Sosyal Medya

Güncel

Gül: IŞİD politik bir hareket

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, IŞİD'in dini değil, politik bir hareket olduğunu söyledi, "Ben IŞİD’in bölgede ideolojik bir tehdit olduğunu hiçbir zaman düşünmem. Türkiye'ye ideolojik bir tehdidi söz konusu olamaz" dedi.



Gül, Ä°ngiltere’nin önde gelen düÅŸünce kuruluÅŸlarından Chatham House’da düzenlenen konferansta Türkiye ve bölgeyle ilgili Chatham House Direktörü Robin Niblett ile katılımcıların sorularını yanıtladı.

2010'da Chatham House Ödülü'ne layık görülen Gül, Türkiye’nin bölgesinde son yıllarda ne gibi deÄŸiÅŸikliklerin yaÅŸandığına yönelik soruya, “Bölgedeki en büyük deÄŸiÅŸiklik özellikle bölgenin son yıllarda daha da istikrarsız olması” ÅŸeklinde yanıt verdi.

Gül, Körfez Savaşı yıllarında bölgede sadece tehdit olarak Saddam Hüseyin’in olduÄŸunu ancak bugün bölgedeki problemlerin arttığının görüldüÄŸünü dile getirdi. 

"IŞİD, Sünni Arapların öfkesini çok iyi yönlendirdi"

Chatham House Direktörü Niblett'in IŞİD'e yönelik bir sorusuna karşılık da Abdullah Gül, "IŞİD meselesini sadece Türkiye ile ikili bir mesele olarak görmem. Bunu aslında Suriye ile Türkiye arasında bir mesele olarak da görmem. IŞİD, bütün bölge ve insanlıkla ilgili, sonra tabii Türkiye komÅŸu olduÄŸu için Türkiye ister istemez çok daha iÅŸin içinde" dedi. 

IŞİD'den bundan birkaç yıl önce bahsedilmediÄŸini belirten Gül, ancak IŞİD'in 2006 yılında Irak’ta açıklamalar yaptığını, kuracakları ülkenin sınırlarının nasıl olacağını söylediklerini, halkı o zamandan hazırladıklarını kaydetti. Buna o zaman hiçkimsenin bir ÅŸey söylemediÄŸini dile getiren Abdullah Gül, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"Irak'ta yeni bir hükümetin olması, daha kapsayıcı olması ve eski hataları geç de olsa anlamış olması iyi bir geliÅŸmedir. Biz uzun süre Irak’taki hükümetin yanlış yaptığını söyledik ve Irak'ın 'ana, temel unsurlarından biri olan Arap Sünnilerini dışlıyor' diyorduk. IŞİD dediÄŸimiz yeni yapılanma, baktığınızda uluslararası çevrelerden gelen radikal unsurlar artı, Saddam Hüseyin'in ordusundan kalan askerler ve bu grubun halkı bir nevi esir almasıdır. Ülkesinin bölündüÄŸünü düÅŸünen, ülkesinin tamamen Ä°ran'ın etkisine girdiÄŸini düÅŸünen Sünni Arap halkının öfkesini çok iyi yönlendirdiler. Bu konuda da serbest bırakıldılar ve neticede bu yapılanlar çıktı ortaya. Birkaç Avrupalı, Amerikalı gazeteciyi çok canice katletmeselerdi, Yezidileri sürmeselerdi belki yine dünya onların üstüne bu kadar gitmeyecekti. Ben hiçbir zaman Musul halkının böyle bir yönetim tarzını arzu edeceÄŸini düÅŸünmem. Böyle bir baskı altında bir yönetimin olmasını kimse kabul etmez. Konuları çok iyi istismar ettiler. Güç olunca rasyonelliÄŸi kaybettiler. Belki de iyi yaptılar ve sonunda dünyanın dikkatini çekti ve onlara karşı askeri bir güç ortaya çıktı ve durduruldular. Ancak tabii çok acılar yaÅŸandı, çok insanlar öldü."

Abdullah Gül, Ä°slami terminolojileri kullansa da Suudi Arabistan'dan Türkiye'ye kadar hiçbir Müslüman ülkede IŞİD'e karşı hayranlığın söz konusu olmadığını, bunu istatistiklerin de ortaya koyduÄŸunu belirtti. Müslüman kitlelerin IŞİD'den nefret ettiÄŸini çünkü Müslümanlığı kötü gösterdiklerini kaydeden Abdullah Gül, "Bunlar, durumu istismar ederek güç toplayan gruplar. Bu politik bir hareket. Bunu tamamen öyle görmek gerekir. Dini bir hareket olarak görürsek, çok yanılırız. Onlarla mücadelede de yanlış bir metot içerisine gireriz. Bu yanlış metot da beklemediÄŸiniz yeni güçleri çıkartır. Ben IŞİD’in bölgede ideolojik bir tehdit olduÄŸunu hiçbir zaman düÅŸünmem. Türkiye'ye ideolojik bir tehdidi söz konusu olamaz ama terör içerisinde olan, aşırılıkları besleyen, eÄŸiten, teröristler için bir eÄŸitim alanı haline geldiÄŸi için tabii ki bütün ülkeler için tehlikelidir" diye konuÅŸtu. 

"Türkiye'ye karşı haksızlık olduÄŸu kanaatindeyim"

"Türkiye'nin IŞİD'i yenmek için aktif olarak ne yapabileceÄŸinin" sorulması üzerine Gül, bu konuyla ilgili Türkiye dışındaki algılamaları takip ettiÄŸini ve biraz olumsuzluklar olduÄŸunu kaydederek, "Burada Türkiye'ye karşı bir haksızlık olduÄŸu kanaatindeyim. Suriye’de bu kadar büyük olaylar, katliamlar yaÅŸanırken, bu ülkeden kaçan 2 milyon insanın geldiÄŸi yerlerden birisi Türkiye. Bunu hiçkimsenin görmemezlikten gelmemesi gerekir" dedi.

Musul halkının IŞİD'i kurtarıcı gibi gördüÄŸünü, çünkü Irak ordusunun kaçıp gittiÄŸini kaydeden Abdullah Gül, Türkiye'nin sınırından geçmek isteyenleri havaalanlarında ve sınırında durdurduÄŸunu kaydetti. Gül, "Türkiye daha az yapıyor demek, biraz Türkiye'ye haksızlık olur. Bunu yapacaksak hep beraber yapacağız. Bu iÅŸin Türkiye-Suriye meselesi haline çevrilmesini açıkçası ben istemem. Çünkü Türkiye ile Suriye çıkar çatışması içerisinde deÄŸil ki. Suriye'de yaÅŸanan bir insanlık faciasına karşı, hep beraber mücadele etmek gerekiyor. Türkiye komÅŸu olduÄŸu için katkısı her bakımdan daha çok olacaktır" diye konuÅŸtu. 

Suriye'yi angaje ederek dönüÅŸtürmeye çalıştıklarını, yoksa oradaki rejime hiçbir zaman sempati duymadıklarını ve yakın olmadıklarını vurgulayan Gül, "KomÅŸu olunca, iliÅŸkilerle bu ülkede bir deÄŸiÅŸimin gerçekleÅŸmesine katkı saÄŸlayacağımıza inandık. Angaje etmeye çok çalıştık onları" dedi. 

Mülteciler konusunda Türkiye'nin daha fazla maddi yardım beklentisi olduÄŸunu belirten Gül, Türkiye'nin üzerindeki yükün biraz olsun hafifletilmesi gerektiÄŸini vurguladı. Türkiye'ye Suriyeli mülteciler konusundaki en büyük maddi yardımın Suudi Arabistan'dan geldiÄŸini dile getiren Abdullah Gül, Avrupa ülkelerinden gelen yardımın oldukça düÅŸük olduÄŸunu ifade etti. 

"EÅŸit statüde olmaları lazım"

"Türkiye, Irak'ta bağımsız bir Kürt devletini kabul eder mi?" sorusuna karşılık ise Abdullah Gül, ÅŸu yanıtı verdi:

"Irak'ta Kürt bölgesinin bağımsızlığını ilan etmesinin, bölgeyi ayrı bir istikrarsızlığın içerisine sokacağı kanaatindeyiz. Referandum yapma kararının ÅŸimdilik gündemden düÅŸmüÅŸ olmasını da olumlu bir geliÅŸme olarak görüyorum. Çünkü Iraklıların bir kısmı, yani Kürt olmayanlar, sadece Sünni Araplar deÄŸil, Åžii Araplar da 'ülkemiz bölünecek, bölünüyor' diyorlar. Burada olması gereken ÅŸey, sadece Irak'ta deÄŸil, hangi ülkede olursa olsun bütün Kürtler'in o ülkenin eÅŸit vatandaşı statüsünde, herhangi bir eksikliÄŸin olmaması. Herkes hangi ülkedeyse oranın eÅŸit vatandaşı olması lazım. Irak'ta federal bir yapı olduÄŸu için, Irak'ın Kürdistan bölgesinde zaten anayasaya göre yeni yapılanmalar söz konusu. Burada da petrol, gaz konusundaki anlaÅŸmazlığın son dönemde aşılıyor olması memnuniyet verici."

"Hükümetler bir yana Türk halkı ile Mısır halkı kardeÅŸtir"

Türkiye-Mısır iliÅŸkilerinin geleceÄŸine dair bir soruya karşılık olarak da Abdullah Gül, iki ülke iliÅŸkilerinin halktan halka olan iliÅŸkiler olduÄŸunu belirterek, "Rejimler ve hükümetler bir yana, Türk halkı ile Mısır halkı kardeÅŸtir" dedi.

Mısır'ın her zaman güçlü olmasını ve Mısır halkının her zaman mutlu olması arzu ettiÄŸini söyleyen Gül, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"Maalesef son yıllarda Mısır’da çok üzüntü verici geliÅŸmeler söz konusu oldu. Hiç kimse askeri müdahaleleri tasvip edemez ama en kısa zamanda buradan çıkıp ülke nasıl demokrasiye ulaşır, nasıl her bakımdan kendi vatandaÅŸlarını kucaklar ve nasıl siyasi mahkumlar bir an önce serbest kalırlar, bütün bunlara bakmak gerektiÄŸine inanıyorum. Bütün bunlara yapıcı bir ÅŸekilde destek olmanın doÄŸru olduÄŸunu hep bildim. Geçici bir dönem içerisindeyiz, halkların kardeÅŸliÄŸi varsa, inanıyorum ki gün gelecektir hükümetler de çok daha yakın bir iÅŸbirliÄŸi içerisinde olacaktır. Ekonomik iliÅŸkilerimiz de geliÅŸti. Kahire ile Ä°stanbul arasında çok sayıda uçuÅŸ yapılıyor. Ben bu durumu geçici olarak görüyorum."

Filistin sorunu

2. Dünya Savaşı'ndan sonra karşı karşıya kalınan en önemli meselelerden birinin Filistin sorunu olduÄŸunu kaydeden Gül, OrtadoÄŸu barışının saÄŸlanmamış olmasının bütün diÄŸer problemlere de zaman zaman kaynak teÅŸkil ettiÄŸini ifade etti.

Gül, Ä°ngiltere, Fransa gibi bazı Avrupa ülkelerinde son dönemde Filistin devletini tanıma yönünde geliÅŸen yeni politik tavrın memnuniyet verici olduÄŸunu da söyledi.

"Ä°kinci bir SoÄŸuk SavaÅŸ döneminin baÅŸlangıcı içerisindeyiz"

Türkiye-Rusya iliÅŸkileriyle ilgili ise Abdullah Gül, iki ülke arasında tarihi iliÅŸkilerin mevcut olduÄŸunu dile getirdi. KomÅŸuluk iliÅŸkilerinin geliÅŸtirmesi için uÄŸraşıldığını anlatan Abdullah Gül, "Gazın önemli bir kısmını Rusya'dan alıyoruz. Dolayısıyla Rus gazına biraz bağımlıyız. Bunu çeÅŸitlendirmeye çalışıyoruz tabii. Ukrayna'daki olanlar, hepimizi çok yakından ilgilendirdi. Güneyimizde böyle bir istikrarsızlık varken, kuzeyimizde çok daha ciddi bir istikrarsızlıktan tedirginiz açıkçası" dedi. 

Ukrayna ve Rusya meselesinin NATO'nun karşılaÅŸtığı en ciddi konulardan birisi olduÄŸunu kaydeden Gül, "Kırım’ın defakto durum yaratılarak iÅŸgal edilmesi çok gergin bir ortam çıkardı ve belki ikinci bir SoÄŸuk SavaÅŸ döneminin baÅŸlangıcı içerisindeyiz. Bunun daha da ileri gitmemesini arzu ediyoruz" ifadelerini kullandı. 

Rusya'daki geliÅŸmelerin Türkiye'nin enerji güvenliÄŸine etkisi konusunda ise Gül, Kafkasya, Irak, Ä°ran gibi bölge ve ülkelerden enerji güvenliÄŸinin saÄŸlandığını kaydederek, "Ama hem bizim, hem Avrupa'nın daha büyük ölçekte enerji güvenliÄŸinin saÄŸlanması için DoÄŸu Akdeniz’in önemli bir kaynak olacağına inanıyorum. Kıbrıs meselesi barışçıl bir ÅŸekilde hallolursa bütün Kıbrıs çevresindeki gaz, Ä°srail kıyılarındaki gaz bütün bunlar birleÅŸtirilerek Avrupa'ya uzanmasının en uygun yolu Türkiye üzerinden geçmesidir. Yapıcı yaklaşılırsa kazan-kazan bilinci içerisinde hareket edilirse bunların gerçekleÅŸeceÄŸine inanıyorum" diye konuÅŸtu. 

Başkanlık sistemi

"Türkiye'nin 7 yıl boyunca cumhurbaÅŸkanıydınız. Türkiye'nin daha güçlü bir cumhurbaÅŸkanlığı makamına ihtiyacı olduÄŸunu düÅŸünüyor musunuz? Bunun Türkiye için daha iyi olacağını düÅŸünüyor musunuz?" sorusuna Gül, ÅŸu yanıtı verdi:

"Parlamenter sistemin daha uygun olduÄŸunu düÅŸündüÄŸümü herkes biliyor ama tabii ki baÅŸkanlık sisteminin de demokratik olmadığını söyleyemezsiniz. Önemli olan 'check-balance', sistem. ABD'ye demokratik deÄŸil diyebilir miyiz? Fakat check-balance'ları yerli yerinde, kurumlar yerli yerinde. Bir ülkenin demokratik olması saÄŸlandığı sürece, o artık halkın tercihidir, baÅŸkanlık sistemi olur veya parlamenter sistem olur."

Kaynak: AA

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.