı esastır. Ancak süreç yeteri kadar anlaşılamamış ve ehemmiyeti yeterince anlatılamamıştır. Bölge halkının ve Türkiye halkının tamamını etkileyecek bu süreçle barışın getireceÄŸi ortam, herkesin her türlü kazançlı olacağı, insan hayatının güven içerisinde olacağı, Kürt kimliÄŸi ile ilgili haksızlıkların ortadan kalkacağı, kardeÅŸliÄŸin pekiÅŸeceÄŸi, dış güçlerin oyunlarının bozulacağı, mutluluk, umut ve refahın artacağı, her konuda yaÅŸam kalitesinin yükseleceÄŸi ve benzeri olası kazanımların neler olabileceÄŸi ve kimleri nasıl etkileyeceÄŸi konularında yeterli bilgilendirme ve bilinçlendirme yapılamamıştır. Çözüm süreci olumlu yönde devam ettirilmezse Türk-Kürt-Arap kardeÅŸliÄŸi zedelenecektir.

8. PKK, tek tipçi anlayış ve yaklaşımı ile daha önce alan hâkimiyeti adına kendisine muhalif olan grupları nasıl susturmuÅŸsa/bitirmiÅŸ ise 6-7 Ekim olaylarında da aynı ÅŸekilde davranarak kendi dışında hiçbir yapılanmaya tahammül edemediÄŸini ortaya koymuÅŸtur. Ayrıca muhaliflerini itibarsızlaÅŸtırma ve hedef gösterme çabaları içerisine girmiÅŸtir.

9. Yukarıda da ifade edildiÄŸi gibi, çözüm süreci dolayısıyla bölgede asayiÅŸi ve güvenliÄŸi saÄŸlayacak bir otorite boÅŸluÄŸu oluÅŸmuÅŸtur. Oysa ki herhangi bir ÅŸiddet olayına meydan vermemek için gerekli tedbirlerin elden bırakılmaması barış sürecinin sürdürülebilmesi açısından önem arz etmektedir. Bölgede oluÅŸan otorite boÅŸluÄŸunu PKK/KCK adeta bir devlet gibi yapılanarak doldurmuÅŸtur. Bölgede paralel yönetim, paralel yargı, paralel güvenlik mekanizmaları oluÅŸturulmuÅŸtur. Ayrıca yol kesmeler, kimlik kontrolleri, vergi salması vb. uygulamalar içine girilmiÅŸtir.

10. Kürt halkı çözüm sürecine inanmıştır. Silahlı mücadeleden vazgeçilmesi konusunda PKK’ya da mesajını iletmiÅŸtir. Özellikle annelerden gelen bu mesaj dikkat çekicidir; hem küçük çocukları daÄŸa giden/götürülen anneler hem de küçük yaÅŸta çocukları hapishanelerde tutulan anneler seslerini yükseltmiÅŸ ancak Türkiye genelinde bu sese yeterince karşılık verilmemiÅŸtir.

11. 6 -7 Ekim olayları sonrasında halk ÅŸunu sorgulamıştır: Amaç mücadele mi yoksa mücadeleye konu edilen hedeflere ulaÅŸmak mıdır? Mücadelenin kendisinden siyasi, sosyal, ekonomik çeÅŸitli ÅŸekillerde menfaat elde edenlere karşı halk, problemlerin çözümü ile huzurlu bir hayatı bu hesap ve menfaatlere kurban etmeyeceÄŸini dillendirmektedir.

12. Bölgede ortaya çıkan önemli bir durum da örgütlülüÄŸü güçlü Ä°slami STK’lara ve Müslüman kimliÄŸine yönelik saldırıların artmasıdır. Bu saldırıların bir sonraki aÅŸamasının yaygın sistematik bir sindirme politikasına dönüÅŸtüÄŸü ve “ya kendilerine katılım ya da bölgeyi terk etmeleri” konusunda zorlamaya tabi tutuldukları görülmektedir. Nihayetinde bölgeden Ä°slami yapılanmalar uzaklaÅŸtırılarak PKK/KCK’nın bölgede alan hâkimiyeti saÄŸlamaya çalıştığı bilinmektedir. Bu baÄŸlamda bölgede mütedeyyin kimliÄŸiyle tanınan kiÅŸilerin göçe zorlanması söz konusudur. Bu konuya iliÅŸkin tedbir ve önlemlerinin geliÅŸtirilmesi elzemdir. Ayrıca bölgedeki varlıklı ailelerin güvenlik gerekçesiyle aynı ÅŸekilde bölgeyi terk ettiÄŸi de gözlemlenmektedir. Ä°mam hatip liselerini tercih eden çocuk ve gençlere yönelik PKK unsurlarının planlı aÅŸağılama ve dışlama tavrını örgütlemesi de bir diÄŸer tespittir. Bunlara iliÅŸkin tedbirler de alınmalıdır.

13. Hangi partiden olursa olsun baÅŸta bölge milletvekilleri olmak üzere siyasi parti yönetici ve temsilcilerinin, devlet kadrolarının çözümün parçası olmakta, halkın barış talebinin ve sürecin takipçisi olmakta yeterince aktif ve belirleyici aktör olmadığı gözlenmektedir.

14. Bugün OrtadoÄŸu’da Ä°slam’ın ve Müslüman aktörlerin, çeÅŸitli oyun ve politikalarla saf dışı bırakılmaya çalışıldığı ya da kötü örneklikler oluÅŸturularak toplumdan soÄŸutulmaya çalışıldığı genel bir kampanya yürütülmektedir. Oysa bu toprakların binlerce yıllık Ä°slami mirası, bugünkü sorunların çözümünde de temel rolü oynayacaktır. Tüm hukuki ve siyasi adımlarla birlikte Ä°slam kardeÅŸliÄŸi yeni dönemin temel harcı olacaktır. Bu çerçevede bölgede ideolojik ve manevi dejenerasyonun önüne geçilmesi, problemlerin çözümüne olumlu katkı saÄŸlayacaktır. Bizler, Ä°slami kavram ve deÄŸerlerinin egemen güçler tarafından politik bir araç olarak kullanılmasının deÄŸil gerçek anlamda altyapısı oluÅŸturularak hayata geçirilmesinin çözümü kolaylaÅŸtıracağını düÅŸünüyoruz. Zira inanıyoruz ki kavimler ve diller, üstünlük veya aÅŸağılanma sebebi deÄŸil, birbirimizi tanımak için yaratılmış ayetlerdir.

ÖNERÄ°LERÄ°MÄ°Z

1. Her ne konuda olursa olsun taraflar arasındaki hiçbir anlaÅŸmazlık, müzakere sürecini etkilememeli, süreç mutlak surette devam ettirilmeli, masa terk edilmemelidir. Bu baÄŸlamda silahların kullanılmasına fırsat verilmemelidir.

2. Sorun, ülkedeki tüm kesimler için travmaya dönüÅŸmüÅŸtür. Psikolojik ayrışmayı derinleÅŸtiren bu durumun ortadan kaldırılması adına devlet, kısıtlanan, engellenen ve gasp edilen bütün hakları iade etmelidir. Hakların verilmesi, silahların bırakılması sürecine baÄŸlanmamalıdır. Haklar ve özgürlüklere dair düzenlemeler derhal gerçekleÅŸtirilmelidir. Silahların bırakılması süreci PKK ile devlet arasındaki bir süreçtir. Haklar ve özgürlükler konusu ise devletin vatandaşına karşı yükümlülüÄŸüdür.

3. Çözüm sürecinde devletin muhatap taraf olarak sadece PKK'yı ya da Öcalan’ı muhatap alması, sürecin zaman zaman çok ciddi sıkıntıya girmesine sebep olmaktadır. Hem çözüm için hem kalıcı bir barışın inÅŸası için bölgedeki tüm gruplar/unsurlar sürece dahil edilmelidir.

4. Siyasi aktörler, Kürt meselesine ve çözüm sürecine dair söylemlerini hassasiyetle belirlemeli; toplumda öfke, umutsuzluk, acı hissettirecek ifadelerden kaçınmalıdır. Bu tarz ifadelerin bilinçli olarak manipülasyon ve dezenformasyon konusu olması ise Kürt meselesinin çözümünü istemeyen tüm yapılar için önemli fırsatlar oluÅŸturmaktadır.

5. Süreç mutlak olarak devam etmelidir. Taraflar, kamuoyu önünde/hakemliÄŸinde çözüm sürecini sürdürmelidir. Ayrıca çözüm süreci takvimi taraflarca belirlenmeli ve halka duyurulmalıdır. Adım adım ne yapılacağı, nasıl yapılacağı, ne istendiÄŸi belirtilmeli, üçüncü göz olarak halkın süreci takibi saÄŸlanmalıdır. Böylelikle tarafların hem birbirlerini hem de halkı yanlış yönlendirmelerinin önüne geçilmiÅŸ olunacaktır. Hükümet, çözüm sürecine dair atacağı bütün adımları, planlarını net bir ÅŸekilde ortaya koymalıdır. Bölge halkının, temel sorunları ve talepleri ile ilgili her türlü geliÅŸmeyi ve planı açıkça öÄŸrenmesi en doÄŸal hakkıdır. Öte yandan çözüm sürecinde bölge halkının talepleri ve sürecin detayları ile ilgili tüm aktörlerin düÅŸünce ve önerilerini halka açık ve net olarak ifade etmesi gerekmektedir.

6. Öcalan’dan gelen mesajların ikinci ve üçüncü kanallardan aktarılmasının/iletilmesinin önüne geçilmelidir. Barışı ve çözümü savunduÄŸu sürece Öcalan’ın tabanına doÄŸrudan seslenebileceÄŸi, iletiÅŸime geçebileceÄŸi kanallar açılmalıdır. Özellikle üçüncü kuÅŸak kabul edilen gençlerin çözüm ve barışa dair her adım ve çaÄŸrıyı Ä°mralı’dan aracısız duyması saÄŸlanmalıdır.

7. 6-7 Ekim olaylarında ortaya çıkan otorite boÅŸluÄŸunun sebepleri çok farklı ÅŸekillerde yorumlansa da sonuç olarak canlarını kaybedenlerin de, her türlü maÄŸduriyet yaÅŸayanların da sorumluluÄŸu devlettedir. Hangi gerekçe ile olursa olsun suç iÅŸlenmesine müsaade edilmemeli, etkili bir soruÅŸturma yapılmalı ve suçlular cezalandırılmalıdır.

8. Taraflar süreç yönetiminde çözüm iradesinin kendisini yani süreci esir etmemeli, tehdit ve ÅŸantaj unsuru olarak kullanan bir dilden uzak durmalıdır.

9. Bölgedeki tüm grup ve aktörler, STK’lar, sesi yükselmeyen ya da duyulmayan tüm gruplar, ivedilikle güçlü bir monoblok oluÅŸturmalıdır. Bu blok temel hakların ve özgürlüklerin saÄŸlanmasını hukuki çerçevede talep ve takip etmelidir. Hangi taraftan gelirse gelsin, her türlü baskıya güçlü bir sesle karşı durulmalıdır. PKK dışındaki tüm kesimler de bir ÅŸekilde kendi seslerini bütün taraflara duyurmayı baÅŸarmalıdır. Devlet, tüm yapıları ve kurumları ile, bölgede barışın kalıcılığı adına yapılması ve atılması gereken adımlarla ilgili bölgeden yükselen taleplere mutlaka kulak vermelidir. Bölge halkının deÄŸerlendirme ve önerileri göz ardı edilmemelidir.

10. Bölgedeki çözüm sürecinin devamı ve sürdürülebilirliÄŸi adına, toplumun inanç noktasındaki etkin önderleri, meleler, çeÅŸitli etkinliklerle halkı aydınlatmalı, inisiyatif almalıdırlar. Sivil bir inisiyatif oluÅŸturarak özellikle gençler bilinçlendirilmelidir. Öfke, ÅŸiddet, nefret, ayrıştırıcı dil+söylem ve eylem yerine barış, kardeÅŸlik, adalet, hak, sevgi üzerine bir dil ile toplumun yeni barışçı dinamikleri saÄŸlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, “Çözüm Süreci” adıyla baÅŸlayan yeni dönem, “Kürt sorununa çözüm” etiketi ile sunulamayacak kadar derinlikli deÄŸiÅŸim ve dönüÅŸümleri gerektirmektedir. Bu uzun ve zahmetli sürecin inÅŸası ve kalıcılığı gençlerle saÄŸlanacaktır.

11. Bu sorun tek başına hükümetin deÄŸil, yasama, yargı ve devletin tüm mekanizmalarının olduÄŸu gibi bütün siyasi partilerin, STK’ların, üniversite, medrese, medya, cemaat, aydın ve tüm kanaat önderlerinin meselesidir. DiÄŸer siyasi partilerin milliyetçi ve mezhebî bir bakış açısıyla deÄŸil tüm Türkiye halkının kazanımı hesabıyla hareket etmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki, Türkiye’nin diÄŸer bölgelerinde nasıl çok ciddi oranda Kürt nüfus yaşıyorsa DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu Bölgesi’nde de Türk, Çerkes, Arap vd. farklı etnik gruplar yaÅŸamaktadır. Öte yandan Türkiye’nin mezhebî yapısı da süreci etkileyecek önemli bir husustur. Bölgedeki Alevi nüfus ve PKK içerisindeki Alevi yapı ve etkinliÄŸi göz önünde bulundurulduÄŸunda çözüm süreci, Alevilerle ilgili mezhep kaynaklı ayrıştırma ve ötekileÅŸtirme sorunlarının çözümüne de katkı saÄŸlayacaktır.

12. Önceki hükümetlerle karşılaÅŸtırılamayacak ölçüde çözüm taraftarı olan ve çözüme yaklaÅŸan mevcut Hükümet, her kimlikteki tüm vatandaÅŸların talebi olan anayasal ve yasal olarak gerçekleÅŸtirilmesi ya da çıkarılması gereken bütün düzenlemeleri ivedilikle yapmalıdır.

13. Çözüm süreci ve bölgesel olaylarla alakalı olarak sadece ulusal basın ve ulusal kamuoyu deÄŸil, uluslararası kamuoyu da bilgilendirilmeli, bölgeye gerçekçi bir perspektifle bakışları saÄŸlanmalıdır. Böylelikle uluslararası kamuoyunun yanlış, eksik ve tek yönlü/taraflı bilgilendirilmesinin önüne geçilmiÅŸ olunacak ve bu konudaki sakıncalar giderilerek eksik ve yanlış algı da engellenmiÅŸ olacaktır.

14. Çözüme hareket noktası kazandıracak temel unsur; tüm yukarıdaki boyutların göz önünde bulundurulacağı, sorunun hukuki, ekonomik ve siyasi yönlerini önceleyen bir yaklaşımın benimsemesidir. Bunun için de Türkiye’de tek tipçi anlayışın ürünü olan ve sadece Kürt halkının deÄŸil Türkiye’deki tüm kesimlerin aynı ÅŸekilde maÄŸdur olduÄŸu baÅŸta darbe ürünü Anayasa olmak üzere bir dizi hukukî ve idarî yapının deÄŸiÅŸmesi zorunluluk arz etmektedir. Resmî ideolojinin maÄŸdurları kadar geniÅŸ diÄŸer bir kitle de, PKK tehditleriyle sindirilmiÅŸ ya da bıktırılmış halk kesimleridir. Bu kesimlerin kendilerini özgür ve güvende hissetmeleri de sürecin baÅŸarısında öncelik taşımaktadır.

15. VatandaÅŸlığın tanımının yeniden yapıldığı, yerel yönetimlerin alabildiÄŸine güçlendirildiÄŸi, geleceÄŸe yönelik iç barışı garanti altına alacak yeni bir sivil anayasa hazırlanmalıdır. Baskı, iÅŸkence, hukuk ihlalleri ve faili meçhullerin aydınlatılması konusunda hukuki ve siyasi “helalleÅŸme” süreci saÄŸlanmalıdır.

16. Cumhuriyet tarihi boyunca baÅŸlangıçtan bugüne halka yönelik iÅŸlenmiÅŸ hukuksuz ve zalimane tüm uygulamaların telafisi amacıyla çalışmalar baÅŸlatılmalı, lütuf mantığı ile deÄŸil zedelenen onurun onarılması amacıyla sistemin etnik temele dayalı kurucu paradigması, hak ve adalet ekseninde yeniden düzenlenmelidir.

17. Mahkemelerde ve yerel yönetimlerde kullanılmaya baÅŸlanan Kürtçe, bölge halkının beklentilerine uygun olarak farklı alanlarda da görünür kılınmalı, Kürtçenin kamusal kullanımı meÅŸrulaÅŸtırılmalıdır.

18. Ana dilde eÄŸitim imkânı mevzuat olarak düzenlenmeli ve uygulamaya konulmalıdır. Ä°HH olarak nasıl “DoÄŸu Türkistanlıların hak ve özgürlüklerini savunuyor ve bununla ilgili olarak Çin yönetimine DoÄŸu Türkistanlıların dilini resmî olarak kabul etmek zorundasınız ve okullarında eÄŸitim yapabilmelerine müsaade etmek zorundasınız” diye taleplerimizi bildiriyor ve bu konuda sivil baskı oluÅŸturmaya çalışıyorsak aynı ÅŸekilde bu tavrı Kürtçe için de savunuyoruz.

19. Ä°slami temelde bütün etnik gruplar arasında kardeÅŸlik ve iÅŸ birliÄŸi ruhu güçlendirilmeli, gönüllü ve eÅŸit ortaklı birlik ve beraberliÄŸin bölünme ve parçalanmadan daha yararlı ve hayırlı olduÄŸu fikri anlatılmalı; bu bir eÄŸitim politikası olarak öÄŸretilmelidir. Bu yönde medreselerin durumu iyileÅŸtirilerek yasal statüleri güvence altına alınmalı tekke ve zaviyeler kanunu kaldırılmalıdır.

20. Bölgede faaliyet gösteren tüm Ä°slami STK ve gruplar mazlumların yanında yer almalı, bu konuda inisiyatif kullanmalıdır. Zulüm kimden gelirse gelsin kime karşı yapılırsa yapılsın karşı durulmalıdır. Bu baÄŸlamda Hüda Par’ın kurumsal mekânlarına veya müntesiplerine yönelik gerçekleÅŸtirilen saldırılar asla kabul edilemez.

21. Süreci çözecek politika, adalet ve kardeÅŸlik hukuku üzerine inÅŸa edilmelidir. Sürecin olumlu bir ÅŸekilde yürütülmesi için tüm imkân ve olanaklar kullanılmalıdır. Manevi bir ruha sahip olmak ve gençleri bu ruh ile yetiÅŸtirmek gerekir. Bu saatten sonra çatışmalarda ölen her insan için herkes kendisini sorumlu hissetmelidir. Bu nedenle bütün siyasilerin politik beklenti ve hesaplardan öte insan hayatını önceleyen bir sorumlukla hareket etmesi gerekmektedir.

22. Ä°nsana, Allah’ın verdiÄŸi tüm hak ve özgürlükler koÅŸulsuz olarak saÄŸlanmalıdır. Sorunların çözümünde katılımcı taraflar kim olursa olsun Ä°slami, dolayısıyla insani, adil ve özgür bir yaklaşım sergilenmelidir.

23. BaÅŸkanlık sistemi veya diÄŸer tüm öneriler çözüme katkı saÄŸladığı ve kalıcı barışı saÄŸlayabileceÄŸi düÅŸünülen bütün siyasi ve idari alternatif modeller tartışılabilmelidir.

24. Sorunların çözümünde, karşılıklı gerilim yerine pozitif dil kullanımı, sabır ve ödüllendirme mekanizmaları hayata geçirilmelidir. Bu noktada ikna edici bir dil benimsenmelidir.

25. Bizler inanıyoruz ki, kim bu meselenin çözümüne katkıda bulunur ve bölgede akan kanı durdurup bir insanın hayatını kurtarırsa bütün insanlığın takdirini ve Allah’ın sevgisini kazanacaktır. Öte yandan bu süreci baltalamaya yönelik çalışma içerisinde olacak herkes de tarih önünde, toplum nezdinde ve Allah katında hesap verecektir. Ä°HH olarak kuruluÅŸumuzdan bu yana Türk ve Kürt ittifakının OrtadoÄŸu’daki bütün oyunları bozacağına inanarak bölgemizde kan ve gözyaşını durduracak her türlü olumlu çabanın içerisinde yer almaktan onur duyduk. Tıpkı Kürt ve Türk halkının bakışına yansıdığı gibi, Ä°HH olarak biz de adaletin, barışın, çözümün sahibi ve takipçisiyiz.

YENÄ°AKÄ°T

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.