Arka bahçe değiller
Alevi Çalıştayı’nın önemli ismi Necdet Subaşı, Alevilerin bir partinin arka bahçesi olarak görülmesinin yanlış olduğunu söylüyor. “Zihnî gettolarda yaşıyoruz. Alevi ile Sünni karşılaşınca kişisel repertuarımızda ne varsa bunu o kişiye giydiriyoruz. Bu çok acıtıcı” diyen Subaşı, yine de sorunların çözümü adına umutlu
Alevi sorunu, Türkiye’nin en önemli siyasal ve zaman zaman da sosyal tansiyonlarından birisi olmayı sürdürüyor. Aleviler, yüzyıllara dayanan bir çeliÅŸkinin ve tartışmanın hukuk devleti çerçevesinde çözümlenmesi talebini öteden beri dillendirmekte. Çözüm süreci ile köklü bir sorunu çözümlemeye çalışan AK Parti hükümeti, Alevilerin talepleri konusunda da adımlar atmaya istekli görünüyor. Fakat Alevi çalıştayları ile belli bir aÅŸamaya kadar gelen gayretler istenilen sonuçları henüz vermedi. Alevilerin talepleri ve Alevi açılımı, BaÅŸbakan DavutoÄŸlu’nun HacıbektaÅŸ’a yaptığı ziyaretle tekrar ve güçlü bir biçimde gündeme gelmesine yol açtı. Ben de bu baÄŸlamda sorularımı bu kez, Dr. Necdet Subaşı’na yönelttim. Alevi Çalıştayında Genel Koordinatörlük görevini üstlenen, Çalıştay Nihai Raporu’nu kaleme alan Subaşı, Alevilerin güncel taleplerinden devletin yeni yaklaşımına, cemevlerinin statüsünden Alevi çalıştaylarının geleceÄŸine kadar birçok konuda aydınlatıcı açıklamalarda bulundu.
Hem Alevi açılımı hem de tanımlama tartışmaları sürüyor. Bu duruma ne diyorsunuz?
Tanımlama konusunda neden bu kadar rahatsızlık duyulduÄŸunu tartışmak gerek. Alevilerle ilgili her bir tanımlamada kaygı duyuluyor. Yapılan tanımlamaların ne ölçüde gerçeÄŸe uygun olup olmadığını sorguluyorlar. Bu tipik insan davranışıdır. Ama iÅŸin ilginç yanı, dışarıdan yapılan her bir tanıma karşı oldukça ÅŸiddetli sayılabilecek tepki gösteren Aleviler, doÄŸrudan kendi sorumluluklarında olan bir ÅŸeyi de yapmıyorlar.
Neyi yapmıyor Aleviler?
Kendilerini tanımlamıyorlar. Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Öyle zannediyorum ki yapılacak bir tanımlamanın Alevileri belli bir düzeye indirgeyeceÄŸi, belli bir düzlemde sabitleyeceÄŸi; bunun da kendi iddialarına göre oldukça çeÅŸitlilik arz eden boyutlarını tüketeceÄŸi, daraltacağı gibi bir kaygı var. Ä°lgililer bunu herhalde dikkate alıyorlardır.
ÇALIÅžTAYLAR TANIÅžMAYDI
'Alevi Çalıştayları ile mesafe kat edilemedi, yeni aÅŸamadan da umutlu deÄŸiliz' diyenler var...
Bu tür deÄŸerlendirmeleri biraz acımasız buluyorum. O sürecin sonunda tatmin edici bir ÅŸeyler yapılmamış olabilir. Ama taraflar ilk kez bir araya geldiler, konuÅŸtular ve ne istediklerini dile getirdiler. GeçmiÅŸ yıllarda yetkin gibi bir müzakere süreci olmadığı için taleplerini ya sokakta ya da köÅŸeyi dolanarak, örtük bir dil kullanarak anlatıyorlardı. O dönemde bence hükümet çok saÄŸlıklı bir adım atarak cumhuriyetin seksen yıllık perspektifini bir kenara bıraktı ve kendi vatandaÅŸlarına yeniden bakmayı denedi. O sürece Aleviler de büyük bir hürmetle, merak ve beklentiyle katıldılar. O süreç zaten bir tanışma toplantısıydı. Çalıştaylar süreci, tanıma konusunda güçlü bir iradeyi yansıtıyordu.
HER PARTÄ°YE OY GÄ°DÄ°YOR
Alevilerin ezici bir üstünlüÄŸü hep sol kulvarda. Bunu nasıl anlamalıyız?
Aleviler, sol kulvarda kendi laikçi söylemlerinin daha korunaklı daha güvenilir olduÄŸunu düÅŸünüyorlardı. Ama son zamanlarda bu algının parçalandığını görüyorum. Artık Aleviler her partiye oy vermektedir. Aleviler bu konuda bir partiye güdülenmiÅŸ deÄŸiller ve zaten onlar herhangi bir partinin arka bahçesi olma durumunu da reddediyorlar. Sahada dolaÅŸtığımda gördüÄŸüm, bugün her partinin Alevilerin kapısını çalacak kadar onlara yakın olma çabası içinde olduÄŸudur. Hiçbir selam karşılıksız kalmaz. Sanırım öyle düÅŸünülüyor.
Bu meseleye ilgi gösteren bazı uluslararası odaklara Aleviler nasıl yaklaşıyor?
Buna dikkat ediyorlar. Onlar sorunlarının uluslararası bir güdümün parçası olarak ele alınmasına izin vermiyor. Ben bunun tanığıyım. Yurtdışında yaÅŸayan Alevilerin kurduÄŸu pragmatik iliÅŸkileri bir tarafa bırakırsak, Türkiye Alevileri kendi milli çerçevesine karşı eleÅŸtirel bir noktada durmuyor.
Taraflar birbirini tanımıyor
Ayrımcılık sözkonusu mu?
Åžu bir gerçektir ki, bir kiÅŸi Alevi olduÄŸunu vurguladığından itibaren o kiÅŸinin iÅŸlerinin yolunda gidip gitmediÄŸini görebileceÄŸimiz pek çok örnek var. Bu utanç verici bir ÅŸey. Taraflar birbirini tanımıyor. Geleneksel iliÅŸki biçimlerinin ortaya koyduÄŸu deÄŸer yargıları hâlâ varlığını sürdürüyor. Zihnî gettolarda yaşıyoruz. Böyle olunca birdenbire bir Alevi ve Sünni ile karşılaşınca kiÅŸisel repertuarımızda ne varsa bunu o kiÅŸiye giydiriyoruz. Bu çok acıtıcı bir durum. Gerçi bu engelleri aÅŸma noktasında son yıllarda önemli adımlar atırldı ama bütün bunların oldukça yetersiz olduÄŸu da bir gerçek.
Yollar açılıyor
DavutoÄŸlu’nun ‘Dersim modern bir Kerbelaydı’ sözü ve Hacı BektaÅŸ konuÅŸmasını nasıl deÄŸerlendirirsiniz?
Sayın baÅŸbakan çok haklı olarak bu konuda oluÅŸmuÅŸ sorunlu bakiyeyi gözden geçiriyor. Nerede hata yapıldı, ne tür sorunlar var, bunları anlamaya çalışıyor. Ben durumu karikatürize etmekten yanayım. Ortada açılmış bir yol var. Ama hayli zor ve geç açılmış bir yol bu. Açılan bu yol süreç içinde saÄŸdan soldan aÄŸaçlarla, yukardan yuvarlanan kayalarla bir ÅŸekilde akışı zorlaÅŸtıracak ÅŸekilde kapanmış durumda. Hükümet ve Sayın DavutoÄŸlu o yolu açıyor ÅŸu anda. Yol açılacak ki hız kazanılsın.
Cemevlerine ibadethane statüsü için ne noktadayız?
5 yıl önce Sünni Müslüman paradigma bu iÅŸe çok sert tepki veriyordu. Ama ÅŸimdi Ä°slami referans ağından beslenen pek çok kiÅŸi cemevlerinin niye ibadethane olmadığını sorguluyor.
İbadethane konusuna bazıları 'altın kafes' diyor...
Siz NiÅŸantaşı'ndaki bir cemevine yasal statü veriyorsanız bu, devletin orasıyla bir baÄŸlantı kurduÄŸu anlamına gelir. Bazı Aleviler bu tür bir iliÅŸki istemiyor. Ä°badethane konusu yasal aÅŸamaya geldiÄŸinde buna en baÅŸta örgütlere sızmış 'Alisiz Aleviler'in karşı çıkacağına eminim.
Ne Yavuz’dan ne Atatürk’ten
’Kırgınlıkların giderilmesi bir yana yeni kırgınlıklar ortaya çıktı’ diyen, üçüncü köprüye verilecek ismi eleÅŸtiren Alevilerin sayısı az deÄŸil...
Siz özgüveni yüksek bir kiÅŸiliÄŸe sahipseniz sizi inÅŸa eden paradigma içinde konuÅŸursunuz. Sayın CumhurbaÅŸkanının baÅŸbakanlığı döneminde yaptığı açıklama, baÄŸlı bulunmaktan her zaman hoÅŸnut olduÄŸu bir paradigmanın sınırları içindeydi. Sayın CumhurbaÅŸkanının konuÅŸması içinde bir paradoks görmek mümkün deÄŸil. Toplum içindeki farklı sesleri dikkate almak, bunların çıkarlarını takip etmek, huzursuzluklarını arttırmayacak ÅŸekilde gözlemek tabi ki herkesin dikkat etmesi gereken bir ÅŸey. Ama Türkiye’nin genel bütünlüÄŸü göz önüne alındığında Yavuz kendisinden vazgeçilecek bir isim deÄŸildir. Atatürk de deÄŸildir. Bu isimler bu toplumun ortak kodları. Sorunları isimler üzerinden deÄŸil olgular üzerinden konuÅŸmak daha iyi.
Tam olarak neden rahatsızlar ve talepleri ne?
Popülist, anbean deÄŸiÅŸebilecek talepleri bir tarafa bırakırsak bir yurttaÅŸ olarak hiç tartışmaksızın kabul etmemiz gereken talepleri var. Bu talepler de eÅŸit yurttaÅŸlık talebi. Aleviler, Alevi olarak hissettikleri kısıtlamalardan ÅŸikayetçiler. HaydarpaÅŸa vapuruna Alevi olarak binmiyorlar, yolcu olarak biniyorlar. Hastaneye Alevi olarak müracaat etmiyorlar, rahatsızlıkları nedeniyle baÅŸvuruyorlar. Burada bir topluluk var ve belli ki bizim kemikleÅŸmiÅŸ iliÅŸki biçimlerimizden rahatsız. ‘Gerçekten rahatsız mı iyice araÅŸtıralım’ ÅŸeklinde bir yaklaşım bu saatten sonra gereksizdir. Çünkü talepler belli.
Henüz yorum yapılmamış.